Okulda Diyabet Programı
Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği’nin işbirliği, Sanofi Türkiye’nin de yedi yıldır koşulsuz desteğiyle hayata geçirilen ‘Okulda Diyabet’ programı kapsamında bilinçlendirme konferanslarının 2.’si Adana’da yapıldı. Konferansı çok sayıda öğrenci, veli ve öğretmen dinledi, interaktif olarak uzmanlar soruları yanıtladı.
İlk olarak 2010 yılında çocuklarda diyabet konusunda farkındalık yaratmak için hayata geçirilen ‘Okulda Diyabet Programı’ ile bugüne kadar 25 bin okulda, 7,5 milyon öğrenciye,585 bin öğretmene ve 581 bin veliye ulaşıldı. Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği’nin işbirliği, Sanofi Türkiye’nin de yedi yıldır koşulsuz desteğiyle sürdürülen ‘Okulda Diyabet Programı’ kapsamında Adana Sheraton Otel’de bir konferans gerçekleştirildi.
Özellikle çocuklarda görülen Tip 1 diyabet konusunda farkındalık oluşturmak için yapılan konferans, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Bilgin Yüksel’in açılış konuşmasıyla başladı. Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerin de katıldığı toplantıda ayrıca, Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği Başkanı Prof. Dr. Feyza Darendeliler ile Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi ve Okulda Diyabet Programı Koordinatörü Prof. Dr. Şükrü Hatun ‘Çocuklarda Diyabet ve Okulda Diyabet Bakımı’ hakkında bilgiler verdi. Toplantı kapsamında Prof. Dr. Oğuzhan Deyneli ‘Tip 1 Diyabetli Bir Endokrinoloğun Yaşam Deneyimlerini ve Önerilerini’ paylaşarak konuyla ilgili bir belgesel gösterimi de yaptı. Aynı zamanda Tip 1 diyabetli öğrencilerin farklı aktiviteleri ile de katılımcılar oldukça keyifli anlar geçirdi.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Bilgin Yüksel, “7 yıl önce başlattığımız bu proje ile milyonlarca çocuğa, ailesine, öğretmenlere ve uzman hekime ulaştık. Özellikle çocuklarda görülen Tip 1 diyabette bilgili ve bilinçli olmak çok önemli. Bu proje sayesinde diyabetlilerin hayatına dokunarak milyonlarca insanın sağlık yolculuğunda yanlarında olmanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz” dedi.
Proje kapsamında belirlenen illerde konferansların düzenlendiğini kaydeden Yüksel, geçen yıl Gaziantep’te kalabalık bir öğrenci, veli, öğretmen ve hekim grubuyla buluşulduğunu belirtti. 2017 yılının ilk toplantısının bugün Adana’da yapıldığını vurgulayan Yüksel, yılın ikinci yarısında Samsunlular ’la buluşacaklarını söyledi.
“18 bin civarında Tip 1’li hasta olduğu tahmin ediliyor!”
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi ve Okulda Diyabet Programı Koordinatörü Prof. Dr. Şükrü Hatun, Tip 1 diyabetli çocukların tedavisinde kan şekerinin yakın takibi ve uygun şekilde insülin tedavisinin önemli olduğunu söyledi. Diyabetin çoğunlukla erişkin hastalığı olarak bilinmesine rağmen, çocuklarda da sıklıkla görülebildiğini belirten Hatun, “Diyabetli çocukların kendi yaşıtlarından farklı sorunları vardır. Çocuklarda görülen diyabet yakın takip gerektirdiği için bu çocuklarla 7 gün 24 saat ilgilenmek gerekir. Diyabetli çocuklar günde 4 kez kan şekerlerine bakarlar ve buna göre günde 4 kez insülin enjeksiyonu yaparlar. Gündüz zamanlarının çoğunu okulda geçiren diyabetli çocukların yaşadıkları sıkıntıları hafifletmeye destek olmak hedefiyle 2010 yılında; Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği’nin işbirliği ve Sanofi’nin koşulsuz desteği ile ‘Okulda Diyabet Programı’nı’ kurguladık. Bu program sayesinde bugüne kadar 25 bin okulda, yaklaşık 7,5 milyon öğrenciye ulaştık. Öğrencilerin yanı sıra öğretmenlerin, velilerin gündemine diyabet ve Tip 1 konusunu soktuk. Çünkü ülkemizde çoğu okul çağında olan 18 bin civarında Tip 1 diyabetli çocuğun olduğu tahmin ediliyor ve ne yazık ki rakamlar çok yüksek ve gün geçtikçe de yükseliyor” dedi.
