Bitlis karakovan balı dünya üçüncüsü oldu
İstanbul’da ilk kez düzenlenen, 45’inci Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresine katılan Bitlis’in yüksek kesimlerinde binlerce flora özünden elde edilen karakovan balı, dünya üçüncüsü gelerek tescillendi.
Bitlis karakovan balı dünya 3’üncüsü gelerek tescillendi.
Elde edilen başarının önemli olduğunu belirten Bitlis Valisi İsmail Ustaoğlu, “Dünyanın en önemli kongrelerinden biri kabul edilen 45’inci Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresi 29 Eylül 4 Ekim 2017 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşti. Bu ülkemiz ve ilimiz açısında önemli bir kongreydi. Dünyanın çeşitli ülkelerinde, çeşitli sektör temsilcilerinin katıldığı ve 600 bilim adamının katıldığı önemli bir organizasyondu. İlimiz arıcılıkta, bal üretim sektöründe ülkemizin en önde gelen illerin başında geliyor. Zaman zaman en iyi bal ilimizin balıdır iddiasında bulunuyoruz. İşte bu kongrede ülkemizi temsilen katılan Ferhat Ersan kardeşimizin balı, dünyanın üçüncü en iyi balı kabul edildi.” dedi.
Bu başarının hem il, hem de ülke açısında ziyadesiyle kendilerini memnun ettiğini belirten Ustaoğlu, artık sözle değil, böyle bir yarışmanın üçüncüsü olarak Bitlis karakovan balının ayrı bir marka değerinin olduğu tescillendiğini vurgulayarak, üretici Ferhat Ersan’ı tebrik ederek, ödül taktim etti.
“Flora çeşitliliği bakımından zengin olan Bitlis Karakovan balı dünya üçüncüsü olarak tescillendi”
45’inci Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresine yaklaşık iki ay süreyle takip ederek hazırlandığını belirten bal üreticisi Ferhat Naci Ersan, Bitlis karakovan balının 110 ülkenin katıldığı, 600 bilim adamının bulunduğu ve 30’u aşkın jürinin huzurunda dünya üçüncüsü gelerek tescillendiğini belirtti.
Ersan, “Hasat döneminin 15-20 Ekim tarihlerinde, şu gördüğünüz karakovanlardan elde ettiğimiz ürünlerle dünyada 45’incisi düzenlenen Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresine ülkemiz İstanbul Kongre Merkezi'nde ev sahipliğini yaptı. Bizler de kongre sürecini takip ederek, 2-3 aylık süre içerisinde hazırlandık. Bitlis’e ait ürünlerimizi orada teşhir ederek, önce tahlillerden geçtikten sonra, eksper ve denetçiler nezdinde bunların kontrolleri yapıldıktan sonra dünya 3’üncülüğüne layık görüldü. Tabi bunda bazı parametreler çok önemliydi. Balımızdaki prolin değeri, nem oranı, polen sayımı bunların çok çok önemi vardı. İlimizin geniş flora çeşitliliği ve kaynağı açısından, gerçi Anadolu topraklarının her tarafından kaliteli ballar üretiliyor. Ama Bitlis’in endemik bitki tür sayısı oldukça fazladır. Balımıza kaliteyi katan tat, koku, aroma yani balımızı diğer ballardan farklı kılan bazı parametreler var ki bunlar bilimsel çalışmaları da DAP projesi kapsamında bir proje var. O da yakında açıklanacak. Doğal petekli karakovan balında üçüncülüğü almakla gurur duyuyoruz. Emeği geçen bütün bal arılarıma teşekkür ediyorum.” diye konuştu.
“Bitlis balını diğer ballardan ayıran en önemli özeliklerden biri bölgedeki flora çeşitliliğidir”
Bitlis balını diğer ballardan ayıran en önemli özeliklerden birisinin bölgedeki flora çeşitliliği olduğunu vurgulayan Ersan, şunları söyledi: “Bitlis balını diğer ballardan ayıran en önemli özeliklerimizden biri bölgemizdeki flora çeşitliliğidir. Bitlis yöresinde karakovan balı özellikle bu yörede kullanılan ilkel kovanlarda bulunmaktadır. Zaten Latince ismiyle özdeşleştirilen bir sürü bitki türleri var. ‘İtasikbitisika’, ‘bitlissensiz’ bitki türleri. Bitlis bölgesinde, Bitlis dağlarında olup da başka yayla ve merada olmayan, örneğin Karadeniz bölgesinde olmayan, Bingöl’de olup da Bitlis’te olmayan flora çeşitliliği de var. Ama Bitlis’in aroma, lezzet, kıvam, dizkozitasta toprağında çok önemi var. Yağan karın toprakta oluşturmuş olduğu, bitkinin toprakta almış olduğu besin ve minarelerin çiçeğe yansıması, bal arıların o çiçekten derleyip kovan içerisine getirmesi. Bunlar çok önemli bilimsel araştırmalar. Yağan karın balın kalitesine katkı sunduğunu düşünüyoruz. Rusya Federasyonu süzme balda dünya birinciliğini elde etti.”
