Peygamber Sevdalıları İstanbul'dan İslam âlemine çağrıda bulundu

Peygamber Sevdalıları İstanbul'dan İslam âlemine çağrıda bulundu
Peygamber Sevdalıları Platformu'nun İstanbul'da düzenlediği "Hazreti Peygamberi Anlama ve Sünnetini Yaşama” etkinliğinde Müslümanlar arasındaki kardeşliğin pekişmesi, vahdetin oluşması için İslam âlemine çağrı yapıldı.

foto-galeri.jpg

​Peygamber Sevdalıları Platformu tarafından İstanbul'da düzenlenen “Hazreti Peygamberi Anlama ve Sünnetini Yaşama” etkinliği büyük bir coşkuya sahne oldu.

Peygamber Sevdalıları Platformu (Evîndarên Pêxember) İstanbul Koordinatörlüğü tarafından, "Hazreti Peygamberi Anlama ve Sünnetini Yaşama” etkinliği düzenlendi. Etkinlikte birlik, beraberlik ve barış mesajları verilerek, Müslümanlar arasındaki kardeşliğin pekişmesi, vahdetin oluşması için İslam âlemine çağrı yapıldı.

Verilen mesajlarda Hazreti Muhammed'in, ırkçılığı ve faizi ayaklarının altına aldığı, günümüz idarecilerinin onu örnek alması gerektiği vurgulandı. İslam coğrafyasında yaşanan tüm sıkıntıların kaynağının, İslam dışı beşerî sistemler olduğu vurgusu yapılarak kötü durum ve vaziyetten kurtulmanın yolunun Allah'a hakkıyla kul olmaktan geçtiğine dikkat çekildi.

Sunuculuğunu Yunus Emiroğlu'nun yaptığı program, Abdulbari Çelik Hoca'nın Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Sanatçılar Selami Güneş, Özcan Atsat, Ender Tekin ve Nurullah Kuray ilahiler seslendirdi.

“Sizin için Allah’ın Resulünde en güzel örnek vardır”

Programın açılış konuşmasını Siyer Araştırmacısı ve Yazar M. Ali Gönül yaptı.

Gönül, "Kardeşlerim biliyoruz ki günümüzde yetişkininden gencine, çocuğuna kadar herkesin örnek aldığı, model aldığı mutlaka bir şahsiyet vardır. Mutlaka birileri çocuklarına artistlerin, sanatçıların, futbolcuların, makam mevki ve statüsü sahiplerinin adını verir. Rol model olarak, örnek olarak onları gösterir. Bugün, günümüzde kendimiz inananlar olarak inançta, fikirde amelde ve duruşta kendimize rol model olarak kimleri, niçin örnek almamız gerektiğine şiddetle muhtacız. Öyle bir muhtaçlık söz konusu ki bu örneklik önümüzde manevi bir kişilik oluşturur. Biz bütün kalbimizle, yüreğimiz ve varlığımızla adayıp yürüyeceğiz. Bu örneklik birçokları açısından farklı kişilikleri bize gösterse de inanan bilinçli Müslümanlar olarak biz bu örnekliğe ancak Allah’ın kitabından, Resulünün sünnetinden bakarız." dedi.

"Allah’ın kitabı ki şaşmaz mecazları vardır. Allah’ın kitabı ki ilahi mesajları iletir. Allah’ın kitabı ki üzerinde sükûttan başka bize düşecek bir şey yoktur." diyen Gönül, "Öyleyse Allah’ın kitabına baktığımızda Ahzab suresinde Allah’u Teâlâ; 'Sizin için Allah’ın Resulünde en güzel örnek vardır.' buyuruyor. Demek ki birileri gibi sanatçıları, futbolcuları, makam ve mevkii olanları değil Allah’ın Resulünü örnek almalıyız. Örnek alırken şuna dikkat etmeliyiz. Bir futbolcuyu örnek alan onun bütün maçlarını izler, hareketlerini bilir. Peki, Resûlullah Aleyhisselamı örnek almak konusundaki iddiamızı hayatımıza nasıl geçirmeliyiz. Resulullah bu örnekliğiyle hayatımızın neresinde yer alır? Bir meşhuru, futbolcuyu tanıdığımız kadar tanıyor muyuz? Sevdiklerini sevip buğz ettiklerine buğz ediyor muyuz? Komşularıyla, çocuklarıyla, akrabalarıyla, ashabıyla ve ümmetle olan irtibatını hangi derecede biliyor ve hangi derecede hayatımızın odak noktası olarak kestirebiliyoruz." şeklinde konuştu.

