“Açık Yönetim; Şeffaf ve Hesap Verir Yargı” uzmanlarca tartışıldı

“Açık Yönetim; Şeffaf ve Hesap Verir Yargı”  uzmanlarca tartışıldı
Türkiye’nin önde gelen hukukçularının bir araya gelerek kurduğu Daha İyi Yargı Derneği ile Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin iş birliğinde düzenlenen Açık Yönetim; Şeffaf ve Hesap Verir Yargı Konferansı gerçekleştirildi.

Açık hükümet anlayışı ve uygulamaları, yargı hizmetlerinde hesap verirlik ve şeffaflık uygulamaları, uyuşmazlık çözümleri ile tam ve doğru ifşa ve ibraz gibi önemli konular işin uzmanları tarafından ele alındı. Daha İyi Yargı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Gün, Uluslararası Şeffaflık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı E. Oya Özarslan, Adalet Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Başkanı Alparslan Azapağası ve daha pek çok önemli hukuk insanı ve akademisyen konuşmacı ve dinleyici konferansa katıldı.

 

Doğru ve adaletli sonuç için tam ve doğru ifşa ve ibraz

Açık Yönetim; Şeffaf ve Hesap Verir Yargı Konferansı’nın açılış konuşmasında görüşlerini dile getiren Daha İyi Yargı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Av. Mehmet Gün: “Türk toplumu adalete susamış durumda. Bunun sebebini herkes kendinde aramalıdır. Kendi davamız olduğunda doğru ve adaletli karara varılmasından çok davanın kendi lehimize sonuçlanmasını istiyoruz ve bunun için şartları zorluyoruz. Yılların birikimiyle geldiğimiz bu noktada önemli bir saptamamız var. Uyuşmazlık olduğunda karşı tarafın şeffaf ve dürüst olarak her delili sunmasını bekliyoruz ama kendimize döndüğümüzde şeffaf olmak istiyor muyuz? Uyuşmazlık mahkeme boyutuna geldiğinde mahkemenin sorunu çözüp uzlaşıyı sağlamasını mı yoksa kendimizi haklı gösteren kararı mı vermesini istiyoruz? Bu soruların cevaplarını verebildiğimiz ölçüde eleştiri yapma hakkına sahibiz. Yöneticilerimizi, siyasi partileri, hocalarımızı kısacası kimseyi suçlamayalım. Biz toplum olarak şeffaf olabiliyor muyuz? önce bu soruya yanıt arayalım. Bu nedenle en doğru ve adaletli sonucu almak için en doğru veriyi verip o sistemi doğru çalıştırmanız gerekiyor. Diğer bir değişle tam ve doğru ifşa ve ibraz mekanizmalarını hayata geçirmeliyiz.” dedi.

 

Konferansın ikinci oturumunda tam ve doğru ifşa ve ibraz konusunun detaylarına değinen Av. Mehmet Gün sözlerine şöyle devam etti: Tam ve doğru ifşa ve ibraz ülkemizde tam hayata geçemediği için birçok hukuki sorun yaşıyoruz. Aleyhe deliller gizleniyor, iddiamızı ispatlayacak olanı sunmakla yetiniyoruz. Hakimin önüne uyuşmazlığı çözecek dosyanın karar için yeterliliğini denetleyecek mekanizmalar yok. Mahkemeye yalan beyanda bulunmanın savunma hakkı olduğu düşünülüyor. Maalesef böyle bir algı oluşmuş. Batının aksine bizde istediğiniz kadar yargının işini zorlaştırabilirsiniz. Ancak polis memuruna yalan beyanda bulunmak ise bir suç teşkil ediyor. Burada çok büyük bir çelişki söz konusu bu nedenle tam ve doğru ifşa mekanizmalarını oluşturmadan yargının üzerindeki yükü hafifletmemiz mümkün görünmüyor.

