Erbaş: "Kıraat araştırma merkezlerine ihtiyaç var"

Erbaş: "Kıraat araştırma merkezlerine ihtiyaç var"
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Bursa’da düzenlenen Uluslararası İbnü’l Cezeri Sempozyumu Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımıyla Bursa’da başladı.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Bursa’da düzenlenen Uluslararası İbnü’l Cezeri Sempozyumu’nun açış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, kıraat araştırma merkezlerine ihtiyaç olduğunu söyledi.

Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanlığı tarafından organize edilen sempozyumun açılış konuşmasını yapan Erbaş, sempozyumda alanında uzman ilim adamlarının, İbnü’l-Cezerî ve onun kıraat ilmindeki yerine dair konuları etraflıca ele alacak olmalarının, ilm-i kıraat alanındaki önemli bir ihtiyaca cevap vereceğini söyledi.

Diyanet İşleri Başkanlığının yürüttüğü Kur’an eğitimini anlatan Erbaş, "Kur’an merkezli eğitim-öğretim faaliyetlerini, 4-6 yaş Kur’an kurslarından, hafızlık eğitimine kadar en doğru metodolojiyle ve alanında yetkin insan kaynağımızla en ideal boyutta icra etmeye çalışıyoruz." dedi.

Erbaş, kıraat alanının temel metinlerinin derinlemesine incelenmesini esas alan ve kaynaklara vukûfiyeti daha üst düzeye taşıyacak kıraat araştırmalarının yapıldığı "araştırma merkezleri"ne ihtiyaç olduğunu belirterek, "Bu meyanda, İstanbul Haseki Abdurrahman Gürses eğitim merkezinde ihdas ettiğimiz reisülkurralık kürsüsünü, zikredilen gayeye matuf ilk ve önemli bir adım olarak görüyorum." diye konuştu.

Kur’an-ı Kerim öğrenmenin ve öğretmenin önemine vurgu yapan Erbaş, "Bizlere varoluşu ve gayeyi izah eden, kendimizle, Rabbimizle, insan, eşya, tabiat ve kâinatla ilişkimizi düzenleyen bir hayat rehberi olan Kur’an-ı Kerim’i öğrenmek, okumak ve öğretmek Hz. Peygamber döneminden bugüne hem ibadet hem de dinî bir görev addedilmiştir." ifadelerini kullandı.

"Başkanlığımız kıraat ilmini aslına uygun bir şekilde sürdürmektedir"

"İlim geleneğimizin muhkem kalesi ilm-i kıraat, günümüzde Başkanlığımızın uhdesinde yer alan aşere-takrib kurslarıyla, aslına uygun bir şekilde sürdürülmektedir." diyen Erbaş, şöyle konuştu:

"Bütün bu çalışmalara ilaveten, kıraat alanının temel metinlerinin derinlemesine incelenmesini esas alan ve kaynaklara vukûfiyeti daha üst düzeye taşıyacak kıraat araştırmalarının yapıldığı 'araştırma merkezleri'ne ihtiyacımızın olduğunu ifade etmeliyim. Zira kıraat tedrisatı, mushaf imlâsı ve tecvit uygulamalarında görülen birtakım farklılıkların, ilmî ölçütlere dayalı olarak izahı ve sahih olanın ortaya çıkarılması da bu yetkin yolla daha mümkün hale gelecektir. Öte yandan, kıraatle ilgili yazma eserlerin envanterini çıkarma, gerekli görülenlerle ilgili neşir hazırlıkları gerçekleştirme, alanla ilgili akademik çalışmalar yapma ve yapılan çalışmaları destekleme yönündeki hedeflerin de böyle bir yapılanmanın gerekliliğine işaret ettiği izahtan varestedir.

Bu meyanda, İstanbul Haseki Abdurrahman Gürses eğitim merkezinde ihdas ettiğimiz reisülkurralık kürsüsünü, zikredilen gayeye matuf ilk ve önemli bir adım olarak görüyorum. Bu itibarla, kıraat tedrisatı ve çalışmalarını, ecdadımızdan tevarüs ettiğimiz noktadan alıp daha ileri düzeylere taşımak, geçmişe vefanın bir gereği olduğu gibi, geleceğe karşı sorumluluğumuzun da ifası olacaktır."

