Selda Avcı: Her Kitap Bir Hayattır
Röportaj: Ziya Gündüz
İnsanoğlunun amacı hayatını anlamlı hale getirmektir. İnsanın hayatı, Allah’a olan bağlılığı ile anlam kazanır. Bunun içindir ki; hayatta ölçü ve denge çok önemlidir. Meşhur bir söz var; “Hayat bisiklet sürmek gibidir. Dengede durmak için sürekli hareket etmek gerekir.” İşte bu söz ışığında gayret gösteren Yazar Selda Avcı ile “hayata, kadına ve okumaya dair” birçok konuyu konuştuk. Selda Avcı, “Lütfen hayatınızı ertelemeyin. Tekrarı olmayan bu hayatımız, bir varmış ile başlayıp, bir yokmuş ile sona erer” dedi.
Hocam, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Selda Avcı kimdir?
İnsanın kendisini anlatması bir hayli zordur bilirsiniz? Bende elimden geldiğince, dilimin döndüğünce kendimi sizlere ifade etmeye çalışayım. Selda Avcı 1978 Kayseri doğumlu, evli ve bir kız, bir erkek olmak üzere 2 çocuk annesidir. Çocukluk hayalim olan basın sektörüne 1999 yılında televizyon ile adım attıktan sonra, o çok sevdiğim mesleğimi, radyo ve televizyon programcılığı, haber spikerliği, seslendirme, muhabirlik ve köşe yazarlığı gibi hemen hemen her alanda kendimi geliştirerek ilerletmeye gayret ettim. Basın sektörü benim için vazgeçilmez oldu. İşimi çok seviyorum ve severek mesleğimi icra ediyorum. Bilirsiniz ki sevdiği işi yapan yorulmazmış…
SEVDİĞİ İŞİ YAPAN YORULMAZMIŞ
Basın sektöründe uzun yıllar hemen hemen her alanında yer aldıktan sonra, yazar olarak çıkış yaptınız! Yayımlanmış iki eseriniz var. “Hayat Bir Senaryo” ile “Tuzlu Kahve” bu eserler hakkında bize bilgi verir misiniz?
Ben fani hayatımı tamamlayıp, baki hayata intikal ettiğim vakit arkamda çocuklarıma, torunlarıma, beni sevenlerime adımı yaşatacak bir eser bırakmak isteğim üzerine yola çıkarak ‘Tuzlu Kahve’ televizyonda yapmış olduğum program ismi ile köşe yazılarım ve söyleşilerimden oluşan ilk eserimi sevenlerimin beğenisine sundum. İlk eser benim için çok önemli ve değerliydi, heyecandan sabahlara kadar uyumadığım günler daha dün gibi aklımda… İkinci eserim ‘Hayat Bir Senaryo’ ise zaman zaman ağlatan, kimi zaman güldüren, biraz senden, biraz benden teması ile tamamen gerçek hayatlardan alıntılar yaparak, kendi yaşamış olduğum bir takım gerçek olaylarla da harmanladığım yalın ve sade bir dille kaleme aldığım ilk roman çalışmamdı, bu kitabımla da ulusal basında oldukça fazla yer almayı başardım. Kamil odur ki, koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser mantığı ile iki eser bırakmanın gururunu yaşıyorum. Beğenilir yada beğenilmez orası tartışılır. Şu ana kadar olumsuz hiçbir yorum almadım fakat eleştiriye de her zaman açık bir insanım. Eleştiri olmazsa ortaya güzel işler çıkmaz düşüncesindeyim. Medeni cesaret gösterip iki esere imza attım sonuçta.
ELEŞTİRİ OLMAZSA ORTAYA GÜZEL İŞLER ÇIKMAZ
Peki, yazar olmaya nasıl karar verdiniz?
Mesleğim yıllarca basın sektörü ve gazetecilik olunca zaten haber yazma gibi yazma denemelerim vardı. Köşe yazarlığımı geliştirmek istiyorken, bir arkadaşımdan gelen köşe yazarlığı teklifi üzerine ilk adımı orada atmaya başladım. İtiraf edeyim, ilk yazdığım yazılarımı hiç beğenmedim fakat arkadaşım beni sürekli teşvik etti güzel olmuş, sen yaz ben düzenlerim şeklinde. Bu şekilde başladım yazmaya, farklı sitelerde yazan tüm köşe yazarlarının yazılarını okurum, onların dili nasıl, neler anlatmışlar, olaylara nasıl yaklaşım sağlamışlar hepsini incelerim. Yenilikçi ve üretken biri olduğumu düşünüyorum. Hiçbir zaman yerinde duramayan, sürekli yenilikler üretmeye meyilli biriyim. Yani biraz hiper aktifim denilebilir. Kendimi yenilemeyi, bir biliyorsam, bin bilene danışmayı, fikir alışverişinde bulunmayı seviyorum. İlk defa bir roman yazma fikri oluştuğunda yazabilir miyim acaba diye kendimi çok sorguladım, biraz gözü karalık olunca yazanlardan neyim eksik hadi bakalım bir deneyeyim dedim ve bu şekilde cesaret ederek ilk adımı attım çok profesyonel olmasa da ben bir eser yazdım, buna cesaret ettim. Yazarlık serüveni bu şekilde başladı.
