"Âlimler İslam ümmeti içerisinde ihtilafları kaldırıp vahdeti oluşturmalı"

"Âlimler İslam ümmeti içerisinde ihtilafları kaldırıp vahdeti oluşturmalı"
​İTTİHADUL ULEMA'nın İcazet törenine farklı ülkelerden katılım gösteren alimler, kanaat önderleri ve STK temsilcileri, İslam dinini bütün dünyaya ulaştırmak için İslami ilimlerin çok önemli olduğuna vurgu yaparak, vahdetin önemine dikkat çektiler.

​İTTİHADUL ULEMA'nın icazet törenine farklı ülkelerden katılım gösteren alimler, ilim sahiplerinin ümmet içerisindeki ihtilafları kaldırıp vahdeti oluşturmak için büyük bir çaba içerisinde olması gerektiğine dikkat çekti.

Âlimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA)'na bağlı medreselerde eğitim gören 38 mü'caz için merasim düzenledi. İTTİHADUL ULEMA tarafından düzenlenen merasimle İslami ilimlerde başarı gösteren 38 erkek öğrenciye icazetleri verildi.

İcazet törenine farklı ülkelerden katılım gösteren alimler, kanaat önderleri ve STK temsilcileri, İslam dinini bütün dünyaya ulaştırmak için İslami ilimlerin çok önemli olduğuna vurgu yaparak, vahdetin önemine dikkat çektiler.

Bütün Müslümanların ittifak etme mecburiyeti olduğunu belirten Din Görevlileri Derneği Genel Başkanı Muhittin Yıldırım, ümmetin yaralı olduğunu ve bu yarayı tedavi etmenin İslam âlimlerine düştüğüne vurgu yaptı.

100 yıldır Müslümanların bir buhran geçirdiğini, bu durumdan vahdet ile çıkılacağını aktaran Yıldırım, "Hepimiz biliyoruz ki, 'Ancak Müslümanlar kardeştir.' Kardeşlik konuşulacak bir şey değil, bilfiil yaşanacak bir şeydir. İşte o da burada yaşanıyor. Erbakan hocamızın merceğinden baktığımız zaman üç büyük kriz geçirdiğimizi görüyoruz. Birinci kriz Moğolların Bağdat istilası, İkinci kriz Kudüs-u Şerifin haçlılar tarafından işgal edilmesi, üçüncü kriz ise Osmanlı'nın yıkılması ve İslam ülkelerinin 57 devletçiğe bölünmesidir. Birinci krizden nasıl çıktığımıza baktığımız zaman biz şunu görüyoruz; Birinci krizden Müslümanlar, ırklar, mezhepler, tarikatlar ve cemaatler olarak ittifak ederek çıktık. 50 yıl sürdü Bağdat'ın işgalden kurtulması. Kudüs'ün Haçlılar tarafından işgal edilip Müslümanların 18 ayrılmasından biz 100 yıldan sonra çıktık. Selahattin-i Eyyubi'nin komutasında yine İslam'da ittifak ederek çıktık. Şimdi ise Osmanlı çökeli 100 yıldır Müslümanlar büyük bir buhran geçiriyoruz ama buhrandan ancak İslam birliği ve ittifak ederek çıkarız. Bugün çeşitli cemiyetler, cemaatler, tarikatlar partiler her gruptan Müslüman'ın İslam'da ittifak etme mecburiyeti vardır. Kim usule uygun hayırlı bir iş yapıyorsa, biz koşup ona katılmak zorundayız. Birimizin derdi hepimizin derdi olursa o zaman çok çabuk kurtuluruz. Bugün Filistin, Suriye, Mısır, Türkiye'nin güneyi, Irak, Libya ve Yemen kan ağlıyor, bunlardan nasıl kurtulacağız? 'İman edenler tek bir vücut gibidirler.' Vücudumuzun her tarafı yaralı da olsa bile hiçbir yerinden vazgeçemeyiz. Bu yaraları tedavi etmek ümmetin âlimlerine düşer. İşte bu çalışmaları yapanları tebrik ediyorum. Allah buraya katılanlardan razı olsun." diye konuştu.

"İslam düşmanları hiçbir zaman boş durmuyor"

İslam düşmanlarının gençlerin akidesini bozduğunu dile getiren Muhammed Zahid El Haznevi, medrese eğitimi ile gençlerin hem kendilerini hem toplumu muhafaza ettiğini söyledi.

Programa Şanlıurfa'dan katıldığını belirten Zahid El Haznevi, bu tür icazet programların çok önemli olduğunu vurguladı.

