Mustazaflar Cemiyeti'nden Şeyh Said Mesajı
Mustazaflar Cemiyeti Genel Merkezi, Şeyh Said Hazretlerinin idam edilişinin 92’nci yıl dönümü münasebetiyle bir mesaj yayımladı.
Şeyh Said Hazretleri ve 46 dava arkadaşının Diyarbakır’da idam edilişlerinin 92’nci yılında Mustazaflar Cemiyeti Genel Merkezi tarafından bir mesaj yayımlandı.
Mesajda, aradan geçen uzun yılların dönemin mustazaflarını ve yaşanan katliamı unutturamadığı, tarihin tekerrür etmemesi için yaşananlardan dersler çıkarmak zorunda olunduğu, Şeyh Said'in defnedildiği yerin artık açıklanması gerektiği belirtildi.
Şeyh Said'in ne bir etnisiteye ne de bir coğrafyaya hapsedilmeyecek kadar büyük bir karaktere ve yüce bir davaya sahip olduğuna vurgu yapılan mesajda, hak-hakikat ve adaletin bir gün muhakkak tecelli edeceği ifade edildi.
Bugün devleti yönetenlerin, 1915'te yaşananlarla ilgili Ermenilerden özür dilediğine, üzüntü beyan ettiğine, fakat kendi halkı ve onun önderlerinin, âlimlerinin uğradığı zulümleri hâlâ görmediğine dikkat çekilen mesajda, bu durumun izahının olamayacağı vurgulandı.
Al-i İmran Sûresinin "Allah yolunda öldürülenleri sakın 'ölüler' saymayın. Bilakis! Onlar diridirler, Rableri katında, rızıklanmaktadırlar.", "Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz." 169 ve 139'uncu ayetleriyle başlayan mesajda şu ifadelere yer verildi:
Aradan geçem bir asırlık zaman ne o günün mustazaflarını ne de zalimlerini unutturabildi
"Tarihte yaşanan müessif, ızdırap verici katliamlardan birine 92 yıl önce bugün şahit olduk. İslam coğrafyasının farklı yerlerinde, İslam ümmetine rehberlik eden birçok ulema gibi Şeyh Said ve 46 yareni de büyük bir zulme uğrayarak şehid edildiler. 29 Haziran 1925’te; İslam'ın şiarlarına, mukaddesatına, karşı başlatılan tasfiye sürecine karşı kıyam ettikleri için 47 seçkin mü'min, muallim, mücahit acımasızca darağaçlarına çıkarıldı. Kendi tebaası önünde idam sehpasına götürülen bu mümtaz şahsiyetler, büyük bir pervasızlıkla katledildiler. Aradan geçen yaklaşık bir asırlık zaman o günün mustazaflarını unutturamadığı gibi zalimlerini de unutturamadı."
Şeyh Said'in kendinden sonra gelen nesiller için numune-i imtisal olduğu belirtilen mesajda, "İslam coğrafyası tarih boyu farklı zulümlere tanıklık etti. Ömer Muhtarlarımız, Hasan el-Bennalarımız, Seyyit Kutuplarımız, İskilipli Atıf Hocalarımız, Abdulkadir Mollalarımız daha niceleri İslam'ın mukaddesatı ve Müslümanların istikbali için yürüdükleri yolda şehid edildiler. İslam gençliği için büyük mücadele örnekliği sergileyen bu mümtaz şahsiyetler gibi Şeyh Said Hazretleri de bir numune-i imtisal oldu. Bugünkü ve sonraki nesiller için hakka giden yolda işaretler bırakan bu öncü kişilikler, fikirleri ve mücadeleleriyle yüce bir davayı miras bıraktılar. Modernitenin gençliği ifsad ettiği bu çağda Kur'an teorisi ve Resullullah'ın sünnetini ihya eden pratikleriyle kurtuluş rehberleri olan başta Şeyh Said Hazretleri olmak üzere tüm önderlerimizi rahmetle anıyoruz." denildi.
"Tarihin tekerrür etmemesi için yaşananlardan dersler çıkarmak zorundayız"
Yarınların güvence altına alınması için yaşananlardan derseler çıkarılması, Şeyh Said ve onun misyonun iyi anlaşılması gerektiğinin belirtildiği mesajda, şu ifadelere yer verildi:
"Bundan 92 yıl önce Diyarbakır'da yaşananları hatırlatmak, o günkü zulmü dile getirmek, zalimlere lanet etmek, sinelerimiz dövmek var olan statükoyu değiştirmeyecektir. Tarihin tekerrür etmemesi için yaşananlardan dersler çıkarmak ve bu kahramanların hayatlarını ortaya koymalarına sebep davayı iyi anlamak zorundayız. Aziz İslam'ın izzetli bahadırlarının mirasını devralmak ve yaşatmak, sadece onları anmaktan değil, anlamaktan ve misyonlarını sürdürmekten geçtiğini bilmeliyiz. Bugünümüzü kurtarmak, yarınlarımızı güvence altına almak için böyle bir mükellefiyetimizin olduğunun farkında olmalıyız."
