Kudüs'ü Slogan Değil, İcraat Kurtarır!

Kudüs'ü Slogan Değil, İcraat Kurtarır!
Sosyolog-Yazar Vedat Demir'in israil'n Mescid-i Aksa ve Filistinli Müslümanlara saldırını ele aldığı "Kudüs'ü Slogan Değil, İcraat Kurtarır!" adlı yazısını istifadenize sunuyoruz...

Sosyolog-Yazar Vedat Demir'in israil'n Mescid-i Aksa ve Filistinli Müslümanlara saldırını ele aldığı "Kudüs'ü Slogan Değil, İcraat Kurtarır!" adlı yazısı:

Dünyanın farklı coğrafyalarında Müslümanlar gerek harici gerekse de dâhili düşmanların zulmü altında kalıyor. Bu işkence baskı ve zulümlere karşı birlik halinde olan ve müdahalede bulunan bir yapı maalesef ki yok.

Zehirlenmiş ve felç olmuş bir İslam toplumu var. Etkili bir çözüm için öncelikle bu zehri damardan boşaltıp daha aktif eyleme geçmeli… Dua telin ve boykot bu tepkilerin en zayıfı… Nitekim bu peygamberimizin de hadislerinde ifade ettiği durumun en somut örneği; "İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle, buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle (ona karşı kin ve nefret beslesin). Bu ise imanın asgarî gereğidir." ”(M177 Müslim, Îmân, 78)

Bunun için öncelikle Müslüman toplumlar gaflet uykusundan uyanıp batılı emperyalist ve kapitalist güçlerce kılcal damarlarına kadar zerk edilmiş zehri boşaltmalı bir an önce kendine gelip ilim, bilim, teknoloji, sanat, spor, ticaret ve üretimde İslami bir şuur ve sorumluluk ile gecesini gündüzüne katıp çalışmalıdır. Fuat Sezgin, Mehmet Nuri Demirağ, Naim Süleymanoğlu gibi çalışmaktan bahsediyorum.

Sadece dua ederek hidayeti ve zaferi beklemek büyük bir yanılgı olacaktır. Bunun için önce adım atmalı  Kutsi bir hadiste Allah kulları için, "O, bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim." Dediği olmalı ve bu doğrultuda şahlanmak için sarsılmaz bir gayret, sebat, azim ve güçlü bir irade ile çalışıp üretmek gerekiyor. İslam’da acziyete miskinliğe yer yok. Hiçbir şey yapmadan sadece dua ve telin sonuç vermeyecektir. Zira o zulme uğrayanların, küçücük çocukların duası şüphesiz bizimkinden daha makbuldür Allah katında…

İslam milletlerini felç eden zehir; dünya sevgisi, mal ve meta edinme hırsı, nefislerin sınırsız isteğine boyun eğme, eğlenme ve eğlence isteği, geleneksel-dini kültür ve yaşam tarzı yerine popüler kültür ile yaşama, ahiret yaşamını unutma vesaire…

Bugün İsrail ve sair coğrafyalarda Müslüman kardeşlerimizin zulüm altında olmasının tek nedeni İslam devletlerinin zayıf olmasıdır. Bunu bu kadar rahat ve insafsızca yapıyor olmalarındaki tek etken onların bizden güçlü olmasıdır. Onlar tüm sahalarda bizden güçlü, biz zayıfız ve daima güçlü olan haklıdır.

Dünya tüm bu olanlara kör ve sağır onun için güçlü olmalıyız ki bu zulümleri yapmaya cesaret edemesinler. Kimse demiyor ki üret. Alma, boykot yap diyor. Çalış demeden dua et demek yeterli değil. Bugün hangi sahada bizden iyilerse tüm o sahalarda onlardan daha iyisi olmadıkça bu zulüm bitmez. Her aile çocuğunu bu ülkü ile yetiştirmeli… Bilimin bayraktarlığını yapacak yeni Harezmilere, Hazarfenlere, Takiyüddinlere, Birunilere ihtiyacımız var. Bu ilim ve bilim adamlarını ülkesinde tutup sonuna kadar destek verip yurt dışına yem etmeyecek Mahmutlara fatihlere ihtiyacımız var.

Bugün tüm dünyanın peşinde olduğu aşı iki Türk tarafından yapıldı. Ancak ne faydaki yaban ellerde yapıldı. Bu bizi değil bize karşı olanların elini güçlendiriyor. Daha nicesi… Bize kazandırdığı bir şey olmadığı gibi aşıyı bile tedarik edemiyoruz.

 Yine ortalığın dolandırıcılardan yangın yerine döndüğü bu zamanda vatandaşın koyununu kurda kaptırmayan Ömerlere ihtiyacımız var.

Güzel şeyler olmuyor değil ancak yeterli de değil. Devletin en üst katından her bir vatandaşa kadar çalışmalı ülke ve İslam toplumlarının menfaati gözetilmelidir. Herkes bu ülkü ile farklılıklarını bir zenginlik sayıp gücünü birleştirmelidir. Kendi fikrini ve yaşam tarzını birbirine dayatmak yerine kucaklayıcı olmalı okları çevireceğimiz asıl düşman bizi zehirleyenlere dönük olmalıdır.  

 

Selahaddin Eyyubi'ye bir genç bağırır. "-Kudüs 'e cihadı emret, başka ne konusundan bahsediyorsun" der.

Selahaddin Eyyubi Cevap vermez...

Cumartesi sabah namazına durmadan önce, Sultan Selahaddin sorar:

"-Dün bana hutbede cihadı emretmemi isteyen genç nerede?"

Ses yok...

Çünkü genç sabah namazına camiye gelmemiştir.

Selahaddin-i Eyyubi der ki ;

"-Vallahi! Cuma namazına gelenler, sabah namazına gelmedikçe Kudüs'e cihadı emretmeyeceğim...

 

 

Kaynak:HÜR24 Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.