İTO Başkanı Avdagiç: 2030 yılı sonrasındaki tüm senaryolarda teknoloji var
Bu yıl dördüncüsü düzenlenen MÜSİAD Vizyoner Zirvesi, " Dijitali, İklimi, Girişimi, Dönüşümü Fark Et" temasıyla Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleşti.
Sanayi ve Teknoloji bakanı Mustafa Varank'ın katılımıyla gerçekleşen zirvede bir konuşma yapan İTO Başkanı Şekib Avdagiç, Dijital çağ olarak nitelenen 21'inci yüzyılda Türkiye olarak bir farklılık oluşturup varlığımızı ve geleceğimizi teminat altına alacaksak bunu ancak farkındalığı rozet gibi yakamızda taşıyarak başarabiliriz. Yeşil mutabakatın 2030 ve 2050 yılı için bugünden yapılacak yatırımlardan şekillenecek olması esasen Türkiye açısından da çok önemli bir fırsat açıyor. 2030 yılı ve sonrası için çok farklı senaryolar çiziliyor. Tüm senaryolar merkezinde ise sadece teknoloji var." diye konuştu.
"Dünyanın koca bir seraya dönüşmesine sadece 2 santigrat derece kaldı"
1880’den bu yana dünyanın sıcaklığı 1 santigrattan fazla arttığını, ısınmanın 3'te 2'sinin ise 1975 yılından sonra gerçekleştiğini hatırlatan Avdagiç, "Kabaca her 10 yılda bir 0 15 / 020 santigrat sıcaklık arttı. 2021 Yılı ise sıcaklık ölçütlerinler yapıldığı günden bu yana, en yüksek sıcaklıkların yaşandığı yıl oldu. Dünyanın koca bir seraya dönüşmesine sadece 2 santigrat derece kaldı. Yeşil dönüşüm yaklaşan tehlikeye karşı, çözümün en önemli parçası. Avrupa birliği bu kapsamda sınırlı karbon vergisi takvimini net bir şekilde açıkladı. Bunu sürdürülebilir yeni bir model arayışı olarak nitelendirilebilir." şeklinde konuştu.
"Türkiye’nin yeşil teknoloji patenti içinde aldığı pay binde 3"
Avrupa birliği tarafından gündeme getirilen yeşil mutabakatın teknolojik dönüşüm ve ekonomik büyümeyi tetikleyen kapsamlı bir araç olarak görüldüğünü belirten Avdagiç, "Yeşil teknolojileri küresel çapta kendisine rekabet avantajı sağlayacağı bir raunt olarak görüyor Avrupa Birliği. OECD verilerine göre; Son 10 yılda Avrupa Birliğinin yeşil teknoloji patentleri içindeki payı yüzde 25, ABD ve Japonya'nın toplam içindeki payı yüzde 50 civarında. Onların ardından Almanya geliyor. Çin Almanya'ya yetişmek üzere. Son 10 yılda çinin payı yüzde 3'ten yüzde 10'lara çıktı. Üzülerek söylüyorum ki, Türkiye’nin yeşil teknoloji patenti içinde aldığı pay henüz sadece binde 3'tür. Elbette aldığımız payda bir artış var. Oldukça geride olduğumuzda çok açık, dolayısıyla bizim çok hızlı bir çalışma içerisinde olmamız gerekir." dedi.
"2030 yılı ve sonrası için çizilen tüm senaryoların merkezinde sadece teknoloji var"
Yeşil mutabakatın 2030 ve 2050 yılı için bugünden yapılacak yatırımlardan şekillenecek olması esasen Türkiye açısından da çok önemli bir fırsat olduğunu ifade eden Avdagiç, yapılması gerekenlerle ilgili son olarak şunları kaydetti:
"2030 ve 2050’nin üretim dinamikleri bugün başlayacak olan yatırımlarla şekillenecek ve desteklenecek. Yeşil yatırımlar önemli finansal destekler görürken, fosil kaynaklara yatırımların maliyeti bundan sonra çok daha yüksek olacaktır. Bu nedenle rekabetçiliği doğru projelerin uygun finansman modelleri ve maliyetleri ile gerçekleştirilmesi kaçınılmazdır. İlk defa gelişmiş ülkeler ile aramızdaki farkı kapatmada kullanabileceğimiz yeni bir vasat ortaya çıktı. Burada bir anda sıçrama yapabileceğimiz bir alan teknolojik sıçrama ve yenilikçi fikirler olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bu sayede yeni teknolojilerle ekonomi ve sanayi alanında bağımsızlığın temellerini atmamız mümkün olacaktır. Bu bağlamda çağımızda otomasyon ve yapay zekâda çok hızlı gelişmeler yaşanıyor. 2030 yılı ve sonrası için çok farklı senaryolar çiziliyor. Tüm senaryolar merkezinde ise sadece teknoloji var. Kendi kendine giden otomobiller, x dalgalarını okuyabilen makineler ve hayatımıza çok daha fazla giren algoritmalar söz konusudur. Geleceğin işleri ve geleceği olmayan işleri bir arada görmeyi başardığınızda bugünden tökezlemeden geleceğe yürümemiz mümkün olacaktır. Potansiyeli yüksek ama çokta açık olmayan bir fırsat penceresi var önümüzde Türkiye bu fırsatı iyi değerlendirmeli. Ancak bu şekilde en önde olmayı başarabiliriz. Bu yeni teknolojiler dünyasına sağlayacağımız küçük veya büyük bir katkı Türkiye’yi dönüştürme konusunda çok önemli adımlar olacak. Bu bile tek başına 20’nci ve 21’inci yüzyılda, büyük bir değişim rüzgârıyla karşı karşıya olduğumuz gerçeğinin altını çiziyorum. Malkom X, 'değişmeyen tek şey değişimdir' demiş. Bu değişime karşı tek bir kozumuz var. Bu da değişimi görmek, sezmek ve fark etmektir." (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.