"Biz Resulullah'ın sevdiklerini seviyoruz, sevmediklerini de sevmiyoruz"

Gönül konuşmasına şöyle devam etti: "Eğer rol model olarak Resulullah’tan bahsediyorsak. Onu anlamaya ihtiyaç duyduğumuz bu zaman dilimi, tarihin hiçbir döneminde bu kadar ihtiyaç ortaya koymamıştı. Çünkü toplum gittikçe bozulmaya, iyilik gittikçe azalmaya, kötülük artmaya başlıyor. Omuzlarımızdaki manevi ağırlık, eşimize, aşımıza, topluma karşı olan sorumluluğumuz Resulullah Aleyhisselamdan alacağımız ilhamla şekillenir. Sünnetini anlamakla şekillenir, şekillenmelidir.

Denilseydi ki; ‘Bir zaman diliminde Allah, Resulünü diriltecek.’ Herhalde o zaman, bu zaman olacaktı. Eğer bizim çocuklarımız, kendimiz bir futbolcuyu tanıdığı kadar peygamberimizi tanımazsa bu ne aymazlıktır, bu ne gaflettir. Umudumuz bu şekilde meydanlarda Allah’ın, Resulünün adını zikreden bu tür etkinliklerdir. Allah'a hamd olsun. Biz Resulünü unutmadık. Biz kitabından onu tanıdık, hayatından, uhuvvetinden, ailesinden, bize miras bırakılan sünnetinden onu tanıdık. Emanetini ayakta tutan bir ümmetin mensubu olmak ne mutlu bize. Bizim sorumluluklarımız topluma karşı, akrabamıza, komşumuza karşı olan sorumluluğumuz ilhamını Allah’ın Resulünden almalıdır. Biz bu meydanda onun sevdiklerini seviyoruz. Sevmediklerini de sevmiyoruz. İlan ediyoruz ki onlardan beriyiz. Biz sevdiklerimizle haşrolacak ve bulunacağız. İnşallah Allah’ın rahmetiyle beraber onun şefaatini umuyoruz."

Gönül'ün konuşmasının ardından Servet İslam, Erhan Dayi ve Rüstem Sakçı Mevlid-i Şerif okudu.

Sanatçılar Özcan Atsat ve Ender Tekin bir kez daha ilahiler seslendirdi.

"Allah Resulü olmadan Kuran, İslam, şeriat asla anlaşılmaz"

Umut Kervanı Vakfı Genel Başkan Yardımcısı ve İttihad-ul Ulema Üyesi Molla Cemal Çınar ise programda yaptığı konuşmada "Allah Resulü'nün hayatını anlamak, onun sünnetini yaşamayı tebaa olarak seçen Peygamber Sevdalıları'na teşekkür ediyoruz. Biz İTTİHAD olarak Allah Resulü’nün zikredildiği, hayatının anlatıldığı her hizmetin altına imzamızı atarız. İslam âlimlerinin merkezinde yer alması gereken Allah Resulünün anlaşılması lazım. Allah Resulü kadar hayatı kayıt altına alınmış ikinci bir insan yoktur. Allah Resulü'nün hayatının anlatılmayan hiçbir noktası yoktur. Kendisinden sonra ismi yâd edilen ikinci bir insan yeryüzünde bulunmamaktadır. Allah Resulünün hayatını, onun kimliğini kişiliğini anlatmayı birkaç dakikaya sığdırmak mümkün değildir." dedi.

