5 bin yıllık eski Van şehri mimarisi ortaya çıkarılıyor
Van Kalesi civarında 5 bin yıllık eski şehir mimarisi 2017 kazı çalışmaları, Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Merkezi Müdürü Erkan Konyar başkanlığında devam ediyor.
Van Kalesi civarında yaklaşık 7 yıldır Kültür Turizm Bakanlığı izniyle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Merkezi Müdürü Erkan Konyar başkanlığında sürdürülen eski Van şehri mimarisi kazı çalışmaları, Türkiye’nin değişik 12 üniversitesinden öğretim üyesi ve öğrencilerin katılımıyla devam ediyor.
Eski Van şehri, kale ve höyüğü olmak üzere üç lokasyonda kazı çalışmaları devam ederken, özellikle kalenin güneyinde kalan 5 bin yıllık eski Van şehri mimarisi ve kültürü tarihe ışık tutması bekleniyor.
Kazı çalışmalarında bin 300 yıllık en anıt yapı olan Ulu Cami, Urartu Mahallesi ve onun altında günümüzden 5 bin yıl önce inşa edilmiş kerpiçten evlerde yaşayan ilk toplumlara ilişkin kalıntılar ortaya çıkarılıyor.
"5 bin yıl önce inşa edilmiş kerpiçten evlerde yaşayan ilk toplumlara ilişkin kalıntıları ortaya çıkarıyoruz"
Van Kalesi civarında devam eden kazı çalışmalarıyla ilgili İLKHA’ya bilgi veren Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Merkezi Müdürü Erkan Konyar, çalışmalarının 3 lokasyonda devam ettiğini belirterek, “Eski Van şehrinde, kalesi ve höyüğünde kazı çalışması sürdürüyoruz. Türkiye’nin değişik 12 üniversitesinden öğretim üyesi ve öğrencilerle bu çalışmaları yürütüyoruz. Bizler 3 lokasyonda çalışıyoruz. Eski Van Şehri Türk İslam yapılarının bulunduğu alan, Van Kalesi stadeli ve burada bulunduğumuz eski Van höyüğünde çalışmalarımız devam ediyor. Höyükteki çalışmalar yaklaşık 5 bin yıllık Van mimarisini, kültürünü açığa kavuşturmak için yapılan çalışmalardır. Keza burada çok geniş bir Urartu Mahallesi ve onun altında günümüzden 5 bin yıl önce inşa edilmiş kerpiçten evlerde yaşayan ilk toplumlara ilişkin kalıntıları ortaya çıkarıyoruz.” dedi.
“19’uncu yüzyıl Osmanlı döneminin kent dokusunu ortaya çıkarıyoruz”
Geçtiğimiz yıl sürdürülen kazı çalışmalarında bir kaya mezarı bulduklarını söyleyen Konyar, bu yıl kalenin güneyinde kalan bölümde 19’uncu yüzyıl Osmanlı dönemi kent dokusunu ortaya çıkardıklarını dile getirdi.
Konyar, “Stadel kısmı bildiğimiz üzere kalenin kendisi Urartu’nun yapısında şüpheli alanlarda kimi sondaj çalışmalarımız var. Geçen yıl bir kaya mezarı bulmuştuk. O çerçevede aynı bölgede çalışmalarımız devam ediyor. Bunun yanında belgeleme, çizim çalışmalarımız kalenin güneyindeki alanda devam ediyor. Orada da 19’uncu yüzyıl Osmanlı döneminin kent dokusunu ortaya çıkarıyoruz. Özellikle kamu binaları üzerinde gidiyor çalışmalarımız. O bölgedeki çalışmalarımızı DAKA, DAP destekliyor. Bunun yanı sıra aynı bölgede animasyon ve belgeleme çalışmalarımız devam ediyor. 19’uncu yüzyıl Van’ından nasıl bir toplumsal yapı vardı ve Osmanlı kent dokusu nasıldı? görseller üzerinde yeniden kurgulama yapıyoruz ki, arkeolojik kazılarla da desteklenen bulgular bunlar.” diye konuştu.
“Eski Van’a daha çok önem veriyoruz”
Destekçileri olan DAP ile DAKA’nın daha çok eski Van şehrine önem verdiğini ve bu yüzden çalışmalarının büyük bir çoğunluğunu burada yaptıklarını ifade eden Konyar, “Eski Van şehrindeki çalışmalarımız 2013 yılından bu yana devam ediyor. Yaklaşık 5 bin metrekarelik bir alanı açtık. Çok fazla zarar vermemek için çok alan açmıyoruz. Yenileme projesinin olması gerekiyor ki bu çalışmalar devam edebilsin çünkü kazının kendisi bir tahribat. Açınca kuruyamadıktan sonra açmaya devam etmenin çok fazla anlamı yok. Bu biraz da bütçeyle ilgili konu. Eski Van’a daha çok önem veriyoruz açıkçası bütçemizin büyük bir bölümü hem işgücü, hem akademik olarak o alana yönlendiriyoruz ki o alan çok geniştir. Destekçilerimiz de daha çok o alanla ilgileniyor.” şeklinde konuştu.