El Haznevi, "Özellikle gençler İslam dinini öğreniyor, sağlam bir akideye sahip oluyorlar. İslam düşmanları hiçbir zaman boş durmuyor. Sürekli Müslümanlara düşmanlık yapıyorlar. İslam düşmanları gençlerimizin akidesini bozmak için çalışıyorlar. Bu medreselerde gençler hem dini dersleri öğreniyor, hem de toplumu muhafaza ediyorlar. Bizim buraya toplanmamız yeterli değildir; İhlas ve iyi bir niyet daha önemlidir. Aynı zamanda bizim beraber çalışmamız lazım. Batı'dan gelen bu laik sisteme ve komünist sisteme karşı çıkmamız lazım. İslami cemaatler ve sofi tarikatları sadece benim tarikatım, cemaatim dememesi lazım ve beraber çalışmamız lazım." İfadelerini kullandı

"Bu tür programlar, İslami ilimleri öğrenilmesinin önünü açıyor"

İstanbul'da üniversite okuyan Tanzanyalı Abdülaziz de bu tür programların İslam'ı ve ilimlerini ihya ettiğini ifade ederek şunları söyledi: "Bizim memleketimizde bu tür programlar yok. Burada bu programı düzenleyenlere teşekkür etmemiz lazım. Çünkü İslam dinini ve ilimlerini ihya etmeye çalışıyorlar. Bu tür programlar, İslami ilimleri öğrenilmesinin önünü açıyor. Mesela bazıları çıkıyor ama dini eğitimi nereden aldığını bilmiyoruz. Ama bu tür programlarla bu sorun ortadan kalkıyor. Buraya geldiğimde şöyle bir şey gördüm, Hazreti Peygamber şöyle buyuruyor: 'Mümin mümine karşı, parçaları birbirini bağlayıp tahkim eden bina gibidir'. Yani Müslümanlar bir vücut gibidir. Herhangi bir yerde, bir ağrı veya yara varsa her taraftan hissedilir. Bu yüzden biz de hep berabere toplandık. Ümmetin sıkıntılarını dile getiriyor ve çözüm arıyoruz. Müslüman âlemi olarak birlik ve beraber olalım, sıkıntılarımızı hep beraber çözelim." dedi.

İslam'ın temelinin ilim üzerine olduğunu ifade eden Yekgirtû İslami Kurdistan Şer'i İlimler Medresesi Sorumlusu Dr. Lokman İsmail Silêmanî, toplumu ahlaki yozlaşmadan korumanın ve ahlaklı bireylerin yetişmesinde İslami ilimlerin çok önemli olduğuna vurgu yaptı.

"İslam dinini bütün dünyaya ulaştırmak için İslami ilimler çok önemli, gerekli ve zorunludur"

İTTİHADUL ULEMA'nın toplumda ilmi canlandırdığını, bu nedenle teşekkürlerini ileten İsmail-Silêmanî, "Şüphesiz mübarek İslam dinin temeli ilim ve bilgi üzerinde kurulmuştur. Özellikle şer'i ilimler üzerine kurulmuştur. Şer'i ilimler peygamberlerin miraslarıdır. İslam dininin temeli ilim ve bilgi üzerinde kurulmuştur. Bundan dolayı her millet ve toplumda âlimlerin olması, ilim konusunda ileride olması lazımdır. Bugün bütün dünyanın gelişmesi ilim ve bilgi üzerindedir. Özellikle bizim bu asırda toplumumuzu ahlak bozgunluğundan korumak, değerli, kıymetli olan güzel ahlakı toplumumuza geri kazandırmak için ve mübarek İslam dinini bütün dünyaya ulaştırmak için İslami ilimler çok önemli, gerekli ve zorunludur. İTTİHADUL ULEMA'ya bu toplumu ilmi değerini canlandırmak için hazırladıkları bu etkinlik için çok teşekkür ederim. Bundan dolayı ümit ediyorum ki bu medreseler memleketimiz ve İslam âlimlerinin bir araya gelmesine vesile olur." şeklinde konuştu.

"Kur'an bizi her zaman birleştirir"

İstanbul Medeniyet Üniversitesinde İslam Bilimleri üzerinde master yapan Ganalı Ruhul Hak Yahuza da Kur'an-ı Kerim toplumsal hayattaki önemine dikkat çekti.

Yahuza, "Kur'an, Allah tarafından ümmete gönderilmiş bütün insanları birleştirici kutsal bir kitaptır. Siyahi ya da beyaz olman fark etmeden Kur'an birleştirici eşsiz bir kitaptır. Nitekim Allah Teala Kur'an'da şöyle buyurmaktadır: "Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdı. (Hucurat 13)' Kur'an, Allah Teala tarafından Kur'an'ın eşsiz olduğunu göstermek için insanlığa gönderilmiştir.  Bu yüzdendir ki Kur'an'ın, mekân fark etmeksizin ezberlenmesi insanlık için çok önemlidir. Kur'an, ümmetin bir araya gelmesi için yardım eden birleştirici bir kitaptır. Burada İTTİHADUL ULEMA'nın yapmış olduğu programa ulemanın katılması, İslam konusunda bilgi alışverişi yapmaları yine Kur'an'ın sayesindedir. Takva demek Kur'an demek. Kur'an bizi her zaman birleştirir. Bir ve beraber olmamızı sağlar.Türkiye Hükümeti Kur'an, hadis ve tefsir ilimlerinin öğrenilmesi için çok önemli başarılara imza attı. Çünkü liderler toplumlardan çıkar. Buradan mezun olan alimler aslında Kur'an ve hadis ilimleriyle toplumun liderleri olacaklar. Bütün hadisler ümmetin İslam'ı anlaması için yardım eder. Bir araya gelip bu dini öğrenmemiz gerçekten çok önemli ki bizi birleştirip yüksek makamlara çıkarır." diye konuştu.

