Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terörsüz Türkiye hedefimize ulaşacağız
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Sözlerimin hemen başında dün akşam saatlerinde Balıkesir Sındırgı ilçemizde meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Enkazdan çıkarıldıktan sonra vefat eden bir vatandaşımıza Allah’tan rahmet, hastanelerde tedavileri süren altı kardeşimize acil şifalar diliyorum.
Depremin haberini alır almaz İçişleri Bakanımızı ve Sağlık Bakanımızı hiç vakit kaybetmeden ilçemize yönlendirdik, Kabinemizin tüm üyelerini teyakkuza geçirdik, biz de yürütülen çalışmaları anbean takip ettik. Arama-kurtarma çalışmaları tamamlandı, hasar ve zarar tespit çalışmaları sürüyor. Bakan arkadaşlarımız kendi alanlarıyla ilgili bilgileri çok şeffaf bir şekilde kamuoyumuzla paylaştılar. Devletimizin tüm kurumları depremden etkilenen vatandaşlarımızın yanındadır.
“EL ELE VERİP KENTSEL DÖNÜŞÜM MÜCADELESİNİ SEFERBERLİK RUHUYLA YÜRÜTMEMİZ ŞART”
Yaşanan her deprem ve sarsıntıyla depreme hazırlık konusunun önemini tekrar hatırlıyoruz. Hükûmetimizin kentsel dönüşüm başta olmak üzere yapı stokumuzun yenilenmesi noktasındaki gayretleri bilinmektedir. Ancak, hep söylediğimiz gibi bu merkezi idarenin tek başına altından kalabileceği bir yük değildir. İktidarı, muhalefeti, yerel yönetimleri ve elbette şehir sakinleriyle beraber el ele verip bu mücadeleyi seferberlik ruhuyla yürütmemiz şarttır. Bu konuda artık bir mutabakat oluşmalı, ideolojik önyargılar terk edilmeli, herkes elini taşın altına koymaktan kaçmamalıdır. Biz bunu sağlamak için her türlü iş birliğine açığız. Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten muhafaza eylesin diyorum.
Bugün henüz 15 yaşındayken şehit olan Eren Bülbül evladımız ile jandarma astsubay Ferhat Gedik’in şahadetlerinin sekizinci yıl dönümü. Vatan için, bayrak için toprağa düşen bu iki kahramanımızı bir kez daha rahmetle yâd ediyorum, ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Şehitlerimizin uğruna hayatlarını feda ettikleri mukaddes emanetlere sahip çıkmaya inşallah devam edeceğiz. Terörsüz Türkiye hedefimize mutlaka ulaşarak kahraman şehitlerimizin ve gazilerimizin fedakârlıklarının boşa gitmediğini göstereceğiz. Geçen hafta bu hedefe giden yolda anlamlı bir adım daha atıldı. Muhalefet partilerinin de katılımıyla kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu millî iradenin tecelligahı olan Meclisimizin süreci sahiplenmesi ve desteklemesi bakımından son derece kıymetliydi. Bu sahiplenmenin gerçekleşmesinden memnuniyet duyuyoruz. Komisyonun ilk iki toplantısında kararların oy birliğiyle alınması ise ümit verici bir başka gelişmeydi. Bu yapıcı yaklaşımın sürdürülmesini temenni ediyoruz
İlk günden beri bu konuda tavrımız gayret nettir; millî meselelerde millî duruş sergilemesi siyaset kurumunun millete karşı görevidir. Türkiye hepimizin ortak yurdudur, bu devlet Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Alevi’si ve Sünni’siyle 86 milyonun her bir ferdinin devletidir. Her karışında bir şehidin yattığı bu topraklar bizim ebedi vatanımızdır. Siyasi görüşlerimiz, hayat tarzlarımız, kökenlerimiz, fikirlerimiz farklı olsa bile hepimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin asli sahipleriyiz, aynı evin fertleriyiz. Ne farklılıklarımız, ne siyasi rekabetimiz, ne de günlük tartışmalar bunun önüne geçemez, geçmemelidir, hiçbirimiz buna izin vermemeliyiz. 86 milyonun bekasını, güvenliğini, huzurunu ve istikbalini ilgilendiren böyle bir meselenin çözümünde sorumluluk sahibi herkesin katkısını, desteğini, yol gösterici eleştirisini bu bakımdan ayrıca önemsiyoruz.
