"Katliama sessiz kalmak insanlık suçudur"
Diyarbakır İslami STK’ları “Baqews katliamına sessiz kalmak insanlık suçudur” başlığıyla yayımladıkları basın açıklamasıyla, Sur ilçesine bağlı Sarıkamış (Heftgermê) köyü Dürümlü (Baqews) mezrasında PKK’nin bomba yüklü bir kamyonu patlatması sonucu Tanışık (Herbêcın) köyünden 16 kişinin parçalanarak hayatlarını kaybetmesi olayını sert bir dille kınadı.
Yapılan katliamların asla unutulmayacağının vurgulandığı açıklamada, halkın canının ucuz hesaplara kurban edilemeyeceği, baskı politikalarının iflas etmeye mahkûm olduğu, bununla beraber Devletin de halkın güvenliğini sağlamak zorunda olduğu belirtilirken, insan hakları savunucularının da katliamlara sessiz kaldığına dikkat çekildi.
“Katliamı üstlenen PKK, özrü kabahatinden büyük bir şekilde köylüleri işbirlikçi ilan ederek kendisini temize çıkarma yoluna başvurmuştur”
Yayımlanan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “12 Mayıs 2016 saat 22.30 sularında Diyarbakır Sur İlçesi Sarıkamış (Heftgerme) köyü Dürümlü (Baqewsê) mezrasında PKK’nin bomba yüklü bir kamyonu onlarca sivilin arasında patlatması sonucu 16 köylü cesetleri paramparça olarak hayatlarını kaybetmişlerdir. Yapılan katliamı üstlenen PKK, özrü kabahatinden büyük bir şekilde olayın yaşandığı köyü ve köylüleri işbirlikçi ilan ederek kendisini temize çıkarma yoluna başvurmuştur. Bu katliamla büyük bir insanlık suçu işlenmiştir. Ancak zorba örgüt yaptığı bu katliamı meşrulaştırmak için yalan, iftira ve algı yönetimi yoluyla kendisine yöneltilecek eleştirilere kendince bir savunma kalkanı oluşturmaktadır. Fakat katliamı yapanların pişkinliği hiçbir toplumsal tepkiyi dikkate almadıklarının da göstergesidir. Bu pişkinliği kendisine meslek edinmiş PKK için insan ölümlerinin propaganda malzemesi yapılması artık doğal politik bir stratejidir. Hepimizin bildiği gibi bu katliamlara karşı toplumun tepkisiz kalması için de bu propaganda gücünden azami derecede faydalanmaktadırlar. Ancak gerçekler bir yere kadar gizlenebilir.”
“Halkın canını ucuz hesaplarla hiçe sayan PKK’nin Kürtlerin hakkını savunma iddiası büyük bir paradokstur”
PKK’nin şiddet eylemleriyle bölge halkını büyük bir baskı altına almaya çalıştığının belirtildiği açıklamada, “Bölgemizde yaşanan çatışmaların ortaya çıkardığı ölümlerin bilançosu gittikçe artmaktadır. Birileri için bu yaşananlar kanıksanmış ve bu ölümler üzerinden siyaset yapmak sıradan bir hal almış olabilir. Fakat bizler için haksız yere öldürülen bir can bütün insanlığın ölümüyle eşdeğerdir. Yeryüzünde yaşayan hiçbir insanın kanı ucuz değildir. Bölge insanına yöneltilen şiddetle halkın canını ucuz hesaplarla hiçe sayan PKK’nin Kürtlerin hakkını ve hukukunu savunma iddiası da büyük bir paradokstur. Çünkü savunmasız sivil toplumu şiddet eylemlerine desteğe zorlamak ne hak, ne de hukuk arayışıdır. PKK şu anda bölge insanını yapmış olduğu ya da yapacağı eylemlere destek vermesi için büyük bir baskı politikasıyla sindirmeye çalışmaktadır.” denildi.