"Kendi içimizde ihtilaflarla boğuşmamamız gerekir"

Medreselerin misyonunun dini pekiştirmek ve İslam ümmetinde vahdeti oluşturmak olduğunu söyleyen Lübnan Tevhit Hareketi Başkanı Şeyh Said Şaban, âlimlerin İslam ümmeti içerisindeki ihtilaf ateşini söndürebilecek öncüler olduğunu ifade etti.

Şaban, "Kendi içimizde ihtilaflarla boğuşmamamız gerekir. Bizim düşmanımız birdir. Bütün cemaatlerimiz, partilerimiz, ırklarımız, mezheplerimizle Ümmet olarak okları tek düşmanımız olan siyonistler doğrultmamız lazım. Bu doğrultuda bizler Araplar Kürdler Farslar ve Acemler olarak bizleri birleştiren 'La İlahe İllallah' çatısı altında birleşmemiz gerekiyor. Âlimler İslam ümmeti içerisinde vahdeti oluşturacak ve ümmet içerisindeki ihtilaf ateşini söndürebilecek yegâne öncülerdir." dedi.

Batı ve emperyalistlerin İslam ümmetini kendi tahakkümleri altına almak ve onların yeraltı zenginliklerini çalmak için daima ihtilafları çoğaltmak, onları parçalamak ve aralarını bozmak için her şeyi yaptığına vurgu yapan Şaban, "Âlimler İslam ümmeti içerisinde ihtilafları kaldırıp vahdeti oluşmak için çabalaması gerekirken maalesef aksi bir tutum sergileyerek kendi ülkelerindeki idarecilerin tahakkümü altına giriyor onların siyasi planları doğrultusunda hareket ediyor. Müslüman ülke yöneticileri şu anda ümmetin parçalanması yönündeki adımlar doğrultusunda hareket ediyor. Ve bazı âlimlerde onları bu yolda yalnız bırakmıyor." şeklinde konuştu.

"Müslümanların izzet sahibi olmasının vesilesi ilim tahsil etmektir"

Müslümanların izzet sahibi olmasının ilimle olacağını, belirten İTTİHADUL ULEMA üyesi Muhammed Beşir Varol, Müslümanların geri kalmasındaki sebebin cehaletten olduğunu dile getirdi.

Varol, "Çok şükür bugün çok mutluyuz, bugün birçok talebimizi icazetlerini aldılar. Biz de birçok kişiyi bu programa davet etmiştik. Çok şükür hem ülke içinden hem ülke dışından birçok misafirimiz bu programa katıldılar. Allah'a şükürler olsun ki, programımız güzel bir şekilde nihayete erdi. Bizler istiyoruz ki ilim çok fazla tedris edilsin. Çünkü ilme çok fazla ihtiyaç var. Müslümanların bugün geride kalmasının sebebi kanaatimce bilmemezlikten ve cehaletten dolayıdır. Bundan dolayı bu konuda daha fazla hizmetin yapılmasını istiyoruz. Çünkü Müslümanların izzet sahibi olmasının vesilesi ilim tahsil etmektir. İslam tarihten beri ilim ile ilerlemiştir, insanlarda ilimle ıslah olmuştur. Allah'a şükürler olsun ki, elimizden geldiğince çabalıyoruz. Fakat bu konuda bütün Müslümanların bize yardımcı olmasını istiyoruz. Çünkü bu dava, bu din, hepimizin dini ve davasıdır. Eğer hepimiz el ele verirsek, birbirimize yardım edersek ve herkes elinden geldiği miktarca çabalarsa, bir şeyler yaparsa ve de yardımcı olursa iyi olur." diye konuştu.

"İslami mücadele de hiçbir Müslüman arasına fark koymuyoruz"

Cemaat, parti ve grup fark etmeksizin tüm Müslümanların yanlarında değerli, kıymetli olduğuna vurgu yapan Varol, şöyle konuştu;

"Biz bütün Müslümanları halkımızı bu hizmete davet ediyoruz. Biz her fıkra ve her cemaatten herkesi bu icazet merasime davet ettik. Müslümanlar arasında herhangi bir ayrılık ve fark yoktur. İster bu tarikat, ister cemaat olsun, hepsi de bizim yanımızda kıymetlidir, bir değere sahiptir. Bizler onları ve kendimizi bir vücudun azaları olarak görmekteyiz. Bizler İslami mücadelede hiçbir Müslüman arasına fark koymuyoruz. Çünkü Allah Teâlâ bizleri birbirimize kardeş kılmıştır. Mademki Rabbimiz bizi kardeş kılmış, biz de Müslüman kardeşlerimizi imkânlarımız nispetinde bu programa davet ettik. Eğer buraya davet etmediğimiz kimseler varsa bu da imkânlarımızla olmamasındandır. Yoksa onları da buraya davet ederdik. Hepsinin başımızın üstünde yeri var." şeklinde konuştu. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.