Arakçi: israil ve ABD hedeflerine ulaşamadı, bu süreçte zayıf ve güçlü yönlerimizi gördük
İran'ın başkenti Tahran'da Dışişleri Bakanlığı tarafından "Saldırı, İşgal ve Savunma Altında Uluslararası Hukuk" konulu uluslararası konferans düzenlendi.
Konferansa, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami'nin yanı sıra çok sayıda akademisyen ve uluslararası ilişkiler uzmanı katıldı.
Konferansta konuşan Arakçi, siyonist rejimin İran'a yönelik saldırılarına değinerek, "Son askeri saldırı İran'ın diplomasisine bir saldırı niteliğindeydi. Ancak savaş sonrasında da görüldüğü üzere diplomasi dışında bir seçenek yok. israil ve ABD hedeflerine ulaşamadı. Tesisler zarar görebilir, ancak bilgi ve irade bombalamayla ortadan kalkmaz. Şu anda yeniden müzakere talebi gündeme gelmiş durumda. İran her zaman diplomasiye hazır, ancak dayatma amacı taşıyan müzakereleri kabul etmiyoruz" açıklamasını yaptı.
Arakçi, diplomasinin temel ilkesinin diyalog olduğunu belirterek, "Diplomasinin bir kuralı var. Talepler dayatılamaz. Diplomaside ilk adım, görüşmelerde zorbalık yerine diyaloğu esas almaktır. Böyle bir ortam oluştuğunda İran'ın müzakereye hazır olduğunu defalarca gösterdik. Biz müzakere masasını hiç terk etmedik, masadan kalkan her zaman karşı taraf oldu. ABD ve Batılı ülkeler her zaman kendi taleplerini dayatmaya çalıştı. Diplomasi bugün de sürdürülebilir ancak bunun için kurallarına bağlı kalınması gerekir" dedi.
İran'ın barışçıl çözüme bağlı olduğunu söyleyen Arakçi, "Diplomasi bizim için her zaman birinci yoldur. Bölge için hareketimizi umut verici görüyoruz. Bir savaşı geride bırakmayı başardık. Bu savaş, ABD'nin ve Siyonist rejimin saldırılarına karşı, bazı ülkelerin desteğiyle yürütülen bir savunmaydı. Onlar savaşın 12'nci gününde şartsız ateşkes talep etti. Bu durum hedeflerine ulaşamadıklarını gösteriyor. Bazen İran'ın hava sahasının onların kontrolünde olduğu söyleniyor ancak İran'ın füzeleri de o rejimin hava sahasını kontrol ediyordu. Rejimin ateşkesten başka bir seçeneği yoktu" diye belirtti.
12 günlük savaşın İran'a önemli tecrübeler kazandırdığını belirten Arakçi, "Bu süreçte zayıf ve güçlü yönlerimizi tanıdık. Artık daha güçlüyüz. Geçmişe göre çok daha hazırlıklı bir savunma yapısına sahibiz ve bu durum başlı başına caydırıcı bir güç oluşturuyor. Aynı başarısız senaryo tekrar edilirse sonuç da değişmeyecektir. Buna rağmen biz kendi kapasitemizi yeniden güçlendirdik. Yaptırımların maliyeti vardır ancak irademizi kıramadı" ifadelerini kullandı.
ABD ve Batılı ülkelere mesaj veren İranlı Bakan Arakçi, "ABD ve diğer ülkelerin İran'la bir meseleyi çözmenin tek yolunun diplomasi ve saygı dili olduğunu artık bilmesi gerekiyor. Bize saygıyla yaklaşılırsa biz de saygıyla cevap veririz. Fakat başka bir dille konuşulursa da aynı dille karşılık veririz. Geçmiş deneyimleri iyi okumak ve onlardan ders çıkarmak gerekir. Biz hem müzakere tecrübesine sahibiz hem de savaşın ne olduğunu çok iyi biliyoruz. 2015'te nükleer anlaşma ve müzakere sürecini yaşadık. Son savaşta ise bize güç diliyle konuştular ve karşılığını net bir şekilde aldılar. İran her iki yola da hazırlıklı" şeklinde belirtti.
Konferansta konuşan Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami ise nükleer tesislere yönelik saldırıya değinerek, "Bu saldırının önceki saldırılardan farkı nedir? Bu önemli bir soru. ABD ve israil geçmişte hep belirsizlik içinde hareket etti. İran'a yöneltilen ağır suçlamalar 20 yıl süren müzakerelere dönüştü ve bunun sonucunda nükleer anlaşma ortaya çıktı. Anlaşma yürürlüğe girdikten sonra, nükleer programın askeri amaç taşıdığı iddialarını içeren PMD dosyasının kapatılması kabul edildi ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) bu dosyayı resmen kapattı. Bu, İran'a yönelik suçlamalar açısından tarihi bir dönüm noktasıydı. Ancak bugün, güven inşası sürecinin ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından onaylanan bir anlaşmanın ortasında saldırıya uğradık" dedi.
İslami, "Bu saldırıyla müzakere ve anlaşmaların İran'a yönelik suçlamaları ortadan kaldırmada hiçbir etkisinin olmadığını gösterdiler. Dünyada geçmiş saldırıların hiçbiri Ajans gözetimindeki tesislere yapılmadı. Ancak İran'da Ajans gözetimindeki bir tesis hedef alındı ve bu tarihte bir ilktir. Buna rağmen ne Ajans ne de BM Güvenlik Konseyi saldırıyı kınamadı. Bu, uluslararası hukuk ve kuralların açık şekilde ihlalidir" ifadelerini kullandı.
Saldırı anında UAEA denetçilerinin İran'da bulunduğunu ifade eden Muhammed İslami, saldırının gerçekleştiği gün denetçilerin planlanmış incelemeleri olduğunu, saldırı sonrası ise Ajans tarafından ülkeden çıkarıldıklarını belirtti.
İslami, Batılı ülkelerin UAEA üzerindeki etkisine işaret ederek, "Ne yazık ki Batılı ülkeler Ajans'ın tüzüğünü kendi lehlerine kullanıyor ve yasal sürecin ilerlemesine izin vermiyor. Ajans'ta, denetim altındaki tesislere saldırıların yasaklanması talebi vardı ancak ABD buna engel oldu. Ajans'ın elindeki bilgiler ülkelerin güvenliği için tehdit haline getirilmemelidir. Şu an İran'a baskı kurmaya çalışıyorlar. Hedefleri nükleer tesisler değil, ülkenin ilerleyişidir. Çevresel zararları önlemek için gerekli tüm tedbirleri almıştık ancak asıl sorun Ajans'taki bilgilerin kötüye kullanılma girişimidir" ifadelerine yer verdi.
Ajans'ın ülkeler için adil nükleer imkânlar sağlaması gerektiğini söyleyen İslami, "Bu, Ajans'ın tüzüğünde açıkça yer alıyor ve bilgilerin sızdırılmaması gerekiyor. Ancak bugün Ajans'ın itibarı da uluslararası düzenin itibarı da ciddi şekilde saldırı altında. Ayrıca Ajans'ın yönetmeliğinde doğal afetlere ilişkin düzenlemeler var ancak saldırılar konusunda hiçbir ifade yok. Bombalanan tesislerin korunmasına ilişkin ne gibi tedbirleriniz var? Eğer saldırı serbestse bunu söyleyin, yasaksa neden kınamıyorsunuz" dedi.
Kaynak:İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.