“MİLLETİN YEŞEREN UMUTLARI GÜNDELİK SİYASETİN KAZANMA HESAPLARINA KURBAN EDİLMEZ”
Komisyon çalışmalarında ehem-mühim tercihinin çok iyi yapılması, süreci enfekte edecek söylemlerden uzak durulması şüphesiz çok mühimdir. Milletin yeşeren umutları ümit ederiz gündelik siyasetin mevzi kazanma hesaplarına kurban edilmez. Terörden ilanihaye kurtulmamız için Türkiye’nin önünde bir fırsat penceresi aralanmıştır, bunu ziyan etmenin vebali ağır olacaktır. Komisyonun milletimizin beklentilerine uygun şekilde Terörsüz Türkiye çabalarının başarısı için üzerine düşeni layıkıyla yapacağına inanıyorum. Gerek Cumhur İttifakı, gerekse hükûmet olarak bizler de komisyonun çalışmalarına her türlü desteği veriyoruz.
Cuma günü Millî Savunma ve İçişleri Bakanımız ile Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanımız komisyona kapsamlı sunumlu yaptılar, üyeleri bilgilendirdiler, soruları açık yüreklilikle cevapladılar. Hep beraber akan kanı durduralım, acıyı, gözyaşını dindirelim, milletimize karşı mesuliyetimizi hakkıyla yerine getirelim istiyoruz.
Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun bir kez daha hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Dün Cumhurbaşkanı olarak milletimize hizmet yolunda 11. yılımızı Allah’a hamdolsun anlımızın akıyla tamamladık. Bu vesileyle, siyaset sahnesine ilk adım attığımız andan itibaren duasını, desteğini, vefasını bizden esirgemeyen aziz milletime teşekkür ediyorum. Türkiye’nin her metrekaresini eserlerle donatmamıza yardımcı olan her bir kardeşime de minnettarlığımı ifade ediyorum.
Hem halkımızın, hem de hakkın huzuruna görevini yapmış olmanın gönül rahatlığıyla çıkmanın derdindeyiz. ‘İki günü birbirine eşit geçen ziyandadır’ buyruğunu kendimize şiar edinerek gece-gündüz demeden çalışıyoruz. Ülkemizin neresinde yaşarsa yaşasın hizmetlerimizden istifade etmiş bir vatandaşımızın şöyle kalbinden koparak ettiği Allah ondan razı olsun duası bizim için en büyük şereftir, en büyük bahtiyarlıktır. Milletimizin güvenine ve hayır duasına mazhar olabilmek adına içeride ve dışarıda çok katmanlı bir mücadele içindeyiz.
Bu anlayışla son Kabine Toplantımızdan bu yana durmadan, dinlenmeden koşturduk. 29 Temmuz’da Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 5. Toplantısı münasebetiyle Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Tokayev’i ve heyetini Ankara’da misafir ettik. Ziyaret vesilesiyle farklı alanlarda toplam 20 anlaşma imzaladık. Ticaret hedefimiz olan 15 milyar dolara ulaşmakta kararlıyız. Buradan değerli kardeşim Tokayev bir kez daha selamlarımı iletiyor, kendisini ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti tekrar belirtiyorum. 20 yıldır titizlikle hayata geçirdiğimiz Afrika açılımı ve Türkiye Afrika ortaklık politikalarımızın meyvelerini çeşitli alanlarda topluyoruz. Örneğin, 2002 yılında kıtada 12 büyükelçiliğimiz varken, bugün bu sayı 44’e yükseldi. Ankara’daki Afrika büyükelçiliklerinin sayısı ise 38’e ulaştı. 2002 yılında 4,3 milyar dolar olan ticaret hacmimiz tam dokuz kat artışla 2024 yılı sonu itibariyle 36,6 milyar dolara çıktı. Türk müteahhitleri Afrika’da toplam 97 milyar dolar değerinde 2031 proje üstlendi. Ülkemizin Afrika’daki yatırımları 67 milyon dolardan, 10 milyar dolara ulaştı. Geçmişinde sömürgecilik utancı bulunmayan bir ülke olarak kazan kazan anlayışına dayalı bir iş birliği modelinin mümkün olduğunu tüm dünyaya gösterdik. Kıtaya beyaz adamın gözünden bakan içimizdeki sömürgeleştirilmiş kafalara rağmen bütün bunları başardık. Şimdi bunu karşılıklı ziyaretlerle bir üst aşamaya taşıyoruz.
