"Siyasetin Dünyada Dürüst Olmadığını Görüyoruz"
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) 3. ‘Su’dan Sorumlu Bakanlar Konferansı’nın açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör, akrep gibi kendisini tutan eli de sokar. Bugün işine geldiği için terör örgütüyle kucak kucağa hareket edenler, yarın kendi kucaklarında patlayacak bombaların, silahların da müsebbibi olduklarını çok iyi bilmelidirler” dedi.
Üye ülkelerin ilgili bakanlarının ve delegelerinin katıldığı konferansta Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı. Konferans sebebiyle üye ülkelerden gelen misafirleri misafir etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, su kaynakları üzerindeki baskının giderek arttığı, su ile ilgili afetlerin sıklaştığı bir dönemde gerçekleşen toplantının; dünyadaki tüm Müslümanların ve insanlığın güvenliğine, sağlığına, refahına, herkes için hayırlı bir geleceğe vesile olması temennisinde bulundu.
Su alanındaki iş birliğinin, bu tür toplantılarda dile getirilen temenniler olmaktan çıkartıp, somut projelere dönüştürülmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye bu konuda üzerine düşen görevleri yerine getirmeye hazırdır, bundan hiç endişeniz olmasın. 2012 yılında yine İstanbul’da gerçekleştirdiğimiz Bakanlar Konferansı’nda onaylanan ‘Su Vizyonu’ belgesini hayata geçirmeliyiz. Bunu özellikle altını çizerek vurgulamak istiyorum; belgeleri imzalıyoruz fakat bu belgeleri hayata geçirmeye gelince ne yazık ki hayata geçirmiyoruz. İranlı dostlarımızın güzel bir sözü var; ‘Oturdular, konuştular ve dağıldılar.’ Şimdi oturup konuşup dağılacaksak eğer bunu hayata geçirmeyeceksek, o zaman bu toplantıların bereketi kaybolur. Bu toplantılarımızı bereketlendirmemiz, netice almamız lazım. Netice almıyorsak, yazık olur” dedi.
“TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİLERİN TÜM İHTİYAÇLARI KARŞILANIYOR”
Suriye’de 6 yıldır devam etmekte olan iç savaşa değinerek, komşu ülkelere sığınan 5 milyon Suriyelinin 2 milyon 700 binin Türkiye’de misafir edildiğini, Suriye içinde yerlerinden edilmiş kişiler için de, Türk Kızılay’ı aracılığıyla, sınırın sıfır noktasında insani yardım çalışmalarının yürütüldüğünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’deki Suriyelilerin tüm ihtiyaçlarının karşılandığını söyledi.
Türkiye için bu meselenin ‘herhangi bir çıkar veya diplomatik manevra konusu’ olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Biz bu meseleye, kardeşin kardeşe zor günlerinde destek olması, kucak açması olarak bakıyoruz. Avrupa ülkelerinde mültecilerin yaşadığı dramlar, konuyla ilgili bakış açısı farklılığından kaynaklanıyor. Çünkü konu eğer imkân meselesiyle, Avrupa ülkelerinin imkânları bizden katbekat fazladır. Bilindiği gibi, Avrupa Birliği üyeliğimiz çerçevesinde karşı tarafın zaten yükümlülüğü olan vize muafiyeti için önümüze pek çok şart getirdiler. Bunlardan biri de, Suriyeli sığınmacıların ülkemizdeki barınma şartlarını düzeltecek çalışmalar için bize sağlayacakları 3 milyar Avroluk kaynaktı. Son 6 yıldır bu çalışmaları zaten yapan bir ülke olarak, Avrupa Birliği’nin bize böyle bir destek vermesinden elbette memnun oluruz. Bu bizim bütçemize girecek değil; bu direkt olarak Suriyeli kardeşlerimize gidecek olan bir destek… Fakat mesele öyle bir yere getirilip düğümlendi ki; sanki bu kaynak sığınmacılara destek için verilmiyor da, bize bağış yapılıyormuş gibi bir intiba ortaya çıktı. Bizden proje istiyorlar. Hâlbuki biz projelerin hepsini zaten gerçekleştirmişiz, ne projesi. Şu anda 26 kampta biz bu projeleri hayata geçirmişiz. Biz bu projelerin onayını Avrupa Birliği’nden almadık. Bombalardan, varil bombalarından, kimyasal silahlardan kaçan kardeşlerimiz bizim sınırımıza dayandığında biz onları dikenli tellerle geri çevirmedik, kapılarımızı açtık, bu kardeşlerimizi biz içeri aldık. Niye? ‘Ancak inananlar kardeştir’ ilkesinden hareketle. Bu bizim için bir vecibeyi, bunu yerine getirdik.”
