Gıda fiyatları neden arttı?

Gıda fiyatları neden arttı?
Türkiye’de de Covid-19 salgını sürecinde özellikle de son dönemlerde gıda ürünlerindeki fiyat artışından üreticiden tüketiciye, toptancıdan perakendeciye, devlet yetkililerinden iktidarına ve muhalefetine kadar her kesim şikayetçi.

 

Covid-19 salgını sürecinde tüm dünyada tarım ve buna bağlı olarak gıda ürünlerinde fiyat artışları görünüyor. Gıda fiyatlarının her geçen gün artması özellikle Ayçiçek yağı başta olmak üzere yumurta, et, tavuk, meyve ve sebze gibi temel gıda ürünlerine art arda yapılan ve direkt olarak halkın cebine dokunan zamlar, dar gelirli vatandaşları daha çok mağdur ediyor.

Gıda üreticileri ve sanayiciler ise hammadde fiyatlarındaki artışla birlikte yükselen maliyetlere işaret ediyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gıda fiyatlarındaki artışa dikkat çekerek esnafa hitaben, “Eğer bu süreci böyle devam ettirecek olursanız çok ağır cezalar sizleri bulabilir.” uyarısında bulunmuştu.

Gıda fiyatlarının aşırı derecede artmasının ardından marketlere yönelik fiyat denetimleri yapılmaya başlandı.

Ticaret Bakanlığının gıda ve temel ihtiyaç maddelerine ilişkin 81 ilde yaptığı fahiş fiyat denetimleri sürerken bu kapsamda Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu, 120 firmaya 3 milyon 595 lira idari para cezası verdi.

Son bir haftada bin 674 işletmenin 22 bin 535 ürünü denetlenirken fahiş fiyat artışında bulundukları gerekçesiyle ilgili firmalara 10 bin 911 ile 100 bin 910 lira ceza uygulandı.

Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep İl Temsilcisi Onur Aydın, tarım ürünlerindeki fiyat artışı ve buna bağlı olarak gıda fiyatlarının artışını İLKHA’ya değerlendirdi.

Aydın, gıda ürünlerindeki fiyat yükselişinin en önemli nedenleri arasında girdi maliyetlerindeki artışın yer aldığını söyledi.

Gıda ürünlerindeki fiyat artışının nedenleri arasında tarımsal üretim yapısındaki değişimler, mazot, gübre, yem, elektrik ve doğalgaz gibi girdi fiyatlarındaki artışların da önemli ölçüde etkisi olduğunu belirten Aydın, denetimlerle birlikte fiyatların artmasına neden olan etkenlerin de fiyatına müdahale edilmesi gerektiğini ifade etti.

Köyden kente göç, üretimin planlı ve verimli olmaması gibi etkenlerin de gıda ürünlerinin fiyatının artmasına neden olduğuna dikkat çeken Aydın, tarım politikalarının gözden geçirilmesi çağrısında bulundu.

Gıda ürünlerindeki fiyat artışlarında birçok etkenin söz konusu olduğunu belirten Aydın, üretimde ve özellikle ham madde ürünlerinde dışa bağımlı olunması, dışa bağımlılığın sonucu olarak döviz kurunun yükselmesiyle üretim maliyetlerinin artmasının fiyatlara yansıdığına dikkat çekti.

 “Tüm dünyada gıda fiyatları yaklaşık yüzde 10 ile 15 arasında artış gösteriyor”

Gıda fiyatlarının tüm dünyada arttığına dikkat çeken Aydın, “Pandemi ile birlikte tüm dünyada bazı gıda ürünlerinde beklenenin üzerinde bir fiyat artışı olduğunu görüyoruz. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2020 yılının aralık ayında küresel gıda fiyat endeksini yayınladı. Aralıkta ortalama 107,5 değerini alan endeksin, aylık bazda yüzde 2,2 yükseldiğini gösteriyor. Tüm dünyada gıda fiyatları yaklaşık yüzde 10 ile 15 arasında artış gösteriyor. TÜİK verilerine göre, ülkemizde de 21,08’lik bir artış olduğu verilerle ifade edildi. Yalnız çarşı ve pazarda esnaf ile yaptığımız görüşmelerde bu durum 21,08’in çok gerçekçi olmadığını gösteriyor.” dedi.