Gabon Cumhurbaşkanı Sayın Nguema’ın 31 Temmuz’daki ziyaretiyle Senegal Başbakanı Sayın Ousmane Sonko’un 7 Ağustos tarihli ziyareti aynı iradeyi Afrikalı kardeşlerimizin de paylaştığını teyit etti. Gabon’la sekiz, Senegal’le dört olmak üzere toplam 12 anlaşma imzalandı. 1 Ağustos Cuma günü İtalya Başbakanı Sayın Meloni’yle, Libya Başbakanı Sayın Dibeybe’yi İstanbul’da misafir ettik. Üçlü iş birliği zirvemizde her üç ülkeyi ilgilendiren konuları ele aldık. Hafta sonu Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir telefon görüşmesi yaparak İsrail’in Gazze’ye yönelik yeni işgal planlarını değerlendirdik. Türkiye’nin bu konudaki kararlı duruşunu Sayın Abbas’a ifade ettim. Netanyahu ve katliam şebekesinin siyasi ömürlerini uzatmak uğuruna bölgemizi daha büyük felaketlere sürüklemelerine izin vermeyeceğiz. Konsey Dönem Başkanı sıfatıyla İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanlarını olağanüstü toplantıya çağırdık. Gazze’deki vahşeti durdurmak, açlıktan kırılan Gazzeli kardeşlerimize insani yardımları kesintisiz ulaştırmak için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Gazze’ye umut ışığı olabilmek için devletimizin tüm imkânlarını, tüm diplomatik kapasitemizi seferber etmiş durumdayız.
“İSRAİL’İN VAHŞETİ, ZULMÜ KARŞISINDA EN NET TEPKİYİ VEREN ÜLKE TÜRKİYE”
Şunu aziz milletimin bilmesini isterim: Terör devleti İsrail’in Filistinli kardeşlerimize yönelik vahşeti barbarlığı, kıyımı, işkencesi, zulmü karşısında en net tepkiyi veren ülke Türkiye’dir. Sivil toplum kuruluşlarımız, vakıflarımız, derneklerimiz başta olmak üzere milletimizle Gazze halkını asla yalnız bırakmıyor. Buna 50 bin genç arkadaşımızın katıldığı Türkiye Gençlik Vakfı Yaz Okulları Finali Programı’nda bizzat şahit olduk. Gözleri ümitle, sevgiyle, imanla ışıldayan genç kardeşlerimin varlığı bize hem umut verdi hem de bizleri çok farklı dünyalara götürdü. Vicdanıyla, ahlakıyla, ufkuyla, özgüveniyle ve tabii ki başarılarıyla kıvanç kaynağımız olan bir gençlik maşallah kükremiş sel misali gümbür gümbür geliyor. Hem TÜGVA’daki genç arkadaşlarıma hem de Cumartesi günü temiz yürekleriyle Gazzeli Müslümanlar için Beyazıt’tan Ayasofya’ya yürüyen on binlerce kardeşime buradan şükranlarımı sunuyorum. Rabbim Gazze’nin huzura, barışa, özgürlüğüne kavuştuğu o güzel günleri görmeyi bizlere nasip eylesin diyorum.
Cumartesi günü ayrıca Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kardeşimle bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. 30 yıllık işgalin ardından Karabağ’ın özgürleşmesiyle birlikte bölgemizde zaten yeni bir dönem başlamıştı. 8 Ağustos tarihinde Washington’da varılan mutabakat Güney Kafkasya’da kalıcı barışın tesisine giden o yolda tarihî bir adım oldu. Azerbaycan’a yönelik kısıtlamaların artık gündemden düşecek olması da sevindiricidir. Bütün bunlardan duyduğumuz memnuniyeti İlham kardeşime ifade ettim. Türkiye olarak her zaman yanlarında olacağımızı vurguladım. Bugün de aynı konuyu Ermenistan Başbakanı Sayın Paşinyan’la görüştük. Barış ortamının tesisiyle birlikte bölgemizde kara ve demir yollarının ihyası, sınır kapılarının açılması ve ticaretin serbest akışının mümkün hâle gelecek olması bölgede tüm ülkelerin menfaatine olacaktır. Yarın Gürcistan Cumhurbaşkanı Sayın Kavelaşvili’yi Ankara’da ağırlayacağız. Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Afrika’dan Orta Asya’ya bu coğrafyada sulhu sükûnun hâkim olması için mücadelemizi sürdüreceğiz.