“TÜRKİYE’NİN SU KAYNAKLARININ DOĞRU YÖNETİLMESİ KONUSUNDA CİDDİ BİRİKİMİ VAR”
Türkiye’nin bugüne kadar, sadece kamplarda kalan Suriyeliler için harcadığı meblağın 10 milyar doları aştığına ve söz verilen kaynağın, gelmesi durumunda Suriyeli misafirlerin durumlarının daha da iyileştirilip geliştirilmesine harcanacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yoksa 3 milyon insan ülkemizde zaten barınıyor; hiçbiri de aç değil, açıkta değil, hamdolsun hepsine de sahip çıkmışız. Avrupa Birliği ülkelerinin ikircikli ve samimiyetsiz tavrını bir kenara bırakıyorum. Asıl İslam ülkelerinin bu insanlara sahip çıkmasına ihtiyaç var. Önümüzdeki dönemde bu konuda daha hassas bir yaklaşım sergileneceğine inanıyorum” şeklinde konuştu.
Konuşmasında, Türkiye’nin su kaynaklarının doğru yönetilmesi konusunda ciddi çalışmaları ve birikimi olduğuna ve şu an ülkede suyu olmayan en küçük bir yerleşim biriminin dahi kalmadığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Su alanındaki gücümüzün kaynağı, suyumuzun bol olması değil, suyun doğru yönetilmesi konusundaki bilgi birikimimizdir” dedi ve bu tecrübeyi tüm Müslüman ülkelerle paylaşmaya hazır olduklarını ifade etti. İktidara gelmelerinden önce Türkiye’de suların derelerden akıp denizlere gittiğini ve o döneme kadar ‘Su akar, Türk bakar’ sözünün olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Çünkü ne baraj ne gölet, böyle bir şey yok. Biz geldikten sonra bunu tersine çevirdik: ‘Su akar, Türk yapar’ dedik ve barajlarımızı, göletlerimizi çoğalttık ve suyu ciddi manada yönetmek suretiyle adımlar attık.”
“İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI İÇİNDEKİ GELİŞMİŞ ÜLKELERİN, AZ GELİŞMİŞ ÜLKELERE YARDIMLARI ÇOK ÖNEMLİDİR”
1990’lı yıllarda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde şehrin su sorununu nasıl çözdüklerine ilişkin yaşadıkları deneyimi paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün 15 milyonluk İstanbul’un hiçbir su problemi olmadığı gibi 2071 yılına kadar gereken planlamaların yapıldığını aktardı, su alanındaki hizmetlerini Türkiye ile sınırlı tutmadıklarını söyledi.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve TİKA vasıtasıyla Afrika’da pek çok altyapı projesine, yardım faaliyetine ve eğitim çalışmasına imza attıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak dünya çapında bir projeyle denizin altından borularla su taşıyarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 50 yıllık içme suyu ve tarımsal su ihtiyacını sağladıklarını söyledi ve şunları ekledi: “Projenin, Müslüman ülkeler arasında işbirliğine önemli bir örnek teşkil ettiğine inanıyorum. İslam İşbirliği Teşkilatı içindeki gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelere yardım eli uzatması çok önemlidir. Bu destek ve iş birliklerinin özellikle su alanında hayata geçirilmesi, Müslümanlara yapılacak en hayırlı hizmetlerden biri olacaktır. Biri sudur, bir diğeri de elektrik enerjisidir. Bunları başarmamız lazım. Müslümanlar elektrik enerjisi ve su konusunda dayanışma içerisinde olmalı ve bu iki nimetten mahrum olmamalı. Toplantı sonucunda kurulacak olan Su Konseyi’nin bütün İslam coğrafyasında, bu kaynağın doğru kullanılması ile başlayacak kalkınma hamlesine vasıta olmasını temenni ediyorum.”
