"Şehirler Medine kültürüne uygunsa mülteciler orada rahat ve mutlu olur"
Bingöl Üniversitesinde düzenlenen "Şehir ve Mülteci" konulu panel Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak’ın moderatörlüğünde düzenlendi.
Panelde; AK Parti Genel Başkan Başdanışmanı ve Siirt Milletvekili Prof. Dr. Yasin Aktay, Bingöl Valisi Ali Mantı ve Bingöl Belediye Başkanı Yücel Barakazi konuşmacı olarak katıldı.
Programın giriş konuşmasını yapan Çapak, şehir ve mülteciliğin önemli konular olduğunu belirtti.
Şehirlerin insanın mutluluğunu artırmak için var olduğunu söyleyen Çapak, "Şehir, aslında bir kimliktir. Her toplumun kendine göre bir kimliği var. İslam dünyasının ve İslam şehirciliğinin de kendine göre bir kültürü var. Biz İslam ve şehir kültürüne baktığımızda son derece güçlü olduğunu görürüz. Mekke, Medine ve Basra’ya baktığımızda yine böyledir. Merkezde şehri ve toplumu şekillendiren ana unsurların olduğunu görürüz. Cami vardır, cami etrafında kütüphane vardır. Toplumun faydalanabileceği temel ilkeler ve unsurlar vardır. Ona göre şehirler şekillenir. Dolayısıyla şehir, insanların huzur ve mutluluğunu artırmak için ortaya konan en önemli unsurlardan biridir ki, meşhur Müslüman filozof Farabi, 'Erdemli Şehir Medine' diye bir eser yazmış. Bu kitaba baktığımızda bir ulvi ve toplumsal yönü olduğunu açık bir şekilde görürüz." ifadelerini kullandı.
Program konuşan Bingöl Valisi Ali Mantı da “Önemli olan gittiğimiz yerleri ihya edebilmek, kaldığımız yerlerde oraya bir mana, bir değer katabilmektir. Maalesef şehirleşme olurken, çevreden merkeze doğru bir yoksulduk ve yoksullukla beraber bir geliş var. Bu gelişimizle beraber şehre bir şey katmıyoruz. Hatta şehrin bazı mevcudiyetinden ve değerlerinden bir şey götürüyoruz. Öyle şehirler vardır ki kapsayıcı ve insanlara gülen şehirlerdir. Öyle şehirler var ki tahrik edici, kışkırtıcı şehirlerdir. Öyle şehirler vardır ki totaliter şehirlerdir. Sana bir şey vermeyen şehirlerdir. Bunlara örnek, rantçılığın ve paylaşımcılığın üst düzey de olduğu, baktığınız zaman yerin yetmediği göğün bile ıstırap çektiği şehirlerdir." dedi.
"Şehirleşme Medine’leşmedir"
Şehirleşme Medine’leşme olması gerektiğini ifade eden Mantı, “Şehirleşme fazlın olduğu yerdir. Yoksa taşların üst üste konarak hiçbir zevkin ya da beli kaygıların olmadığı yerlere şehir denmez. Biz maalesef bunlara şehirleşme diyoruz. Şehirleşmek paylaşmak, birbirine değer katabilme sanatıdır. Değerlerin olmadığı yerlere ne ilim girer, ne amel girer, ne de Allah oraya rağbet eder. Bizim atalarımız; dünyayı sömürmeden, despotik tutumlara girmeden, kavga ve kargaşaya girmeden, güzel şeyler götürüyordu. Bir de maksadı vardı; İlahi Kelimetullahı yaymaktı. Bu maksatla oraya giden bir millet oraya maddi ve manevi şeyler katar, asla oraya sömürgeci ve emperyalist bir mantıkla oraya yaklaşmazdı. Bizim atalarımız böyle giderdi. Şimdi oralara gidenler başka maksatla gidiyorlar." diye konuştu.
“İlk göç yaşayanların Hz Adem ve Hz Havva’dır”
Panelistlerden Belediye Başkanı Yücel Barakazi ise İlk insanında mülteci olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:
"İlk göç yaşayanların Hz Adem ve Hz Havva olduğunu belirterek şunları söyledi: “İlk insan Hz. Adem ve Hz. Havva ilk mültecilerdir. Onlar cennette yaşıyorlarken işledikleri bir hata dolayısıyla dünyaya atıldılar. Onların geldikleri bu yeni ortam, yabancı oldukları, yaşam koşullarının sınırlı olduğu bir yerdi. Mülteci olan anne ve babamız ilk sorunlarını yaşadılar. Çünkü geldikleri yer onlara yabancı olduğu doğal koşulların hâkim olduğu bir yerdi."
“Her Peygamber yerinden yurdundan olmuştur”
"Hiç bir peygamber yerinde durmamış bir şekilde göç etmiştir. Bu hicretin farklı şekilleri var, her hicreti iltica gibi kabul edebilir miyiz? Teknik olarak iltica, göç, sürgün veya hicret kavramını birbirinden ayırt etmemiz lazım" diyen AK Parti Genel Başkan Başdanışmanı ve Siirt Milletvekili Yasin Aktay da şöyle konuştu:
"İltica bir yerde zoraki insana empoze edilen insanın maruz kaldığı bir hareketliliktir. Bulunduğunuz yerden kovuluyorsunuz. Kovulmaktan da ziyade tehdit ediliyorsunuz o tehditten kaçmak, canınızı kurtarmak için bir yere sığınıyorsunuz. Daha güvenli bir limana sığınıyorsunuz. Şu an da Türkiye’de tam da bu durumdan dolayı bulunan 3,5 milyona yakın insan var. Sadece Suriye değil Irak, Mısır, Yemen, Libya’dan insanlar var. İnsanlar Türkiye’ye sığınıyorlar.” diye konuştu.
"Avrupa 100 bin mülteci ile imtihan edildi"
Mültecilerin şehirli insanların maruz kaldığı bir imtihan olduğunu ifade eden Aktay, Avrupalıların mülteciler karşısındaki tavrına değinerek, "100 bin mülteci, Avrupa kapısına dayandığı zaman, Avrupa’nın bütün ayarları bozuldu. Hepsi birden bir alarm çalmaya başladı. Avrupa Birliğinin ekonomik durumu, bütün standartları, hepsi yerle bir olacak. Avrupa Birliği ne kadar kırılganmış onu görmüş olduk. 100 bin mülteci ile imtihan edildi. İltica bir topluma güç katan, Bir toplumu sentezleyen, bir toplumu aklı, enerji, duygu, farklılık ve zenginlik getiren bir şeydir." şeklinde konuştu.
Panel, katılımcıların yönelttiği soruların cevaplanmasıyla son buldu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.