Erdoğan: "Camilerimizi hayatın merkezine oturtacak projeleri devreye almalıyız"

Erdoğan: "Camilerimizi hayatın merkezine oturtacak projeleri devreye almalıyız"
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleşen 35. İl Müftüleri Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Camilerimizi, sosyal ve beşeri hayatın tekrar merkezine oturtacak projeleri devreye almalıyız." dedi.

35. İl Müftüleri Toplantısı’nda yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Camilerimizi, sosyal ve beşeri hayatın tekrar merkezine oturtacak projeleri devreye almalıyız." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 35. İl Müftüleri Toplantısı’na katıldı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleşen törende Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, "FETÖ bir sebep değil, arızî bir sistemin ürettiği sonuçtur. FETÖ, milletiyle kavgalı, vatandaşına tepeden bakan, kendi insanını ötekileştiren çarpık sistemin neden olduğu bir hastalıktır. Bu hastalığın devlet ve toplum bünyemize nüksetme etmesi ise, birilerinin iddialarının aksine, yeni değil, oldukça eskidir. FETÖ; 1970’lerin ortalarında bünyeye girmiş, 40 yıl boyunca da o bünyede sinsi bir şekilde büyümüş, palazlanmış, vücudun farklı organlarına bulaşmış habis bir urdur." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında şunları kaydetti: "Örgüt 40 yıllık serencamı içerisinde en güçlü desteği, 12 Eylül darbesi ile 28 Şubat müdahalesinin faillerinden görmüştür. Demokrasinin askıya alındığı, meşru siyaset zemininin daraldığı, devletin kapılarının milletin evlatlarına kapandığı bu iki karanlık dönem, FETÖ’ye istismar edeceği son derece mümbit bir ortam sunmuştur. Özellikle 28 Şubat döneminde İmam Hatip Okulları’nın kapısına kilit vurulması ve milletimizin inancını yaşamasını engellemeye yönelik mübadeleler,  FETÖ’ye arayıp da bulamadığı fırsatları vermiştir. Örgütün bu iki dönemin sonunda serpilip büyümesi asla tesadüf değildir. Bilakis her iki dönem, örgütün devlete sızma faaliyetlerine çarpan etkisi yapmıştır. Bugün bizi FETÖ ile mücadelede eleştirenler, o günlerde bu karanlık örgütün âdeta önünü açacak politikaların en büyük destekçileridir. Zevahiri kurtarmak kabilinden yapılanlar dışında, bizim dönemimize kadar örgüte yönelik doğru düzgün hiçbir operasyon da düzenlenmemiştir. Açık ve net söylüyorum: FETÖ ile gerçek anlamda mücadele sadece bizim dönemimizde yapılmıştır. Ama şunu da söyleyeyim biz de geç kaldık. Ve bu geç kalışın bedelini de maalesef ödedik."

"Yaşadıklarımızdan ders çıkartarak, muhasebe ve murakabemizi yaparak, bir daha böyle acı hadiseler yaşamamak için gereken her türlü önlemi almayı sürdüreceğiz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye’nin FETÖ, DEAŞ, El Kaide, bölücü terör örgütü ve diğer sapkın yapılarla mücadelesinde en büyük imkânı, bu yapıları tamamen söküp atmaya kararlı kadrolar tarafından yönetilmesidir. Nitekim son dört beş yılda hayata geçirdiğimiz tedbirlerle bu örgütlerin tamamına çok ağır darbeler indirdik. Suriye ve Irak’ta gerçekleştirdiğimiz operasyonlarla DEAŞ ve PKK mensubu yaklaşık 7 bin 500 teröristi etkisiz hâle getirdik. FETÖ’nün can damarlarını birer birer kestik, kesiyoruz. Adaletten kaçtığı sananları, gerekirse yurt dışından getirip, yargıya teslim ediyoruz. Ancak tüm bu çalarımıza rağmen tehlikenin atlatıldığını söyleyemeyiz." şeklinde konuştu.

"Seferberlik ruhu içinde çalışmalarımızı yürütmeliyiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Müftülerimizden imamlarımıza, vaizlerimizden müezzinlerimize, ilahiyat fakültesi hocalarımızdan imam hatiplerdeki öğretmenlerimize kadar hepimiz tam bir seferberlik ruhu içinde çalışmalarımızı yürütmeliyiz. Camilerimizi sosyal ve beşeri hayatın tekrar merkezine oturtacak projeleri devreye almalıyız."

"Türkiye bu konuda tüm İslam dünyasına öncülük yapabilecek tek ülkedir"

"Peygamber Efendimizin, hadisi şeriflerinde ifade ettikleri gibi 'küçük cihattan şimdi büyük cihada geçtiğimiz dönemdeyiz." diyen Erdoğan, "Hep birlikte çalışıp bu örgütlerin bir daha asla neşvünema bulamayacakları bir atmosferi ülkemizde ve ötesinde tesis etmemiz gerekiyor. Tarihi birikimi, coğrafi konumu farklı inançları asırlardır barış içinde yaşatan kültürel zenginlikleriyle Türkiye bu konuda tüm İslam dünyasına öncülük yapabilecek tek ülkedir. Dinimizi istismar eden evlatlarımızın istikbalini çalan etnik ve mezhebi ayrılıkları derinleştirerek ümmet coğrafyasında fitne çıkaran bu yapıların, ülkemizin ve 1,7 milyarlık İslam aleminin geleceğinde yeri yoktur. Bunun için ülkemizden başlayarak tüm dünyada sahih İslam anlayışının yayılması ve dinimizin hakiki mesajlarının duyulması için çaba harcamalıyız. Bu konuda en önemli görev sizlere düşüyor." şeklinde konuştu. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.