Gıybet Günahının Neticeleri
Nisanur Dergisi Yazarı Nevin Yapıcıoğlu'nun, , "Gıybet Günahının Neticeleri" adlı yazısı:
Her günah gibi gıybet günahının da hem hukukullah hem de hukukulibad yönü vardır. Gıybet Cenab-ı Hakk’ın yasakladığı bir şeyi reddetmek, hükmünü kabul etmemek, iradesine karşı gelmek, O (CC)’na isyan etmek ve tehditlerini hafife almaktır. Her yerde hazır olduğunu, görüyor olduğunu, biliyor olduğunu yani Semi’, Basir, Habir ve Alim olduğunu önemsememektir. Şefkatle muamele eden, hemen cezalandırmayan, tevbeleri kabul eden, ayıpları örten, günahları silen Rauf, Halim, Tevvab, Settar ve Ğafur esmasını –haşa- hafife almaktır.
Her günah gibi gıybet günahının da hem hukukullah hem de hukukulibad yönü vardır. Gıybet Cenab-ı Hakk’ın yasakladığı bir şeyi reddetmek, hükmünü kabul etmemek, iradesine karşı gelmek, O (CC)’na isyan etmek ve tehditlerini hafife almaktır. Her yerde hazır olduğunu, görüyor olduğunu, biliyor olduğunu yani Semi’, Basir, Habir ve Alim olduğunu önemsememektir. Şefkatle muamele eden, hemen cezalandırmayan, tevbeleri kabul eden, ayıpları örten, günahları silen Rauf, Halim, Tevvab, Settar ve Ğafur esmasını –haşa- hafife almaktır.
Gıybet hukukullah cihetiyle Esma-i İlahiye’ye karşı bir hürmetsizlik olduğu gibi hukukulibad cihetiyle de kul hakkını ihlaldir. İlk başta da gıybet edenin kendisine olan bir kötülüktür. Ona duyulan güvenin, değerin gitmesine ve itibarının kaybolmasına neden olur. Kulluk için yaratılan insanın, ibadetlerini yapma noktasında muvaffakiyetsizliğe sebep olduğu gibi birçok hayırdan da mahrum bırakır.
“Gıybet etmekten sakın; çünkü gıybet edenin duası kabul olunmaz, ibadeti red edilir, gıybet ettikçe de günahı çoğalır.” (Mükâşefetü’l Kulûb)
Gıybet dini bir musibettir ve asıl musibet de dine gelen musibettir. Gıybet eden tövbe edip helallik istemez ise ve gıybeti yapılan kimse tarafından affedilmez ise Allah’ın gazabına uğrar ve hasenatları mahvolur.
“Gıybet, Müslüman kişinin dininde yemeğin midesinde yaptığı etkiden daha hızlı bir etki yapar.” (Kafi)
“Nasıl ateş odunu yer bitirir; gıybet dahi salih ameli yer bitirir” (İmam Cafer-i Sadık)
Nefsin öfkesini, kıskançlığını, kibrini tatmin için birkaç dakikada yapılan gevezelik, günlerce, aylarca belki de yıllarca yapılan ibadetlerin sevaplarını siler götürür. Birçok zorluklarla kılınan namazlar, tutulan oruçlar, verilen sadakalar, cihad anında çekilen ıstıraplardan gelen sevaplar, gıybetini ettiğimiz kişiye “nefsani” düşmanca bir zevkle verilir. Bu durumdan haz duyan ve insanın ikinci bir düşmanı olan şeytanın gıybet hakkındaki düşünceleri “meyvelerim ve şenliğim” şeklindedir.
Hasenatları mahveden bu günah hakkında Efendimiz (SAV) şöyle buyurur: “Kıyamet günü bir şahıs Hakk’ın huzuruna getirilir ve eline amel defteri verilir. Ama işlediği hasenatı defterinde göremez. Bunun üzerine der ki ‘Ya Rabbi! Bu benim defterim değil, hasenatımı içinde göremiyorum.’
Kendisine denilir ki ‘Muhakkak ki Rabbin yanılgan ve unutkan değildir. Senin amellerin halkın gıybetini etmenden ötürü kayboldu.’
Ardından bir başkası huzura getirilip kendisine amel defteri verilir. O şahıs defterinde işlemediği hasenatın kayıtlı olduğunu görür. Bunun üzerine der ki ‘Ya Rabbi! Bu benim defterim değil. Çünkü ben bu amelleri işlemedim’ Ona denilir ki ‘ Filan kişi senin gıybetini etmişti. Bu nedenle de onun hasenatı sana yazıldı.” (Cami el- Ahbâr)
Hasan Basri gibi zatlar kendisini gıybet eden kimseye ikramda bulunur ve ona hürmet ederek “O benim için ibadet ediyor.” derdi.
Bazı gıybet çeşitleri var ki içerik ve sonuç itibariyle insanların dünya ve ahiret hayatlarının harap olmasına sebep olabilir. Mesela Allah’ın elçileri ve dininin mübelliği olan peygamberler, hülefa-i raşidin, sahabi efendilerimiz ve büyük imamlar gibi öncü şahsiyetler hakkında yapılan gıybetin sonucu da büyük olacaktır. Dinin direkleri hükmünde olan bu insanlar hakkında yapılan gıybet direk İslam’a, iman hakikatlerine ve dolayısıyla da insanların ebedi hayatlarına olumsuz etki yapar.
