Şehitler üzerine şiir kitabı çıkardı

Şair Remzi Bulak, yıllardır şairlik yaptığını ve Türkiye ve Mısır’da mazlumca şehit edilenlerden etkilenerek yaşanan olaylardan dolayı "İki Kurşun İki Gül" adlı şiir kitabı yazdığını söyledi.

Bulak, “Ben elimden geldiği kadar vicdanımı ön planda tutarak hiçbir ayrım yapmadan mazlum kimse o yandayım diyorum. Bu olaydan da çok etkilendim. Yani daha 16 yaşındaki bir çocuğun bu şekilde katledilmesi beni gerçekten derinden etkiledi.” dedi.

Yasin’in herkesin kardeşi ve dindaşı olduğunu belirten Bulak, “Yasin hepimizin çocuğu, hepimizin oğlu, hepimizin kardeşi, hepimizin dindaşıydı. Ne olursa olsun böyle bir ölümü hak etmedi. Ölümün de bir şeyi var, sıkarsın ölür biter. Yakmazsın, çiğnemezsin. Bu beni çok etkiledi. Annesini gördükten sonra zaten ben artık bittim. Ve o şiiri yazdım. Masumiyeti yazdım. Başka bir şey yoktu onda, yazacak bir şey yoktu. Zaten o surata baktığın zaman başka bir şey yazamazsın ki. O suratta masumiyetten başka bir şey göremezdin zaten. Yasin’i sağken keşke görseydim. Önüme gelseydi baktığım zaman yine ona şiir yazardım. Gerçekten suratı yazılacak masum bir çocuktu.” ifadelerini kullandı.

Mazlumca katledilenlerden etkilendiğini söyleyen Bulak konuşmasına şöyle devam etti:

“Onun da, o olayı duyduğum zaman kimdir dedim bu ya! Bir araştırdım. Gerçekten yakinen tanımıyordum. Araştırdım, okudum. Daha önceki şeylerine baktım. Onu tanıyanlardan sordum. Baktım ki Kur’an’dan başka bir derdi olmayan bir adam. Mazlumun yanında, fakirin yanında dedim ya bu da hak etmedi dedim bide buna yazayım. Ben şair olarak yani örneğin Adana’ya yazdım. Adana’da biliyorsunuz mazlum çocuklarımız yandı. Tabi ki kimse bile bile böyle bir şey yapmazdı. Dikkat etmek lazım. ‘Adana Yanıyor Ben Yanıyorum’ diye şiir yazdım. Mısır’daki Esma için 3 gün yas tuttum ben.”

15 Temmuzda ilk dakikadan itibaren havaalanında olduğunu söyleyen Bulak son olarak şunları söyledi:

“Sabah 08.00’e kadar bayağı şeyler geçirdik. Allah bir daha göstermesin milletimize böyle bir acıyı. Nöbet geceleri boyunca da sürekli Eyüp Sultan’daki gösterilerde şiir dinletisi yaptım. Daha sonra şehit astsubay Ömer Halisdemir’i ziyaret etmek istedim. Mezarını ziyaret ettik. Mezarı başında şiir okumamı istediler. Şiirimizi okuduk, oranın belediye başkanı geldi. Bana bir hikâye anlattı dedi sen şiirleştirirsin. Ben zaten darbeyle alakalı bir kitap yazmaya başlamıştım. Şiirler yavaş oluşmaya başlamıştı. Şehit astsubayımız, iki kurşunla vuruldu ve mezarına iki gül dikildi. Kitabın ismi oradan geliyor.” (İLKHA)