Tip 1’li çocukların takibinin diyabet hastalığı yönetiminde çok önemli olduğunu vurgulayan Hatun, “Bu nedenle okul saatlerinde kan şekeri bakılması çok önemlidir. Bu noktada veliler kadar öğretmenler, okul yöneticileri, okul hemşiresi hatta personeli de diyabet ve etkileri konusunda bilgili ve bilinçli olması gerekmektedir. Bu bilinç ve bilgiler sayesinde diyabetli çocuğun hayatı kolaylaşacak ve okulda oluşabilecek ağır hipoglisemi diyabetik ketoasidoz gibi sıkıntılar da yaşanmayacaktır” diye konuştu.
Prof. Dr. Şükrü Hatun, ‘Okulda Diyabet Programı’nın Türkiye’de şimdiye kadar çocuklara yönelik yapılmış tek ve en geniş kapsamlı diyabet farkındalık programı olduğuna dikkat çekti. Hatun, programın amaçları hakkında şunları söyledi “Bu programın üç temel amacı var: Birincisi; Tip 1 diyabet konusunda okul çağındaki çocuklar, veliler ve öğretmenlerde farkındalık yaratmak ve diyabetik ketoasidoz sıklığını azaltmak. İkincisi; okul çağındaki diyabetli çocukların bakımlarını güçlendirmek ve sorunlarını çözmek, üçüncüsü de okul çağındaki çocuklarda sağlıklı beslenme tutumu oluşturmaktır.”
‘Diyabette erken teşhis çok önemli’
Diyabetin ciddiye alınması gerektiğine vurgu yapan Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği Başkanı Prof. Dr. Feyza Darendeliler, Türkiye’de Tip 1’li çocukların bakımının tamamen çocuğa ve ailesine bırakıldığını söyledi. ‘Okulda Diyabet Programı’ sayesinde çok yol kat edildiğini belirten Darendeliler, “Diyabetli çocukların okul yaşamları boyunca sağlıklarının korunması ve kendilerini güvende hissetmeleri için öğretmenlerin aileler ile yakın işbirliğine ihtiyaç var. Öte yandan bu tip rahatsızlıklarda tanının erken yapılması ve tedaviye gecikmeden başlanması çok önemli. Bunun için de günlerinin önemli bir bölümünü geçirdikleri okulda öğretmenlerinin diyabet hakkında bilgili ve bilinçli olması ve diyabetli çocuklara destek olması yaşam kalitelerini artıracaktır” dedi.
Diyabetli çocukların tedavilerini kesintisiz sürmesinin yanı sıra kendi akranları gibi bütün okul aktivitelerine katılmaları için öğretmenlerin bilgili ve bilinçli olması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Darendeliler şu bilgileri verdi: “Diyabetli çocuk ve gençlerin beden eğitim dersleri ve okul gezilerine katılmasında hiçbir sakınca yoktur. Tam tersine egzersiz, kan şekerlerinin daha normal ve düzenli olmasını sağlar. Ayrıca diyabetliler diğer yaşıtları gibi her türlü aktiviteye katılabilir. Diyabetli olmak, tedavinin gerekleri yerine getirildiğinde hemen hiçbir şeye engel değildir.”
İkincisi düzenlenen Okulda Diyabet Programı farkındalık konferansında kendisi de Diyabetli olan Prof. Dr. Oğuzhan Deyneli deneyimlerini ve önerilerini katılımcılarla paylaşırken diyabetli bir doktor olarak diyabetin iyi yönetildiğinde her bir birey gibi hayatımızın en iyi şekilde sürdürebileceğini vurguladı.
Sanofi ‘Okulda Diyabet Programı’ ile diyabetlilerin hayatına dokunmayı sürdürüyor
Sanofi, diyabet alanında 90 yılı aşkın süredir yenilikçi ürünler ve tedavi yöntemleri ile hastaların günlük yaşamlarını iyileştirmek için çalışmalarını sürdürüyor. ‘Okulda Diyabet Programı’na başladığından bu yana koşulsuz desteğini sürdüren Sanofi Türkiye, bu programla 2013 yılında uluslararası alanda en prestijli ödüllerden biri olarak kabul edilen Peer Awards kapsamında En İyi Etki (Impact) kategorisinde Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü. Ödül; ‘Okulda Diyabet Programı’nın hedef kitle üzerinde yarattığı büyük etki ve Türkiye’nin, Sanofi, Devlet ve STK işbirliğiyle ülke çapında çocuklarda diyabetle mücadele yürüten ilk ülke olması ile yer aldı. Ayrıca Okulda Diyabet Programı Sanofi’nin diğer faaliyet gösterdiği ülkelerde de en iyi uygulamalardan biri olarak konumlanırken başka ülkelere de örnek proje olarak ihraç edildi.
Kaynak:HÜR24 Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.