"Allah’ın Resulünün içinden çıkarıldığı bir İslam sunulmaya çalışılıyor. Bunun finansörü Amerika’dır, Suud ulemasıdır. Öyle inanıyoruz ki Allah Resulünü devreden çıkarıp ‘Bu hurafedir, bu bidattır.’ diyerek Allah Resulünün çıkarıldığı bir İslam çıkarmaya çalışıyorlar." diyen Çınar "Allah Resulü olmadan Kuran, İslam, şeriat asla anlaşılmaz. Dolayısıyla biz Allah Resulünü methedelim, marşlarımızla o aşkı yaşamaya çalışalım. O’nu bütün âleme rahmet olarak tarif edecek bir cümlemiz yoktur. Durmadan salavat getirsek, bu ayetin içini dolduramayız. Ama Allah’ın methettiği kadar methetmekten çekinmeyelim. O bütün âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Allah, Resulünü tanımlarken; ‘Sen muazzam bir ahlak üzeresin.’ diyor. Peki, hayatımızda Allah’ın tarif ettiği Resulünü ne kadar görüyoruz? Allah Resulünün ibadete bakışı, eşlerine karşı tavırları neydi, evinde ne vardı? Evimiz ne kadar Allah Resulünün evine benziyor?" diye sordu.

"Herkes kendi hayatını Allah’ın Resulüyle kıyaslasın"

Çınar konuşmasına şöyle devam etti: "Allah, yeryüzünde insanoğlunun hayatı için ne lazımsa, mutlaka Allah Resulünden alacağımız bir modelleme vardır. O zaman herkes kendi hayatını Allah’ın Resulüyle kıyaslasın. Nerede açık varsa kapatalım. Siyasetçilerin, sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin, okul müdürlerinin Allah Resulünü örnek alması lazımdır. Bayanların Hz. Hatice’yi örnek alması lazımdır. Allah’u Teâlâ insanların ibadetinden bahsettiği yerde bütün okları, işaretleri kendi üzerine çeker, yani ibadeti kendine has kılar. İtaat etme hususunda ise itaat konusunun geçtiği ayetlerde Allah’u Teâlâ’yla birlikte Resulü Ekrem de mutlak manada zikrediliyor. Okuduğum ayette Allah buyurur ki; “Deki ey Muhammed eğer Allah’ı seviyorsanız bana itaat ediniz ki Allah da sizi sevsin”. Dolayısıyla Resule itaat Allah'a itaatle Kur’an’da geçer. Sünnetin içinde olmadığı bir İslam yayılmak isteniyor. Suud uleması bunun başını çekiyor. Kur’an Müslümanlığı adı altında Allah Resulünün olmadığı bir İslam, İslam değildir. Bunun ne toplumda karşılığı ne de İslam’ın geleneğinde yeri yoktur. Eğer Kur’an Müslümanlığının amacı Kur’an’ın tamamaysa Kur’an’ın birçok yerinde “Ey Muhammed insanlara de ki siz bana itaat edin ki Allah da sizi sevsin.” Allah’ı sevmenin manası Resule itaat etmektir."

Etkinliğin mesajını içeren 10 madde

Molla Cemal Çınar'ın konuşmasının ardından etkinlikte Peygamber Sevdalıları Platformu Sözcüsü İsa Güvendik, Platform'un 10 maddelik mesajını okudu.

Güvendik'in okuduğu 10 madde sırasıyla şöyle:

-Peygamberi anlamak; Kur'an-ı Kerim'i özü ve hikmetiyle kavramaktır. İlahi mesajın amaçlarına ve gayelerine katıksız, duru bir şekilde ulaşmaktır. Bu yol, Efendimizin(sav) açıklayıcı, öğretici ve terbiye edici vasıflarını fehmetmektir. Sünneti yaşamak; tüm amel ve davranışların merkezine rızay-ı ilahiyi yerleştirmektir. Allah'ı (cc) sevmek peygamberi(sav) sevmektir. Onu (sav) sevmek ona (sav) uymaktır.