KADININ TOPLUMDAKİ YERİ ÇOK ÖNEMLİDİR
Kadınların hayatta aktif olmaları gerektiğini söylüyorsunuz. Kadınlar hayatın merkezinde nasıl yer alabilirler?
Kadınlar her alanda kendilerini sürekli diri tutarak, başladığı her işte başarılı ve aktif olarak hayata renk katabilirler. Önce ben bunu yapabilirim diyerek yola çıkmalılar. Kadın annedir, kadın eştir, kadın, bacıdır, kadın bir evin süsü, bir çocuğun ilk uyanışıdır. Bunun içindir ki kadının toplumdaki yeri çok önemlidir. Kadın her zaman kendisine güvenerek adım atmalı ve başı her daim dik yürümelidir. Günümüzde susturulmuş, sindirilmiş, öldürülmüş kadınların hikâyelerini hepimiz ibretle izliyoruz. Çoğu zaman nasıl yani ya bu kadarına da pes deyip öfkeleniyoruz. Fakat böyle olaylara maruz kalan kadınların hikayelerini dinlediğimizde, ekonomik özgürlüğü olmayan kadınlar olduğunu görüyoruz. Hal böyle olunca da bu durumlara maruz kalan kadınları görünce empati yaparak kendimi onların yerine koyarak bu yaşadıklarına sessiz kalmalarına hak veriyorum. Kadın çalışmıyor ve eşinin eline bakıyor ise ne yapabilir ki başka diyorum. Ha şu da bir gerçek ki, illa kadının dışarıda çalışması da şart değil elbette ki, her insanın kendine özgü yetenekleri vardır. Kimi mantıyı çok güzel yapar, kimi evi güzel temizler, kimi ahşap boyar, kimi dantel örer, kimi halı dokur kadınlar istedikten sonra her işi başarır düşüncesindeyim. Kendini her alanda geliştirebilir ve kendi ekmeğinin parasını kazanmak için üretebilir ve eşine de maddi anlamda destek olabilir. Sosyal medya üretken kadınlar için güzel kullanıldığı takdirde en güzel reklam ve satış alanı diye düşünüyorum. Kendimden örnek verecek olursam şayet, bir ara işsiz kalmıştım o zaman zarfında boş durmadım, güzel örgü örerim bu örgülerimi internet üzerinden satışa sundum ve gerçekten o zamanlarda güzel paralar kazanarak, biraz birikmişimi de üzerine ekleyip ilk arabamı o şekilde almıştım. Yani tamamı el emeği, göz nuru ile kazanılan para ile alınan ilk arabam. Bu mutluluğun tarifi ne mümkün, bu duyguyu herkesin tatmasını isterim. Hal böyle olunca kadının kendisine güveni gelir ve o eziklik psikolojisinden çıkar. Kadın isterse başaramayacağı hiçbir şey yoktur, yeter ki istesin…
SOSYAL MEDYA YÜZÜNDEN ÇOCUKLAR HAYATTAN KOPUYOR
Birçok çalışmanın içinde yer alan bir isimsiniz, gençlere bu konuda ne gibi tavsiyeleriniz var?
Verdiğim konferanslardan birinde çocuklardan birini kaldırıp bana hayallerini anlat dediğimde aldığım ‘meslek lisesinden çıkıp, profesör olacak değilim ya hocam, sanayide çalışacağım’ sözü üzerine gençlerimizin hayata dair hayallerinin ve hedeflerinin olmadığını gördüm. Çağımızın hastalığı sosyal medya, akıllı telefonlar yüzünden çocuklar hayattan kopma eğilimine girmişler. Benim gençlere tavsiyem hayal kursunlar, hedef koysunlar. Allah kabul etmeyeceği duayı kuluna hayal ettirmez. Hedefler belirlesinler, hedef olmadan adresi bulamazlar. Ve her zaman cesur olsunlar, çünkü bu hayat sadece cesurlara torpil geçiyor, korkaklara değil. Hayata karşı atacakları ilk cesur adım çok önemli, o ilk adımı korkmadan atsınlar. Hayatın sonrasında onlara ne getireceğini yaşayınca görecekler.
OKUMAK BİLGİ DAĞARCIĞINI GELİŞTİRİR
Röportaj yaptığımı bütün şahsiyetlere klasik bir sorumuz var. Onu size de sormak istiyorum. Kitap okumayla ilgili neler söylemek isteriniz. Sizce insanlar neden kitap okumalı?
