Prof. Dr. Köse: Din, bütünüyle düzenleyen bir yapıya sahiptir
HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanlığı tarafından İstanbul'da "Toplumsal Mutabakat Arayışı ve Yeni Anayasa" çalıştayı gerçekleştirildi.
Topkapı'da bir otelde düzenlenen çalıştayda, 3 farklı panel oturumu ile yeni anayasa çalışmalarında takip edilmesi gereken yol haritası, dikkat edilmesi gereken hususlar ve toplumun beklentilerine ilişkin önemli değerlendirmeler yapılıyor.
Şeyh Cemal Mürsel Hoca'nın Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan çalıştay, HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcı ve İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanı İshak Sağlam'ın açılış konuşması ile devam etti.
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu da bir selamlama konuşması gerçekleştirdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi 29. Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, "Neden Yeni Bir Anayasa? Türkiye'nin Anayasa Serüveni" başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.
Çalıştayın ikinci oturumunda Prof. Dr. Saffet Köse, "Aile ve Fıtratın Korunması" başlığıyla bir konuşma gerçekleştirdi.
Bugün insi ve cinni şeytanların aileyi hedef aldığını belirten Köse, "Çünkü aileyi bozduğunuzda her şeyi bozuyorsunuz. Bu yüzden ailenin kendine özgü, doğal kuralları vardır. Fıtrat dediğimiz şey de aslında budur. Kadınlık ve erkeklik normları. Dolayısıyla bunlar üzerinden çok fazla oynanıyor. Aile; uygun kadın ve erkek arasında kurulan, kadınlık ve erkeklik normlarına göre düzeni olan, cinsel hayatı düzenleyen, neslin temiz bir şekilde üremesini temin eden, bunu hedefleyen, doğumun meşruiyetini sağlayan esnek bir hiyerarşisi olan kurumsal yapıdır." dedi.
Ailenin kavramı üzerinde bir takım oynamaların olduğunu ifade eden Köse, "Bu oynamalar özellikle feminizm hareketi üzerinden ve daha sonraları feminizmin 'eşcinsel özgürlük hareketine' eklenmesi ile de çok farklı bir boyuta taşınarak aile üzerinde yeni bir dönemi başlatmak istedikleri, bir süredir içerisinde bulunduğumuzu ifade etmek istiyorum. Özellikle şunu vurgulamak isterim ki din, bütünüyle düzenleyen bir yapıya sahiptir. Çünkü aile ile ilgili insanlığın maslahatı sabittir. Bu kurallar o yer ve zamana göre değişmeyen sabit kuralları belirlediği için ve o da sabit maslahatı korumak üzere geldiği için ayrıntılarıyla gelmiş hükümlerdir. Tevrat, İncil, Zebur bozulmuştur. Açın bakın onlarda da bu ayrıntıları görürsünüz. Kur'an-ı Kerim'de ve efendimizin sünnetinde neler varsa oralarda da aynı şeyler var aslında. Fakat modern dünya kendisini din karşıtlığı üzerinde kurduğu için bunları bir tarafa bırakıyor ve artık arzuların hükmettiği bir insanın özgürce davranabildiği düşünülerek dilediği gibi hareket edebildiği bir dünyaya yönlendiriliyor insanlar." şeklinde konuştu.
"Kadın bedeninin özgürlüğü ve kontrolü gibi kavramlar üzerinden yürütülen bir zihniyet değişikliği söz konusu"
Köse, "Geldiğimiz noktada aileyi ilgilendiren şöyle bir durum var; cinsiyetsiz insan, ailesiz toplum, nikahsız cinsel hayat ya da cinsel özgürlük önünde bir temayülün güçlendirilmesi çabaları, cinsiyet disforisi yani insanın cinsiyetini beğenmemesi, cinsiyetini değiştirmeye çalışması, toplumsal cinsiyet eşitliğinin kutsanması, evliliğin çeşitlenmesi arayışları (gay, lazbiyen evliliği), kadın bedeninin özgürlüğü ve kontrolü gibi kavramlar üzerinden yürütülen bir zihniyet değişikliği söz konusu bütün dünyada. Bunlar doğrudan artık aileyi ilgilendiriyor. Aileye yönelik tehditler içerisinde yer alan konuların bazıları bunlar." diye konuştu.
Bakara suresinin 204-206 ayetlerinden, "Hasımların en azgınları içerisinde öyleleri var ki yönetimi ele geçirip egemenliğini kurduklarında yeryüzünü ifsat etmek, harsı ve nesli bozmak gibi bir çaba içerisine girerler." buyruğuna atıfta bulunan Köse, "Buradaki 'hars'tan maksadın kadın olduğunu söylüyor bazı müfessirler. Bu kadınlık normlarının bozulmasıyla birlikte bir ifsat ortamının oluşturulduğunu söylüyor Kur'an-ı Kerim. O yüzden şimdi işte biz bu kültürel hegemonya içerisinde kendi değerler dünyamızın dışında, dışarıdan din karşıtlığı üzerinde kurulmuş bir zihniyetin ürettiği kavramlarla bir tarafta Müslüman diğer tarafta mutlu kalmaya çalışıyoruz. Bu mümkün değildir." dedi.
Feministlerin, toplumsal cinsiyetin, kadın ve erkekliğin biyolojik olmadığını, cinsiyetin toplumsal olduğunu ve dolayısıyla da bunun mücadelesini verilmesi gerektiğini söylediğini aktaran Köse, "Batı dünyasında bu çalışmaların ortaya çıkardığı problemler görülmeye başlandı. Batı dünyasının özellikle Yahudiliğin, Hristiyanlığın diğer dinlerin vesaire kadına yaptığı büyük işkenceler var. Aslında feminizmi doğuran da biraz bunlar." diye belirtti.
Köse, "Farklılıklarımızı bir zenginlik olarak görüp kendi değerler dünyamızın içerisinde bunları ele almamız gerekiyor diye düşünüyorum. O yüzden kendi kavramlarımız üzerinden kendi dünyamızı inşa etmeliyiz. Özgürlük, haklar, eşitlik vesaire evet bunlar birer değerdir ama kendi değerlerimizle bunları mayalamadığımız sürece bunlar bize problem olarak dönüyor." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak:İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.