Rahmet, bereket ve mağfiret iklimi olan Ramazan ayının gelmesiyle camiler mukabele halkalarıyla doldu. Hz. Muhammed'in her Ramazan ayında Cebrail ile mukabele adı verilen, Kur'an-ı Kerim'i karşılıklı okuma sünneti Diyarbakır’da da rağbet görüyor.
Sur ilçesinde bulunan İslam’ın 5’inci Haremi Ulu Camiinde mukabele halkaları bir baştan diğer başa uzanıyor.
Her yaş grubunun katılım gösterdiği mukabele hakkında değerlendirmelerde bulunan Ulu Camii İmam Hatibi Osman Yağmur, mukabelelere gençlerden katılımın yüksek olduğunu söyledi.
Mukabele halkasında yer alanların yüzde 70-80’inin gençlerin oluşturduğunu ifade eden Ulu Camii İmam Hatibi Yağmur, gençlerin Kur’an’a yöneldiğini, Kur’an’a aşkla şevkle baktığını gördüklerini belirtti.
Kur’an-ı Kerim’in insanlığın saadeti ve selameti için gönderilmiş ilahi kitap olduğunu dile getiren Yağmur, “Kur’an sadece mezarlıklarda, ölülerin üzerine hatimler okunsun diye indirilen bir kitap değildir. Kur’an Cenab-ı Hak’kın Kur’an-ı Mubin’de onlarca ayetinde bildirdiği hükümler muhacesinde beşerin hem bu dünyasını hem de ahiretini mamur etmek, saadet ve selamete erişmesi için, mutluluk içerisinde hayatını idame etmesi için gönderdiği ilahi kitaptır. ‘Ramazan’ deyince aklımıza Kur’an ve Kadir Gecesi gelir. Kur’an’ı Ramazan ayında daha çok okumamız lazım, daha çok zamanımızı Kur’an’la değerlendirmemiz lazım. Çünkü ‘Ramazan’ atalet, tembellik, uyku ayı değildir. İslam’da büyük zaferlerin Ramazan’da elde edildiğinin farkında olmamız lazım. Büyük gayret ve çabaların Ramazan’da olduğunun farkında olmamız lazım.” dedi.
Mukabelenin Peygamber geleneği olduğunu söyleyen Yağmur, mukabele geleneğinin kıyamete kadar devam edeceğine vurgu yaptı.
“Tilavet ederken Kur’an-ı anlamamız, algılamamız, yaşamamız ve yaşatmamız lazım”
Mukabelede ayetleri izah etmek için çaba sarf etmek gerektiğini sözlerine ekleyen Yağmur, “Mukabele geleneği bir Peygamberi gelenektir, bir Cibril geleneğidir. Peygamber Efendimiz (sav) ile Cebrail (as.) ile cereyan eden bu mukabele geleneği günümüze kadar gelmiş ve kıyamete kadar devam edecektir. Tabi mukabele deyince sadece camilerde okuyup geçip, cemaatini kuru kuru dinlediği, anlamadan geçtiği değil, mukabele okurken aynı zamanda can alıcı insanlara hidayet rehberi olan bu kitabın bazı ayetlerin izah etmek ve onlarında bu ayetler hususunda hukufiyeti sağlamak amaçlı çaba sarf etmemiz lazım. Mukabelede bu şekilde daha güzel olacaktır. Sadece okuyup geçerek manasını vermeden halkın, dinleyen kitlenin, cemaatin Kur’an’ın içeriğinden haberi olmadan hareket etmek doğru olmasa gerek. Dolayısıyla mukabeleyi Ramazan’da daha çok okumamız lazım, Kur’an-ı daha çok tilavet etmemiz lazım. Tilavet ederken de Kur’an-ı anlamamız, algılamamız, yaşamamız ve yaşatmamız lazım.” ifadelerini kullandı.
"Gençliğimiz Kur’an’la hemhal oluyor"
Gençlerin mukabeleye katılımının yoğun olduğunu söyleyen Yağmur, sözlerine şöyle devam etti:
“Ulu Camii biliyorsunuz dünyanın merkezi olarak kabul edilen bir yer. Kâbe’den, Mescid-i Nebevi’den, Kudüs ve Şam’dan sonra Diyarbakır Ulu Camii gelir. Bu vesileyle Ulu Camide 3 hatim indiriyoruz, yani günde 3 cüz okuyoruz. Camimizde sabah, öğle ve ikindi namazından sonra mukabele var. Mukabeleye ciddi bir şekilde katılım var. Katılımın yüzde 70-80’i gençleri oluşturuyor. Gençlerin Kur’an’a yöneldiğini, Kur’an’a aşkla şevkle baktığını görüyoruz, artık gençliğimiz Kur’an’a dönüyor. Gençliğimiz Kur’an’la hemhal oluyor, Kur’an’daki emirlerin ne olduğunu öğrenip ve merak ediyor. Artık gençliğimiz, eski gençlik değil. Her ne kadar gençliğin dışarda ‘gençlik kötüye kayıyor’ dense de elbette ki; kötüde olacak ama gençliğimizin ekseriyetinin hakka doğru koştuğunu, iyiliğe doğru koştuğunu, İslam’ı öğrenmek istediğini, Kur’an-ı öğrenmek istediğini, okumak istediğini ve özellikle Kur’an’ın içerisindeki emirlerin ne olduğunun üzerinde durduğunu görüyoruz. Bu durumda bizi mutlu ediyor.” (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.