Liv Hospital'de Tüp Bebekte Güncel Yaklaşımlar sempozyumu gerçekleştirildi

Liv Hospital'de Tüp Bebekte Güncel Yaklaşımlar sempozyumu gerçekleştirildi
Liv Hospital Ulus Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Kliniği “Tüp Bebekte Güncel Yaklaşımlar -2“ Sempozyumu gerçekleştirdi. Sempozyumda tüp bebekle ilgili gelişmeler ve son teknolojik uygulamalar, ilgili uzmanlar tarafından A’dan Z’ye masaya yatırıldı.

Yoğun katılımın olduğu sempozyumda Türkiye ve yurtdışından birçok hekim konuşmacı ve izleyici olarak yer aldı. Dünyaca ünlü birçok hekimin konuşmacı ve izleyici olarak katıldığı sempozyum yoğun bir katılımla gerçekleşti.  Prof. Dr. Arda Lembet, Doç. Dr. Orhan Bükülmez, Yrd. Doç. Dr. Deniz Gökalp Kaya’nın konuşmacı olarak yer aldığı sempozyumun ilk günü Sunucu Ebru Akel’in katılımıyla halk söyleşisi olarak gerçekleşti. Toplantıda doktorların anlatımlarının ardından merak edilen sorular yanıt buldu. 10 Haziran’da ise sempozyumun bilimsel ayağı yapıldı.

 

Başarılı sonuçlar alınıyor

Bilimsel çalışmaların ortaya konulduğu sempozyumda açılış konuşmasını yapan Liv Hospital Kadın Hastalıkları, Doğum ve Riskli Gebelik Uzmanı Prof. Dr. Arda Lembet, “Özellikle genetik dalındaki ilerlemeler ile tekrarlayan IVF başarısızlıkları ve tekrarlayan gebelik kayıpları daha başarılı sonuçlar alınmasını sağladı. Çocuk sahibi olma problemi dışında ailede ve önceki çocuğunda tek gen hastalığı saptanan veya tam tanı alamamış anne karnındaki fetal bozukluklarda yeni ve ileri genetik teknolojiler ile yine tüp bebek ve preimplantasyon tanı kullanılarak sağlıklı çocuk elde etmenin yolu açıldı” dedi.

 

“Üreme kapasiteleri korunmalı”

 

Tüp bebek tedavisindeki güncel gelişmeleri anlatan Liv Hospital Tüp Bebek Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Deniz Gökalp Kaya “Günümüzde tüp bebek tedavisi gerektiren hastaların profili ve dağılımı 10 yıl öncesine göre belirgin değişiklik gösterdi. Evlilik yaşının ilerlemesi, kadınların iş yaşamında çok daha aktif hale gelmesi ve kariyer nedenli çocuk planlarının ertelenmesi gibi nedenlerle daha ileri yaşta ve daha azalmış yumurtalık rezervli kadınlarla artık çok daha sık karşılaşıyoruz. Elbette bunda artan çevresel toksinler, tütün ve diğer zararlı madde kullanımında artış, beslenme tarzının olumsuz yönde değişimi ve günümüz insanının stres düzeyindeki yükselme de rol oynuyor. Tüp bebek tedavisi başarısız olan ve farklı merkezlerde denemeleri olan “tekrar eden tüp bebek başarısızlığı” hastaları da bebek sahibi olmaya çalıştığı yıllar içinde kısırlık sebebi ne olursa olsun bir süre sonra yaşı ilerlemiş ve yumurtalık rezervi azalmış olacak. Bizler bu hastalar için önceden belirlenmiş standart tedavi protokolleri yerine kişiye ve durumuna özel tedavilerle genetik analiz, havuz yöntemi, embriyo saklama gibi gereken ek laboratuvar uygulamalarını da ekliyor ve bu zor hasta grubunda yüz güldürücü sonuçlar almayı hedefliyoruz” dedi. Günümüzde artan kanser oranının üreme çağındaki kadınları da etkilediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Deniz Gökalp Kaya “Artan kanser sıklığı, yüz güldürücü biçimde artan kanser tedavileri sayesinde artık ölümcül olmaktan uzaklaşıyor. Kadınlar kanseri yenip en doğal hakları olan aile kurma ve çocuk sahibi olmaya yönenmek istiyorlar. Onların da üreme kapasitelerinin mutlaka korunması gerekiyor” diye konuştu.

 

Kadınlar gebeliği erteleyince tedaviler gelişti

Liv Hospital “Tüp Bebekte Güncel Yaklaşımlar” Sempozyum’una katılan Texas Üniversitesi bünyesinde Southwestern Medical Center Dallas’ta Reprodüktif Endokrinoloji ve IVF tedavileri üzerine çalışan Doç. Dr. Orhan Bükülmez “ 1978 yılındaki ilk tüp bebekten bu yana 5 milyondan fazla tüp bebek dünyaya geldi ve bu sayının neredeyse yarısı son 6-7 yıl içinde gerçekleşti. Özellikle 2010’dan sonra tüp bebek, gebelik ve canlı doğumları global olarak artış gösterdi. Bunun bir nedeni sayısı gittikçe artan tüp bebek klinikleridir” dedi. Tüp bebek endikasyonlarının yıllar içinde değiştiğini söyleyen Doç. Dr. Orhan Bükülmez “Eskiden tubal faktör çoğunluk indikasyon iken mikro enjeksiyon teknolojisi ile ağır erkek faktörü olguları da bu gruba dahil edildi. Emriyo biyopsisi yolu ile genetik tanı yöntemi, bilinen tek gen hastalıklarının önlenebilme yolunu açtı. Değişen dünya demografisi ile birlikte kadınlar iş dünyasında erkeklerle eşit oranda katılmaya başladı. Birçok kadın gebeliği erteledi. Türkiye’nin de içinde bulunduğu OECD ülkelerinde ilk gebelik yaşı gittikçe yükseldi. Bunun sonucunda kadınlarda üreme uzmanlarına yöneldi. İleri yaşta daha sık görülen düşük yumurtalık rezervi ya da sadece ileri yaşla birlikte düşen yumurta kalitesine bağlı üreme problemler ile birçok hasta üreme kliniklerine başvurmaya başladı ve tedavi protokolleri de yıllar içinde oldukça değişti. İleri yaş veya düşük yumurtalık rezervi ya da erken yumurtalık yetmezliği olan hastalarda yeni tedavi yöntemleri oluşturuldu” diye konuştu.

Kaynak:HÜR24 Haber

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.