Batı ülkeleri kaostan besleniyor
Suriye'nin İdlib kentinde yapılan kimyasal saldırıları ve sonrasında meydana gelen gelişmeleri değerlendiren Doç. Dr. Bülent Sönmez, Batı'nın kaostan beslendiğine dikkat çekerek İslam ülkelerinin batıya karşı birleşmesi gerektiğini belirtti.
Suriye'nin İdlib kentinde yapılan kimyasal saldırıları ve sonrasında meydana gelen gelişmeleri değerlendiren Dicle Üniversitesi Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Doktor Bülent Sönmez, Batının kaostan beslendiğini söyleyerek, İslam ümmetinin, kaosu bitirecek hamleleri yapması gerektiğine vurgu yaptı.
Modern dünyada egemen bir ötekileştirici zihniyetin mevcut olduğunu dile getiren Sönmez, Ortadoğu coğrafyasının yıllardır hep üzücü olaylara şahit olduğunu söyledi.
Batının, "Üstün Batılı" ve "Üstün Beyaz Adam" algısını dayattığı değerlendirmesini yapan Sönmez, "Bunlar, dünyada maddi kriterlere göre hayata baktıkları için, dünyaya egemen olmanın yolu kendi dışındaki coğrafyalarda, kaosu ve şiddeti derinleştirmek, insanlara çözümsüzlük fikrini empoze etmek istiyorlar. İnsanlar, çözümsüzlüğe inandıkları zaman kendileri bir kurtarıcı olarak öne çıkıyor. Siyaset teorisyeni olan Machiavelli'nin bir düşüncesi var diyor ki, 'Bir hükümdar halkın güvenini kazanmak için önce küçük bir grubun şerrini bütün topluma yayar. Sonrada onu tepeleyerek kahraman olur.' Bugün batı özgürlükte, insan haklarında kendini daima en üstte görüyor. Mahza, insaniyeti onlar temsil ediyor. Öteki dünyayı vahşi, barbar, ilkel ve gerici tanımlıyor. Bu bölgeleri asırlar boyu sömürgeleştirdikleri için bu algıyı pekiştirebilecek mekanizmalar geliştiriyor." dedi.
"Komploları değil, konuşursak sorunlar çözülür"
Batının İslam'la mücadele içinde olduğunu ifade eden Sönmez, ancak Müslüman halkları bir arada tutacak bir mekanizmanın, İslam diye bir olgu ve gerçeğin olduğu tespitini dile getirdi.
Batının bu gerçeği aşındırmaya çalıştığına dikkat çeken Sönmez, "Birincisi, kendi söylemlerini egemen kılmak için kaosa ihtiyacı var ikincisi İslam'ı gözden düşürmek için yine kaosa ihtiyacı var. Bir düşünür diyor ki, 'Tarih komplolar değil, sorunlar tarihidir.' Bir yerde sorun varsa orada komplo vardır. Sorun yoksa orada komplo yoktur. Biz komploları değil, sorunları konuşursak mesele kalmaz." ifadelerini kullandı.
"Müslümanlar sırf kendileri gibi düşünmeyen insanları ümmet kavramı içinde ele almıyor"
Müslümanların İslam'ın değerlerini henüz özümseyemediklerinin değerlendirmesini yapan, Sönmez, Müslümanların ümmet bilincinden yoksun olduğuna vurgu yaptı.
Sönmez, "Müslümanlar henüz ümmet bilincine sahip değiller. Epistemolojik problemlerimiz var, aynı şekilde İslam'ı da anlamıyoruz. Ortak zemini de anlamıyoruz. Hz. Ali şöyle diyor, 'Müslümanlar dinde kardeşinizdir, insanlarda insanlıkta kardeşinizdir.' Şimdi bizim ümmet kavramımız salt Müslümanlarla olan bir şey değil, hatta işin içine ekolojik denge bile girer. Ekolojik dengeyi de korumamız gerekir. İnsanlık değerleri de ümmetin değerleridir. Yani bir Hıristiyan'ın, bir Yahudi'nin hakkını korumak da bize aittir. Biz Müslümanlar olarak, ümmet dediğimizde kendimizi bile kastetmiyoruz, cemaatimizi, örgütümüzü, grubumuzu kastediyoruz. Müslümanlar sırf kendileri gibi düşünmeyen insanları ümmet kavramı içinde ele almıyorlar. Hâlbuki şunu unutmamamız lazım, dünyaya biz medeniyet öğrettik. Bağdat'ta 'Beytu'l Hikmet' kurmuştuk. Orda gayrı Müslimler bile ders veriyordu. Biz korkmuyorduk 'yabancı fikir gelecek zihnimizi çelecek' diye. Hikmet neredeyse Müslüman gider alır. Bu gün böyle bir sıkıntımız var. Müslümanlar henüz İslam'ın değerlerini yeterince özümsemiş değiller. İslami değerleri özümseyelim diye bir slogan var ama içi boştur. Bu yüzden oturup hep yakınıyoruz. Bir şey üretmiyoruz." ifadelerini kullandı.
