HAKSİAD: Faizsiz ticaretin daha başarılı olması tartışılmaz bir gerçektir

HAKSİAD: Faizsiz ticaretin daha başarılı olması tartışılmaz bir gerçektir
Faizsiz ticaret ve helal kazanç mümkün diyen HAKSİAD Genel Başkan Yarımcısı Maruf İçke, "Faizsiz ticaret mümkündür ve hatta faizsiz olarak yapılan ticaret çok daha başarılı ve verimli olacaktır. Bu kesinlikle tartışma götürmez bir gerçektir." dedi.

Neredeyse her gün bankaların müşterilerini arayıp kendilerine ihtiyaç kredisi verebileceklerini ifade etmeleri, dar boğazda olan veya işlerini büyütmek isteyen insanlar için cazip bir teklif olsa da uzun vadede ciddi problemlere yol açabiliyor.

İnsanların kolay yoldan para kazanmak, tamahkârlık veya düştüğü dar boğazdan kurtulmak için başvurduğu faiz, ailelerin dağılmasına, iflasa ve hatta intiharlara varan neticelerin sebebiyet verebiliyor.

Faizsiz ticaret, helal kazanç ve toplumsal beraberliği, düşkünlerin korunmasını önceleyen zekât ve infak kültürü ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan HAKSİAD Projeler ve İş Geliştirmeden Sorumlu Genel Başkan Yarımcısı Maruf İçke, "Faiz konusu hakikaten ticaret içerisinde çok belirgin bir şekilde ekonominin olumlu veya olumsuz gitmesinde, yalnızca Türkiye ekonomisinde değil dünya tarihinde, ticaretin kuruluşundan beri yapılan projelerin, işlerin, çalışmaların, yatırımların başarılı olma, verimli olma ve sürdürülebilir olma konusunda faizli bir çalışma ile la faizsiz bir çalışma arasında çok derin farklar var." diye konuştu.

İslam'a göre ticaret yapabilmek için İslam hukuku iyi bilinmeli

Faize bulaşmadan çalışmanın mümkün olduğunu belirten İçke, "Mümkün olmayan bir talep olsaydı dinimiz bize bunu emretmez, peygamberimiz bizi bundan men etmezdi. Faizsiz ticaret mümkündür ve hatta faizsiz olarak yapılan ticaret çok daha başarılı ve verimli olacaktır. Bu kesinlikle tartışma götürmez bir gerçektir. Tabii ki ticaretin koşulları, kanunları, gerçeklerini bilmek çok önemlidir. İslam hukuku da bu konuda bazı düzenlemeler getirmiştir. Bu düzenlemelerin takip edilmesi neticesinde yapılan ticaretin daha başarılı olma şansı yüksek olacağı için İslam hukukunun bu konuda getirdiği düzenlemelerin de iyi bilinmesi gerekir. Bir kavram kargaşasından ve yapılan süreçlerin düzenlenmesinden, programlanmasından, planlanma aşamasına kadar yapılacak bütün çalışmalarda İslam hukukunu çok iyi bilinmesi lazım ki farklı farklı görüşlerle bir çatışma olmasın. İslam hukukuyla ticaret yapmak istiyorsak, İslam hukukunun ticarete bakış açısını ve temellerini çok iyi bilmemiz gerekir. Teknik olarak da bunlardan haberdar olmamız lazım." şeklinde konuştu.

"Faiz, legal ve illegal olarak insanların kolay şekilde ulaşılabilir bir olgu haline geldi"

Toplumsal dayanışma açısından zekâtın, yani bir nevi verginin verilmesinin, bunun yanı sıra infakların yapılabilmesi, sosyal dayanışma içerisinde, toplum içerisinde, mağdur olan, maddiyata ihtiyacı olan insanların tespit edilip, onlara yardım edilebilmesi çok önemli olduğunu aktaran İçke, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Faize bulaşmanın en önemli nedenlerinden bir tanesi de zor durumda olan insanların başka bir seçenek bulamayıp faize yönelmeleridir. Zaten faiz de öyle bir hale geldi ki, artık toplumumuzda çeşitli kurumlar aracılığıyla, bankalar aracılığıyla, legal ve illegal olarak insanların, kurumların veya şirketlerin çok kolay ulaşabildiği bir olgu haline geldi. Bir nevi içi zehirli ama tatlı bir şeker gibi vitrinlerde sunuluyor. Hatta belki birçoğumuz rastlamışızdır. Telefonlarımıza bankalardan mesajlar geliyor, aranıyoruz. Adımıza kredi çıktığı belirtiliyor. Maalesef faiz, vitrindeki zehirli bir süs gibi insanların zor anlarında ulaşabilecekleri bir olgu olarak sunuluyor."

Faize bulaşma riski, ahlaki değerlerin yükselmesiyle azalır

Helal kazancın toplum içerisinde adaletin ve sosyal dayanışmanın oluşması açısından çok önemli olduğunu vurgulayan İçke, "Bir kere İslam dini bize helal kazancı bir emir olarak sunuyor. Aynı zamanda faizden uzak durmamızı da emrediyor. Bir Müslüman olarak görevimiz, bu emirlere uymaktır. Bunları yaptığımızda, helal ile hareket ettiğimizde, ahlaki değerlerin yere düşmemesi, düzelmesi açısından önemli bir kazanım elde etmiş oluyoruz. Gerek fert gerekse toplum içinde ahlaki değerler yükseldikçe, insanların faiz gibi olumsuzluklara karşı sabır gücü artmış oluyor." dedi.

Toplumsal mutluluk toplumsal adaletten geçer

İslamiyet'in getirdiği adalet temeliyle işlendiğini söyleyen İçke, "Adaletin olmadığı hiçbir proje, hiçbir zaman uzun vadeli, sürdürülebilir olmaz. Kısa vadede belli bir kesime, belli şirketlere, belli bir üst zümreye fayda sağlıyor gibi görünse de toplum arasında, sınıflar arasındaki farklılık, uçurum derinleştikçe, aslında bu olumsuzluk dönüp tekrar belki o kısa vadede bir kâr elde etmiş gibi görünen insanları da olumsuz yönde etkileyecektir. Yani tıpkı bir vücutta bulunan kolda oluşan enfeksiyonun yalnızca kolda kalmayarak tüm vücuda yayılması gibidir. Dolayısıyla bütün toplumun sosyal olarak mutlu ve adil bir şekilde yaşayabilmesi, bütün toplumun çıkarlarına uygun şekilde bir ticaret yapılması, adalet temelinde hareket edilebilmesi gerekir. Bunun en önemli olgularından bir tanesi de işçinin zamanında hakkının hak ettiği şekilde ödenmesidir. Böylelikle işçi kendini daha mutlu hissedecek, dolayısıyla çalıştığı işletmeye de daha faydalı, daha verimli olacaktır. Dinimiz de bu farkındalığı oluşturmak için gerek ayetlerde, gerek hadislerde, işçinin alın teri kurumadan hakkını ödenmesini tavsiye etmiştir. Bu hem bir hakkın gözetilmesi hem de ticaretin doğru yapılıp sürdürülebilmesi ve toplumun maddi olarak da manevi olarak da refahının sürdürülebilir ve devam ediyor olması açısından bilinçli olarak tavsiye edilmiş, ortaya konulmuş kurallardır." diye konuştu.

Kaynak:İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.