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz için kritik önemdeki Yüksek Askeri Şûramızın 2025 yılı toplantısı 5 Ağustos Salı günü başarıyla icra ettik. Şûra kararlarıyla bir üst rütbeye terfi eden, görev süreleri uzatılan, yeni görev yerlerine atanan subaylarımızı tekrar tebrik ediyorum. Emekliye sevk edilen subaylarımıza da devletimize yaptıkları hizmetler için teşekkürlerimi iletiyorum.
Bu sene 40. yaşını kutlayan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu DEİK’in 38. Olağan Genel Kurulunda iş dünyamızla bir araya geldik. Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ve Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi vesilesiyle arkeologlarımızı Külliyemizde misafir ettik. Bundan 65 yıl önce ülkemizden kaçırılan ve yoğun uğraşlar neticesinde anavatanına tekrar geçirdiğimiz Marcus Aurelius Bronz Heykeli Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi’nde burada sergilenmeye başlandı. Gençlerimiz başta olmak üzere arkeolojiye ilgi duyan tüm vatandaşlarımız Millet Kütüphanemizdeki sergilerimizi ziyaret etmeye çağırıyorum.
“64 MİLYAR DOLAR TURİZM HEDEFİNE EMİN ADIMLARLA İLERLİYORUZ”
Turizm alanında da önceki hafta müjdeli haberler aldık. 2025 yılının ilk altı ayında 25,8 milyar dolarla tüm zamanların gelir rekoru kırıldı. Bu geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 7,6 artış anlamına geliyor. Bu senenin ilk altı ayında 26 milyon 389 bin ziyaretçiyi ülkemizde ağırladık. 2025 yılı ilk altı ayında yabancı turist gecelik harcaması yüzde 10 artışla 121 dolara çıktı. 2025 yılsonu hedefimiz olan 64 milyar dolar turizm hedefine emin adımlarla ilerliyoruz.
Şunu da memnuniyetle belirtmek durumundayım: Enflasyon 14 aydır aralıksız düşüyor. Temmuz ayında hem yıllık enflasyon, hem de gıda enflasyonu son 44 ayın en düşük seviyesini gördü. Temel mallarda enflasyon yüzde 20,7’ye indi. Enflasyonun direncini artıran kiralarda da düşüş başladı. Ancak hâlen arzu ettiğimiz seviyede değil. Deprem bölgesindeki çalışmalar tamamlandıkça konut arzını arttırmaya dönük projelerimiz daha da hızlanacak. Sanayi üretimimiz de hamdolsun iyi gidiyor.
“MERKEZ BANKASI REZERVLERİMİZ 169 MİLYAR DOLARA ÇIKTI”
Reel sektöre kulak verdik. KOBİ tanımını değiştirdik. Artık daha fazla işletme KOBİ desteklerinden yararlanabilecek. Merkez Bankası rezervlerimiz de Mayıs’tan bu yana hızla artıyor. Ana muhalefetin Türkiye ekonomisini baltalamaya yönelik tüm çabalarına rağmen, brüt rezervlerimiz 169 milyar dolara çıktı. Yine muhalefetin kışkırtmalarına rağmen, kamu işçilerimizde yürütülen görüşmeler de uzlaşıyla sonuçlandı. Önemli iyileştirmeler içeren protokolün kamu işçilerimiz ve çalışma hayatımız için tekrar hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Burada özetin özeti olarak anlattığım başlıklara bakmak bile ülkemizin asıl gündeminin ne kadar dikkat gerektirdiğini anlamak için yeterlidir. Üç kıtanın merkezinde yer alan Türkiye, farklı cephelerde gelecek asrını şekillendirecek çok çetin bir mücadele yürütmektedir. Biz buna Türkiye Yüzyılı’nın inşası mücadelesi diyoruz.
Bir kere daha şunu açık ve net söylemek isterim: Türkiye’nin yükselişine Allah’ın izniyle kimse engel olamayacaktır. Ülkemizin çeşitli ayak oyunlarıyla denklem dışına itilmesine asla müsaade etmeyeceğiz.
