“Ramazan ayı şarj olma ayıdır”
Diyarbakır İl Müftüsü Burhan İşliyen, Ramazan ayında Müslümanların yapması gereken hususlara değinerek, Ramazan ayını şarj olma olarak tanımladı. İşliyen, Ramazan ayında Kur’an-ı Kerim’in anlaşılması gerektiğini sözlerine ekledi.
Ramazan ayında Kur’an-ı Kerime yönlenmesi gerektiğini ifade eden İl Müftüsü İşliyen, Teravih Namazlarına iştirak edilmesi tavsiyesinde bulundu.
Ramazan ayını 11 ayın sultanı yapan unsurun Kur’an-ı Kerim olduğunu dile getiren İşliyen Kur’an-ı Kerim’in indiği zaman, indiği şehre ve Hz Muhammed’e gönderilmesine dikkat çekti.
İşliyen, “Ramazanı ‘Şarj olma’ diyerek yorumlayabiliriz. Bir şey düşünün indiği ayı ayların sultanı ilan ediyor, indiği geceyi gecelerin sultanı ilan ediyor, indiği insanı âlemlere rahmet haline getiriyor, indiği şehri de şehirlerin, beldelerin en hayırlısı ilan ediyor. Ramazanda asıl yönelmemiz gereken şey Ramazan’ınsultanı Kadir Gecesini en hayırlı gece, Efendimizi (as.)insanların en hayırlısı, Mekke’yi şehirlerin anası, en hayırlısı haline getiren yegâne sebep Kur’an-ı Kerim’dir. Birincisi Ramazan-ı Şerifte Kur’an-ı Kerim’e yönelmek gerekir. Ramazan öyle mübarek bir aydır ki Efendimiz (as.) ‘Hayrından mahrum olan başka neyden istifade edebilir. Ramazanın hayrından mahrum olan kişi her şeyden mahrum olmuştur’ buyuruyor. Dolayısıyla Ramazan ayı biraz çaba gösterdiğimiz takdirde affedilmemizin kolay olduğu bir zaman dilimdir.” dedi.
“Ramazan ayında tutulan bir gün oruç senenin tamamında tutulan oruçlardan daha hayırlıdır”
Ramazan ayını açlığa mahkûm olarak değerlendirilmemesi gerektiğine vurgu yapan İşliyen, Ramazan-ı Şerif günlerinin oruca tahsis edilen günler olduğunu söyledi.
Müslüman için farz olan orucun Ramazan orucu olduğunu hatırlatan İşliyen, “Onun dışında oruç tutmazsa Allah katında sorumlu olmaz. Efendimizin (as.) hem fiilen uygulandığı hem de tavsiye ettiği başka oruçları vardır; muharrem ayı orucu, zilhicce orucu, Pazartesi-Perşembe orucu, kameri ayların 13-14-15’inde tutulan oruçlar. Bunlar tutulabilir, sünnettir, müstehaptır şeklinde değerlendirilir ama Ramazan ayında tutulan bir gün oruç senenin tamamında tutulan oruçlardan daha hayırlıdır. Efendimiz (as.) ‘Bir insan kasten Ramazan da orucunu tutmazsa onun yerine senenin tamamını oruç ile geçirse Ramazan da tuttuğu orucun yerini tutmaz’ buyuruyor. Çünkü o günlerde oruç tutmayı Allah farz kılmıştır. Allah (cc.) ‘Kim o aya ulaşırsa oruç tutsun’ buyuruyor. Allah’ın istediği zamanda Allah istediği şekilde yapmaktır bizim için önemli olan.” ifadelerini kullandı.
