Fidan: "Helal rızkı aramak bir cihattır"
Her konuda olduğu gibi gıdalarda da helal ve harama dikkat etmenin Allah’ın bir emri olduğunu belirten Gıda Mühendisi Gülşen Fidan, helal rızkı aramanın bir cihat olduğunu söyledi.
Müslümanların helal gıda konusunda hassasiyetlerinin yüksek olması ve helal ürüne önem vermesi gerektiğini söyleyen Fidan, helal gıdaya ulaşmanın her Müslüman’ın üzerine farz olduğunu ifade etti.
Fidan, helal, temiz ve sağlıklı olmayan, katkı maddelerinin kullanıldığı ürünlerden kesinlikle uzak durulması gerektiğini ifade etti.
Helal ve temiz gıdaya sadece Müslümanların değil bütün insanlığın ihtiyacı olduğunu belirten Fidan, "Çünkü helal ve temiz olmayan ürünler insan sağlığını ciddi anlamda tehdit etmektedir. Özellikle katkı maddesi olan ürünler çeşitli hastalıklara yol açmaktadır. Bundan dolayı helal ve temiz gıdaya bütün insanlığın ihtiyacıdır." dedi.
Günlük hayatta tüketilen gıdaların iki gruba ayrıldığını belirten Fidan, "Bir tarafta tabî gıdalarımız yer alır. Diğer tarafta da yapay gıdalar yer alır. Aslında yapay gıdalara gıda demek de çok doğru değildir. Çünkü besleyici bir değeri yok. Yani teknolojik olarak işlem görmüş ürünlerdir. Bu ürünlerde özellikle kullanılan katkı maddeleri bizim için önemlidir. Çünkü bir katkı maddesi için direk ‘haram’ diyemeyiz. Katkı maddeleri elde edildiği kaynağa göre değişir. Helal bir kaynaktan elde ediliyorsa helaldir. Haram bir kaynaktan elde ediliyorsa ‘haramdır’ diyebiliriz." diye konuştu.
"Katkı maddelerini içeren ürünlere helal sertifikası bile verilmiyor"
Katkı maddelerinin hayvansal, bitkisel, mikrobiyal ve sentetik kaynaklardan elde edildiğini belirten Fidan, "Bu katkı maddelerindeki sıkıntılara bakacak olursak; hayvansal olarak elde edilen katkı maddelerinde domuzdan, böcekten ya da eti helal olsa bile İslami usullere göre kesilmemiş hayvanlardan elde edilebiliyor. Bitkisel olan katkı maddelerindeki sıkıntıya baktığımızda da bunlar GDO'lu olabiliyor ya da alkolde muamele edilmiş tehlikesi olabiliyor. Sentetik olarak elde edilmiş katkı maddelerinde az miktarda alındığında dahi sağlık açısından ciddi riskler oluşturmaktadır. Eğer bunlara örnek verecek olursak; hayvansal olarak elde edilen katkı maddelerinde jelatinden bahsedebiliriz. Domuzdan veya eti helal olsa bile İslami usullere uygun kesilmemiş sığırdan elde edilebiliyor. Ya da böcekten elde edilen katkı maddeleri var. Bunlar cochineal (karmen) ya da shellac (şellak) oluyor. Ya da domuzdan hatta insan saçından elde edilen sistein var. Bu da yine haram olan katkı maddeleri sınıfına giriyor. Sentetik olan katkı maddelerinde ise monosodyum glutamat (MSG) var. Bu da çocukların çok severek tükettiği cipslerde, hazır çorbalarda, et suyu tabletlerinde, salata soslarında, dönerlerde ve hamburgerlerde görebiliyoruz. Yine aspartam var. Kola veya çikolatalarda tatlandırıcı olarak kullanılıyor ve sinirsel bir uyarıcı, maalesef bağımlılık yapıyor. Yine sucuk, salam gibi fermente eti ürünlerinde kullanılan nitrit nitratlar var. Aynı zamanda beyazlatıcı olarak kullanılan titanyum dioksit formlaritler gibi ve bunlar az miktarda alındığında bile ciddi sağlık problemleri oluşturabiliyor. Bunlara direk ‘haram’ diyemiyoruz. Ayet-i kerimede ‘helal ve temiz olanlardan yiyiniz’ deniliyor. Fakat bunlar temiz olan kısma girmediğinden dolayı bu katkı maddelerini içeren ürünlere helal sertifikası bile verilmiyor." ifadelerini kullandı.
