Adil kullanım pekte adil değil
Türkiye'deki internet kullanıcılarının en büyük sıkıntısı hiç kuşkusuz 'adil kullanım kotası' (AKK) ya da 'adil kullanım noktası' (AKN) denilen adaletten alabildiğine uzak sınırlama.
Tahmin edeceğimiz gibi, 2012 yılından bu yana uygulanan bu sınırlandırmanın kaldırılması -ya da en azından yeniden düzenlenmesi- yönünde on binlerce şikayet yapılmış, imzalar toplanmış ve kampanyalar düzenlenmiş olsa da netice itibarı ile hiçbiri fayda etmedi, etmiyor ve muhtemelen de etmeyecek!
AKK konusu alabildiğine geniş ve o kadar çetrefilli ki sayfalar dolusu yazsak bile yine de yazdıklarımız atladıklarımızın yanında son derece az kalacağından olabildiğince özet geçmeye ve can alıcı noktaları değerlendirmeye çalışacağız.
Evet; başlayalım bakalım...
AKK Nedir?
Bu hafta tamamıyla Türk Telekom çatısı altına giren TTNET'in tanımıyla ifade edecek olursak:
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından onaylanarak yürürlüğe giren ve şebeke kaynaklarının tüm kullanıcıların aynı kalitede hizmet alabilmesine imkan sağlamak için devreye alınan bir uygulamadır. Kaynakların en verimli şekilde kullanılmasına ve bu sayede abonelerin internet deneyimlerini en iyi şekilde yaşamalarına imkan tanımak için tasarlanmıştır. Amacı tüm abonelerin interneti kullanmaları durumunda şebeke üzerindeki yoğunluğun dengelenmesini sağlamaktır.
TT'nin tanımı böyle. Keza alternatifler altyapı sağlayıcıları olan Uydunet ile Turkcell Superonline'ın tanımlarına baktığımızda da ufak kelime değişiklikleri vs. olsa da aynı kapıya çıktığını görüyoruz.
Peki gerçekten sebep bu mu?
Tüm kullanıcıların eşit kalitede hizmet alabilmesinin tek yolu altyapıyı güçlendirmekten geçer. Tabii altyapıyı güçlendirmek ciddi bir maliyet unsuru olduğundan ve buna paralel karı azaltacağından şirketlerimiz tercihlerini bu yönde kullanmayı pek tercih etmiyorlar. Üstelik Türk Telekom ile Turkcell'in Fortune 2015 verilerine göre sırasıyla Türkiye'nin en yüksek kara sahip iki firması olması da bu kararlarını etkilemiyor! İşte bu sebeple de altyapılarını güçlendirmek yerine hızı keserek şebeke yoğunluğunda rahatlatmaya gidiyorlar. Yani cevabımız 'hayır'. Gerçek sebep bu değil. Başat sebep kullanıcıları sınırsız tarifelere yahut ekstra servisler satın almaya yönlendirerek daha çok kazanabilmek.
Diğer yandan bu senaryonun doğru olduğunu varsaymak istediğimizde dahi karşımıza cevapsız kalan şu iki soru çıkıyor:
1) Eğer böyle bir aynı anda yüklenme halinde kaynak sıkıntısı yaşanıyor ise ayın ilk günlerinde, yani kimsenin kota sıkıntısı yokken de, bu tür sorunların olduğu anlamına gelir ki bu da altyapının yetersizliğine kanıt olarak ele alınabilir.
2) Torrent vb. gibi ağlardan durmaksızın bir şeyler indiren kullanıcılar kotaları bittikten sonra, nasıl olsa kotam bitti diye, 7/24 indirirler. Bu da elektrik tüketiminden tutun da, kaynakların sürekli meşgul edilmesine varana kadar daha çok sıkıntıya sebep olur.
Sınırsız tarife alın, bize daha çok kazandırın!