-Peygamberi anlamak; inanç, amel, fikir ve duruşumuzu İslam ile uyumlu hale getirmektir. Beşeri ideolojilerin, İslam dışı düşüncelerin, bidat, hurafe ve sapkınlıkların şerrinden Allah'a (cc) sığınılmalıdır. Sünneti yaşamak; doğru istikameti ve nebevi yöntemi yol edinmektir. İslami sorumluluk, her şart ve zeminde Müslümanlarla birlikte yol almak ve asla zalimlere meyletmemektir.

-Peygamberi anlamak; "Ey Allah'ın kulları kardeş olun" ilkesinin hakkını ikame etmektir. Bu kardeşlik ancak ve ancak İslam kardeşliğidir. Sünneti yaşamak; Müslümanlar arasında muahat (Kardeşleşme) kurumunu tekrardan inşa etmektir. Muahat; muhaciri-ensara, siyahı-beyaza, fakiri-zengine ulaştırmaktır.

-Peygamberi anlamak; onun (sav) ahlakı ile süslenmektir. Onun muhteşem ve muazzam ahlakını her alanda ilke edinmektir. O’nun ahlakı Kur'an'dı. Sünneti yaşamak; savaşta ve barışta, dostlukta ve düşmanlıkta, sevgide ve nefrette ölçülü olmaktır. ‘Muhakkak Allah aşırı gidenleri ve haddi aşanları sevmez.’ (Bakara 190) düsturu ile ahlaklanmaktır.

-Peygamberi anlamak; ırkçılığa dayalı menfi asabiyetten arınmaktır. Peygamberin (sav) ayakları altında olan ırkçılığı başımıza çıkarmak asabiyyet-i cahiliyedendir. İslam'ın ‘millet’ anlayışı saf ve berrak haliyle ‘ümmet’ anlayışıdır. Sünneti yaşamak; insanlığın onur ve gayretine sahip çıkmak, hududullahı muhafaza etmektir. Hazreti Muhammed’in(sav) ‘Ey İnsanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır.’ nidasını en gür bir şekilde haykırmayı insani görev olarak bilmektir.

-Peygamberi anlamak; İslami nasların ruhuna bağlı kalarak mezhepsel yorumları ve fikri ayrılıkları kültürel zenginlik saymaktır. Mezhepler birer vasıtadır. Aracı amaç kılmak cehalettir. İslam ümmetinin en büyük sorunlarından biri mezhepçilik ve iç çekişmelerdir. Sünneti yaşamak; tarihi olaylardan ibretler alarak geleceğimizi ihya ve inşa etmektir. Mezhepsel tefrikanın ve ayrılığın tedavisi ‘Sakın ha, benden sonra tekrar küfre dönüp de birbirinizin boynunu vurmaya kalkışmayın.’ nebevi ikazına uymaktır.

-Peygamberi anlamak; İslam'ın şiar ve kutsallarına vefa göstermektir. Mescidi Haram, Mescidi Nebevi ve Mescidi Aksa Müslümanların tartışılmaz kutsalıdır. İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksa ve Kudüs şehri, Siyonist işgal altındadır. Sünneti yaşamak; İslam'ın fetih ruhunu ve izzetini diri tutmaktır. Çevresi Allah (cc) tarafından mübarek kılınan Beytül Makdis'i kurtarmak, özgürlüğüne kavuşturmak her Müslüman’ın vefa borcudur.

-Peygamberi anlamak; ‘Sizin en hayırlınız ailesine karşı en hayırlı olanınızdır.’ nebevi mesaja gönül açmaktır. İslam'ın aile ve kadına bakışı; ‘kıymet ve sevgiye dayalı gözden sakınılan değerli birer emanettir’ fikriyatıdır. Sünneti yaşamak; cahiliye bataklığında istismar edilen emanete sahip çıkmaktır. Bu değerli emanet toplumu inşa eden annedir. Annenin değeri ise cennettir.