"İnsani değerlerde ortak tavır almamız lazım"
Müslümanların bir araya gelmesi ve diyalog geliştirmesi gerektiğine vurgu yapan Sönmez, Müslümanların ötekileştirici söylemden vazgeçmesi gerektiği ifadeleri ile değerlendirmesini sürdürdü.
Müslümanların bir araya gelmesi için yapılacak çok şeyin olduğunu sözlerine ekleyen Sönmez, "Herkesin ortak insani değerlerde, ortak tavır almaları lazımdır. Bunun için samimiyet gerekiyor. Herkesin kendini sınaması gerekiyor. Kendini kontrol etmesi gerekiyor. Müslümanların bir araya gelmesi zor değildir. İnsanın o nefis putunu kırması zordur. Bir nefis terbiyesi ve tezkiyesine ihtiyaç var. Ve herkes bence yarın kırdığı, ötekileştirdiği Müslümanlara gitsin, otursun, kalksın. Sadece Müslümanlarla değil mesela şurada bir sârin gazı olayı var. Bu gazın milliyeti yoktur. Bu gaz atıldığı zaman ne Ermeni'sini tanır ne Kürt'ü, ne de Türk'ü tanır. Bu gaz, cinayet aletidir. Bu, milletin ırkına bakmaz. Dolayısıyla buna ortak tavır takınılması lazımdır. Bu da diyalogu artırmakla olabilir, çeşitli etkinliklerle olabilir." sözlerine yer verdi.
"Batı hiçbir zaman bir medeniyet üretmemiş ve insanlığa bir şey sunmamıştır"
Sönmez, Batı'nın tarihten bu yana kan ve gözyaşı ürettiğinin altını çizerek şu değerlendirmede bulundu: "Suriye, Batı'nın he zaman nüfuz alanındaydı. Biz fikren onlara bağlı olduğumuz müddetçe her zaman nüfuz altındayız. İlla asker göndermelerine gerek yok. Bugün Mısır'a egemendirler. Çözümümüzü onların eliyle gerçekleştirme gibi bir yanılsamadan kurtulmamız gerekir. Neden? Çünkü Batı, dünyada hiçbir zaman bir medeniyet üretmemiş ve insanlığa bir şey sunmamıştır. Tarihe bakın, mesela bunlarda ruhbanlar egemen oldu, Hıristiyanlar döneminde yine bir şey sunmadılar. Birinci ve İkinci Dünya Harbi yaptılar, yine insanlığa kan ve gözyaşı getirdiler. Atom bombası bunlardan çıktı. Her tür kimyasal silahı bunlar üretiyor. Dolayısıyla Müslüman coğrafya şunu anlamak zorundadır: Batının eliyle bize gelen bir güzellik olmadı."
Batı'nın bizzat kendi vasıta ve ideolojileriyle Ortadoğu coğrafyasına hâkim olamayacağı tespitini yapan Sönmez, Batı'nın sürekli kaos ve karmaşa ürettiğini söyleyerek, "Biz şunu unutmayacağız. Bunların tek beslendiği şey kaostur, biz nerede kaosu ortadan kaldıracak hamleler yapabilirsek, o zaman bunların oyununu bozarız. Çünkü bir yere egemen olmayı belirleyen oranın tarihidir, insanlarıdır, kültürüdür. Oranın kültürüne, tarihine yabancı hiçbir şey burayı işgal edemez." ifadesini kullandı.
Nefret söylemi ve ötekileştirmenin kaybettirdiğine de dikkat çeken Sönmez değerlendirmesinin sonunda, "Şöyle düşünmek lazım, 'Ben şunu yaparsam İslam toplumu ne kazanır karşı taraf ne kazanır?' İkincisi kaos, nefret söylemi, ötekileştirme kim olursa olsun asla böyle bir metot kullanmamamız lazım. Ötekileştirmemek lazım. Bütün insanlara sahip çıkmamız gerekiyor. Bizim gibi düşünmese bile düşünelim ki sürümüzden kaçmış bir koyundur, kurtlara teslim etmeyelim. Şefkatle merhametle bakalım." diye belirtti. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.