Gêra Cafer şehitlerini anma programı düzenlendi

Gêra Cafer şehitlerini anma programı düzenlendi
1991-2016 yılları arasında Mardin Dargeçit (Kerboran)'a bağlı Altınoluk (Gêra Cafer) köyüne PKK tarafından düzenlenen saldırılarda şehid olanlar kabirleri başında anıldı.

Mardin’in Dargeçit ilçesine bağlı Gêra Cafer köyünde 1990’lı yıllardan buyana PKK’nin yaptığı saldırılar sonucunda şehit olan 15 köylü düzenlenen programla yâd edildi.

1991-2016 yılları arasında Dargeçit'e (Kerboran) bağlı Altınoluk (Gêra Cafer) köyüne PKK tarafından düzenlenen saldırılarda şehid olanlar kabirleri başında anıldı.

Şehitler Kervanı Platformu tarafından düzenlenen programa, kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, şehitlerin yakınları ve sevenleri katıldı.

Programın düzenlendiği Gêra Cafer köyü taziye evinde şehid edilen 15 köylünün resimlerinin yer aldığı afişler asıldı.

Saat 13.00'de başlayan program, köy İmamı Aydın Aydoğan’ın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Programın açılış konuşmasını babası Şehid olan Ramazan Tokdemir yaptı.

Açılış konuşmasından sonra program Selami Altun Hoca’nın Mevlid-i Şerif okumasıyla devam edildi. Mevlid-i Şerif’in okunmasından ardından şehid yakınları tarafından misafirlere yemek ikram edildi.

Yenilen yemeklerden sonra topluca mezarlık ziyareti yapıldı. Mezarlık ziyaretinin ardından programa konuşmacı olarak katılan Molla Osman Teyfur, şehitlerin mirasına sahip çıkılması gerektiğini söyledi.

Teyfur, "İnsanoğlu yeryüzüne geldiği günden sonra hak ve batıl mücadelesi başlamıştır. Bu mücadelede iman ehli çok kurban verdiği gibi, şeytan ehli de kendi yolunda çok canlar vermiştir. Kendi davaları uğruna kim daha fazla fedakârlık yapıp hizmet ederse ve kim daha fazla zamanını davasına verirse, galip ve muzaffer olanlar onlar oluyor. Hak ehli, Allah yolunda kendilerini kurban verdiklerinde, Allah katında en makbul olanı seçmiş oluyorlar. Aynı şekilde şeytan ehli olanlar ise şeytanın yolunda canını verdiklerinde, dünya ve ahiretlerini heba etmiş oluyorlar."

"Fedakârlık ve zahmetin olmadığı bir dava yürümez." diyen Teyfur, sözlerine şöyle devam etti: "Bu hem hak hem de batıl olan davalar için geçerlidir. Kimse zahmet çekmeden, fedakârlık yapmadan, kurban vermeden davaları uğruna amacına ulaşmamış ve düşmanları karşısında muzaffer olmamıştır.  Birbirini tanıyan mümin ve Müslümanların yürüdüğü yolda, Allah’ın yanında değerli bir konuma ulaştıklarında, hak ve batıl davasına şahit olmaları için, âlemlerin Rabbi Allah, şehitleri aramızdan şeçmiş ve onlara büyük bir mertebe olan şehadeti nasip etmiştir. Allah Kur'an-ı Kerim’de şehitleri övdüğü gibi Resulullah da şehitleri övmüştür."

Teyfur, "Şehitlerin kabirleri yanı başında toplandığımızda, onların yaptıkları fedakârlık ve kahramanlıklarından söz ediyoruz. Bugün şehitlerden daha çok biz kendimizden söz edelim. Şehitler zaten büyük bir makam ve mevkie ulaşarak Allah’ın rızasını kazanmışlardır. Bu sebepledir ki Allah bize ayeti kerimede, 'Allah yolunda şehit olanlara ölüler demeyin' diye buyurmuştur. Yine bir başka ayette Allah, 'zannetmeyin ki şehitler ölüdür' diyerek bize şehitlerin ölü olmadığını buyurmuştur. Resulullah, üç defa Allah yolunda mücadele edip şehit olmayı gıpta etmiştir. İşte bunların hepsi şehid ve şehadetin mertebesini gözler önüne seriyor." dedi.

Özellikle şehitlerin çocuklarının babalarının mirasına sahip çıkarak başkalarına örnek olması gerektiğini belirten Teyfur, "Şehitlerin eşleri, çocukları, kardeşleri herkesten daha çok şehitlerin mirasına sahip çıkmalıdır. Şehitlerin mirasına sahip çıkarak bizlere örnek olmalıdırlar. 'Şehitler bu davadan vazgeçmediği gibi biz de bu davadan vazgeçmeyiz.' demelidirler. Her sıkıntıdan sonra rahatlıklar vardır. Bir zamanlar bu topraklarda çok sıkıntı çektiniz, çok eziyet çektiniz, birçok değerli kardeşlerimizi kurban verdiniz. Bugün bu şehitlerin vesilesiyle bu topraklarda rahatlığa kavuşmuştunuz." şeklinde konuştu.

"Gaflete düştüğümüz zaman din ve imanımızı, can ve malımızı, şeref ve izzetimizi tarumar ederler." diyen Teyfur, "Biz birlikte yürürsek davamız da yürür. Eğer her birimiz bir kenara çekilirsek, dünya nimetlerine aldanırsak gaflete düşmüş oluruz. Gaddar olan düşmanda bunu bekliyor. Gaflete düştüğümüz zaman din ve imanımızı, can ve malımızı, şeref ve izzetimizi tarumar ederler. Bu yüzden dava ehli kardeşlerimizle oturup kalkmalıyız. Birbirimize yol gösterip birbirimize nasihat etmek için bir araya gelmeliyiz. Allah yolunda birlik olmayıp, davasında gevşeklik gösteren milletler sonunda bela ve musibetlere maruz kalmışlardır. Aynı şekilde Ashab-ı Kiram büyük savaşlardan muzaffer olduktan sonra, artık bağ ve bostanlarımızla, çocuklarımızla biraz ilgileneceğiz onlar için biraz çalışacağız dediler. Allah bunun üzerine 'elinizle kendinizi tehlikeye atmayın' diyerek ayet indirdi. Eğer biz mücadeleden, İslam kardeşliğinden uzaklaşırsak, gevşeklik gösterirsek, derdimiz amacımız dünya hayatı olursa, düşmanlarımız yerinde durmaz, topyekun bize saldırır; çocuklarımızı, malımızı elimizden alırlar. Bunun için hepimiz şehitlerin davasını sahiplenmeliyiz. Şehit çocukları babalarının davasına sahip çıkmalıdırlar. Onların mücadelelerini sürdürmelidirler. Babalarının dostlarını dost edinmeli, düşmanlarını da kendilerine düşman edinmelidir." diye belirtti.

Teyfur konuşmasının sonunda, "Korku bizi bu yoldan uzaklaştırmamalıdır. Allah(c.c) dünyayı yarattığı günde,  Şehitlerin ömürlerini ve hayatlarını bu şekilde takdir etmişti. Zamanı gelince de onlara Şehadeti nasip etmiştir." dedi. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.