"Adalet olmadan bir memlekete huzurun, kalkınmanın, barışın olması mümkün değil"
Saadet Partisi (SP) Diyarbakır’da "Türkiye’nin Meseleleri ve Çözüm Yolları" konulu konferans düzenlendi. Bir otelde düzenlenen konferansa siyasi parti temsilcileri ile sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.
Konferansta konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Türkiye’de toplumsal kutuplaşma, çatışmalar, adalet, eğitim, dış politika, ekonomik ve ahlaki sorunların olduğunu belirtti.
Sorunların çözümü için öneriler sıralayan Karamollaoğlu, öncelikler sorunların bilinmesi gerektiğini söyledi. Adaletin öneminde değinen Karamollaoğlu, adalet olmadan huzur, kalkınma ve barışın mümkün olmadığını ifade etti.
Önce toplumsal barış ve huzur ortamının sağlanması gerektiğini dile getiren Karamollaoğlu, “İlk iş bu dilimiz yumuşayacak, kimseyi hasım olarak görmeyecek. Bizimle taban tabana zıt fikirleri olanlara ‘Otur şuraya konuşalım’ diyebileceğiz, demezsek olmaz. ‘Sen benim gibi konuşmuyorsun, beni tenkit ediyorsun’ bu ne demek yaw, bunu demeyeceğiz. Onun için toplumsal barış ve huzur ortamı sağlanmadan bu ülkede yatırım olmaz kalkınmada olmaz. Terörle etkin ve çok boyutlu mücadele edeceğiz. Bunun ekonomik tarafı var, eğitim tarafı var, sosyal tarafı var, burada yaşayan halkın psikolojik tarafı var. Ben bazı arkadaşlarımızı kardeşlerimizi burada dinlediğim zaman içim parçalanıyor, iki derede bir arada kalmış, ne edeceğini bilemiyor. Olmaz kimseyi bu noktaya itelemeye hükümetin de, başkalarının da hakkı yok. Siz içinde yaşadığınız için benim söylediğimden daha fazlasını mutlaka biliyorsunuz. Ahlak ve maneviyatın en önde giden bayrağımız olacak. Yetim malına sahip çıkar gibi buna mecburuz.” dedi.
Adaletin önemine değinen Karamollaoğlu, “Hâkimler 'Cumhurbaşkanı ne diyecek' diye bekliyorsa bir karar vermeden orada adalet olmaz. Orada adalet sağlanamaz. Savcı tepeden gelecek ‘adamları tutuklayın’ talimatıyla adamı hapse atıyorsa, bu olmaz. Geçen gün bir arkadaşımız mahkemeye girdi bizim yönetim kurul üyemiz. Herkes bilir ki bizim Fethullah Gülen’le siyasi hayatımız boyunca görüşlerimiz çakışmadı, aynı noktada olmadık. Bizim içimizde bundan dolayı kimse yok ama bir arkadaşımızı tutukladılar. Adalet olmadan bir memlekete huzurun olması, kalkınmanın olması, barışın da olması mümkün değil.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye toprakları, meraları Türkiye gibi birkaç tane ülkeyi besleyecek kadar zengin ve geniştir”
Türkiye’de eğitim sorunu olduğuna dikkat çeken Karamollaoğlu, “Vasıflı bir eğitim modeli olmalıdır. Vasıf dediğimiz zaman bir değerler hele hele haramı bilecek. Hakkı olmayan bir şeye elini atmayacak. Kendi işinin ehli olarak yetişecek. Biz vasıflı insan yetiştireceğiz. Üreten ve kalkınarak büyüyen bir ekonomik sistem oluşturacağız. Üreten büyüyen ve kalkınan bir Türkiye dediğimiz zaman tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine geçilmesi lazım. Bu konuda tarım ve hayvancılık en önemli sektördür. İnsanız karnımız doymadan yaşayamayız ve Türkiye toprakları, meraları Türkiye gibi birkaç tane ülkeyi besleyecek kadar zengin ve geniştir. Yeter ki biz çiftçinin, besicinin elinden tutalım, çiftçi verilen borcu en kısa zamanda geri öder. Siz mazot, gübre ve ilaçtan vergiyi kaldırın, yeri geldiği zaman bunu çiftçiye borç verin. Hasat zamanında mal aşağılarda sürünmesinde diye alım yapın. Çiftçi size verdiğiniz bütün borcu 9 ay içinde geri öder. Başka bir sektörde bunu göremezsiniz. Bunu yaparsanız Türkiye’de tarım hayvancılık patlar. Biz ihracata da başlarız.” şeklinde konuştu.
“Ayakta duran tek müessese bankacılık”
Ekonominin kalkınmasında sanayinin önemine değinen Karamollaoğlu, “Bazı sektörler vardır devlet bu işin içinde girmeden sanayici giremez. Sanayici devleti arkasında görmek ister. Yarın Pazar sıkılır, haksız bir rekabetle yurt dışında karşı karşıya kalır o zaman devletini yanında ister. Ama bugün bizim devletimiz maalesef ‘bu noktalarda girmeyin’ diyor. İşte ayakta duran tek müessese bankacılık. En çok kar eden 10 kurum 8’i banka. Bir numarada bulunan da petrolle ilgilenen bir şirket." dedi.
“Kendi ilacımızı üretmezsek hangi ilacı ne için aldığımızı bilemeyiz”
Türkiye’nin ilaç sektörüne atılması gerektiğine işaret eden Karamollaoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Son zamanlarda evlenen çiftlerin çocukları olmuyor. Herkes doktora gidiyor. Ya yediğimiz gıda da bir şey var, ya da kullandığımız ilaçta, öyle kendiliğinden olmadı bu iş. Kendi ilacımızı üretmezsek hangi ilacı ne için aldığımızı bilemeyiz. Kendiliğinde olmuyor bu sorunlar, gıdayla alakalı temelde.”
“İçinde yaşadığımız dünyayı mutlaka tanımalıyız”
Şahsiyetli bir dış politikanın uygulanmasının mecburi olduğuna vurgu yapan Karamollaoğlu, “Biz savaş değil barış yoluyla problemleri çözmeye çalışacağız. Çatışarak değil diyalogla problemleri çözeceğiz. Çiftçe standarda karşıyız. Biz eşitlik istiyoruz. Biz D-8’leri canlandıracağız. Bu 8 ülke bir araya geldiği zaman dünyada bir güç ifade eder. İslam İşbirliği Teşkilatına hayat kazandıracağız. 40 senedir buzdolabına konulmuş gibi, mefta gibi duruyorsunuz Arabistan’da. Avrupa birliği, ABD, NATO ile ilişkilerimizi yeniden gözden geçireceğiz. Bunlar bize dostane davranmıyorlar. Avrupa Birliği ensemizde boza pişiriyor. Tamam, yanlışlıklarımız var ama bugün takip ettiklerimiz yol değil. Bağımsız bir kuzey Kıbrıs’ı muhafaza edeceğiz. Kıbrıs görüşmemiz diye bir gündem yok, görüşmelerimizde bitti problem orada. Komşu ve bağlantılı ülkelerle irtibatımızı güçlendireceğiz. Kriz yerlerinde huzur ve barışın tesisi için özel çalışmalar yapacağız. İçinde yaşadığımız dünyayı mutlaka tanımalıyız. Ülkemizin problemlerini mutlaka bilmeliyiz. Nasıl çözeceğimiz konusunada da şimdiden bir takım politikalarımız belli olmalıdır.” diye konuştu.
Konferansta ayrıca katılımcılara yemek ikramında bulunuldu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.