"Azim ve sebat ile her şeyin üstesinden gelinir"

"Azim ve sebat ile her şeyin üstesinden gelinir"
Batman'ın Gercüş ilçesine bağlı Yolağzı köyünde tekerlekli sandalyeye mahkûm el sanatları ustasının çalışma azmi, görenleri kendisine hayran bıraktırıyor.

Yaklaşık 13 yıl önce inşaatta geçirdiği kaza sonucu beli kırılan, daha sonra belden aşağısı tutmayıp tekerlekli sandalyeye mahkûm olan 48 yaşındaki el sanatları ustası Heybetullah Yarba'nın çalışma azmi, tevekkülü ve hayata tutunma çabası kendisine hayran bıraktırırken, azmin elinden hiçbir şeyin kurtulmadığını gösteriyor.

Batman'ın Gercüş ilçesine bağlı Yolağzı köyünde (Dêrındıbê) yaşayan, hemen hemen her işini akülü tekerlekli sandalye üzerinde yapmaya çalışan Yarba, evinin altında kurduğu marangoz atölyesinde eski elektronik cihazlarla yaptığı makinelerle ağaçtan süs eşyası, baston, Kur'an rahlesi, mutfak aletleri, çocuk oyuncakları gibi birçok el emeği göz nuru eşyalar imal ediyor.

Engelli olmasına rağmen 4 çocuk okuttuğunu belirten Yarba, kimsenin engelli durumunu bahane etmemesi gerektiğini belirtti.

Yarba, "Sakat kaldıktan sonra uzun süre yatağa bağımlı kaldım. Çok zor günler geçirdim. Bu süre zarfında yine boş durmadım. 12 yıl boyunca okudum. Özellikle Kur'an-ı Kerim en güzel şekilde öğrenip okudum. Üç ay önce bu işe başladım. Elimde bulunan eski dinamo ve bazı elektronik eşyaları bu iş için dizayn ettim. Bu şekilde çalışmaya devam ediyoruz." dedi.

"Günümüzün kurtuluş gemisi Kur'an'dır"

Yaptığı eserler hakkında bilgi veren Yarba, hobi olarak yaptığı ağaçtan gemi maketinin hikâyesini ve mesajını şöyle anlattı: "Buradan tüm dünyaya sesleniyorum. Maketini yaptığım bu gemiyi Hazreti Nuh'un gemisine benzetiyorum. Nasıl ki o gemiye binen herkes tufandan kurtuldu ise bugün de bizim kurtuluş gemimiz şüphesiz Kur'an'dır. Bu nedenle Kur'an'a ve Efendimizin sünnetine uyan, kurtuluşa erecektir."

"İşimi arkadaşım gibi görüyorum"

Günümüzde sağlam insanların bile artık çalışmaktan imtina ettiğini belirten Yarba, işini çok sevdiğini ve arkadaşı gibi gördüğünü söyledi.

Yarba, "Yaklaşık 3 ay oldu bu işe başladım. Bu malzeme yanımda ederim daha önce nereye koyacağımı bilemiyordum. Yerim dardı. Artık yerimde duramıyordum. Bu malzemeleri bir değerlendireyim dedim. Ondan sonra bu işe başladım. Bu işe önce Kur'an rahlesi ile başladım. Daha sonra çocuk oyuncakları yaptım. Malzeme aldım, tahta aldım ve mutfak eşyaları yapmaya başladım. Bu şekilde devam ediyoruz. Çok şükür halimize. Kimse demesin ben engelliyim. Herkes kendine göre bir iş yapabilir. Bugün gerçekten dışarıya, çevreye baktığımız zaman adam var 2 kişi taşıyabilecek durumdadır ama dilencilik yapıyor. Bu şekilde gördüğüm zaman ben utanıyorum. Git kendine bir iş yap, çalış. Hiç olmazsa bir arkadaşın olsun. Yaptığım işi gerçekten arkadaş olarak görüyorum. Kendimi kesinlikle engelli görmüyorum. Çok şükür, elhamdülillah. Bu durumda olanların kendilerine bir iş yapmalarını tavsiye ediyorum." diye konuştu.

"Hiç boş durmadım"

Daha önce inşaat işleriyle uğraştığını belirten Yarba, sakat kaldığı süre zarfında hiç boş durmadığını, bu durumunu Allah tarafından kendisine verilen bir fırsat olarak gördüğünü dile getirdi.

Yarba, "Kalıp, duvar ve demircilik işleri yapıyordum. 2005'e kadar inşaatta çalıştım. 2005'te Antalya'da çalışırken kalıp söktüğüm sırada üçüncü kattan düştüm. Kazada belim kırıldı. Buna rağmen çok şükür elhamdülillah diyorum. Tamam, yatalak kaldım, şimdi de yatalak durumdayız. Ama azmimizi göstermek için dedim ki bir iş yapayım ve çalışayım. Yatmakla olmuyor dedim. Çok şükür yattığım zamanlarda da boş durmadım. Kitap okudum, Kur'an öğrenmeye çalıştım. Okumam zayıftı. Allah-û Teâlâ öyle bir fırsat verdi ben de bu fırsatı değerlendirmek istedim. Kur'an-ı Kerim'i güzelce öğrenmeye çalıştım ve öğrendim. Yaklaşık 12 yıl bu şekilde devam etti. Bu yıldır yeni bir iş yerim oldu. Benim bir arkadaşım oldu. Kendi kendime çalışayım dedim. Dört çocuğum var, dördünü de okutuyorum, yani malulen verilen maaşla geçinmek zordur. İş yapalım dedik. Allah ne verirse bereket versin. Bu şekilde devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.

"Hiçbir şikâyetim yok"

Halinden hiç şikâyet etmediğini söyleyen Yarba, hastalık ve musibetlerin günahlara kefaret olduğunu değinerek, şunları söyledi: "Bu halimizle bile hamdolsun çalışabiliyoruz. Çok şükür bir şikâyetimiz yok. Ağır da olsa Allah-û Teâlâ'nın vergisidir. Bir hastalık ağır olmadığı zaman o hastalık değildir. Gerçekten Allah Resulü bu konuda söylediği gibi 'Bir Müslüman hasta olduğu zaman, eğer hastalığı ağır ise nasıl ki sonbaharda ağaçlar yaprak döküyorsa o hastalık nedeniyle da o insanın günahları dökülür' Elhamdülillah çok şükür. Şikâyetimiz yoktur. Rabbim herkese böyle bir azim ve sabır versin. Allah-û Teâlâ bize sabır veriyor çok şükür. Atölyemde aklınıza ne geliyorsa hemen hemen hepsini yapıyorum. Mutfak eşyaları, çocuk oyuncakları, maket bir gemi yaptım. Çevreden sipariş üzerine yapıyorum bu şekilde. Midyat, Gercüş ve çevre ilçelerden sipariş üzerine yapıyorum."

"Allah kimseyi darda bırakmaz"

Allah'ın kimseyi darda bırakmayacağını belirten Yarba, kendi durumunda olanlara seslenerek son olarak şu ifadeleri kullandı: "Hiç kimse demesin ki engelliyim, bir iş yapamam. Kendilerine iş kursunlar. Çalışıp çaba göstersinler. Kimse kimsenin cebine bakmasın. Allah yardım eder. Çünkü Kutsi bir Hadis'te Allah'u Teâlâ 'Yüzünü bana dönene ben de bakarım. Bana doğru bir adım gelene ben yürüyerek, bana doğru yürüyene ben koşarak gelirim.' diye buyuruyor. Onun için bir çaba gösterelim. Biz Rabbimize doğru gidelim. Allah işimizi rast getirir inşallah" (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.