Alagöz: "Bediüzzaman’ın kabri Urfa’dadır"
Şanlıurfa Geri Dönüşümcüler Derneği Başkanı Ahmet Alagöz, Bediüzzaman Said Nursi’nin mezarının bir manga asker tarafından geceleyin dergâhtan çıkarıldığını, Urfa girişindeki bir mezarlığa gömüldüğünü iddia etti.
Şanlıurfa’da Geri Dönüşümcüler Derneği Başkanlığı yapan Ahmet Alagöz (48) Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin mezar yeri ile ilgili önemli iddialarda bulundu.
Alagöz, 20 sene önce Afyon’da tanıştığı yaşlı bir adamın kendisine Bediüzzaman’ın cenazesi ile ilgili önemli bilgiler verdiğini ileri sürdü. İddiaya göre, yaşlı adamın 1960 yılında Şanlıurfa'da askerlik yaptığını, Üstad'ın vefatından 111 gün sonra bir manga askerle birlikte Dergâh Camisi'nde bulunan Bediüzzaman’ın mezarını kazdığını, üstadın cenazesini çıkararak, Urfa girişinde bir mezar yerine gömdüklerini söylediğini belirtti.
Alagöz, "Ben Şanlıurfa Geri Dönüşümcüler Derneği Başkanıyım. Aynı zamanda nakliye taşeronluğu ve taş ocağı işletmeciliği yapıyorum. Üstad Bediüzzaman Said Nursî hakkında bir anımı paylaşmak istiyorum. 1998 yılında Afyonkarahisar'da, Afyon- Uşak arası yol şantiyesinde nakliye işi yapıyordum. Ben o tarihlerde orada çalışırken, araçların bakımı ve tamiri için sık sık Afyon'da sanayi sitesine gidip geliyordum. Bir gün bir kamyonu sanayideki oto döşemeciye götürdüm. Sanayi ile evler birbirine çok yakındı, iç içe girmişti. Orada işin bitmesine bekliyordum. Dükkânın yan tarafında bir gölgelik vardı. O gölgede otururken aynı bitişik yerden yaşlı bir adam çıktı, yanıma geldi ve oturdu. Onunla biraz sohbet ettik. Benden memleketimi sordu. Ben de ‘Urfalıyım’ dedim. Bana, ‘Bediüzzaman'ı bilir misin?’ dedi. Bende, ‘Evet bilirim’ dedim. Yaşlı adam, ‘Onunla ilgili sana bir bilgi versem bana inanır mısın?’ dedi. Adam ısrarla 'Bana inanır mısın?' diye soruyordu. Ben de, ‘İnanırım, niye inanmayayım ki? Ben seni ilk defa görüyorum. Belki ömründe bir daha hiç görmeyeceğim. Belki bir daha hiç görüşmeyeceğiz.’ dedim."
"Üstad'ın mezarını Dergâhtan çıkarıp başka bir mezarlığa gömdük"
Yaşlı adamın kendisine Bediüzzaman’ın mezar yeri ile ilgili önemli bilgiler anlattığını söyleyen Alagöz, "Yaşlı adam bana şunları söyledi. ‘Ben 1960 ile 1961 yılları arasında Urfa'da askerdim. Bir gece bir manga asker ve başımızda bir subay ile beraber bizi Dergâh Camisi’ne götürdüler. Dergâh Camisi'nde, bir mezarı açtık, o mezar Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin mezarıydı.’ dedi. Bende ona ‘Emin misin?’ dedim. O da bana, ‘Evet eminim.’ dedi. Yaşlı adam sözlerine şöyle devam etti: ‘Ben manga çavuşuydum. 10 asker, ben ve bir subay, mezara açtık, içinden Üstad'ın cenazesini aldık. Urfa’da başka bir mezarlığa götürdük, gömdük.’ dedi. Ben de 'O mezarlık neresidir?' dedim. Dedi ki, ‘Urfa'nın içindeydi, Urfa’dan çok uzak bir yer değildi. Urfa’nın girişinde sağ tarafta bir mezarlığa gömdük.’ dedi. Yaşlı adamın tarifine göre şimdiki Bediüzzaman mezarlığıdır. Kesin orasıdır. Oraya götürerek sırtlarda yüksek bir yere gömerek, üzerini kapatmışlar, sonrada tugaya dönmüşler." dedi
"Üslerimiz bize bu konuyu unutmamızı ve açmamızı söyledi"
Alagöz, tugayda o gece yaşlı adama yaşadıklarını unutmaları konusunda baskı yapıldığını belirterek, yaşlı adamın sözlerine şöyle devam ettiğini belirtti:
"Tugayda bize dediler ki bu geceyi unuttun, hiç kimseye bahsetmeyin, bu gece sanki hiç yaşanmamış gibi olsun. Bu şekilde gecemiz geçti. Bir iki gün sonra gazeteden haberleri okudum, televizyonlardan izledim. Gazetede yazıyordu, Bediüzzaman Said Nursi'nin Hazretlerinin cenazesi işte Isparta'ya götürüldü. Uçaktan denize atıldı. Bu haberleri bir iki gün sonra okuduk, dinledik. Âmâ biz artık o konuyu hiç açmadık. Zaten askerdik, asker ocağı olduğu için de emir verilmişti. Bu emre uyduk ve bugüne kadar hiç bahsetmedik. Ta ki bugüne kadar, sen Urfalı olduğunu söyleyince, ben de dedim, yaşım 65 – 70 olmuş. Ben de bu bilgiyi sana vermek istedim. İçimde kalmıştı. Sen de Urfalısın, ben senin samimiyetine inandım, sen de bana inanacağını söyledin. Senin samimiyetine inanarak bu bilgiyi sana veriyorum. Sen bir Urfalı olarak bunu bil.’ dedi. Yaşlı adam bunları söylerken, dinçti, sağlıklıydı, hafızası yerindeydi. Yaşlı adama dedim, 'Kesin mi? O gece başka yere falan götürmüş olmayasınız? Bir yanılma vesaire yok mu?' Bana hafızasının yerinde olduğunu, kesinlikle yanılmadığını, Bediüzzaman’ı defnedenin, kendisi, askerler ve başlarındaki subay olduğunu söyledi." dedi.