"Bir insan bir yılda kendi kilosu kadar katkı maddesi tüketebiliyor"
Katkı maddelerinin insan sağlığını ciddi anlamda olumsuz etkilediğine işaret eden Fidan, "Yine günlük yaşam içerisinde maalesef yapay ürünlerden kendimizi soyutlamıyoruz. Raftan bir ürün aldığımız zaman ve içerisine baktığımızda en az 10 tane kattı maddesi ile karşılaşabiliyoruz. Hatta katkı maddelerinin bile katkı maddesi vardır. O zaman aslında durum düşündüğümüzden de bizim için daha fazla bir ciddiyet ifade ediyor. Vücudumuza aldığımız katkı maddeleri tabi ki birçok açıdan sağlığımızı olumsuz yönde etkiliyor. Bunlar içerisinde vücudumuza belli bir zamandan sonra toksinler birikiyor ve bu biriken toksinler de vücutta çeşitli reaksiyonlara sebep olabiliyor ve örnek verecek olursak; alerjik reaksiyonlara, beyin hasarına sebep olabilir. Mide ve bağırsakları bozabilir, kanserojen etki gösterebilir. Ya da vücutta hasta olmaya meyilli olan hücreler varsa bunları tetikleyebilir. Bunun gibi birçok sıkıntılar olabiliyor. Katkı maddelerinin tek başına zararları ile ilgili çalışmalar yapılıyor. Ama iki katkı maddesi bir araya geldiğinde oluşturacağı zararla ilgili de herhangi bir çalışma yapılmıyor. Fakat yapılan çalışmalara ve yapılan araştırmalara göre bir insan bir yılda kendi kilosu kadar katkı maddesi tüketebiliyor. Aslında eskiden katkı maddelerinin besleyici değeri vardı. Fakat günümüzde maalesef bu söz konusu bile değil." şeklinde konuştu.
"Helal ve temiz sertifikası almış firmaları tercih etmeliyiz"
Fidan, gıda maddeleri alınırken helal ve temiz sertifikası almış firmaların ürünlerinin tercih edilmesi gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:
"Aslında 'bütün firmalar güvenilir mi?' demek 'bütün insanlar güvenilir m?'i sorusuna biraz eşdeğer bir soru oluyor. Fakat baktığımızda piyasadaki gıdaların büyük çoğunluğu aslında helal gıda kapsamında şüpheliler sınıfında yer alıyor. Bu noktada bizler güvenilir bir sertifikalama kurumundan helal ve temiz sertifikası almış firmaları tercih etmeliyiz. Çünkü burada firmalar, sertifika veren firmalar diğer alacak firmaları gerek analizlerle gerek belge takipleriyle, kameradan ya da habersiz denetimlerle onları sürekli kontrol altında tutmaya çalışmaktadırlar. Burada gönüllü bir sertifikalama kurumundan helal ve temiz belgesi alması gerekiyor. Çünkü maalesef bu işi de artık ticarete dökmüşlerdir."
"Biz sadece nefsimizden değil neslimizden de sorumluyuz"
Fidan, "Ama bakıyoruz ki çocuklarımız daha henüz anne karnında iken maalesef katkı maddeleriyle tanışabilmektedir. Evet, anne karnında bebeği koruyan bir plasenta var. Fakat bu plasenta çocuğu katkı maddelere karşı koruyamamaktadır. Daha sonrasında baktığımız zaman bebeklik döneminde yine çocuklar mamalar ile tanışıyorlar. Yani anne sütü alması gereken bir çocuğa maalesef mama veriliyor. Yine sonraki dönemlerde okul öncesi ve okul çağı döneminde ise çocuklarımızdaki bu hazır yiyeceklere olan ilgi giderek artıyor. Burada öncelikle tabi ailelerimize ve hatta öğretmenlerimizin de hassasiyet gösterip bilinçlenmesi gerekiyor ve erken yaşlarda çocuklarımıza helal yaşam helal gıda farkındalığı oluşturmamız gerekiyor. Çocuklarımızın yediklerine ve içtiklerine baktığımız zaman bunlar abur cuburlar, fastfoodlar, asitli içecekler veya yumuşak şekerlemeler olduklarını görüyoruz. Burada beslenme sorumluluğunda çocuklarımızı yalnız bırakmamalıyız. Çünkü bu konu çocuklarımızın yalnız başına sorumluluk alabilecekleri bir konu değil." diye konuştu.
Helal ve temiz sertifikası olmayan firmaların ürünlerinin alınmasının tehlikeli olduğunu belirten Fidan, sertifikalama kurumunun da siyonizmi destekleyen firmalara sertifika vermemesi gerektiğini belirtti.