Yukarıda da dediğimiz gibi AKK'nin asıl sebebi kullanıcıları gerçekten sınırsız tarifelere yahut ekstra servisler satın almaya yönlendirerek daha çok kazanabilmek. Malum kota limiti olmayan sınırsız paketlerden alırsak o zaman iş başka, istersek 7/24 indirebiliyoruz. Ya da aylık sabit faturanıza ek x lira ödemeyi kabul ederseniz kotanız da katlanabiliyor. Yahut örneğin Uydunet'te 4 TL karşılığında kotadan harcamayacak şekilde günlük 100Mbps hıza çıkartan Nitro isimli bir servisten faydalanabilirsiniz. Benzeri Turkcell Superonline'da da var. Bir diğer seçenek ise yine ekstra bir servis satın almamız halinde gece yarısından sabaha kadarki kullanımımızın kotadan düşmemesi. Örnekleri çoğaltmak mümkün tabii ama sanırız varmak istediğimiz nokta anlaşılmıştır:
Peki bu yukarıdaki senaryolarda 'kaynakların en verimli şekilde kullanılması' ve 'aynı kalitede hizmet' ilkesi ne oluyor?
Yanıt yine aynı: Kaynak sıkıntısı bahane edilerek abonelerden daha çok para kazanabilmek.
Tabii diğer yandan AKK'nin temel sınırlarının BTK tarafından belirlenip tarifelerin de bu doğrultuda karşılıklı istişare ile güncellendiğinin de notunu düşelim. En nihayetinde de kotaların kaldırılması ne devletin ne de firmaların işine gelmediğinden de aynı sistem sürüp gidiyor. Ne de olsa firmalar ne kadar çok kazanırsa devlete de o kadar çok vergi öderler. Neticede alan razı satan razı. Hem devlet kazanıyor hem de işletmeler.
Kotalı Tarifeler ve Kullanım Senaryoları
Bugün hizmeti ister Türk Telekom'dan (TTNet) veya altyapısını TT'den alan diğer servis sağlayıcılardan, ister Turkcell Superonline'dan yahut da Uydunet üzerinden alalım karşımıza çıkan tablo aşağı yukarı aynı.
Tabii ki hepsinde envai çeşit farklı kampanya olduğundan ve pek çok tarifede de kampanyalara ek 'bonuslar' sunulduğundan karşılaştırmalı bir fiyat listesi vermemiz imkansız haliyle tümünde ortak olan tarifelere yönelelim.
Üçünde de (ve pek çok diğer İSS'de) ortak olan ve ortalama bir ev kullanıcısı için f/p açısından en uygun seçenek olarak görülen seçeneğe baktığımızda karşımıza 25Mbps'lik hız çıkıyor. Bu hızda da kotalarına göre çok sayıda farklı varyasyon olduğundan hepsini burada aktarmamız imkansız. Haliyle burada da ortak payda olan 75GB'lık kota üzerinden gidecek olursak Türk Telekom'un da, Turkcell Superonline'ın da ve Uydunet'in de söz birliği etmişçesine (ki ediyorlar da zaten!) 60 TL'lik bir fiyat belirlediğini görüyoruz.
Şimdi de bu 25Mbps/75GB tarifesi üzerinden hareket ederek bu kota miktarı ile neler yapabileceğimize bakalım:
720p çözünürlüğünde 'sıkıştırılmış' bir film: Ortalama 2GB
Çevrimiçi içerik servisleri (Netflix, Tivibu, Digitürk Web vb.):HD çözünürlükte saatte ortalama 2-3 GB
Günde 3-4 saat internette gezinme, radyo, e-posta vb. işlemler: Ortalama 2 GB
Gördüğümüz gibi en mütevazı senaryoda dahi 75 GB ile ayın sonunu görmemiz imkansız. Yani örneğin günde 2 saat internette dolansak bize ayda nereden baksak 30 GB'a mal oluyor. Her hafta 2 bölüm(cük) dizi izlesek 20 GB daha gitti. Haftada 2 tane de film izledik mi kotamız doldu bile.
