Eleştiride ölçüyü yakalamak
Eleştiri; bir kişiyi, bir topluluğu, bir eseri veya herhangi bir konuyu bazı ölçüler çerçevesinde olumlu ya da olumsuz şekilde değerlendirmektir.
İnsanlar çoğunlukla eleştiri yani tenkitte bulunurken ya nasıl davranılması gerektiğini bilmezler ya da sınırları ve dozu konusunda çoğu zaman yanlışlıklara düşerler.
İnzar Dergisi yazarlarından Mehmet Salih Gönül, eleştiride bazı kriterlerin olması gerektiğini hatırlatarak her işte olduğu gibi eleştiride de vasat olmanın önemine dikkat çekti.
"Müslümanın hayatında bilmesi gereken en önemli iki şeyin ifrat ve tefriti bilmesidir" diyerek Müslümanın Kur'an'da buyurulduğu gibi vasat olması gerektiğine vurgu yapan Gönül, bir şeyi eleştirirken dikkat edilmesi gereken en önemli kriterin; eleştirinin yıkıcı değil yapıcı olması olduğunun altını çizdi.
"Eleştiri olumluya sevk edecek şekilde olmalı"
Gönül, "Eleştiri yapıldığı zaman, özellikle Müslümanların hayatının her alanında belli kriterler olduğu gibi eleştirinin de belli kriterleri vardır ve bu kriterler içerisinde eleştiri yapmak zorundadır. Bu kriterlerin en önemlisi eleştirinin yapıcı olmasıdır. Bozguncu ve yıkıcı olmamalıdır. Eleştirdiğimiz şeyi daha iyiye, daha güzele ve daha olumluya sevk edecek şekilde eleştiri yapmalıyız. Tabi bunu derken olmayacak şeye de âmin deyin demiyoruz. Eğer umut ışığı vadeden bir iş varsa bu işin daha iyi, güzel, daha farklı ve açıklayıcı olması için yapıcı olma ölçüsünde eleştirmemiz gerekiyor. Yıkıcı olursak zaten bunu bitirmiş oluruz." dedi.
"Eleştiride ölçü, yapıcı ve ıslah edici olmaktır"
Eleştirel düşüncenin önemine dikkatleri çeken Gönül, "Bugün yaşadığımız toplumda ciddi kutuplaşmalar görüyoruz ve bu kutuplaşmalarda özellikle bir cümle öne çıkıyor, o da şudur; 'Benimse doğrudur, benim kötüm de iyidir, bana yakınsa doğrudur, bizden olsun çamurdan olsun' anlayışı… Bu böyle değildir, eğer eleştirel düşünce bizde varsa şunu bilmeliyiz ki yanlış kimden olursa olsun yanlıştır ve doğru nereden olursa olsun doğrudur. Yanlışa yanlış, doğruya doğru demeyi bilmeliyiz. Ama bu bizde yoksa, 'bizdense doğrudur, bizdense iyidir' anlayışına sahip oluruz ki bu anlayış hem sakat bir anlayıştır hem de insanların basiretini kör eden bir anlayıştır. Bir insanın bir yanlışını veya hatasını gördüğümüz zaman, bir toplum içerisinde 'filankes bak sen şöyle yaptın, bu yanlıştı, bu hataydı, bu doğru değil' demek o insanı eleştirmek değil ya da doğruya sevk etmek değil aksine rencide etmektir. Bu davranış, o insanda doğruyu bulma anlayışını yok eder. Onu, kendisini o hale koyan insandan intikam alma ve ona karşı kin gütme hissiyatına götürür. O yüzden bunu yaparken ölçümüz yıkıcı değil yapıcı olmalı; ifsat edici değil ıslah edici olmalıdır. Çünkü bizler yıkmaya ve ifsada karşıyız, biz ıslahı istiyoruz, biz yapıcı olmayı istiyoruz. Böylelikle eleştirdiğimiz kişi, kitap, olay, toplum her neyse onu daha iyi bir seviyeye getirmek için biz de katkıda bulunmuş oluruz." ifadelerini kullandı.
Bir Müslümanın, hayatının en önemli parçasının ifrat ve tefriti bilmek olduğunu söyleyen Gönül, "Allah bu ümmeti Kur'an'da tanımlarken 'vasat ümmet' tabirini kullanıyor. Vasat ümmet orta yolda giden ümmettir. Eğer Müslüman yaptığı işte orta yolu bularak değil de uçlarda hareket ederek ilerlerse illaki ayağı kayacaktır. Bizler bir şeyi överken de yererken de orta yollu yapmak zorundayız. Ne aşırı sevmek ne de aşırı buğzetmek, sevgimizin de nefretimizin de ölçüsü Allah'ın bize emrettiği vasat olmadadır." dedi.
"İnsan ne yaparsa yapsın haddini aşmamalıdır"
Eleştiri konusunda önemli bir unsurun göz ardı edildiğine vurgu yapan Gönül, eleştiren ile eleştirilen arasında dağ gibi bir farkın olmaması gerektiğine dikkat çekti.
Eleştiride haddinin bilmenin önemli olduğunu belirten Gönül, eleştiride bulunurken "denge" unsurunu hatırdan çıkarmamak gerektiğine işaret etti.
Gönül, sözlerini şöyle tamamladı:
"Eleştirene baktığımızda, bir üniversite öğrencisi ya da belli bir yaşa gelmiş ama bir taşı bir taş üstüne koymamış, hiçbir şekilde faydası olmayan, sabahtan akşama kadar boş gezinip bütün bilgi birikimini internetten öğrenmiş, üç-beş sloganı tekrarlayarak başkalarından duyduğu lafları kendi lafıymış gibi söyleyen bir boş boğaz; diğer taraftan da ömrünü ilme, davete ve tebliğe vermiş ve bunu bir şekilde insanlara aktarabilmek için kitaplar yazmış, konferanslar vermiş, anlatmış ve öğretmiş bir insan... Şimdi bu insanın bu insanı eleştirmesi ne kadar doğru? Bunu da atlamamamız gerekir. Eğer eleştiri yapacaksak eleştirdiğimiz şeye, topluma, kitaba veya insana dikkat etmeliyiz, haddimizi bilerek bunu yapmalıyız. Çünkü insan haddini bilmeden ne yaparsa yapsın, ibadet dahi ederse zarar eder." ifadelerini kullandı. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.