HÜDA PAR Tatvan ilçe teşkilatı tarafından iftar programı düzenlendi. Öğretmenevinde düzenlenen programa, HÜDA PAR Eğitim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı M. Ali Doyar, GİK Üyesi İnan Sur, İstişare Kurulu Üyeleri M. Ali Ortaç, M. Mehdi Oğuz, Zeynelabidin Gülsever, İl Başkanı Celal Gül, Tatvan İlçe Başkanı Sedat Gül, STK temsilcileri, kanaat önderleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programın selamlama konuşmasını yapan Tatvan İlçe Başkanı Sedat Gül, düzenledikleri iftar programına katılan herkese teşekkür etti.
Programda bir konuşma yapan HÜDA PAR Eğitim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı M. Ali Doyar, "Ümmet bazında parçalanmış vaziyetteyiz. Müslümanların kendi aralarında beklenen ve onlara layık olan birliği göstermiyorlar. Bu birliği gösteremedikleri müddetçe de bu hal başımıza gelecek. Sürekli saldırılara maruz kalacağız. Sürekli zulüm altında inleyeceğiz. Bizim Avrupa Birliği’ne girmek gibi bir sevdamızın olmaması gerekir. Avrupa Birliği’nden bize herhangi bir fayda gelmez. Rabbimiz, 'Siz onların Yahudi ve Hristiyanların dinine tabi olmadıkça, onlar gibi inanıp, onlar gibi yaşamadıkça, onlar sizden razı olmazlar' buyuruyor. Biz onlar gibi inanmak ve yaşamak istemiyoruz. Biz onların kontrolüne girmek de istemiyoruz. Biz, bizi yönetmelerini de istemiyoruz. Bizim medeniyetimiz bize yeter. Bizim dinimiz bize yeter." dedi.
"Tek çare Müslümanların kardeşliği, birliği ve beraberliğidir"
Türkiye'nin AB sürecine ilişkin de konuşan Doyar, sözlerine devam etti: "Avrupa ülkelerinin tümüyle Türkiye, insani ilişkiler sürdürebilir. Ekonomik alanda, sosyal alanda, eğitim alanında, ülkelerin birbirine ihtiyaç duyduğu alanlarda ilişkiler geliştirilebilir ve sürdürülebilir. Ama Avrupa Birliği’ne entegre olma konusunda, Avrupa Birliği’ne girilmesinden yana değiliz. Onun bize fayda değil, zarar getirebileceğine inanıyoruz. Biz buna karşıyız. Topluma, insanlarımıza ve halkımıza gittiğimiz her yerde anlatıyoruz ve bunu söylüyoruz. Bunun bizde bilinç halini alması gerekir. Onlar bizden yönetilebilen ülkeler ve insanlar istiyorlar. Biz de bunu kabul etmiyoruz. Tek çare Müslümanların kardeşliği, Müslümanların birliği ve beraberliğidir. Dinimizin emirlerine sarılmamız gerekiyor. Rabbimiz bize yol göstermiştir. Müminlerin kardeş olduğunu birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmeleri gerektiğini söylemiştir. Eğer biz Rabbimizin emirlerine uyacak olursak, onun emirlerini kendi hayatımızda birlik ve beraberlik içerisinde tatbik edebilirsek, Rabbimize inşallah bizi bütün kötülüklerin şerlerinden muhafaza edecektir.”
15 Temmuz ABD destekli darbe girişimine ve toplumun o geceki tutumuna değinen Doyar, önce Allah’ın yardımı sonra da Müslümanların kendi aralarındaki sağladıkları birlik ve beraberlikle büyük tehlikenin bertaraf edildiğini dile getirerek şunları ifade etti:
“15 Temmuz’da bir girişimde bulunmak istediler. Allah, Müslümanlara birlik ve beraberlik duygusu verdi de O'nun yardımı ve izniyle Müslümanlar o gün ve hemen akabinde ki haftalar içerisinde aralarındaki tefrikayı, ayrılığı bir tarafa bıraktılar. Bunun karşısında direndiler ve bu vesileyle darbeciler muvaffak olamadılar. Eğer Allah’ın yardımı olmamış olsaydı ve Müslümanlar birlik içerisinde bu direnişi göstermemiş olsalardı, acaba bugün Türkiye ne halde olacaktı. Belki şu anki Suriye’ye benzer, belki Irak’taki istikrarsız hale benzer, belki Yemen’e benzer bir durum içerisinde olabilirdi. Allah kötülere fırsat vermesin.”
“Emperyalistler İslam ülkelerinin sürekli sorunlarla boğuşmasını istiyorlar”
Emperyalist güçlerin Müslümanlardan beş şeyi istediklerini söyleyen Doyar, “İslam ülkelerinde Müslümanların güçlenmesini, İslam’ın hayat bulmasını istemiyorlar. Bunlar İslam ülkelerinin fakirleşmesini ve istikrarsız hale gelmesini istiyorlar. Bu ülkelerinin zenginlik kaynaklarını sömürmek istiyorlar. Bunlar İslam ülkelerinin birbirine girmesini sürekli sorunlarla boğuşmasını istiyorlar. Bununla beraber Müslümanların özellikle de İslami hareketlerin pasifize olmasını itiyor, asla güçlü olmasını istemiyorlar. Bunun için iki şeyle özellikle ulaşıyorlar ki bunlardan bir tanesi kukla yöneticiler, kincisi de Müslümanların arasındaki bu tefrikaları sürekli kaşıyarak kalıcı hale getirmek istiyorlar. Bugün memleketimize bakıyoruz, İslam beldelerine bakıyoruz ülkeleri bu duruma sokmak için mutlaka kukla yöneticileri atamak istiyorlar. Mısır’da halkın oylarıyla iş başına gelmiş meşru bir hükümet seçildi ama Sisi gibi kukla bir idareci başa getirdiler, bugün Mısır’ın halini görüyoruz. Bugün görüyoruz ki ümmetin sermayesinin biriktiği Suudi Arabistan’a 380 milyon dolarlık silah veriyorlar. Onların parasını alıyorlar. O silahla teröristleri vuracağız deyip yine Müslümanların başına bomba olarak yağdırıyorlar. Müslümanların kanlarını akıtıyorlar. Kukla idareciler olmamış olsaydı bunu kimin vesilesiyle yapacaklardı? İşte Müslümanların içerisinde bulunduğu hal budur.” şeklinde konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.