Tabii burada şu acı gerçeği de üzülerek ifade etmek mecburiyetindeyim: Bu zorlu yolculukta karşımıza sadece dışarıdaki düşmanlarımız dikilmiyor. Onlarla birlikte içerideki uzantıları ve taşeronlarıyla da mücadele ediyoruz. 2002 yılında AK Parti’nin iktidara gelmesiyle rant muslukları kesilen, imtiyazlarını kaybeden, uzun yıllar sonra halkla eşitlenen çevreler tam bir gözü dönmüşlükle, kaybettiklerinin rövanşını alma hırsıyla hükûmetimiz üzerinden devlete ve milletimizin kurumlarına saldırmaktadır. Bakınız, daha önce de farklı vesilelerle söyledim; şahsımız dâhil hiç kimse layüsel değildir. Eleştirilemez değildir. Yapıcı eleştirilere hiçbir zaman kulaklarımızı tıkamadık, tam tersine bunları dikkatle değerlendirdik, hatta ülkeye ve millete hayrı dokunan eleştirilerin gereğini hiçbir komplekse kapılmadan yaptık. Ama eleştiri bahanesiyle ülkemiz içinde beşinci kol faaliyeti yürütülmesine de rıza göstermedik. Bizim değişmez ilkemiz şudur: Milletimize karşı su gibi berrak, toprak gibi mütevazıyız. Ancak devletin itibarını, milletin kazanımlarını hedef alan hadsizlere hâd bildirmeyi de 40 yetime kaftan giydirmekten evla görürüz. Siyasi hayatımız bütünüyle daima bu hassasiyetle hareket ederek geçti, bundan sonra da çizgimizi, duruşumuzu inşallah bozmayacağız.
Son haftalarda yaşanan tartışmalar Türkiye’nin hâlen en büyük sorununun siyasi rekabeti yıkım siyasetine çeviren, hükûmeti yıpratmak için devletin kurumlarını itibarsız hâle getirmeyi meşru gören çarpık muhalefet anlayışı olduğunu bir kez daha teyit etmiştir. Biliyorsunuz önce LGS sonuçları üzerinden imam hatip okullarına yönelik bir linç kampanyası yürüttüler. Bursa’daki bir okulumuzun duvarına astığı tebrik mesajını çarpıtarak sınav üzerinde şüphe oluşturmaya çalıştılar. Yüz binlerce gencimizin umutlarıyla, hayalleriyle, tertemiz duygularıyla oynadılar. İddialarının hepsinin yalan olduğu ortaya çıkınca erdemli davranıp özür dilemek yerine, hiçbir şey olmamış gibi sessizce köşelerine çekildiler. Daha sonra Manavgat’taki rüşvet skandalını aklamak için emniyet ve yargı mensuplarımıza kumpas iftirası attılar. Madem kumpas var, elinizdeki 32 saatlik video kaydıyla beraber gidin mahkemeye başvurun, bunu söyledik. Burada da hemen geri vitese taktılar. Dikkatinizi çekiyorum, bu yıpratma savaşında hedef yalnızca hükûmetimiz değildi, aynı zamanda çocuklarımızdı, aynı zamanda gençlerimizdi, aynı zamanda devletimizdi, milletimizin hayatını kolaylaştıran hizmetlerimizdi. Şimdi aynı koroyu yargıya intikal etmiş bir soruşturma dosyasının başına üşüşmüş hâlde yine sahnede görüyoruz. Basın etiğiymiş, gazetecilik ilkeleriymiş, siyasi mesuliyet duygusuymuş, insanların onuruymuş, devlet kurumlarının itibarı Türkiye’nin kazanımlarıymış. Bunların hiçbiri umurlarında dahi değil. Ellerine almışlar bir iftira fırçası, önlerine gelene kara çalıyorlar. Oysa ortada çok açık bir gerçek var, o da soruşturma konusu suçu bundan bir sene önce tespit eden de, şikâyet eden de, yargıya intikal ettirip şüphelilerin yakalanmasını sağlayan da devletimizin ilgili kurumlarıdır. Soruşturma kapsamında 220 şüpheliye yönelik adli işlem başlatılmış ve 199 şüpheli hakkında kamu davası açılmıştır. İki dalga olarak yürütülen operasyonlarda 37 kişi tutuklanmış ve 150 kişi hakkında adli kontrol kararı verilmiştir. Tıpkı İstanbul merkezli yolsuzluk ve sahtekârlık soruşturmasında olduğu gibi, devletimiz burada da milletin hakkını yiyen haramzadelere acımamış, hepsini kulaklarından tutup adalete teslim etmiştir.