"Üstad'ı, Urfa'nın girişinde, yüksek bir yerde, mezarlığın orta kısmında bir yerlere gömmüşler"
Yaşlı adamın tarifine göre Bediüzzaman’ı, bugün ismi Bediüzzaman olan mezarlığa gömdüklerini belirten Alagöz, "Üstad'ı, Urfa'nın girişinde, yüksek bir yerde, mezarlığın orta kısmında bir yerlere gömmüşler. Ben o adamı bir daha görmedim. Birkaç yıl sonra 1998’de Ankara'ya gittim. Bir süre Ankara’da çalıştık. Aradan birkaç yıl geçti, daha sonra iş için tekrar Afyon'a gittim. O adamı bir daha görmek istedim. Yani onu aradım. Aradan birkaç yıl geçmişti. O bilgiyi tekrar duymak ve o adamı Urfa’ya getirmek istedim. Maalesef sanayi o zaman şehir dışına taşınmıştı. Oraların hepsi yıkılmıştı ve hiçbir şekilde artık o adama ulaşmam mümkün olmadı. " dedi.
"Biz sizlerin sayesinde bu İslamiyet’i yaşıyoruz"
1998 yılında Üstad hakkında bilgi sahibi olmadığını ve bu sebeple yaşlı adamın söylediklerini önemsemediğine dikkat çeken Alagöz, "Yaşlı adamı Urfa’ya getiremediğim için çok pişmanım. Bugünkü aklım olsaydı, onu alıp Urfa’ya getirirdim. Çünkü ben Türkiye geneli birçok ilde çalıştım. Bunu şu anda yapmadığıma çok pişmanım. Afyon’ da benim küçük bir anım daha vardır. Bir esnafla sohbet ederken, bana ‘Doğulu musun?’ dedi. Bende ‘Evet doğuluyum.’ dedim. Adam bana dedi ki, ‘Biz sizlerin sayesinde bu İslamiyet’i yaşıyoruz.’ Bu gerçekten beni o zaman çok etkiledi ve Üstad'ın yerini araştırmaya ve o adamı bulmak için çalışmaya daha çok itti. Daha sonra birkaç yıl Afrika’da Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ne iş için gidip, geldim. Orada da Üstad’dan bahsediliyordu. Normal halk Bediüzzaman'ın kitaplarını okuyordu. Müslüman olan insanlar bize soruyorlardı; 'Bediüzzaman’ı biliyor musunuz? Nasıl biridir?' diye. Bunu görünce, duyunca, daha çok istedim, pişmanlığım arttı. Maalesef elimizden gelen bir şey yoktu. Bugüne kadar öyle geldi, yurt dışında bile tanıyorlar biliyorlar, ben 1998 yılında bile maalesef onu çok iyi tanıyamamışım." diye konuştu.
İLKHA’nın Üstad’ın mezar yeri ile ilgili Abdulkadir İkbal ile yaptığı röportajın ardından bu anısını İLKHA ile paylaşmak istediğini belirten Alagöz, "Ben dostlar vasıtasıyla size ulaştım. Daha önce de bunu soran arkadaşlar oldu. Onlara bu bilgileri aktardım. İlke Haber Ajansı'nın bu konu üzerinde çok durduğunu, araştırma yaptığını bana söylediler. Onun için ben de size ulaştım, bu bilgiyi sizle paylaşmak istedim. İmkânlarımız olsa da o adam yaşıyorsa gidip arayıp bulsak. Ama artık çok zordur. Çünkü adam şu anda yaşıyorsa olsa bile 85-90 yaşlarındadır. Büyük ihtimalle hafızasını kaybetmiş olabilir." (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.