-Peygamberi anlamak; her zaman ve her şartta en doğru duruşu sergilemektir. Olağanüstü durumlarda bile insanın fıtri haklarını karşılamak Peygamber adaletinin gereğidir. Sünneti yaşamak; insanların can, mal, namus ve diğer yaşam haklarını muhafaza etmektir. ‘Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsizliğe sevk etmesin.’ (Maide 8) ilahi mesajını tekrardan diriltmek her Müslüman’a farzdır.

-Peygamberi anlamak; Kur’an ve sünnet emanetine sahip çıkmaktır. Bu emanet İslam dininin özüdür. Dini naslar bellidir, açıktır ve şeffaftır. Bu naslar sahabenin içtihat ve yorumları ile zenginleşmiş, âlimlerin gayret ve çabaları ile günümüze kadar ulaşmıştır. Sünneti yaşamak; nebilerin, sıddıkların, şehitlerin ve salihlerin yolundan gitmektir. Bu yol İslam dininin özüdür. ‘Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim’ (Maide 3) mesajı değişmez ilkedir.

Peygamber Sevdalıları Platformu Sözcüsü İsa Güvendik'in okuduğu mesajın ardından sanatçılar Selami Güneş, Ender Tekin ve Nurullah Kuray bir kez daha ilahiler seslendirdi.

"Peygamber Sevdalıları Allah Resulünü anlatmaya, okutmaya çalışıyorlar"

Programda bir konuşma yapan Araştırmacı Yazar Said Şahin, "Peygamber Sevdalıları yıllardır Türkiye’nin değişik yerlerinde bu tür etkinlikleri düzenliyorlar. Bunun dışında Allah Resulünü anlatmaya, okutmaya çalışıyorlar. Şubat ayında yaklaşık 300 bin kişinin katıldığı siyer sınavı düzenlediler. Farklı kategoride insanlara Allah Resulünün hayatını okuttular. Peygamber Efendimizi bu tür etkinliklerle, yarışmalarla anlatmaya, okutmaya ve yaşatmaya çalışan peygamber sevdalılarına teşekkür ediyoruz. Çalışmalarında Rabbim muvaffak kılsın." dedi.

"Hazreti Muhammed Allah’a giden yolun cadde-i kübrası olduğu gibi bu dünya hayatında da adalettir, kardeşliktir, huzurdur, saadettir. Bugünkü dünya Hz. Muhammed’in hayatına son derece muhtaçtır. Annelerimiz Hz. Muhammed’in hayatından uzak olduğu için mutsuzdur, gençlerimiz mutsuzdur." diyen Şahin "İslam âlemi, coğrafyası, bütün dünya Hz. Muhammed’in getirdiği adaletten uzaklaştığı için huzursuzdur, yangın yeridir. Resulullah’ın getirdiği adaletten uzaklaştığı için İslam âlemi dağınıktır. Maalesef İslam coğrafyası yangın yerine dönmüştür. Hazreti Muhammed İslam’ın adaletiyle geldiğinde, İslam’a giren topluluklar, milletler izzet buldular. İslam’dan önce isimleri okunmazken, tarih içinde yer almaz iken İslam’la birlikte şeref, izzet kazandılar. İslam’a giren Araplar, Türkler, Kürtler, milletler izzet kazandı. İslam’dan önce bu topluluklar dağınıktı, bölük pörçüktüler. Bu topluluklar zulüm altındaydılar. Araplar bölük pörçüktüler, Türkler kabileler halindeydiler. Kürtler zayıf oldukları için bir taraftan Bizans’ın, bir taraftan Farslıların emri altındaydılar. Farsların devleti vardı ama zulmü yaşıyorlardı. Farslar da huzurlu değildi, adalet içinde yaşayan topluluk değildiler. Hazreti Muhammed gelince Araplar birlik oldu, Kürtler İslam’la tanışınca izzet buldular, Türkler İslam’a girince imparatorluklar kurdu. İslam’la medeniyet kurdular." şeklinde konuştu.