"Doğal ürünleri tercih etmeliyiz"
Temizlikte kimyasal ürünlerin yerine doğal ürünlerin tercih edilmesini tavsiye den Fidan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu konuda dinimiz yine bize en güzel örnektir. Bizler için en iyi temizleyicinin su ve toprak olduğunu dinimiz bize söylüyor. Hatta biz abdest alırken suyun dışında başka bir şeye ihtiyaç duymayız. Ama tabi ki evlerimizdeki bu kimyasalların zararlarından bertaraf etmemiz için elbette doğal ürünleri tercih etmemiz en iyisi. Ben evimde uzun zamandır deterjan kullanmıyorum. Çamaşır makinesinde çamaşır sodası, bulaşık makinesinde kaya, limon tuzu ve parlatıcı bölümüne de limon sirkesi kullanıyorum. Yine eğer bulaşık elde yıkanacaksa zeytinyağlı sabunu tercih ediyorum. Hatta kendi sıvı sabunu mu da kendim yapıyorum. Güzel oluyor. Çocuklarımıza da inşallah bu konuda örnek oluruz."
"Bir Müslüman bilerek veya isteyerek harama meyletmez"
Haramların sınırlı, helal dairesinin geniş ve keyfe kâfi olduğunu belirten Fidan, "Ama elbette duyarlı bir Müslüman bilerek veya isteyerek harama meyletmez. Helal gıda ile ilgili konferanslarımız oluyor. Bu konferanslarda da hep şunu görüyorum. İnsanlar bilmiyorlar. Yani maalesef bu konuyla ilgili hiçbir bilgiye sahip değiller. İnanın konferanslarımızın sonuna doğru hanım kardeşlerimizin üzerinde de bir şaşkınlık, bir üzüntü ve bir pişmanlık görüyorum. Ama sonrasında birçoğundan bundan sonra daha dikkatli olacaklarına dair sözler alıyorum." dedi.
"İnsanoğlunun ilk imtihanı helal gıda ile olmuştur"
"Helal ve harama dikkat etmek bir kere dinimizin bir emridir ve insanoğlunun ilk imtihanı helal gıda ile olmuştur. Bu imtihanımızda kıyamete kadar devam edecektir. Yani bu bizim için bir keyfiyet değil, bir mükellefiyettir. Müslüman’ın buna dikkat etmesi gerekir" diyen Fidan, şunları kaydetti:
"Bu alandaki sorumluluklarımız; aslında yapay ürünlerden kendimizi soyutlayamıyoruz. Marketlere gidiyoruz, değişik yerlerden alışveriş yapıyoruz. Buralarda hassasiyetlerimizin olması gerekiyor. Yani önümüze gelen her ürünü almak yerine seçici olmak gerekiyor. Alışveriş yaparken en azından katkı maddeleri konusuna dikkat etmeliyiz. Direk haram olan katkı maddeleri var, bunları ezberleyebiliriz. Katkı maddesi içeren ürünlerden çocuklarımızı uzak tutabiliriz. Ya da gerçekten helal sertifikası almış güvenilir firmaların ürünlerini tercih etmeliyiz."
"Helal rızkı aramak bir cihattır"
Helal gıda arayışının Müslüman’ın bir duruşu olması gerektiğini belirten Fidan, "Onu boş ver bunu boş ver’ dememeliyiz. Gerçekten bu konularda bizler ne dertliyiz ne de gayretliyiz. İslami açıdan en hassas davranan kişilerde bile helal gıda konusunda hiçbir bilinç görememek tabi ki de bizi üzüyor. Helal gıda arayışı bir moda değil Müslüman’ın bir duruşu olması gerekiyor. Yani belki insanlar ‘ne yiyeceğiz onu yemezsek, bunu yemesek aç mı kalalım?’ diye düşünebiliyorlar. Belli bir süreden sonra da helal gıda arayışından vazgeçebiliyorlar. Ama unutmamamız gerekir ki Allah kulunu helal rızık arama yolunda zorluk çekerken görmeyi sever. Aslında helal rızkı aramak bir cihattır. Bunu unutmamalıyız. Nasıl ki evimize helal lokma getirme derdine düşüyorsak getirdiğimiz yiyeceklerin de helal olmasına dikkat etmemiz gerekiyor. Her zaman her dönem Müslümanların bir imtihanı olmuştur. Maalesef bizim bu dönemimizdeki imtihan da domuz kaynaklı katkı maddelerinin çok fazla kullanılıyor olmasıdır." dedi. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.