Adalet Bakanı Gül: Merhametsiz adalet olmayacağı gibi adaletsiz merhamet de olmaz
"Adalet ve Merhamet" şiarıyla 18'incisi düzenlenen İmam Hatipliler Kurultayı bu yıl Aksaray'da gerçekleştiriliyor.
2 gün boyunca sürecek olan Kurultay'ın birinci gününde konuşmacı olarak katılan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, adalet ve merhametin hayatımızdaki önemine dikkat çekti.
Adalet ve merhametin yeri ve göğü ayakta tutan temel bir sütun olduğuna dikkat çeken Gül, yerin, göğün ve insanlığın ayakta kalabilmesi için öncelikle adaletin ayakta kalabilmesi gerekir dedi.
"Mahallede, çarşıda, siyasette ve her yerde adaleti en tepeye alırsak orada adalet tecelli ettirmiş oluruz." diyen Gül, bugün dünyanın dört bir yanında yaşanan zulümlerin temel sebebinin, adaletin küresel anlamda olmadığının doğal bir sonucu olduğunu söyledi.
"Bizi biz yapan değerlerin başında adalet ve merhamet gelir"
Gül şöyle konuştu:
"Bizi biz yapan değerlerinin başında adaletin ve merhametin gelir. Merhametsiz adalet olmayacağı gibi adaletsiz merhamet de olmaz. Adalet ve merhamet yeri ve göğü ayakta tutan temel bir sütundur. Yer ve göğün ve insanlığın ayakta kalabilmesi ancak adaletin ayakta kalabilmesiyle mümkün olur.
Bugün dünyanın dört bir yanında yaşanan zulümlerin temel sebebi de adaletin küresel anlamda olmadığının doğal bir sonucudur. Tema olarak kurultayın adalet ve merhameti seçmesi çok kıymetli ve anlamlıdır. Sadece hukuk alanında değil; sanatta, edebiyatta, kültürde ve her alanda adalet ve merhamet temel kavram ve mefhum olarak gündemde kalmıştır."
"Adalet sadece duruşma salonlarına değil hayatın her alanına ait bir değerdir"
Soyut gibi görünen resimlerden, bazen belgelerden ve resmi mühürlerden, ifadelerden daha gerçek, somut bir tablo ortaya çıkabildiğinin altını çizen Gül, "Bu noktada hukukun yazılı kurallar kadar merhamet, vicdan ve empati gibi insani değerler de adalet için çok büyük bir önem kazanıyor. Adaletin sadece duruşma salonlarında, adliye koridorlarında değil, hayatın her alanına ait bir değer olduğunu unutmamalıyız. Bu değeri her an ve her yerde gözetmeliyiz. Adalet ve merhameti doğuştan itibaren hayatın her alanında yaşayan, korunan ve kutsanan bir değer olarak korursak; adaletin olduğu bir yerde büyüyen, adaletin hüküm olduğu bir yerde yaşayan adaleti de yaşatır. Mahallede, çarşıda, siyasette ve her yerde adaleti en tepeye alırsak orada adalet tecelli ettirmiş oluruz. 'Allah adaletle davranmanızı emreder.' ayetini dinleyip de çıkıp çarşıda, pazarda, siyasette tam tersini yapıyorsak oturup iki elimizi başımıza alıp çok iyi bir şekilde düşünmemiz lazım. Adalet her yerde, toplumun her alanında ve hayatımızın her aşamasında bizim en başta korumamız gereken bir değerdir." ifadelerini kullandı.
"Başörtü yasağını gerici bir uygulamayla bu ülkeye ve bu coğrafyaya yaşatmak istediler"
Malcom X'in "Eğer bir amaç uğruna ayakta değilseniz, her darbe sizleri yere serebilir." sözünü aktaran Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu toplumun inancı ve bir davası vardır. Bu toplumu hiçbir darbe girişimi ve hiçbir zihniyet asla yıkamadı ve yere seremedi. Çünkü biz hak ve adalet için çalışmıştık. O yüzden hiçbir darbe bizi yere seremedi. Haksız, kirli, zalim ve alçakça yaşayışlar için yola çıkanlarının halleri ortadadır. 28 Şubat döneminde cuntacı, vesayetçi anlayış döneminde de yine evlatlarımıza yapılanları halen zihnimiz unutmamıştır. Milletin, hükümetin seçtiğini vesayetle, zorbalıkla düşürdüler. İmam Hatip okullarını kapattılar. Kat sayı zulmüyle Milli Gençliğin önünü kesmeye çalıştılar. Kur'an kurslarını işlevsiz hale getirmek istediler. Erbakan'a siyasi yasaklar koydular. Vakıf ve dernekler üzerinde her türlü baskı kurdular. Dönemin yargısını zulme alet ettiler. Başörtü yasağını gerici bir uygulamayla bu ülkeye ve bu coğrafyaya yaşatmak istediler. Kısacası bu toplumu korku toplumu haline getirdiler."
"Bize düşen bir diğer görev de yeni ve sivil bir anayasayla tüm hak ve özgürlükleri 84 milyon için güvence altına almaktır"
Son olarak anayasa konusuna değinen Bakan Gül; "Bize düşen görev; tüm bu hak ve özgürlükleri bir siyasi parti için değil, insanın doğuştan hakkı olduğu bilinciyle yeni bir anayasayla taçlandırma sorumluluğudur. Hangi iktidar gelirse gelsin bu ülkede üniversite kapılarında başörtülüler zulme uğramasın, üniversite eğitim hakkı elinden alınmasın. Siyasi görüşünden, kılık kıyafetinden dolayı ötekileştirilmesin diye bize düşen bir görev de yeni ve sivil anayasayla bu tüm hak ve özgürlükleri 84 milyon için güvence altına almaktır ve bunu da yapmak da hepimizin boynu ve borcudur. Yeni anayasayı milletimizle beraber yapacağız ve bu özgürlükleri taçlandıracağız inşallah." şeklinde konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.