Allah’ı kendilerine vekil kabul eden bu salihler zümresinin himayeleri, onurlarının korunması elbette Rablerine ait olacaktır. Allah (CC), dostluğunu kabul ettiği kulunun dostu ve onun düşmanının düşmanıdır. Allah’ın has kullarına düşmanlık yapmak Âlemlerin Rabbine düşmanlık yapmak demektir.
Resûl-i Ekrem (SAV) miraç sırasında arzetti ki “Ya Rabbi senin katında müminin durumu nedir? Buyurdu ki “Ey Muhammed! Benim dostuma hakaret eden kişi muhakkak ki bana karşı savaş açmış demektir. Ve ben dostlarıma yardıma koşmakta her şeyden daha hızlı ve seriyim.” (Kafi)
Allah’ın dinini, dostlarını ve dolayısıyla insanların ebedi hayatını ve dünyevi hayatını hedef alan bu çeşit gıybetlerin cezası da büyük olacaktır.
Gıybetin bazen toplumsal fitne, kargaşa hatta ölümlere sebebiyet verdiği de olabiliyor. Zulmen bir adamı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibi ise birçok kişinin ölümüne, fitnelere sebep olmak acaba ne gibidir? “Gıybet katl gibidir.” (Kenzü’l-Ummal) Hadis-i şerifinde sonuç itibariyle büyük yıkımlara sebep olan gıybet katle benzetilir. Şu ilahi tehdit ile de insanlar gıybetten şöyle men edilir.
“Arkadan çekiştirmeyi, kaş-göz işaretiyle (başkalarını) alaya almayı adet edinmiş herkesin vay haline.” (Hümeze/1)
Bu ayet-i kerime hakkında Efendimiz (SAV) şöyle buyurur:
“Miraç gecesi göğüslerinden asılmış bir takım erkekler ve kadınlar gördüm. Bunun üzerine Cebrail’e sordum.
‘Bunlar kimlerdir, Ey Cibril?’
Cebrail ‘Bunlar dilleri ile çekiştirip yüzünden de alay edenlerdir.’ Bu ‘Arkadan çekiştirmeyi, kaş-göz işaretiyle (başkalarını) alaya almayı adet edinmiş herkesin vay haline.’ (Hümeze-1) ayetinin tecellisidir.” (Et-Tergip ve’t-Terhib)
Gıybetin berzah âlemindeki karşılığını ise Câbir (RA) şöyle anlatır:
“Bir yolculukta Resûl-i Ekrem (sav) ile beraberdik. Yolumuz iki mezara uğradı. Resûl-i Ekrem (sav), ‘Bunların ikisine de azap olunuyor. Fakat bunlar (sizin nazarınızda) büyük sayılmayan günahlardan ötürü azap olunuyorlar. Biri insanları gıybet ederdi, diğeri de idrarından sakınmazdı’ dedi.” (İbn Ebi’d-Dünya)
Gıybetin ahiret ve berzah âlemindeki karşılığı hakkında farklı farklı rivayetler vardır. Mahiyet itibari ile farklı olan gıybetlerin cezaları da farklı olabilir. Allah sonsuz adaleti ile kimin ne kadar ve ne şekilde azaba uğratılacağını takdir eder. Mesela kendini beğenen ve eğlenmek için insanların gıybetini yapanların akibeti işledikleri günahlara göre olacaktır.
Muaz b. Cebel (RA) der ki; “Sura üfürüleceği gün artık siz dalga dalga geleceksiniz”(Nebe-18) ayetinin tefsirini Resulullah (SAV)’tan sorunca Resulullah (SAV) gözlerinden yaşlar akmaya başladı ve bana şöyle buyurdu:
“Ey Muaz! Ümmetimden on grup değişik ve diğerlerinden farklı suretlerde mahşere çıkarılacaklardır… Maymun şeklinde mahşere çıkarılan kişiler; başkalarını çekiştirenler ve dedikodu edenlerdir…”
Leş yemek köpek, sırtlan gibi yırtıcı hayvanlara mahsustur ve gıybet edenlerin de ahirette o surette haşrolunacağı şöyle bildirilir.
“İnsanların kusurlarını yüzlerinde ve gıyaplarında söyleyenler, koğuculuk yapanlar ve kusursuz olanlara kusur arayanları Allah-u Teâlâ kıyamet gününde köpek suretinde haşredecektir.” (Et-Tergip ve’t-Terhib)
Resûl-i Ekrem (SAV) miraca çıkarıldığı gece cehenneme baktı ve orada leş yiyen bir takım insanlar gördü. Bunun üzerine; “Bunlar kimlerdir, Ey Cebrail?” diye sordu. Cebrail (as), “Bunlar dünyada (gıybet etmek suretiyle) insanların etlerini yiyenlerdir” dedi. (Et-Tergip ve’t-Terhib)
“Dünyada (gıybet etmek suretiyle) din kardeşinin etini yiyen kimseye kıyamet günü (kardeşi ölü olduğu halde eti) takdim edilir ve ‘bunu diri olarak yediğin gibi ölü olarak da ye!’ denir. Adam da bu eti yer, yüzü buruşur, suratı ekşir ve feryadu figan eder.” (Taberani)
Nevin Yapıcıoğlu | Nisanur Dergisi | Kasım 2017 | 72. Sayı
Kaynak:NİSANUR DERGİSİ/DOĞRUHABER
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.