Mutlu yaşlanma eğitimi
Üsküdar Üniversitesi ve Darülaceze Başkanlığı’nın yürüttüğü “Pozitif Yaşlanma Etkileşim” programı kapsamında 5 hafta boyunca 65 yaş üstü 16 kişiye pozitif yaşlanma eğitimi verildi. Eğitimi başarıyla tamamlayanlara ise katılım belgeleri düzenlenen törenle verildi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın da katıldığı törende süper yaşlanmaya dikkat çeken Tarhan, yaşlı insanın halini, hatırını sormanın o kişide oksitosin etkisi oluşturduğunu söyledi.
Darülaceze sakinleri, destekçileri ve çalışanları “Pozitif Yaşlanma Etkileşim” grubu eğitimi programı kapsamında Darülaceze Başkanlığı binasında bir araya geldi.
Programa, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Darülaceze gönüllüsü ve aynı zamanda da Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu (SHMYO) Müdürü Doç. Dr. Hüseyin Ozan Tekin ile Darülaceze Başkanı Hamza Cebeci de katıldı.
Üsküdar Üniversitesi SHMYO Öğr. Gör. Zeynep Gümüş sorumluluğunda, Dr. Öğr. Üyesi Remziye Keskin eşliğinde gerçekleştirilen proje kapsamında 5 hafta boyunca, 65 yaş üzeri 16 kişiye pozitif yaşlanma eğitimleri verildi. Etkileşim gurubunda başarı gösteren Darülaceze sakinleri düzenlenen törenle katılım belgelerini aldı.
Saygıyı ve iyi geçinmeyi en çok hak edenlerin yaşlılar olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Remziye Keskin projeye inanan ve destekleyenlere teşekkür etti. Öğr. Gör. Zeynep Gümüş ise konuşmasında pozitif psikolojiyi üniversite olarak çok önemsediklerini, öğrencilerine pozitif psikoloji dersini zorunlu olarak okuttuklarını belirtti.
Yaşlanmamak elimizde değil diyen Darülaceze Başkanı Hamza Cebeci pozitif yaşlanma ile güzel ve mutlu yaşlanmanın önemine dikkat çekti. Cebeci, günümüzde gençliğe örnek olacak nesillere ihtiyaç olduğunu da vurguladı.
Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan: “Modernizm insanlığı unutturdu”
Aynı zamanda Darülaceze gönüllüsü de olan Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan insanı önemli kılan, bireyi ve kişiyi ön plana çıkaran modernizmin maalesef günümüzde insanlığı unutturduğunu söyledi. Bugün kalpten kalbe olan yolu unuttuk diyen Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, darülacezenin gönülden gönüle köprü kurduğunu belirtti. Burada yalnızlığın insan sevgisi ile aşıldığını ifade eden Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan insanın dili değil, dilin insanı konuştuğunu ifade etti.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Pozitif yaşlanma çalışması sürdürülmeli”
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan konuşmasında Darülaceze’nin mottusu olan “Hepinizin evi” duygusunu bu programda çok güzel yaşadığını belirtti Prof. Dr. Nevzat Tarhan ilk olarak pozitif enerjisiyle başta Darülaceze Başkanı Hamza Cebeci ve tüm ekibine teşekkür etti. Projenin hayata geçirilmesinde ciddi katma değer ve gayret gösteren Üsküdar Üniversitesi akademik kadrosuna da teşekkür eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şu değerlendirmelerde bulundu; “Burada yapılan çalışmaların sürdürülüyor olması gerekiyor. Artık yaşlılık ile ilgili kavramlar değişti. Bugün süper yaşlanmayı konuşuyoruz. Geçen mart ayında Los Angeles’ta bir kongreye katıldık, beyin haritalama kongresi. Oraya Nobel Tıp ödülü alan tek psikiyatrist Eric Kandel geldi. Şuan 90 yaşında olan Kandel’in hafızayla ilgili bilimde ufuk açan buluşları var. Yolda birlikte yürüdüğümüz sırada kendisine sordum: ‘Baya dinamiksiniz, enerjiniz bol ve halen kongrelere geliyorsunuz, bunu neye borçlusunuz?’ verdiği tek cevap şu oldu; ‘Ben her şeyden keyif almaya çalışıyorum’ ifadelerini kullandı. Bu aslında bizim kültürümüzde var. Şükür kavramı. Küçük, sıradan şeylerden mutlu olma. Sahip olduğun şeyin kıymetini bilmek. Yetinme duygusu dediğimiz şükür kavramını hayatına yaşam felsefesi yapmış.”
Tarhan: “Pozitif yorum yapanlar süper yaşlanıyor”
Konuşmasında süper yaşlanmaya vurgu yapan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, süper yaşlanmada ana başlıklar olduğunu söyledi. Tarhan bu başları şu şekilde sıraladı: “Birincisi bir insanın hayatta pozitif hedeflerinin olması. İkincisi hayatında pozitif anlamların olması. Daha sonra olayları pozitif yorumlaması. Mesela tanıdığın birisi gelirken selam vermedi, negatif yorumlayan hemen der ki adama bak burnu hemen büyüdü. Bu negatif yorumdur, bu stres yapar. Ama pozitif yorum yapan der ki belki beni görmedi, bu Kur’an-ı Kerim’de zan konusu var. Bazı zanlara dikkat edin onlar sizin için günah olabilir tarzında meali olan Ayet-i Kerim var. Zanlarımız bizim kimliğimiz ve kişiliğimizi oluşturuyor. Zan demek yorum yapabilmek demek. Pozitif yorum yapmayı yaşam felsefesi yapan kişiler süper yaşlanma konusuna başarılı olan kişiler.”