"Kur’an’ın okunuşu ve nüzûl dönemindeki telaffuz biçimleri, sonraki nesillere hem sadırlarda hem de satırlarda muhafaza edilerek taşınmıştır"

Erbaş, kıraat ilminin, "Oku!" emriyle başlayarak bilgiyi ve bileni yücelten ilahi vahyi ilk öğrenen, ilk okuyan, ilk yaşayan ve ilk öğreten insan olan Peygamberimizin fem-i muhsininden sadır olduğu şekliyle telaffuz edilerek kıyamete kadar taşıma çabasının adı olduğunu ifade ederek, "Bu çabanın bir sonucu olarak kıraat ulemamız, Sahabe-i Kiramın Peygamberimizden öğrendiği tilavet şekillerini sonraki nesillere bir taraftan şifahen aktarmışlar, diğer taraftan da adeta her bir Kur’an harfinin nasıl okunması gerektiğini, en ince ayrıntısına kadar kayda geçirmişlerdir. Bu şekilde, Kur’an’ın okunuşu ve nüzûl dönemindeki telaffuz biçimleri, sonraki nesillere hem sadırlarda hem de satırlarda muhafaza edilerek taşınmıştır." şeklinde konuştu.

Kıraat ilminin teorik ve pratik boyutuyla erken dönemlerden günümüze değin, değerini ve ideal konumunu her zaman muhafaza ettiğine dikkat çeken Erbaş, şöyle devam etti:

"Kur’an’ın nüzul dönemindeki okunuş biçimini tespit etme ve onu aslî şekliyle nakletme amacıyla neşet etmiştir. Söz konusu gayeyi merkeze alan çalışmalar, zaman içerisinde vakıf-ibtida ve mushaf imlâsı gibi çeşitli alt disiplinler çerçevesinde açılım sergileyerek daha geniş bir muhteva kazanmıştır. Bu meyanda, Kur’an’ın estetik yönünün tebarüz ettiği ilm-i kıraatin üzerinde önemle durduğu alanlardan biri, İbnü’l-Cezerî’nin Mukaddimesi’nde en temel ifadesiyle; 'harflerin mahreç ve sıfatlarını hakkıyla telaffuz etme' anlamına gelen ve şeklinde müellifin tarifte bulunduğu tecvit ilmidir. Bu bağlamda söz konusu disiplin, İbnü’l-Cezerî’nin Hz. Ali’ye nispet ettiği; yani 'harfleri güzel bir şekilde telaffuz etmek ve durulacak yerleri bilmek' ifadesiyle, 'tertîl' tanımı içerisinde zikredilerek, kayda değer bir önem arz etmektedir. 'Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır...' ayetini şiar edinen ve bu inancını her daim canlı tutan eslâfımızın, ecdadımızın zihin ve gönül dünyasında her zaman çok ayrı ve özel bir yere sahip olmuştur."

"Osmanlı döneminde Kur’an ilimleri içerisinde, hakkında en fazla kitap ve risale kaleme alınan konu, kıraat ve tecvit ilmidir"

Erbaş, Osmanlı döneminde Kur’an ilimleri içerisinde, hakkında en fazla kitap ve risale kaleme alınan konunun kıraat ve tecvit olduğuna dikkat çekerek, "Bu çerçevede, Anadolu’daki kıraat eğitim-öğretimi açısından dönüm noktası kabul edilen ve en-Neşr fi’l-Kırââti’l-Aşr başta olmak üzere pek çok muhalled eseri bizlere miras bırakan ve dört gün boyunca burada hayatını, eserlerini, kıraat ilmindeki müsellem konumunu müzakere edeceğimiz İbnü’l-Cezerî’yi minnet ve rahmetle yâd ediyoruz." diye konuştu.

4 gün boyunca devam edecek sempozyumun faydalı olmasını temenni eden Erbaş, sözlerini şu şekilde tamamladı:

"Yaşadığımız dünyanın yüce kitabımız Kur’an’ın evrensel hakikatleriyle mamur olmasını, insanlığın bu büyük hazineden layıkıyla istifade etmesini umuyor, ahirete irtihal eden Kur’an hadimlerine Yüce Allah’tan rahmet diliyor; hayatta olanlara sıhhat ve afiyet içerisinde daha nice hizmetler nasip etmesini niyaz ediyorum."

 

Programa, dünyanın dört bir yanından gelen kıraat alimlerinin yanı sıra, Bursa Valisi İzzettin Küçük, Diyanet İşleri Başkan Yardımcıları Osman Tıraşçı ile Prof. Dr. Ramazan Muslu, Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürü Enver Günenç, Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı Hafız Osman Şahin, Bursa il Müftüsü İzani Turan, çok sayıda akademisyen ve din görevlisi katıldı. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.