Dahası artık son nesil oyunlar iyi ihtimalle sabit diskimizde 20 GB yer kaplıyor. Ki her geçen yıl daha da artıyor bu. Misal son dönemin popüler oyunlarından GTA V de, Batman Arkham Knight da tam 60GB! Yahut örneğin Netflix'te yüksek kalitede seyretsek ayda sadece 10 adet HD film kotamızı tüketiyor. Dikkat başka hiçbir şey yok içerisinde! Sadece 3 günde bir bilgisayarımızı açıp bir adet film izliyoruz ve kotamız pufff uçtu bile!
Örnekleri çoğaltmak mümkün tabii ama neticede sonuç ortada. Günümüzde artık orta halli kullanımlarda dahi 75 GB kota kesinlikle yetersiz kalıyor.
Gerçekten Kotasız Tarifeler
Eğer kota sorunu yaşamak istemiyorsak yapmamız gereken AKK'sız tarifelerden birisine geçmek. Ama bu durumda da hem seçenekler oldukça daralıyor hem de tabii ki fiyatlar yükseliyor.
Örneğin Türk Telekom'un fibernet full limitsiz tarifelerinde en uygun seçenek olan 24 Mbps'lik tarifenin fiyatı 229 TL. Eğer 50Mbps'ye çıkarsak fiyat 359 TL'ye yükseliyor. Tepe tarifesi olan 1000Mbps'nin fiyatı ise 1,109 TL.
Turkcell Superonline ise 2 yıllık sözleşme yapmamız halinde bizeAKK'sız fiber tarifelerini 25/50/100Mbps bazında sırasıyla 99/169/299 TL'ye sunuyor. Eğer sözleşmeye yanaşmazsak bu sefer tarifeler 229/339/449 TL'ye çıkıyor.
Uydunet cephesinde ise seçenekler 10 ve 20Mbps ile sınırlı ve fiyatlandırma 99 ve 199 TL olarak belirlenmiş.
Burada gördüğümüz gibi f/p bazında en uygun seçenekler Turkcell'in 25Mbps'i ile Uydunet'in 10Mbps'lik tarifeleri ama burada da karşımıza çıkan sorun yaygınlık sorunları. Özellikle Uydunet bırakın yurt genelini, İstanbul'da bile sadece belli başlarda semtlerle sınırlı.
Olası Çözüm Yöntemleri
Gerçekçi olmak gerekirse AKK'nın kalkması neredeyse imkansız bir olasılık. Haliyle mantık dahilindeki senaryolar üzerinden gitmekte fayda var.
Evet; dünyanın pek çok ülkesinde bu tür bir uygulama var. Yani Türkiye'ye özgü bir durum değil bu. Temel prensiplerde ufak tefek değişikliklikler olmakla birlikte her ülke bu tip bir kısıtlamaya gidiyor gitmesine ama Batı Yarımküre'ye baktığımızda şartların çok daha adil olduğunu görüyoruz. Haliyle yeni icat çıkarmaya gerek yok. Onların sunduğu alternatif çözümlere bakıp kendimize bir yol çizebiliriz pekala:
1) Yoğun saatlerde hızın düşürülmesi:
Özellikle İngiltere'de yaygın olan bu sistemde de servis sağlayıcılar yoğun saatlerde hızı biraz aşağıya çekerler. Yoğunluk kalkınca yine eski haline gelir. Fakat bu sınırlama ülkemizdeki gibi katlarca değil internet kullanımını çok da etkilemeyecek %30 seviyesindedir. Yani örneğin 50Mbps ise 35Mbps'de sabitlenir bir süreliğine.
2) Kademeli uyarı sistemi:
Avrupa'daki bazı ISS'lerin uyguladığı bir sistem de bu mesela. Bu yöntemde limit aşıldığında bizde olduğu gibi şak diye kağnı hızına indirmek yerine, ilk ay uyarı, ikinci ay tekrarında ekstra ücretlendirme devam etmesi halinde ise daha pahalı akk'sız bir pakete geçirme gibi işlemler uygulanıyor. Keza benzer bir diğer yol da kredi sistemi. Bunda da hıza üst sınır getiriliyor ama o üst sınırın altında kaldığımız süre boyunca sınırımızın üzerine ekstra kredi ekleniyor.