Yapılan beyin araştırmalarının süper yaşlanma olanların beyninde stres hormonu kortizon değil de mutluluk hormonu oksitosinin daha çok salgılandığını belirten Tarhan şu örneği verdi:
“Yine 92 yaşında bir hanımefendiye soruyorlar çok mutlu, bu mutluluğu neye borçlusunuz diye… Kendisi; ‘Ben çalışmayan organlarım değil, çalışan organlarımı düşünüyorum’ diyor. 92 yaşında olup ağrı çekmeyen insan yoktur, ama ağrı çekip ah vah etmek insanı kötü bir psikolojiye sokar. Oksitosin hormonunu beyinde salgılamanın yolu da pozitif düşüncedir. Olaylara pozitif yorum yapabilmek. Pozitif yorumlar bir kişinin hayatında varsa, o kişi hem mutlu oluyor, hem üretken oluyor.”
Süper yaşlanmayla ilgili önemli kavramlardan birisi de hayatında pozitif anlamların olması olduğunu ifade eden Tarhan, hayatına anlam katan bir değerin parçası olduğu hissinin de kişi için önemli olduğunu kaydetti. Buraya gelen kişiler hayatlarına anlam katmak için bir şeyler yapıyor diyen Tarhan, sosyal sorumluluk çalışmalarının da hayata anlam katma çabası olduğunu söyledi. Tarhan konuşmasında benmerkezciliğe dikkat çekti.
Yalnızlık neyin sonucu?
Yalnızlık konusuna da değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Modernizim bizde benmerkezciliği yükseltti. 2000’li yıllarda bunun kötü sonuçlarını gördüler, şiddet artmış, ileri yaşta yalnızlık artmış, İngiltere yalnızlıkla ilgili bakanlık kuruldu, Finlandiya’dan da böyle bir haber aldık. İleri yaştaki 8,5 milyon İngiliz evde yalnız yaşıyor. Evlerde ani ölümler var. Bu o kadar sosyal bir sorun olmuş ki, bunun üzerine ne yapabiliriz diyorlar. Ama yalnızlık bir sebep değil, sonuçtur. Neyin sonucu? Son yüzyılda mutluluk paradigmasında büyük bir değişim yaşandı, doğrular değişti. Daha önceki yıllarda insanın yaşam amacı nedir? Sorusuna hayatta anlamlı bir şeyler yapabilmek, vatan ve toplum için hayallerin olsun diye insanların düşünceleri vardı. Daha sonra bu düşünceler değişti. İnsanlar zevkçi oldu. Zevki yaşam amacı oldu. Bunun sonucunda benmerkezcilik ortaya çıktı. Ve yalnızlık ortaya çıktı. Dördüncü olarak da mutsuzluk ortaya çıktı. Buna Kaliforniya sendromu deniyor. Bugün bilimsel platformlarda pozitif psikoloji kavramını konuşuyoruz, mutluluk bilimi diye. Kongrelerde tartışıyoruz, çıkan sonuçlar da kitap haline getiriyoruz. Sonuçlar, Anadolu irfanına işaret ediyor. Mesela minnettarlık eğitimi diyor bağışlayıcılık, öfke kontrolü, stres yönetimi diyor. Merhamet duygusuyla ilgili modüller yazılmış. Şu anda kötülüğün en büyük sebebi empati yoksunluğu olarak biliniyor. Bizim merhamet kavramımız empatinin karşılığı. Bunları topluma öğretmemiz gerekir” dedi.
“Sakın dede ve torun arasına girmeyin”
İleri yaştaki insanlara yapılacak en büyük yardımın sosyal temas olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan yaşlılarla iletişimin önemine dikkat çekti. Tarhan şu ifadeleri kullandı:“Anne- çocuk arasında nasıl oksitosin sağlanıyorsa, yaşlı insanın halini hatırını sormak da onda oksitosin salgılar. Bu hediye almaktan daha evladır. Dede- torun muhabbeti çok meşhurdur bizim kültürümüzde mesela. Onun sebebiyle ilgili şöyle bir düşündüğümde çocukların ihtiyacı nedir? Soru sormak, öğrenmek. İleri yaşlardaki insanlar da bildiklerini anlatmak ister. İkisi bir araya gelince çok iyi anlaşıyorlar. Diğer insanlar sakın dedelerle torunlar arasına girmesin. O iki tarafı da mutlu eden bir şey. Çocuğun tek başarı ihtiyacı akademik başarı ihtiyacı değil, hayat başarı ihtiyacı da var. Çocuğun duygusal beyninin de gelişmesi gerekiyor. İnsan sadece mantıktan oluşan bir varlık değil. İnsan aynı zamanda duygulardan da oluşan bir varlık. Mantık otomobilin şoförü gibidir. Duygu da otomobilin motoru gibi. Motor çok sağlam, çok iyi olabilir ama şoför acemiyse hiçbir şey olmaz. Ama şoför çok ustadır motoru yok, o da bir işe yaramaz. Biri bay mantık, diğeri bayan duygu. İkisi birbirini tamamlıyor. Mantık ve duygunun bir arada olması da geliştirmemizle ilgili. Süper yaşlanmayla ilgili önemli bir kavram da insanın pozitif hedefinin olması. Ve birebir iyili yapmak. Rahibe Teressa’ya soruyorlar dünya nasıl daha yaşanılabilir olur diye o da çok güzel bir cevap veriyor. Birebir iyilik yaparak diyor.”
Kaynak:HÜR24 Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.