“Geçen yıla göre gıda fiyatlarındaki artış yüzde 35 civarında arttı”

Ürünleri, ürün ve girdi maliyetleri bazında değerlendirdiğimizde, gıda işletmelerinde en önemli girdilerden biri ham maddeden sonra enerji maliyetleridir. Enerji maliyetlerinde elektrik bir önceki yıla göre, yüzde 32,3 zamlandı. Doğalgaz ise bir önceki yıla göre, yaklaşık yüzde 35 oranında zamlandı. Gıda üretiminde dışa bağımlı olduğumuz ham maddelerde ise hem pandemi hem de döviz artışından dolayı bir artış var. Döviz kurundaki dalgalanma pandemiden dolayı kuru gıdalara olan rağbet Türkiye’de ve diğer ülkelerde gıda fiyatlarında bir artışa neden oldu. Türkiye’de çarşı ve pazarda yaptığımız değerlendirmelerde, gıda fiyatlarındaki artışın ortalama yüzde 35 civarında olduğunu görüyoruz. Sebze bir önceki yıla göre, yüzde 46 arttı. Sıvı yağ yüzde 50’den fazla oranda arttı. Meyve geçen yıla göre, yüzde 40 oranında zamlandı. Dolayısıyla bu zamlara bakıldığında aslında Türkiye’deki üreticinin de esnafın da bu zamlardan memnun olmadığını görüyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Gıda fiyatları her geçen yıl artacak”

Gıda fiyatlarındaki artışın devam edeceğini belirten Aydın, “Çünkü Türkiye tarım toplumu olmaktan, kırsal alanı cazip hale getirmeye, kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesine dönük halen köklü, radikal değişiklikler yapamadı. Yapısal sorunları bu anlamda çözemedik. 2000’li yılların başında kırsal alanda yaşayanların oranı yüzde 30’larda iken şu anda yüzde 9’lara düştü. Yani Türkiye nüfusunun yüzde 91’i şehirlerde ve sadece yüzde 9’u kırsal alanda yaşıyor. Bu durumda 10 kişinin besleneceği gıdayı köyde sadece bir kişi üstlenmiş oluyor. Kırsal alandaki yaş ortalamasına baktığımızda da kırsal alanda yaşayanların büyük bir bölümünün yaşlı olduğunu, genç nüfusun kırsal alanda çiftçilikle uğraşmak istemediğini ve kırsal alanının halen cazip hale gelmediğini görüyoruz. Bu göstergelerde tarım ürünlerinde gıda ürünlerinin halen artış içinde olduğunu ve önümüzdeki günlerde de artacağını bu göstergeler bize gösteriyor.” şeklinde konuştu.

“Asgari ücrete yapılan zam artan gıda fiyatlarının altında kaldı”

Aydın, “Gıda fiyatlarının artmasından memnun olmayan devlet organlarıdır. Devlet organları da gıda fiyatlarının artmasından şikayetçi. Özellikle son dönemde asgari ücrete yapılan yüzde 20 oranındaki zam artan gıda fiyatlarının altında kaldı. Bir asgari ücretlinin gelirinin yüzde 75’inden fazlasını temel ihtiyaçlarına harcadığını biliyoruz. Muhtemel ihtiyaçlarında büyük bir bölümünü gıda ürünleri oluşturuyor. Gıda ürünleri yüzde 35 artarken asgari ücretin yüzde 20 artması başlı başına bir sorundur. Tüketim malzemelerindeki bu artışın bir kısmının ham madde ve enerji maliyetlerinden dolayı arttığını biliyoruz ama bir kısmının da piyasada belirsiz ekonominin, dalgalı kur politikası ve öngörülemezlik faktörünün artışıyla da ilişkili olduğunu düşünüyorum.” diye konuştu.

Covid-19 salgının ekonomik ve sosyal etkilerini azaltmak amacıyla 17 Nisan 2020’de bazı kanunlara eklemeler yapıldığını, bunlardan birinin de Perakende Ticaret Kanunu’na bir ek yapıldığını hatırlatan Aydın, tedarikçi ve perakendecilerin stokçuluk ve fahiş fiyat artışı ile ilgili uygulamalarını düzenlemek ve denetlemek amacıyla Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu oluşturulduğunu, kurulun piyasada denetimler yaptığını belirtti.

Aydın, Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun son bir haftada 81 ilde bin 674 işletmeyi ve 22 bin 535 ürünü denetlediğini anımsatarak bu denetimlerde yaklaşık 120 firmaya 3,5 milyon lira para cezası verdiğini belirtti.

“Ekonomik risk faktörleri de göz önüne alınmalıdır”

Cezaların caydırıcılık unsuru olduğunu belirten Aydın, “Piyasa ekonomisini düzenleme, vatandaşın da gerçek fiyatlara ulaşmasını sağlamak için doğru bir çaba ve uygulama olduğunu düşünüyorum. Öte yandan üretici ve perakendecinin de korunması gerekir. Sigorta priminin yüksek olması, girdi maliyetlerinin dövize bağlı olması, döviz kurundaki belirsizlikler, ham madde maliyetlerinin dalgalı döviz kurunda çok risk taşıması gibi ekonomik risk faktörlerinin de değerlendirilmesi gerekir. Hem üreticinin hem dağıtımcıların hem de perakendecilerin korunması ve bu salgın ortamında olumsuz etkilenmemeleri sağlamak için gerekli uygulamaların yapılması lazım.” dedi. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.