303 madde bugün Başbakan'a sunulacak
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un koordinasyonunda çalışmaları devam eden ve herkesin sabırsızlıkla beklediği 303 maddelik Terörle Mücadele ve Rehabilitasyon Eylem Planı sadeleştiriliyor. Farklı bakanlıkların ve kamu kurumlarının görüşleriyle bürokratların hazırladığı taslak planda, özellikle devlet-millet bağını güçlendirmekten ziyade bu bağı zayıflatacak maddelerin ayıklanması kararlaştırıldı.
Eylem planındaki maddeler sadeleştirilip 20’şer maddelik 5 konu başlığında 100 maddeden oluşacak. Bu planda asla vatandaş için “teröre destek veren-vermeyen” gibi bir ayrıma gidilmeyecek. Terörle mücadelenin ekonomik, sosyal boyutları, operasyonlar tamamlandıktan sonra rehabilitasyon adımları, idari tedbirler, milli birlik ve kardeşliği, devlet-millet bağını güçlendirecek adımlar bu planda yer alıyor.
ESKİ HATALAR
Süreçle ilgili halk odaklı bir çözümden söz ediliyor. Planın felsefesi; hendekle, barikatla çözümü benimsemeyen halkın yaralarının sarılması ve mutluluğu üzerine kurulu. İlçe merkezlerinde operasyonlar bittikten sonra terör örgütünün başka yerlerde de benzer şekilde şehir çatışmasına girebileceği değerlendiriliyor ancak “Artık o eski bakış açısı yok. Çözüm iradesi devam ediyor, bir süreç olsa bile eski hatalara düşülmeyecek. Terör örgütü devletin çözüm iradesini ayaklanma çıkarmak, bağımsızlık ilan etmek için kullandı. Büyük hata yaptı, o günlere asla dönüş olmayacak” yorumları yapılıyor.
HER BAKANLIĞA GÖREV
Halkın sorunlarının çözümü için ülke genelinde demokratikleşme adımlarının yanı sıra; ekonomik paketler çıkarılacak, düzenlemeler yapılacak. Bölgeye pozitif ayrımcılık uygulanacak. Gençler için politikalar geliştirilecek. Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ, Diyanet ve diğer tüm kurumların atacağı adımlar tek tek belirlendi. Teröristle mücadele ile terörizmle mücadele net bir şekilde ayrılıyor. Planda ekonomi, işsizliği gidermeye yönelik projeler, konut ve sosyal projeler yer alıyor.
YENİ ANAYASA FIRSATI
Kamu güvenliği tam manasıyla tesis edildikten sonra diğer konuların konuşulması söz konusu. Kürt vatandaşların beklentileri, demokratik reformlar, insan hakları adımları, yeni Anayasa düzleminde ele alınacak. En çok merak edilen, geçmişteki gibi “Öcalan devreye girebilir mi?” sorusuna Ankara’da, “Bu sürece katkı sağlamak isteyen, söyleyecek sözü olan herkes konuşabilir ancak bir masa kurulması, müzakere süreci başlatılması söz konusu değil. Şu anda gündemde değil” yanıtı veriliyor. İmralı’ya ziyaretler başlasa bile mevcut isimlerin olmayacağı kesin.
İKİ FARKLI GÖRÜŞ
Güneydoğu’da devam eden operasyonlar bittikten sonra atılacak adımlara ilişkin devletin zirvesinde iki farklı görüş hâkim. Birinci plana göre; şehirler teröristlerden, bombalı tuzaklardan, hendek ve barikatlardan temizlendikten sonra nisan-mayıs gibi sivil toplum örgütleri, HDP dışındaki farklı siyasal yapılanmalar ve kanaat önderleri üzerinden bir sürecin başlatılması, Abdullah Öcalan’ın kendisi isterse bu sürece dahil olması konuşuluyor. Bunun sakıncaları ve riskleri; Kandil’in, hendek siyasetiyle bunun başarıldığı propagandasına sarılması, kendisini muhatap olarak görmesi ve silahı bırakmaması şeklinde sıralanıyor. “Geçmişteki yanılgıya düşülmeyecek” deniliyor.
Bunun zıddı olan ikinci görüş ise kesinlikle bir masa kurulması ya da müzakereyi çağrıştıracak adım atılmaması yönünde. Böyle bir girişimin terör örgütünü ve Kandil’i güçlendireceği, eline koz vereceği ifade ediliyor. Bu görüşe göre, terör örgütü şehirlerden çekilip sınır dışına çıktıktan, yani Kandil, geri adım attıktan sonra koşulların oluşması durumunda çözüme yönelik gerekli adımların atılması savunuluyor. Aksi durumda benzer şekilde terör ortamının devam ettirileceği endişesi dile getiriliyor.
Kaynak:HABERTÜRK
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.