"Adaletin tesisi zulmü ortadan kaldırmaya bağlıdır"

Şahin sözlerine şöyle devam etti: "Ne zaman ki İslam ülkelerini idare edenler adaletten uzaklaşınca İslam âlemindeki kardeşlik bozuldu, birlik dağıldı. Arap Türk’e, Türk Kürd’e, Kürd Türk’e düşman oldu. Dâhili çekişmeler, fitneler İslam âlemini zillete sürükledi. Bu yüzden Kudüs işgal altında. Filistin özgürlüğünü kaybetti, Suriye yıkıma sürüklendi, yemen savaşın yıkımını yaşıyor. Tekrardan bozulan kardeşliğimizi düzeltmek istiyorsak adaleti tesis etmekten başka çıkar bir yol yoktur. Bozulan kardeşliği düzeltmenin, dağılan birliği sağlamanın yolu adaleti tesis etmektir. Adaletin tesisi zulmün ortadan kaldırmaya bağlıdır. Resulullah zulmü ortadan kaldırmakla başladı. Daha peygamberlik gelmeden hılful fudul denilen oluşumda yer alıp zulme cephe açtı. Zulmü ortadan kaldırmanın mücadelesini de akılla, hikmetle vermek lazımdır. İslam âlemi zaten iç sorunlar yaşıyor. Dâhili adavetler İslam âleminin belini bükmüş durumda. Zulmü ortadan kaldıracağız diye durumu çok daha kötüleştirmek çok doğru değildir. Parantez içinde söylüyorum. Suriye’de can yakıcı bir sonuç olarak ortada. Suriye’de zalimi ortadan kaldıralım diye ayağa kalkanlar emperyalist dünyanın gözünün üzerinde olduğu Suriye’yi bu hale sürüklediler. İslam’ın fıkhında yer almıştır. Ortada bir münker varsa atılacak adım durumu daha da kötüleştirecekse o adımı atmak caiz değildir." şeklinde konuştu.

"Değerli kardeşler Allah zulümle ilgilenmiştir. Peygamber zulümle uğraşmıştır. Sadece toplulukların, milletlerin uğradığı zulümle ilgilenmemiştir. Ferdin uğradığı zulümlerle de uğraşmıştır." ifadelerini kullanan Şahin, "Kur’an’ın bütün ayetleri etkileyicidir. Ama en etkileyicilerinden biri de mücadele suresindeki “kocası hakkında seninle mücadele eden ve Allaha şikâyette bulunan kadının sesini Allah işitti” ayetidir. Allah bir kadının uğradığı zulümle ilgileniyor. Gökler ötesinden o kadının sesini işittim diyor. Kur’an-i Kerim’in manşetine çekiyor. Ben hadiseye girmek istemiyorum. Sadece İslam’ın ve İslam’ın Peygamberinin zulüm karşısında verdiği mücadeleyi ortaya koymak adına söyledim. Bizlerin zulmü kaldırmak ve adaleti tesis etmek gibi bir sorumluluğumuz var. Bunu yaparken de İslam âleminin, memleketin içinde bulunduğu durumu göz önünde bulundurup yapıcı bir şekilde yapmamız lazımdır. Hazreti Muhammed'in hayatına Müslümanlar olarak, İslam âlemi olarak muhtacız. Çünkü Müslümanlar Allah’ın Resulünün hayatından uzaklaştılar. Tekrardan Allah Resulünün hayatını yaşarsak, merkeze alırsak inanın geçmişte İslam’a koşan topluluklar, şahıslar gibi insanlık peygamberin hayatının etrafında koşacaktır." dedi.

