Cumhurbaşkanı Erdoğan: Teklifimizle aile kurumunu sapkın akımların saldırılarından da korumayı amaçlıyoruz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte İstanbul Eyüpsultan’daki Şule Yüksel Şenler Vakfı Hizmet Binası açılış törenine katıldı.
Törende bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, eserleri, kitapları, konferansları ve destansı mücadelesiyle yakın tarihe silinmez izler bırakan Şule Yüksel Şenler’i rahmet ve özlemle yâd ettiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şule Yüksel Şenler’in, kendisinin ve eşi Emine Erdoğan’ın özel hayatında müstesna bir yerinin olduğunu söyledi.
Şule Yüksel Şenler’in mücadele ve imtihanlarla geçen ömrü boyunca sonucu ne olursa olsun Hakk’ın hatırını daima en üstte tuttuğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şule Yüksel Şenler’in “Huzur Sokağı” adlı romanıyla birçok gence ilham veren, cesaret aşılayan, hidayetlerine vesile olan yürekli bir dava kadını olduğunu belirtti.
Şule Yüksel Şenler’i çağdaşlarından ayıran en önemli vasfının, kendini gazete köşelerine ve kitap sayfalarına hapsetmemesi olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “O, fildişi kuleden ahkâm kesmek yerine bizzat hayatın içinde yer almayı tercih etti. Kızmak, küsmek, kendini toplumdan izole etmek yerine, inandığı değerleri il il dolaşarak konferanslar vasıtasıyla halkımıza anlatmaya çalıştı. Güçlü kalemi yanında emsalsiz bir de hatip olan Şule Yüksel Şenler, gittiği her yerde binlerce insana hitap etmiş, toplantı salonları, camiler, meydanlar, onu dinlemek için gelenlerle dolup taşmıştı. Onun coşkun bir ırmak misali akan sohbetini dinleyip de etkilenmemek şüphesiz mümkün değildi. Türkiye’yi karış karış gezmesi, en küçük nahiyeye giderek İslami tecrübelerini anlatması, özellikle gençlerimizi derinden etkilemiştir. Şule Hanım’ın kendine has örtünme tarzının gençler tarafından örnek alınması ve yaygınlaşması irtica yaygaracılarını da harekete geçirmiştir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şule Yüksel Şenler’in zaman zaman gazete manşetlerinden doğrudan hedef gösterildiğine vurgu yaparak, “Dönemin cumhurbaşkanı tarafından açıkça tehdit edildi. Hakkında yürütülen soruşturmalar, kovuşturmalar hiç eksik olmadı. İsmi marjinal örgütlerin infaz ve ölüm listelerinde yer aldı. Konferanslarına yönelik bomba ihbarları yapıldı. Evi kundaklanmaya, ateşe verilmeye, canına kastedilmeye çalışıldı. ‘Sıkma baş’ denilerek fütursuz itibar suikastlarına maruz bırakıldı. Ama bunların hiçbiri Şule Yüksel Şenler’i, inandığı yolda yürümekten, inandığı değerleri cesaretle savunmaktan bir an olsun alıkoymadı” diye konuştu.
Milletin inancına düşmanlıkta sınır tanımayanların tehdit dozlarını artırdıkça Şenler’in mücadele bayrağını daha da yükselterek, tüm baskılara ve tehditlere rağmen Türkiye’de hem direnişin hem de dirilişin sembollerinden biri hâline geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, faşizmin kol gezdiği karanlık yıllarda Şule Yüksel Şenler’in mücadelesiyle insanlara özgüven aşıladığını dile getirdi.
“Kadınlarımıza kamusal alanda var olabilmenin yolunu açmıştır” Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şule Yüksel Şenler’in nice genç kızlara inancından taviz vermeden okumasına ilim ve hikmetle buluşmasına öncülük ettiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Şule Hanım’ı itibarsızlaştırmaya çalışanların en büyük hazımsızlığı onun yıllardır öz yurdunda parya olarak görülen Anadolu insanına verdiği işte bu öz güven ve cesaret duygusudur. Şule Yüksel Şenler modernle geleneği kucaklaştıran fikirleriyle özellikle kadınlarımıza, kamusal alanda var olabilmenin yolunu açmıştır. Türkiye’nin ve kadınlarımızın bugün elde ettiği başarılarda Şule ablamızın emeği, gayreti ve dirayetli duruşunun çok büyük payı vardır.”
Şule Yüksel Şenler’in hayalini kurduğu ve uğruna ömrünü adadığı Türkiye’yi inşa etmek için son 20 yıldır aşkla samimiyetle çalıştıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, altyapı yatırımlarından hak ve özgürlüklerle ilgili reformlara kadar her alanda Türkiye’yi dünyanın devler ligine çıkarmayı hedeflediklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye Yüzyılı vizyonumuz sadece milletimizle geleceğe dair yaptığımız bir mukaveleyi değil, aynı zamanda ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarma irademizi de gösteriyor. Bu kutlu ideali gerçeğe dönüştürecek atılımların kahir ekseriyetini hamdolsun son 20 yılda büyük ölçüde zaten hayata geçirdik. Milletin iradesine vurulan vesayet zincirlerini tek tek parçaladık. Demokrasimize gölge düşüren antidemokratik uygulamalara son verdik. Üniversite kapılarında gözyaşı döken genç kızlarımızın acılarını Allah’a hamdolsun dindirdik. Kamu kurumlarında başörtülü kadınlarımızın hiçbir baskıya uğramadan çalışabilmesinin önünü açtık. Allah’a hamdolsun artık başörtülü valimiz de var. Artık silahlı kuvvetlerde başörtülü subaylarımız var ve bütün bunlarla beraber yargıda hamdolsun artık hâkimlerimiz, savcılarımız var. Hani ‘olmaz’ diyorlardı. ‘Er veya geç olacak’ dedik ve oldu. İmam Hatip okullarına ve meslek liselerimize yönelik katsayı zulmü gibi adaletsizlikleri ortadan kaldırdık.”