Ermeniler'den özür dilendi… Kendi halkına ve onun önder şahsiyetlerine karşı gerçekleştirilen zulümler ise hâlâ görülmedi
Bugün devleti yönetenlerin, 1915'te yaşananlarla ilgili Ermenilerden özür dilediğine, üzüntü beyan ettiğine, fakat kendi halkı ve onun önderlerinin, âlimlerinin uğradığı zulümleri hâlâ görmediğine dikkat çekilen mesajın devamında, "92 yıl önce bugün yüreklere bırakılan kor ateş hâlâ sönmemiş, acısı dinmemiştir. İstiklal Mahkemelerinin aldığı keyfi ve hukuksuz kararla Şeyh Said ve 46 dava arkadaşının idam sehpasına götürülmesinin ardından başlatılan hayâsızca akında bölgede bir kıyım yaşandı. Kadın, çocuk, yaşlı demeden binlerce insan yerlerinden yurtlarından sürüldü. Kimileri uzun ve eziyetli yolun çilesine dayanamayarak hayatını kaybetti. Bugün devleti idare edenler, 1915'te 'Ermenilerin o dönemde yaşadıkları acıların hatıralarını anmalarını anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir.' diyerek bir anlamda 'özür/üzüntü beyanında' bulunmuşken, kendi halkına ve onun önder şahsiyetlerine karşı gerçekleştirilen zulümleri hâlâ görmemelerinin bir izahının olacağına inanmamaktayız." ifadeleri kullandı.
"Defnedildiği yerin halka açıklanmamasının haklı bir gerekçesi olamaz"
Şeyh Said'in defnedildiği yerin artık halka açıklanması gerektiğinin altının çizildiği mesajda, "Naaşı bile kendi milletinden gizlenen Şeyh Said Efendi, hâlâ tarihi kaynaklarda iftira ve karalamalara maruz kalmaktadır. Sistemin 92 yıl önceki tavır ve tutumunu devam ettirmesi, bir şeylerin hâlâ değişmediğini bizlere göstermektedir. Halk nezdinde aziz olan Şeyh Said Hazretlerinin, tüm taleplere rağmen defnedildiği yerin halka açıklanmamasının haklı bir gerekçesi olamaz." denildi.
"Hak-hakikat ve adalet bir gün muhakkak tecelli edecektir"
Yaşanan zulümlere ilişkin adaletin bir gün tecelli edeceğine vurgu yapılan mesajda, "Müslüman milletleri, önderlerini katlederek değiştirip dönüştürmeyi hedefleyen mahfiller, halkın değerlerine savaş açarak inkâr ve asimilasyon politikalarını uygulamaya koydular. Kemalist rejimin kurucu kadroları ve ardıllarının büyük mağduriyetlere neden olduğu su götürmez bir gerçekken, bugün büyük aşama kaydetmiş gibi görünseler de sessiz bir çığlık yüreklerde hep var olmaya devam edecektir. Gerçek hiçbir zaman değişmeyecek, hak-hakikat ve adalet bir gün muhakkak tecelli edecektir." diye belirtildi.
"Şeyh Said ne bir etnisiteye ne de bir coğrafyaya hapsedilmeyecek kadar büyük bir karaktere ve yüce bir davaya sahiptir"
Şeyh Said'in büyük bir karaktere ve cihanşümul olan yüce bir davaya sahip olduğunun belirtildiği mesajda son olarak şu ifadelere yer verildi:
"Halkımız Şeyh Said'i, sadece mücadelesiyle hatırlamamalı, onu anlamaya çalışmalı, verdiği bedellerin heba olmaması için gayret etmelidir. O, Allah ve dini için kıyam etmiştir. O, ne bir etnisiteye ne de bir coğrafyaya hapsedilmeyecek kadar büyük bir karaktere ve yüce bir davaya sahiptir. Onun davası ve bu uğurda verdiği mücadele, ondan önceki ve sonraki rehber şahsiyetler gibi cihanşümuldür. Onun hayatı, hak ve batıl mücadelesinden bir kesittir. Şeyh Said'i değerlendirirken bu gerçekler üzerinden değerlendirmek onu gerçek manada anlamamıza katkı sağlayacaktır. Bu münasebetle, 92'nci yılında Şeyh Said Hazretleri ve 46 yareninin şehadetlerini tebrik eder, onları rahmetle yâd ederiz."
Yapılan açıklamada ayrıca, 2 Temmuz Pazar günü saat 17.00'de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Kongre Merkezinde bir anma programı düzenleneceği ve tüm halkın davetli olduğu belirtildi. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.