"Hazreti Muhammed insanlık için rahmet, kurtuluş, hidayet, huzur, barış ve kardeşliktir"

Şahin konuşmasının sonunda şunları söyledi: "Bugün Müslüman olmayan şahıslar İslam’a koşmuyorsa bunun sebebini kendimizde aramalıyız. Düşünün dükkân sahibinin biri dükkânının vitrinine bozuk ürünler koysun. Dükkânda ne kadar kaliteli mal olursa olsun vitrinde bozuk mal varsa müşteri içire girer mi? İnsanlar vitrine bakar. Kabul etmeliyiz ki Müslümanlar olarak vitrine Hz. Muhammed’in ahlakını koymamışız. Vitrine Allah Resulün ’ün adaletini, ahlakını bırakmamışız. Bırakmadığımız için Müslüman olmayanlar İslam’a koşmuyorlar. İslam toplulukları Resulullah’ın ahlakını, getirdiği Kur’an-ı Kerim’i yaşasa, vitrine koysa, yine eskisi gibi topluluklar İslam’a koşacaktır. Geçmişte böyle oldu. Sadece Resulullah döneminde bu yaşanmadı. Resulullah’tan sonra da topluluklar İslam’a koştu. Koca koca Bilim adamları, siyasetçiler İslam’a koştu.  John port adındaki bir tarihçi İslam’a girişini anlatıyor; ben tarihçiyim. Her şeyi araştırdığım gibi İslam’ı ve Hz. Muhammed’i de inceledim. Bu araştırmamı ilmi bir araştırma olarak yaptım ve çocukluğundan başladım. Çocukluğunu tertemiz gördüm. Gençliğine geldiğimde üstün ahlaki özelliklerinden dolayı insanların ona emin sıfatını taktıklarını gördüm. Peygamberliğinde insanların ona eziyet etmelerine rağmen onu davasında sabırlı gördüm. Bütün bunlar bu son peygamberdir dememe yetmedi. Mekke’nin fethine gelince işin rengi değişti. Çünkü gördüm ki yıllarca kendisine zulmetmiş olan Mekke halkı kendisine teslim olmuşken, tir tir karşısında titrerken gördüm ki hepsini bir tarafa bırakıp Mekke halkını affettiğini, Uhud’da amcasının ciğerini çiğneyen kadını affettiğini gördüm ve titredim. Devamında ne yaptı diye merak ettim. Ne yaptı biliyor musunuz? Tekrar Medine’sine döndü. Tekrar arpa ekmeği yemeye, hasır üzerinde yaşamaya başladı. Bütün insanlar diğerlerini yapabilir. Ancak bir peygamber bu büyük zaferden sonra, hazinelerin kendisine aktığı bir peygamber bunu yapabilir. Koştum Müslüman oldum ve secdeye kapandım. Muhammed aleyhisselamın hayatı sadece kendi döneminde insanlığa rahmet, kurtuluş, hidayet, huzur, barış, kardeşlik olmamıştır. Vefatından sonra da insanlığa huzur, barış, kardeşlik olmaya devam etmiştir. Kıyamete kadar da olacaktır. Muhammed aleyhislem Allah’ın nurudur. Kimse nuru söndürmeye güç yetiremeyecektir."

Araştırmacı Yazar Said Şahin'in konuşmasının ardından Sanatçılar Selami Güneş, Özcan Atsat, Ender Tekin ve Nurullah Kuray'ın seslendirdiği ilahilere alanda bulunanlar hep bir ağızdan eşlik etti.