“Anayasa değişikliği teklifi yasalaşması hâlinde bu reform sürecinin adeta zafer tacı olacaktır”
Programın yapıldığı salonda Şule Yüksel Şenler İmam Hatip Lisesi’nden öğrencilerin de bulunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kur’an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi derslerinin okullarda seçmeli ders olarak okutulmasına imkân sağladıklarını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kur’an kursları ve ilim irfan yuvalarını hedef alan darbe dönemi ürünü düzenlemeleri tarihe gömdüklerini dile getirerek, şunları paylaştı: “27 Mayıs’tan 12 Eylül ve 28 Şubat’a kadar darbelerin mağdur ettiği toplum kesimlerinin haklarını iade ettik. Hiçbir insanımızın inancından, sakalından, saçından veya hayat tarzından dolayı ötekileştirilmediği bir huzur iklimini ülkemiz genelinde tesis ettik. Bugün kadınlarımız kılık kıyafetleri sebebiyle haksızlığa uğramadan, hayatın her alanında sorumluluk üstlenebiliyor. Genç kızlarımız, başörtüleriyle devlette, akademide, iş hayatının en üst kademelerinde görev yapabiliyor. Şiddete ve teröre bulaşmadığı sürece hiç kimse inancı ile kariyeri, siyasi görüşüyle meslek hayatı arasında bir tercihe zorlanmıyor. Hukuk ve meşruiyet çerçevesinde herkes istediğini söylüyor, yazıyor, ne kadar aykırı olursa olsun fikirlerini özgürce ifade edebiliyor. Şimdi atacağımız yeni bir adımla kadınlarımızın hak ve hürriyet alanlarını daha da genişletmeyi arzu ediyoruz. Kısa süre önce Meclisimizin takdirine sunduğumuz anayasa değişikliği teklifi yasalaşması hâlinde bu reform sürecinin adeta zafer tacı olacaktır. Bu düzenleme kabul edilirse artık hiç kimse aklına estiğinde sosyal medya üzerinden bir gece yarısı eski yaraları deşmeye cesaret edemeyecektir. Allah’ın izniyle bir daha bu millete üniversite kapılarının önlerine kurulmuş ikna odası utancını kimse yaşatamayacak.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların zaten en temel hakkı olan kılık kıyafet özgürlüğü, anayasal güvenceye kavuşturularak eski Türkiye heveslilerinin kursaklarına bir düğüm daha atılacağını söyledi.
“Aile müessesesinin yok edilmesine asla rıza göstermeyeceğiz”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun türban konusundaki açıklamalarına atıfta bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kalktın söyledin. Sorun yoktu. Hadi madem bunu söyledin, gel bunu anayasal bir zemine oturtalım beraber. Artık bu ülkede böyle bir sorun kalmasın dedik. Arkadaşlarım ziyarete gitmek istediler. Beyefendiler ve hanımefendi ziyareti kabul etmedi. İşte bunlar bu kadar dürüst. Bunlarda dürüstlük diye bir şey aramayın. Yok” diye konuştu.
“Teklifimizle, kadınlarımızın haklarını güçlendirme yanında aile kurumunu, küresel odakların desteğiyle palazlanan ve giderek pervasızlaşan sapkın akımların saldırılarından da korumayı amaçlıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Özgürlük kılıfı altında toplumun taşıyıcı sütunu olan aile müessesesinin yok edilmesine asla rıza göstermeyeceğiz. İnsan fıtratına aykırı, sapkınlık virüsünün millet varlığımızı daha fazla zehirlemesinin önüne set çekmek istiyoruz. Kadınlarımız, aile yapımız ve geleceğimiz adına hayati önemdeki anayasa değişikliği teklifine akıl, nizam ve sorumluluk sahibi hiç kimsenin hiçbir milletvekilimizin hayır demeyeceğine inanıyorum. Son günlerde yaşanan kimi tartışmalar, daha düne kadar sosyal medyadan ahkâm kesenlerin yan çizmeye başladığını gösteriyor. Altını çizerek ifade etmek isterim ki böyle bir meselede ipe un serilmesini ne milletimiz ne kadınlarımız affedecektir. Başörtüsü ve aile konusunda kaçak güreşmenin hiçbir bahanesi olamaz. Beklentimiz gerçekleşmez ve 400’ün altında bir meclis aritmetiği oluşursa, bu durumda egemenlik kayıtsız şartsız milletindir demiyor muyuz? Öyleyse millete gideceğiz ve son sözü millet söyleyecek. Kilidi milletimizin iradesi açacak. Gazi meclisimizin ve milletimiz adına görev yapan milletvekillerimizin kadınlarımıza mahcup olacak bir tabloya izin vermeyeceğini ümit ediyoruz. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak biz tüm kadınlarımızın hak ve hukukunu korumakta kararlıyız.” (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.