3) Günün belirli saatlerinde kotanın devre dışı kalması:
Özellikle Amerika ve Kuzey Avrupa ülkelerinde uygulanan bu sistemde internetin yoğun olmadığı saatlerde, yani ekseriyetle gece yarısından sabaha kadar, adil kullanım kotası devre dışı kalıyor. Bu bizde de var ama münferit bir servis olarak ekstra faturalandırılıyoruz.
Bu yukarıda yazdıklarımızdan bağımsız olarak 'olmazsa olmaz' kapsamında bir an önce hayata geçirilmesi gereken iki şey daha var:
a) Kota sınırının arttırılması:
Yukarıda da belirttiğimiz gibi 75 GB'lık bir kotanın ortalama bir internet kullanıcısına yetmesi kesinlikle imkansız. Haliyle alt sınır minimum 250 GB olmalı.
b) Daha uygun fiyatlı tarifeler:
Her ne kadar küresel bazda değerlendirdiğimizde ortalamanın az üzerinde yer alsak da bunun sebebi geri kalmış ülkelerden iyi oluşumuz. Yoksa dünyanın gelişmiş ülkeleri ile karşılaştırdığımızda internet tarifelerinin bizde belirgin biçimde daha yüksek olduğunu görürüz. Kaldı ki Avrupa'da yahut ABD'de AKK bizdeki gibi uygulanmıyor. Hız düşürme gibi uygulamalar aşağıda da örneklediğimiz gibi var ama kota sınırı yok. Olan tarifelerin fiyatı da adeta sudan ucuz.
Örneğin Bulgaristan'da 100Mbps'lik gerçekten sınırsız internetin aylık ücreti 20 levi yani 10 avro. Asgari ücret ise 185 avro. Buradan orantılarsak bizde asgari ücret 400 avro iken 100Mbps gerçek sınırsızda en uygun seçeneği sunan Turkcell'in tarifesi 300 TL yani 92 avro. Yani Bulgaristan'da asgari ücret karşılığında bu tarifeden 18.5 adet alabiliyorken Türkiye'de 4.3 adet alabiliyoruz. Bu da Türkiye'de internetin eşit şartlarda Bulgaristan'dan 4 kat daha pahalı oluşu demek. Örnekleri çoğaltmak mümkün ama hangi gelişmiş ülkeye bakarsanız bakın eşit şartlarda (yani hesapladığımız gibi asgari ücret/tarife bazında) değerlendirdiğimizde fark iyi ihtimalle 4-5 kat kadar.
Türk Telekom ne diyor?
Hiçbir şey! Yani aslında pek çok şey söylüyorlar da; anlam ifade eden, bir çözüm getiren herhangi bir açıklamaları yok. Kısacası çözüm bağlamında hiçbir şey ifade etmeyen laf kalabalığı. Konuya ilişkin Türk Telekom'a yönelik aramalarımız ve e-postalarımız da cevapsız kaldı zaten. Suyun başını tutan ve tüm yurtdışı internet çıkışlarını sağlayan Türk Telekom olduğu için diğer firmalarla da irtibata geçmenin bir anlamı yok. Netice itibarı ile çözüm onlardan geçiyor sadece. Yukarıda da belirttiğimiz gibi maalesef bir tekel söz konusu.
Sonuç
Tabii ki aslında arzu ettiğimiz ve olması gereken kotanın tamamen kaldırılıp başta sıraladığımız maddelerden birisinin uygulanması lakin belirttiğimiz gibi bu maalesef bizim ülkemizde pek olası değil. Hatta imkansız. Haliyle en azından kota sınırının arttırılması ve fiyatlandırmanın mevcut çözümlerden çok daha uygun maliyetli bir noktaya çekilmesi elzem olarak değerlendirilmeli.
Velhasıl AKK'nin sebebi belirttikleri gibi 'kaynak yetersizliği ve kaynakların adil dağıtımı' ise çözümler yukarıda. Yok asıl amaçları daha da çok kar edebilmek ise maalesef tüm bu yazdıklarımız havanda su dövmeye çalışmaktan öteye gitmeyecek.
Kaynak:Yeni Şafak
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.