“HER KİM MİLLETİN HAKKINA GİRİYOR, MALINA, MÜLKÜNE EL UZATIYORSA, YAKASINA YAPIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Şunu açık ve net ifade ediyorum: 30 yıl sonra İstanbul’da yakayı ele verenlerin konumları ve unvanlarına nasıl bakılmadıysa, bu dosyada da kimsenin gözünün yaşına bakılmadı. Daha önemlisi, suç örgütü üyelerini aklamak için kimse sokağa çıkmadı, protesto eylemi düzenlemedi, millî markaları boykot çağrısı yapmadı, Batılı medya kuruluşlarına ezilip bükülerek kimse şikâyette bulunmadı. Hele hele tehdit ederek, hakaret ederek kimse mahkemeler üzerinde baskı kurmaya çalışmadı, yani her şey kanuna, nizama ve hukuk devleti ilkelerine uygun yürütüldü.
Şunu herkesin, özellikle de bağıran, çağıran ve tetikçileri vasıtasıyla devlet kurumlarına saldıran hadsizlerin bilmesini istiyorum: Ne yaparsanız yapın Türkiye’nin rüşvetçilerle, suç örgütleriyle, milletin malına çöken siyasi tefecilerle mücadelesini sulandıramazsınız. Kendinizi ve suç ortaklarınızı temize çıkarmak için gençlerimizi, masum çocuklarımızı kullanmaktan artık vazgeçin, biraz dürüst olun, biraz ilkeli olun, ekmeğini yediğiniz devletinize karşı asgari seviyede de olsa mesuliyet duygusuyla hareket edin. Tekrar söylüyorum, her kim milletin hakkına giriyor, malına, mülküne el uzatıyorsa, yakasına yapışmaya devam edeceğiz.
Türkiye, unutmayın bir hukuk devletidir, yasalarımızda hırsızlık, yolsuzluk, usulsüzlük, sahtekârlık yapanların cezası bellidir. Kim olursa olsun, bunlar gerekli cezaları alacaklardır. Biz de anayasamızın verdiği yetki ve sorumluluklar çerçevesinde bunun sonuna kadar takipçisi olacağız.
“SANAL BAHİS, ŞANS OYUNLARI, KUMAR BAĞIMLILIĞI ÜRKÜTÜCÜ BOYUTLARA ULAŞMIŞTIR”
Dijitalleşmenin artmasıyla birlikte her geçen gün yeni tehdit ve tehlikeler ortaya çıkmaktadır. Bunların en başında da bağımlılık türlerine yenilerinin eklenmesi vardır. Ekran bağımlılığı, siber zorbalık derken son dönemde sanal bahis, şans oyunları, kumar bağımlılığı da ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. Maalesef erişim kolaylığı ve internetin denetim zorluğu bu illetin giderek yaygınlaşmasına sebep oluyor. Yeşilay’ımızın son verileri çevrim içi kumar ve bahis bağımlılığının diğer bağımlılık türlerinin önüne geçtiğini gösteriyor. Suç örgütlerinin de ciddi miktarda buradan nemalandığını görüyoruz. Hükûmet olarak ocakları söndüren, aileleri parçalayan, millî bünyemizi içeriden çökerten bu sorunun üzerine kararlılıkla gidiyoruz. Meselenin güvenlik boyutunda emniyet ve istihbarat birimlerimizin yanı sıra yargımız ve MASAK Başkanlığımız titizlikle çalışıyor. Sosyal ve sağlık boyutuyla ilgili olarak da Cumhurbaşkanı Yardımcımızın riyasetinde kapsamlı bir eylem planı hazırlanıyor. Hiçbir boşluk bırakmadan sorunu çok yönlü bir şekilde ele alıyoruz. Daha fazla can yanmadan devlet, sivil toplum, siyaset el ele vererek bu illetin önünü kesmemiz gerekiyor. Temennimiz, dijital suçlarla ilgili attığımız her adıma özgürlük bahanesiyle karşı çıkanların en azından yasa dışı sanal kumar ve bahis musibetiyle mücadelede aynı yanlışa düşmemelidir. Aksi takdirde, Allah korusun, bunun bedelini toplumca hep beraber öderiz.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.