“PKK Kürt halkının geleceğini çalmakta ve insanlık adına var olan değerlerin altını dinamitlemektedir”
“Yıllarca müesses düzenin baskılarıyla asimile edilen ve değerlerinden uzaklaştırılan Kürt halkı şu anda kendi içinden çıkan ve Kürtleri değerlerinden uzaklaştıran bir örgütle karşı karşıyadır.” denilen açıklamanın devamında şu ifadeler kullanıldı:
“Küçücük çocukları evlerinden ayırıp dağlarda birer ölüm makinesi haline getiren örgüt; hem Kürt halkının neslini ve geleceğini çalmakta, hem de insanlık adına var olan değerlerin altını dinamitlemektedir. Bu örgüt, jakoben tek parti ve tek örgüt diktatoryasını bölgemize hakim kılarak kendine bölgede bir statü temin etme çabasındadır. Ancak dün nasıl ki devletin baskı politikaları ters teptiyse bugün de bu uygulamalar ters tepecektir.”
“Can, mal, ırz ve namus güvenliğini devlet değil de halk sağlamak zorunda kalıyorsa o zaman kaos ve anarşi kaçınılmazdır”
Olup bitenler karşısında sadece şifahi başsağlığı dilemenin ve tazminat ödenerek olayların geçiştirilmesinin devletin toplum nezdindeki konumunu zedeleyeceğine dikkat çekilen açıklamada, “Devletin en büyük görevi kamu güvenliğinin tesisidir. Bu sağlanmadığı sürece devlet halkına karşı vazifesini yapmamış sayılır. Kamu güvenliğinin tesis edilmediği bir yerde devlet olmadığı anlamına gelir. Dolayısıyla sivil, asker, polis ayrımı yapmaksızın devletin güvenlik tedbirlerini alma zorunluluğu vardır. Bütün bu olup bitenler için sadece şifahi başsağlığı dilemek ve tazminat verilerek geçiştirmek devletin toplum nezdindeki konumunu zedeleyecektir. Eğer bir yerde can, mal, ırz ve namus güvenliğini devlet değil de halk sağlamak zorunda kalıyor ve bırakılıyorsa o zaman kaos ve anarşi kaçınılmazdır. Hiçbir kimsenin kendini güvende hissetmediği bir toplumda ise şiddet sarmalı bütün her yeri kuşatır hale gelir.” ifadelerine yer verildi.
“Avrupa insan hakları münadileri nerede, insan hakları kuruluşları nerede, niçin heyetleriniz rapor tutmuyor”
İnsan hakları kuruluşlarının yaşanan katliam karşısında suskun kalışının eleştirildiği açıklamada, şu dikkat çekici ifadeler kullanıldı:
“Dünyanın gözü önünde cereyan eden bu acı olayın failleri belliyken yeryüzünün ‘naif yürekli hak ve değer savunucuları’ niçin bu katliamla ilgili tek bir kınama ve beyanat yayınlamamaktadırlar. Avrupa insan hakları münadileri nerede, insan hakları kuruluşları nerede, niçin heyetleriniz rapor tutmuyor? Yoksa siz de mi PKK’nin zulmünden korkar hale geldiniz? Yoksa bu işten politik bir çıkar devşiremeyecek olmanız sizi ikiyüzlü bir suskunluğa mecbur mu bırakıyor? Ancak bizler buradayız ve sizin bu suskunluğunuza karşı her zaman sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Bütün bu yaşananların acısını yüreğimizde hissederek temenni ediyoruz ki, Kürt halkının malına ve canına kasteden bu menfur olayların derhal son bulmasıdır.”
Cuma günü Ulu Camii’nde kitlesel basın açıklaması düzenlenecek
Diyarbakır İslami STK’ları tarafından yayımlanan basın açıklamasının sonunda, “Bu vesileyle Baqews (Dürümlü) köyünde hayatını kaybeden kardeşlerimize tekrar Allah’tan rahmet diler ve ailelerine de sabır niyaz ederiz. Sivilleri hedef alan saldırıların son bulması amacıyla Cuma günü, Cuma namazını müteakip Ulu Camii’nde düzenlenecek kitlesel basın açıklamasına tüm kardeşlerimizi davet ediyoruz.” çağrısında bulunuldu. Yayımlanan basın açıklamasının tam metnine ulaşmak için tıklayın. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.