Eller duaya kalktı

Etkinlik Yusuf Tutak Hoca'nın yaptığı dua ile sona erdi. Tutak duasında, "Yarabbi, bizleri de yakınlığın ve dostluğun için seçtiğin, gönüllerine sevgini yerleştirmekle şereflendirdiğin kullarından eyle. Amellerinden razı olduğun, hoşnutluğunla mükafatlandırdığın, terk edilmişliğe bırakmadığın, sadakat tahtına oturttuğun, marifetinle donattığın, kalplerini aşkınla yakıp tutuşturduğun makbul kullarından eyle. Vicdanlarına sana dua ve münacatın hazzını duyurduğun ve hizmete adanmış insanlar haline getirdiğin makbul kullarından eyle. Rabbimiz; senden senin sevgini, seni sevenlerin sevgisini istiyor ve sana yakınlığa vesile olabilecek bütün amelleri bize sevdirmeni diliyoruz. Ey affı güzel Rabbim. Ne olur affının serinliğini gönlümüze duyur. Bizi marifetinle doyur. Allah'ım imanın tadına erdikten sonra yeniden küfre sapmaktan sana sığınırız. Senin inayetinle hidayeti bulduktan sonra sapıklığa düşmekten sana sığınırız. İslam'la şeref kazandıktan sonra o şerefi kaybetmekten sana sığınırız. İzzetten sonra zillete düçar olmaktan ve hak ve hakikati kabul ettikten sonra yanlış hal ve tavırlardan sana sığınırız." temennilerinde bulundu.

Yerli ve yabancı konuklar etkinlikte hazır bulundu

Aralarında HÜDA PAR Genel Başkanı Zekerekiya Yapıcıoğlu ve Başkan yardımcıları da olmak üzere diğer siyasi parti temsilcileri, STK yetkilileri, âlim, aydın, yazar, kanaat önderinden birçok kişi Mewlid etkinliğine iştirak etti.

Etkinliğe Sudan İslami Harekât Liderlerinden Dr. Osman el Beşir, Dr. Muhammed el Halife, Mısır Cemaati İslami Liderlerinden İslam el Gamri, Ürdün Yermük Üniversitesinden Prof. Dr Abdulaziz, Irak Kürdistanı Komala İslami Liderlerinden Dr. Ahmet Cemal, Avukat Beyer Ata, Mamoste Ali İsmail, İran'ın Belucistan bölgesinin tanınmış alimlerinden Abulmecid, Hamas temsilcilerinden Münir Said, Suriye'nin tanınmış alimlerinden Faysal Kasım Tavil,  Fatih Akıncılar Onursal Başkanı Mehmet Şahin, Erbakan Vakfından Halil Çelebi, İsmail Çelebi, Hindistanlı iş adamı Abdulhak katılım gösterdi.

Etkinlikten notlar

Miting Alanındaki çalışmalar, bir gün öncesinden sabahın erken saatlerine kadar sürerken günün ilk ışıklarıyla beraber halkın alana gruplar halinde akın ettiği görüldü.

Salâvat ve tekbirler eşliğinde 7'den 70'e her yaştan peygamber sevdalısı, birbirinden güzel görüntüler oluşturdu.

Alana gelen seyyar satıcılar ise platform görevlileri tarafından satışlarını daha rahat yapmaları ve düzenin korunması için kendileri için belirlenen noktalara yerleştirildi.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da platform tarafından, mağdur ve ihtiyaç sahipleri yararına alanda kermes kurularak hem halkın hem de görevlilerin yeme-içme ihtiyaçları giderilmeye çalışıldı.

Alana ulaşımın rahat sağlanması amacıyla Peygamber Sevdalıları Platformu tarafından kentin farklı noktalarından ücretsiz seferler düzenlendi.

Miting alanında kadın ve erkeklerin birbirine karışmaması için araya uzun şeritler çekilirken platform tarafından görevlendirilmiş erkek ve bayan görevliler de olası izdihamın önüne geçmek için güvenlik koridoru oluşturdu. Polis de erkeklere ayrı, bayanlara ayrı arama noktaları oluşturdu.

Etkinlik alanında kaybolan çocuklar için kayıp çadırı, kadın ve erkekler için de birer sağlık çadırı ve çevrede bulunan sahipsiz eşyaların teslim edilmesi için ayrıca bir birimin oluşturulduğu gözlendi. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.