 

‘Ben adalet istiyorum benim lehime karar verilsin’ gibi bir yaklaşımımız var. Mahkemeyi, karşı tarafı ve sabırları zorlamaya ve bizi bir sürtüşme zeminine götürüyor. Bu da basit bir davanın bile çok uzun sürede çözülmesine sebebiyet veriyor ve yargının yükünü ağırlaştırıyor. Çözüm; hakimi mümkün olduğu kadar az meşgul etmek. Bu da tam ve doğru ifşa ibraz mekanizmasıyla mümkün olacaktır. Bu mekanizmanın işletildiği bir ortamda bugün bizim dernek olarak mikro ölçekte gerçekleştirdiğimiz araştırmada 1529 gün olarak geçirilen dava süresi ortalaması 100 gün içerisinde çözüme kavuşabilecek bir hale rahatlıkla gelebilir. Diğer yandan 100 hakimin baktığı davalar 10 hakim ile rahatlıkla çözüme kavuşturulabilir.

 

Türkiye şeffaflıkta notu kırık öğrenci gibi…

Konferansın açılış konuşmasında açık ve şeffaf yönetim konularına değinen Uluslararası Şeffaflık Derneği Türkiye Başkanı E. Oya Özarslan, “Açık Yönetim sözlük anlamı olarak; devletin taahhütlerini halka açıp onların denetimine sunuyor olmasıdır. Bugün ülkemizin içinde bulunduğu dünya ile kıyasladığımızda geri sıralarda kaldığımızı görüyoruz. Türkiye, Dünya Açık Yönetim Endeksi’nde 113 ülke arasında 82’inci sırada yer alıyor. Açık Bütçe Yönetimi Endeksi’ne göre ise puanı 100 üzerinden 44 puandadır. Son 20 yıla bakıldığında puanımızın 40’lı seviyeler dolaylarında kaldığını kayda değer bir ilerleme gerçekleştiremediğini görüyoruz. Diğer bir ifadeyle şeffaflık konusunda ülke olarak notu kırık öğrenci gibiyiz.” dedi.

 

Açık Yönetim Anlayışı ve Uygulamaları

Yrd. Doç. Dr. R. Murat Önok’un moderasyonunda konferansın ilk oturumu olan Açık Hükümet Anlayışı ve Uygulamaları konusunda, Prof. Dr. Murat Somer, Doç. Dr. Murat Şeker ve Pınar Dağ konuşmacı oldu.

21. Yüzyılda Açık Toplum, Medya Özgürlüğü ve Demokrasi konusunda konuşan Koç Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Murat Somer, demokrasi kelimesi artık ağırlığını yitirdiği için açık toplum terimi tüm dünyada önem kazandı. Açık Toplum özetle farklı olan ve yeni gelenler ya da göç edenler ile bir arada yaşayabilme durumudur. Dünyada ekonomik milliyetçiliğin yükselmesi ile karşı karşıyayız. Açık toplum konusunda dünyada bir kutuplaşma, ayrılık söz konusu. Dünyanın tüm ülkelerinde olduğu gibi bu durum Türkiye içinde geçerliliğini koruyor. Açık toplumu savunan insanlar aslında diğerlerinin ne olduğunu anlamıyorlar. Amerika’da demokratik bir kriz yaşanıyor ve her geçen gün bu kriz yaşanmaya devam edebiliyor. Açık toplum savunulacaksa bunu savunacak olan temeller dünyada karşı taraf ne istiyor? Dünyada hangi argümanlarla bu konuyu savunabiliriz? Neden anlayamıyorlar? Konusunda izah edilmesi gerekiyor.

 

Türkiye’de Bütçe Sürecinde Şeffaflık konusunda konuşan İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Murat Şeker, bütçe yayınlama konusunda Türkiye 44 puanla 102 ülke arasında 57. Sırada yer alıyor. Şeffaf olmak yalnızca merkezi yerlerin değil, yerel bölge yönetimleri için de geçerli. Birçok belediyenin borçlu olduğunu biliyoruz. Bunları ortaya çıkarmaya gayret ediyoruz. Şeffaflık Derneği, STK’lar, Bilgi Üniversitesi ve biz akademisyenler olarak sürekli takip ediyoruz. Bütçe hepimizin bütçesi denetlenmesinde ve harcanmasında bilgili olmamız gerekiyor.

