Baptist Hastanesi'nde basın katliamı: 4 gazeteci şehit edildi

Gazze Şeridi'nde sivillere yönelik siyonist saldırılar bugün de durmadı. Sabahın erken saatlerinden itibaren işgal ordusunun Gazze'nin farklı bölgelerine düzenlediği hava ve topçu saldırılarında en az 23 Filistinli şehit oldu, çok sayıda kişi yaralandı.

Gazze kentindeki Baptist (el-Muammerani) Hastanesi'nin bahçesinde görevlerini yapan gazeteciler, siyonist rejimin İHA saldırısıyla hedef alındı. Saldırıda İsmail Bedah, Süleyman el-Haccac, Ahmed Kılca ve Semir er-Rifai isimli 4 gazeteci şehit oldu. Gazeteci İmad Dellul ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.

Hastane yönetimi, saldırının savaşın başından bu yana hastaneye yönelik 8. doğrudan saldırı olduğunu belirtti. Doktor Fadl Na'im, "Hastane kapasitesini çoktan aştı, bu şartlarda insanları hayatta tutmak neredeyse imkânsız" dedi.

Kadınlar ve çocuklar hedefte

Cebeliye'de düzenlenen saldırıda hamile bir kadın ve bir kişi daha şehit oldu.

Gazze kent merkezindeki saldırılarda bir çocuk, aldığı ağır yaralar sonucu hayatını kaybetti.

Deyr el-Belah'ta, Abu Şemale ailesinin evine yapılan hava saldırısında bir kız çocuğu şehit oldu, yaralılar var.

Han Yunus'un kuzeyindeki A'sda beldesi yakınlarında yerinden edilmiş sivillere ait çadırlara düzenlenen İHA saldırısında 6 kişi şehit edildi.

Aynı bölgede Roni Sokağı'nda başka bir çadıra düzenlenen saldırıda 2 sivil daha şehit oldu.

İşgal ordusu, el-Karara beldesinde binaları dinamitle yıkarak sivil yerleşimlere zarar verirken, Batin es-Samin, Kizan en-Neccar, El-Belad, Satr el-Garbi, el-Ketibe ve 5. Cadde gibi birçok yer topçu ateşiyle hedef alındı.

Gazze'de kıyamet yaşanıyor

Gazze'deki sahra hastanelerinin yetkilileri, "İnsanlar açlıktan ölüyor, hastaneler çökme noktasında. Yardım tırlarının taşıdığı gıda maddeleri sınırda çürümüş durumda" ifadeleriyle durumu özetledi.

7 Ekim'den bu yana Gazze'de süren soykırımda şehit ve yaralı sayısı 180 bini geçti. 11 binden fazla kayıp bulunuyor. Çocuklar ve kadınlar bu savaşın en ağır bedelini ödüyor.

Tüm bu katliamlar, uluslararası toplumun sessizliği ve ABD'nin koşulsuz desteği altında gerçekleşiyor. Uluslararası Adalet Divanı'nın saldırıların durdurulması yönündeki kararları ise sistematik şekilde hiçe sayılıyor.