Her kitap aslında bir hayaldir, bir hayattır. Bilgi dağarcığını geliştirir, kelime haznenin çoğalmasına olanak sağlar. Konuşma ve hitabetin düzgünleşmesine yardımcı olur. Kendini ifade yetisi kazandırır. Ben kitap okumayı çok seviyorum, kitap okurken heyecanlanıyorum, okumaya başladığım kitabı sonunda ne olacak diye merak ederek okuyorum. Bıraktığım yerden devam ederken aynı coşkuyu yeniden yeniden yaşayabiliyorum. Bu yüzden yazmak ve okumak benim için en önemli şeylerdir.
EĞİTİM AİLEDE BAŞLAR
Gençlere kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için neler yapabiliriz?
Örnek olabiliriz. Nasıl mı diyecek olursanız da, onların yanında kitap okuyarak. Okuduğumuz kitabı merak ettirecek şekilde ev ortamında konuşarak, çocuklarımızın, gençlerimizin kitaba eğilimini sağlayabiliriz. Kitap okuması karşılığında çok istediği bir ödül vererek mesela teşvik edebiliriz. Eğitim önce ailede başlar, okulla devam eder. Bizler birey olarak, çocuklarımıza, gençlerimize güzel örnek olursak, gelecek nesillerin daha parlak hale gelmesine olanak sağlayabiliriz.
Bize en sevdiğiniz ve son okuduğunuz 5 kitap ve yazarının isimlerini verebilir misiniz?
Tabi ki seve seve, kendime biraz torpil yapacağım. Son okuduğum kitapları sıralarken…
Hayat bir senaryo; Selda Avcı
Kral kaybederse; Gülseren Budayıcıoğlu
Aşk; Elif Şafak
Hayat Cesurlara Torpil Geçer; Bircan Yıldırım
Aşkın Gözyaşları; Sinan Yağmur
Yeni kitap çalışmanıza var mı, varsa bunula ilgili bize bilgi verebilir misiniz?
Aslında şuan bir roman yazıyorum, birde yine köşe yazılarımı toparladım baskıya hazır hale getirdim fakat baskı fiyatlarındaki artış nedeni ile üçüncü kitap çıkarma fikrimi şimdilik rafa kaldırdım ama zaman ne gösterir orasını bilemiyorum.
PARA DEĞİL, GÖNÜL KAZANMAYA TALİBİM
Köşe yazılarınızdan bahsettiniz, içerikleri nedir? Halen aktif olarak köşe yazıyor musunuz?
Tamamen sosyal içerikli mesajlar veren, kızdığım, sevindiğim, kamu yararını gözeterek yazmış olduğum yazılarımı kaleme almaya devam ediyorum evet. Kayseri’de 5, Ankara’da 1, Gaziantep’te 1 haber siteleri olmak üzere güzel Türkiye’min teklif gelen tüm sitelerinde insanların hayatına dokunup, onların duyulmayan sesi, görülmeyen gözü olarak ilerlemeye devam ediyorum. İnsanların hayatına dokunmadan gönüllerine giremezsiniz. Ben para kazanmaktan çok, gönülleri kazanmaya talibim. Takipçilerimin kiminin kızı, kiminin bacısı, kiminin ablası olabildiysem işte benim için en büyük kazanç budur.
EN KARANLIK GECENİN BİLE SONU AYDINLIK BİR SABAHTIR
Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?
Kadın veya erkek cinsiyet ayırımı yapmaksızın şunu söylemek isterim, lütfen hayatınızı ertelemeyin. Tekrarı olmayan bu hayatımız, bir varmış ile başlayıp, bir yokmuş ile sona erer. Arada yaşadığımız sıkıntılar, sevinçler, mucizeler bizim için birer imtihandır. Bu yıl benim için çok sıkıntılı bir o kadar da mucizelere şahit olduğum bir yıl oldu, sabır ve dua tüm düğümleri çözüyor, bu tecrübe ile sabittir. Başımıza gelen hiçbir sıkıntı hayatımızda kalıcı değildir. Birkaç gün yâda birkaç ay misafir olup gidecekler bunun bilinci ile hareket edelim. Allah sevdiği kuluna sıkıntı verir. Umudumuzu kaybetmeden, rızkı verenin hüda olduğunun bilincinde, yarın olduğu için kendimizi şanslı hissederek, sabaha uyandıran Allah’ın rızkımıza kefil olduğunu unutmadan yaşayalım. En karanlık gecenin bile sonu aydınlık bir sabahtır. Her karanlık aydınlığa mutlaka kavuşur yeter ki sabretmeyi bilelim. Hiçbir kış baharsız, yazsız olur mu? Allah ol deyince her şey olur. Bana bu fırsatı verdiğiniz için Ziya Bey şahsınıza ve gazete yönetiminize canı gönülden teşekkür ediyorum. Yayın hayatınızda başarılar diliyorum.
Hocam, verdiğiniz güzel bilgiler için size teşekkür ediyorum.
Kaynak:HÜR24 Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.