“Kur’an-ı Kerim mutlaka anlaşılmalıdır”
Ramazan’da Kur’an-ı Kerim ile muhabbetin gözden geçirilmesi tavsiyesinde bulunan İşliyen sözlerine şöyle devam etti: “Kur’an okuma alışkanlıklarımız konusunda camilerde mukabelelerin sonunda mutlaka o, okuduğunuz cüzden bir bölümünün, bir pasajının anlamı verilecek. Çünkü insanlar Kur’an-ı Kerim’i sadece okumak suretiyle, Kur’an-ı Kerim’e karşı görevlerini yaptıkları gibi yanlış kanaat içerisindeler. Merhum Mehmet Akif Ersoy, Kur’an-ı Kerim ile ilgili ‘Ya açar bakarız nazmı cedidin yaprağına, yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına, inmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin ne mezarlıkta okumak ne de fal bakmak için’ diyor. Hakikaten Kur’an-ı Kerim’i ölülerimiz için okuyoruz, Kur’an ölülerimiz için okumak üzere indirilmiş bir kitap değildir. Elbette okuyup da sevabını ölülerimize bağışlayabiliriz bunda bir yasak yoktur ama bizim en çok ölülerimize okuduğumuz Yasin suresinde ‘Biz o Kur’an’ı indirdik ki, diri olanı uyarsın diye.’ Kur’an-ı Kerim yolda nasıl yürümemiz gerektiğini belirleyen ayetlerden tutunda, sesimizin ölçüsünü belirleyen ayetlere kadar, alışverişte faizden kaçınmamızı gerektiren, emreden ayetlerden tutunda, eve girdiğimizde kapıyı çalıp ev ahalisine selam vermemizi emredecek ayetler kadar düzenlemeler içeren bir hayat kitabıdır. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim mutlaka anlaşılmalıdır, ya bildiğimiz dillerden okunmalı ya da bilenlerden, ehil olan insanlarda sorulup öğrenmelidir. Ramazanı ihya etmek büyük oranda Kuranla olan münasebetimizi gözden geçirmekle mümkündür.”
“Teravihi namaz gibi kılmak lazım, teravih sportif bir hareket değildir”
Teravih namazlarına katılım gösterilmesi tavsiyesinde bulunan İşliyen, Teravih Namazının sportif bir hareket olmadığını belirti.
Teravih Namazının kılınış şeklinde dikkat çeken İşliyen, “Elbette oruçlar tutacağız, teravihler kılacağız. Teravihi namaz gibi kılmak lazım, teravih sportif bir hareket değildir. Yani beş dakika önce camiden çıkabilmek için yarım saat yol yürüyüp de hızlı kıldıran imam aramak gibi bir gaflete düşmemek lazım. Efendimiz (as.) ‘Hırsızın en kötüsü namazdan çalandır’ buyurmuştur. Sahabe ‘Namazdan nasıl çalar ya Resulullah?’diye sorduğunda ‘Horozun yem yediği gibi’ buyurur. Yani başını yere koymasıyla kaldırması bir olur. Böyle bir namaz yok.Yani insan gücünün yettiği kadar kılsın ama namaz gibi kılsın. Tadilierkânına dikkat ederek; rükûuna, secdesine, kıyamına, kıratına dikkat edereknamaz kılmalıdır. Yoksa biz çokluk yarışında değiliz. ‘Çok rekât kılayım’ Hayır, namazı namaz gibi kılmak gerekir. Kıymetli Diyarbakırlıların nerede olursa olsun, buna fevkalade dikkat etmesi gerekir.” şeklinde konuştu.
“Hayrımızı,hasenatımızı artırmak, zikrimizi, duamızı, tövbemizi arttırmaya gayret göstermemiz gerekir”
Ramazan ayında hayır ve hasenatın artırılması gerektiğine vurgu yapan İşliyen son olarak, “Bu ayda hayır, hasenat yapacağız. Birde fakirin, fukaranın, yetimin, yoksulun elinden tutacağız. Ramazanda hamdolsun hayır duygularımız gelişiyor, daha çok merhamet sahibi oluyoruz, daha çok yüreğimiz; açın, fakirin yetimin, yoksulun acısına, duygusuna duyarlı hale geliyor. Ramazanda yapacağımız iyiliklerin, hayrın, hasenatında diğer zamanlara göre yaptığımız hayır ve hasenata nazaran ecir ve sevabının katlanarak verileceğinin bilinciyle inşallah hayrımızı, hasenatımızı artırmak, zikrimizi, duamızı,tövbemizi arttırmaya gayret göstermemiz gerekir.” İfadelerini kullandı. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.