"Yaylalara arıcılarımız çıkamıyor"
Ersan, yaşanan olaylar nedeniyle mera ve yaylaların, arıcılık üretim sahalarına kapalı olmasının verimliliği, çeşitliliği ve kaliteyi de etkilediğinin altını çizerek, “Yaşanan yoğun terör olaylarından dolayı mera ve yaylaların, arıcılık üretim sahalarına kapalı olması verimliliği, çeşitliliği ve kaliteyi de zaman zaman etkiliyor. Arıcılık doğadan elde edilen en masrafsız bir ürün gibi görünse bile, çok zahmetli bir iş. Evet, olaylardan etkileniyor. Yaylalara arıcılarımız çıkamıyor. İnşallah bu olaylar durur. Bu ortak bir güvenlik sorunu. Bunun en yakında inşallah çözümünü yetkililer, ilgililer bir çözüme kavuştururlar diye düşünüyorum.” dedi.
Flora çeşitliliğinin haritasını çıkarmak ve bunu ortaya koyamamanın sıkıntısını yaşadıklarını, bunu da tek başına yapacak bir durum olmadığını dile getiren Ersan, flora haritasıyla ilgili üniversitenin de bir çalışmasının olduğunu ifade etti.
“Geçmişten günümüze flora çeşitliliği haritasının olmayışı en büyük eksikliğimizdir”
Ersan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Flora çeşitliliği konusunda ise bunu bizim tek başımıza yapmamız mümkün değil. Bu normalde idarelerin geçmişte günümüze çok büyük bir eksikliğidir. Bizim en çok muzdarip olduğumuz konulardan biriside budur. Danimarka’ya ürün gönderecektim. Bende bölgemize ait flora haritasını istediler. Bu çevre il müdürlüklerin ve bakanlıkların görevleri. Bu üniversiteyle birlikte oluşturulacak bir çalıştayla ilkbaharda fevkalade polen sayımı, polen analizi, bölgenin flora yapısı çıkarılması ve arıcılar için, özellikle sektördeki bizler için elzem bir durumdur. Yani bu olmazsa olmazımızdır. Balımız hakikidir demekle olmuyor, bunu insanlara bilimselliğe dayalı anlatmanız gerekiyor. Bunu belgelerimizle anlatmamız lazım. İnşallah üniversitemizin böyle bir çalışması var flora haritasının çıkarılması konusunda. Amerikalı bilim adamları 1940’larda gelerek buralardan bizim bitkileri transfer etmişler. Bitlis’in doğasında elde edilen çok çeşitli çiçek balı dünyanın en kaliteli balıdır. Bunu bilimsel olarak ispatlamaya hazırım. Bunu üçüncülükle tescilledik. İnşallah bundan sonraki süreçte arkadaşlarımıza büyük görevler düşüyor. Dışardan hiçbir katkı beslemesi yapmadan elde ettikleri ürünleri rahatlıkla uluslararası piyasaya, Türkiye içerisinde gönül rahatlığıyla bir marka değeri oluşturarak satacaklarına, değerlendireceklerine, ailelerine, ülkelerine katkı sunacaklarına inanıyorum.”
“Basın medya ve televizyon aracılığıyla satışa sunulan kalitesiz balların önüne geçilmelidir”
Son 2-3 yıldan bu yana basın medya ve televizyon aracılığıyla insanları ciddi şekilde rahatsız ederek bal satışlarının yapıldığına dikkat çeken Ersan, yetkililerin bunun önüne geçmesi çağrısında bulunarak, “Son 2-3 yıldan bu yana basın medya ve televizyon aracılığıyla insanları ciddi şekilde rahatsız ederek bal satışları yapılıyor. Bunların hiçbir gıda güvenliği, kalite yönetimiz sistemi açısından Türkiye bal kodesine hiçbir uygunluğunun olmadığını herkes biliyor. 5 kavanoz balın bugün bir üreticiye maliyetinin ne kadar olduğunu TÜİK istatistik raporlarından çıkarılabilir. Maalesef RTÜK’e, ilgili bakanlıklara, haksız rekabet kurluna da buradan çağrımız var. Bu tür satışlara engellemeler getirmeli. Biz kimsenin kazancına karşı değiliz. Ama adam gibi, ahlaki olarak, ülkemizi temsil edecek şekilde yapılsın. Çünkü ülkemiz için bal ve arıcılık çok önemli bir sektördür. Dünyada ikinciyiz. Toprak yüzölçümüne baktığınız zaman dünyada birinciyiz. Kolini varlığı ve bal üretimi bakımında dünyada birinci ülkeyiz. Bunu 3-5 tane kendini bilmezin suiistimal etmesine yetkililer müdahil olsunlar. Bunlara müsaade etmesinler.” şeklinde konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.