 

Açık Verinin Okunması ve Değerlendirmesi konusunda konuşan Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi Pınar Dağ, Avrupa Birliği Ülkeleri Açık Veri Raporu’na göre 2020’ye kadar açık veri pazarı %37 artacak ve bu sayede %25 yeni iş olanağı sağlanacak. Birçok kamusal konunun yer aldığı açık veri sistemin insanların hayat kalitesini de her geçen gün geliştiriyor. Önümüzdeki süreç içerisinde açık veri alanı ile ilgili olarak 25.000 farklı iş alanı öngörülüyor. Örnek olarak; Açık yazılım, açık mühendislik ve açık mimarlık gibi farklı iş alanları da gelecekte yer alacak.

 

Uyuşmazlık Çözümünde Zihniyet Değişimi

Türkiye Barolar Birliği Genel Sekreteri Av. Güneş Gürseler’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen konferansın ikinci oturumu olan Uyuşmazlık Çözümünde Zihniyet Değişimi konusunda Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Emir Kaya, TÜSİAD Hukuk Müşaviri Serkan Ersöz, Adalet Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Başkanı Alpaslan Azapağası ve Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Av. Mehmet Gün konuşmacı oldu.

 

“Türkiye’de hukuk zihniyeti” isimli kitabında yer verdiği araştırmalardan bahseden Yrd. Doç. Dr. Emir Kaya, İnsanımızda hep başkası suçlu eğilimi var. Avukatlara soruyoruz hakim ve savcıların %36 oranında adil olduğunu söylüyor. Hakim ve savcılara avukatlar ne kadar dürüstler? diye soruyoruz. Onlar da avukatların %39 oranında dürüst olduğunu söylüyor. Birbirinin işini beğenmeme, kabahati karşıda görme gibi bir durum söz konusu. Diğer yandan hukuk fakültesi öğrencilerine sınav başarısı ile adalet bilinci arasındaki ilişkiyi soruyoruz, %29 oranında vardır diyorlar. Hocalara soruyoruz onlar da %27 gibi benzer bir oranda vardır diyor. Yanlışta uzlaşma da bile bir şeyleri düzeltemediğimizin göstergelerinden birisi de bu sonuçlar. Hukukun değil kültürün üstünlüğü vardır. Kültür ve zihniyet ne söylüyorsa o oluyor.

 

Adalet Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Başkanı Alpaslan Azapağası ise konuşmasında: Yaklaşık 170 yıldır ülke olarak reform halindeyiz. Son 10 yıl içerisinde hukuk reformu alanında ciddi çalışmalara imza attık. Adliyelerimizi 596 bin metrekareden 6 milyon metrekareye ulaşmayı hedefliyoruz. Diğer yandan arabuluculuk ve denetim serbestliği gibi birçok yenilikler yapıldı. Türk yargı tarihine baktığımıza zaman gizliliğin demokrasi içerisinde bir hastalık olduğunu görüyoruz. Yapısal işlerin birçoğunu arka planda bırakıyoruz. Yargıda zaman yönetimi kapsamında hedef süre içerisinde soruşturmaların iş ve işlemleri ile ilgili zaman yönetimi çalışmamız bulunuyor. Buna göre dava süreçlerinin ne kadar süreceği hakkında bilgiler veriyor olacak.

 

Yargı hizmetlerinde kalite ve kalite unsurları konusunda konuşan TÜSİAD Hukuk Müşaviri Serkan Ersöz, yargıda kişilerin istikrarlı kararlara ihtiyacı var. Kişiler sistemi bilerek, insanların hukuk güvenliğini bilinci ile hareket etmesi gerekiyor. Yargının etik kurallara ihtiyacı var. Bu ihtiyaç onun yönetim ve şeffaflığını destekleyecektir.

Kaynak:HÜR24 Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.