Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi küresel iklim değişikliğine karşı uyardı
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün, 150. yıl etkinlikleri kapsamında 17 Temmuz Salı günü düzenlediği “İcadiye Tepesi’nde İlk Rasat” adlı etkinlikte uzmanlar iklim değişikliği konusunda uyarılarda bulundu.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener’in açılış konuşmasını yaptığı etkinlikte; Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Meteoroloji Mühendisi Adil Tek atmosferdeki ısınmayı oluşturan en önemli etkenin sera gazları olduğunu, gelecek yüzyılda dünya yüzeyinde sera gazı miktarının yaklaşık iki kat artmasının beklendiğini belirtti. Küresel sıcaklık sapmalarına bakıldığında geçen son beş yılın en sıcak dönem olduğunu kaydeden Tek, 90’lı yılların başından itibaren dünya genelinde su seviyesi ortalamalarının da yükseldiğine dikkat çekti. Tek, havadaki gazların moleküler hızlarının artması sonucunda meydana gelen hava sıcaklıklarındaki artışın fırtınalar, yağış rejiminde değişiklikler ve sıcak hava dalgaları gibi ekstrem iklim olaylarının yaşanmasına sebep olduğunu; en sıcak son beş yılı yaşamış olmamıza rağmen kasırgalar, toprak kaymaları, sel felaketleri gibi ikim değişikliğine bağlı doğa olaylarının dünya üzerindeki insanların yüzde 26’sını olumsuz etkilediğini belirtti. Yani Tek’in verdiği bilgilere göre iklim değişikliği her 4 kişiden birini olumsuz etkiliyor. Tek, “Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı ölçümlerine göre İstanbul’da da son yüzyılda hava sıcaklıklarında 1 derece artış kaydedildi. Mevcut enerji kaynaklarımızı şu anda fosil yakıtlardan karşılıyoruz. Fosil yakıtlar da sera gazlarının atmosferdeki oranını yükseltiyor. Enerji tüketimi konusunda da daha fazla bilinç gerekiyor. İklim değişikliğine nasıl dur diyebiliriz noktasında herkesin birey olarak kafa yorması gerekiyor” dedi.
Prof. Dr. Miktat Kadıoğlu da yapılan incelemelerin 1995 – 2004 yılları arasındaki 10 yılda dünya genelinde doğal afetlerin 3 kat, bunun sonucunda oluşan ekonomik kayıpların 9 kat arttığına dikkat çekti. Kadıoğlu, iklim değişikliği ile mücadelede en önemli 2 yöntemin iklim değişikliğinin zararlarını azaltmak ve daha az zarar görmeye yönelik uyum çalışmaları yapmak olduğunu ifade etti. Kadıoğlu, “Dünyadaki ekstrem meteorolojik olayların sayısı hızla artış gösteriyor. Türkiye de bu olumsuz olaylardan etkileniyor. Yanlış arazi planlaması ve su tüketiminde yanlış politikalar nedeniyle Türkiye bir su fakiri olma yolunda hızla ilerliyor. Artan nüfus, iklim değişikliği, su kaynaklarının hızla azalması nedeniyle 2030 yılında su sıkıntısı çekeceğiz, 2050 yılında da su fakiri bir ülke olacağız. Türkiye’de iklim değişikliği risk yönetiminde farklı sektörleri bir araya getiren bütünleşik bir anlayış gerektiriyor” diye konuştu.
Kaynak:HÜR24 Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.