Mustafa Hatemi: İslami uyanış ve davet aşırılıktan uzak olmalıdır
İTTİHAD ULEMA, her yıl İslam coğrafyasından âlim, akademisyen, siyasetçi, STK temsilcileri ve kanaat önderlerinin katılımıyla düzenlediği Alimler Buluşması'nın sekizincisini düzenliyor.
Bu yıl "İslami Uyanışa Rehberlik Etme" temasının öne çıktığı buluşma, İTTİHAD'ın Diyarbakır'daki Genel Merkezi'nde düzenleniyor.
Programa İran'dan katılan Uşnevye Cuma İmamı Mustafa Hatemi, Molla Mahmut Kılınç'ın moderatörlüğünü yaptığı ikinci oturumda, "İslami Uyanışı Yönlendirmede Ulema ve Medreselerin Rolü” konulu konuşmasını yaptı.
"İfade özgürlüğü, kadın hakları gibi sloganlarla İslam'a zarar vermeye çalışıyorlar"
Bugün İslami uyanışı istemeyen ve buna düşmanlık eden kimi insanların bulunduğunu ve farklı isimler adı altında İslam'a düşmanlık edildiğini belirten Hatemi, "Birincisi; haritalar ve sosyal medya üzerinden bu saldırılarını gerçekleştiriyorlar. İkincisi İslam coğrafyasında bulunan kuklaları ile İslam'a zarar veriyorlar. Üçüncüsü kendi sloganları ile İslam'a zarar vermek istemekteler. İfade özgürlüğü, kadın hakları gibi kendilerinin de uygulamadığı bazı sloganlarla İslam'a zarar vermeye çalışıyorlar. Bu kelimeler hak olup, batılın kastedildiği istenildiği sözlerdir." dedi.
"İslami uyanışın aslı sırat-ı müstakim olmaktır"
İslami uyanışın yaşanmaktan olduğunu ve şeytani oyunların boşa çıkacağını kaydeden Hatemi, "İslami uyanışın aslı sırat-ı müstakim olmak ve bunun üzere kalabilmektir. İslami uyanışın başarılı olması için kimi şeylere ihtiyaç var. Birincisi; Allah'a davet, başında alimlerin olduğu bir sorumluluk olmalıdır. Bu uyanış ve bu davet, ölçülü aşırılıktan uzak olmalıdır. Çünkü bizim ümmetimiz ayette belirtildiği üzere vasat bir ümmettir. Peygamber Efendimiz de her zaman itidali ve vasat olmayı seçerdi. Bütün işlerinde buna dikkat ederdik." diye konuştu.
"Davetçi, toplumun dilini anlamalı ve kendisini işitenlerin ihtiyacına göre konuşmalıdır"
Allah'a davet çalışmalarının, asrın diline uygun olması gerektiğini ifade eden Hatemi, "Davetçi, toplumun dilini anlamalı ve kendisini işitenlerin ihtiyacına göre konuşmalıdır. Davetçi, çağımızın gerektiği dile sahip olmalıdır. Ulemamızdan biri, 'Biz, her topluluğa kendileri gibi konuşan bir peygamber gönderdik' ayetini şöyle tefsir etmiştir. Yapılması gereken İngilizler, Çinlilere göre konuşmak değil onların gönlüne hitap etmektir. Bu gönle girme yolunda da davetçinin gözetmesi gereken yollar vardır. Davetçi hikmetle hareket etmeli; ayette 'sen hikmeti kendine ölçü al' buyrulur." şeklinde konuştu.
"Âlimlerin ortak bir duruş takınmaları İslami uyanışa olumlu yansıyacaktır"
Ulemada ve davetçilerde olması gereken bilgi birikiminin diğer insanlardan farklı olması gerektiğini ifade eden Hatemi, "İnsanlara, akıllarına göre konuşun' denilir. Bu davetin halka indirgenmesi ve halkla içi içe olması gerekir. Bu davet, halk tarafından da yapılmalıdır. Çünkü âlimlerin ortak bir duruş takınmaları ve aralarındaki uyum, İslami uyanışa olumlu yansıyacaktır. Tabi ki de kişi tek başına yapacağı şeyler vardır fakat önemli olan beraber ve uyum içinde hareket etmektir." diye konuştu.
Mutlak, taktiksel ve akli birliktelik kavramlarından bahseden Hatemi, "Mutlak birliktelik tek başına her noktada aynı olmayabilir. Taktiksel birliktelik ise tam manasıyla istenilen şeyi getirmeyebilir. Akli birliktelik ise hikmeti beraberinde gerektirir. Bizim istediğimiz de kardeşlik birlikteliğidir. Bu birliktelik, mekan, zaman ve coğrafya ile sınırlı olmayıp bir bütündür. Hatta bu İslam'a has bir şey de değildir. Allah, bununla ilgili Kur'an'da örnekler vermiştir. 'Allah'ın ipine sımsıkı sarılın' ayetinde de ümmetin birliğine işaret etmiştir. 'Ey ehli kitap, gelin ikimiz arasındaki ortak kelime etrafında toplanalım' ayeti de toplu hareket etme ve birlik olmayı tavsiye etmenin bir örneğidir." değerlendirmesinde bulundu.
"Sömürgeciliğin kimi sloganları içimizde yer etmiş"
Müslümanların birliktelik nimetinden kesinlikle rızıklanması gerektiğini vurgulayan Hatemi, "Maalesef Müslümanlar kendi içlerinde kimi gereksiz ihtilaflar, mezhepsel, ırksal ihtilaflar yaşamaktadır. Bugün bizim içimizde maalesef sömürgeciliğin kimi sloganları içimizde yer etmiş. 'Birbirlerine düşür ve birlikteliklerini boz' sloganı bunu bir örneğidir. Kültür cephesi askeri cepheden daha çok stratejik bir öneme sahiptir. Avrupa'da Kur'an'ın yakılması kültürel bir savaşın en büyük göstergesidir. Aynı zamanda Hazreti Muhammed'e yapılan hakaretler, Şiî ve Sunniler arasında ayrıştırıcı meselelerin bulunması, toplumsal kimi ahlaki çöküntü hareketlerin bulunması, Müslümanlar arasındaki fitne tohumlarının arttırılması, Siyonistlerin islam topraklarını güvenli bir şekilde gezip tozmaları da kültürel savaşın bir göstergesidir." şeklinde konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.