“Ulu Cami eski Van’ın en görkemli yapısıdır”
Van Kalesi’nin güneyinde kalan eski Van şehrinde bulunan bin 300 yıllık en eski ve en görkemli Ulu Cami ile ilgili çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Konyar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eski Van şehrinde projelendirecek alan noktasında işimizi tamamladık. Fakat orası 40 hektarlık bir alan ve hepsinin ortaya çıkarılması teknik olarak mümkün değil ki, doğru da değildir. Bizler orada özellikle ana arterlerde, yolların ortaya çıkarılması, oradaki Ulu Cami bence en anıt yapı o, 1200-1300’lere tarihleniyor, Eski Van’ın en eski ve en görkemli yapısıdır. Anıt yapılara, camilere, hamamlara gidecek ana arterler yollarda üzerinde çalışıyoruz. Çünkü kentin bütün yol dokusu aslında ayaktadır. Ulu Cami’nin minaresi, yan duvarların büyük bir bölümü ayaktadır. Fakat 19’uncu yüzyılın sonlarında tahrip oluyor. Rus işgalinde ve daha sonrasında Osmanlı ile buradaki yerel birlikler arasındaki kimlik çatışmalarında 20’inci yüzyılın başlarında tamamen tahrip oluyor. İbadete açık değil, ibadete açık olanlar Kaya Çelebi ve Hüsrev Paşa camileridir. Bugün de Vakıflar Genel Müdürlüğünce restore edilen binalar son kullanılan camilerdir. Onun dışındakilerin hepsi aslında o dönemde yıkılıyor.”
“Urartu yapı katlarını ortaya çıkardık”
Van Kalesi höyüğünde yapılan kazı çalışmaları hakkında bilgi veren Mardin Artuklu Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent Genç ise “Burası Van Kalesi höyüğü olarak literatürde geçiyor. Urartu dönemiyle ilgili bir araştırma projesi İstanbul Üniversitesi tarafından ilk olarak 1989 ve 91 yıllarında 3 sezon kazılıyor. Sonrasında kazılara bir ara veriyor. En son 2010 yılında tekrar başladık. Yine İstanbul Üniversitesi’nden Doç. Dr. Erkan Konyar başkanlığındaki kazılar 7 yıldır devam ediyor. Höyükte evvela Urartu evlerinin aşağı yerleşimi, şehir planlanmasının nasıl olduğuna dair bir soruyla kazılara başladık. 2 farklı dönem için Urartu yapı katlarını ortaya çıkardık. Erken ve geç olmak üzere, 2 yapı katında oluşuyor. Ancak asıl problem erken yapı katının yıkımına neden olan dönemle ilgili özelliklerle araştırmamızı sürdürüyoruz. O dönem bitiyor ve üzerinde kısa bir dönem geçtikten sonra tekrar yapılanıyor.” dedi.
"İşgücü noktasında biraz sıkıntı yaşıyoruz"
Kazı çalışmalarının Ekim ayına kadar devam edeceğini ve bu sürede birçok veri elde edeceklerini kaydeden Genç, “Bu alanda da Urartu’dan kalan duvarları, tandırları, sivil mimariye dair örnekleri görüyorsunuz. Şu noktada özellikle bu yıl ilk defa Urartu’nun yerleştiği zemin açısından tunç tabakaların üzerine 19’uncu yüzyılda Urartu yerleşiyor. Ancak üçüncü binde biz burada tunç dönemini biliyoruz. Kazılarımız bu çerçevede devam ediyor. Bayramdan sonra da ekime kadar çalışmalarımız devam edecek. İş açısından yoğun bir iş, ancak işgücü noktasında biraz sıkıntı yaşıyoruz. Bütün işgücünün ağır kısmını öğrenciyle halletmeye çalışıyoruz ki bu sadece bizimle ilgili bir problem de değildir. Öğrencilerin özverisi ve bakanlığın desteğiyle olabildiğince uzun süre yapmayı düşünüyoruz ama ödenekler ne kadar yeterse o kadar yapacağız. Yoksa daha uzun çerçevede baharda güç, sonuna kadar yapabilirsek daha fazla veri elde edeceğiz. Yılın üç ayında burada olabiliyoruz.” şeklinde konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.