“SİYASETİN DÜNYADA DÜRÜST OLMADIĞINI GÖRÜYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz perşembe günü Diyarbakır şehir merkezine 20 kilometre mesafedeki Tanışık Köyü yakınlarında bölücü terör örgütü mensuplarınca bir kamyona yüklü 10-15 tonluk bombanın patlatılması ve 16 vatandaşın hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan saldırının gelişimine ve detaylarına ilişkin bilgiler verdikten sonra şunları kaydetti: “Dikkatinizi çekiyorum, burada bir terör örgütünün, yüzlerce masum insanı katletmeye yönelik bir eylem teşebbüsü ve bu eylemi hayatları pahasına engelleyen 16 vatandaşımız söz konusudur. Normal şartlarda, bir kamyon dolusu patlayıcıyı Diyarbakır şehir merkezinde kullanmayı hedefleyen bir örgütün bu eyleminin, tüm dünyada çok ciddi yankı bulması ve şiddetle telin edilmesi lazımdır. Daha önce buna benzer birçok terör eylemi oldu; ama dünya bunlara hep sessiz kaldı. Bölücü terör örgütünün, çeşitli isimler altında rahatlıkla faaliyet gösterdiği, hatta desteklendiği Batı ülkeleri başta olmak üzere kimseden, bu elim hadiseye yönelik ciddi bir ses çıkmamıştır. Paris’te olunca çıkıyor, Brüksel’de olunca çıkıyor; ama Lahor’da olunca çıkmıyor, Ankara’da olunca çıkmıyor, İstanbul’da olunca çıkmıyor, Diyarbakır’da olunca çıkmıyor. İşte bizim içimiz bundan yanıyor. Bu ikircikli tavır nereye kadar? Siyasetin dünyada dürüst olmadığını görüyoruz. Bölücü örgüt eylemi açıkça sahiplendiği halde, ne teröre karşı hassasiyet gösterdiğini iddia eden ülkeler, ne insan hakları örgütleri, ne de medya, bu meseleyle ilgilenmemiştir.”
“DÜNYADA SİLAH SEKTÖRÜNÜ ELİNDE TUTAN ÜLKELER TERÖRİSTLERE BİZZAT SİLAHLARINI VERİYORLAR”
“Bugün dünyanın en önemli sorunu terörün bizatihi kendisi değildir. Bugün dünyanın en önemli sorunu, terör örgütleri karşısında takınılan iki yüzlü, riyakâr, samimiyetsiz tutumdur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, değerlendirmelerini şu cümlelerle sürdürdü: “Çünkü terör örgütleri en büyük gücü, en büyük desteği işte bu tutumdan alıyor. Dünyada silah sektörünü elinde tutan ülkeler bu teröristlere bizzat silahlarını veriyorlar. Hadi buna da hayır desinler. Artık bu terör örgütlerinin elinde hangi ülkelerin silahlarının olduğunun hepsi tarafımızdan biliniyor ve bunları biz kendi medyamızla da dünyaya anlatıyoruz. Suriye’deki masum insanların hayatlarını korumak için, güney sınırlarımızda bir güvenli bölge oluşturulması için çalmadık kapı bırakmadık. Bunu Amerika Birleşik Devletleri Başkanıyla paylaştım, Rusya’yla münasebetler düzgün olduğu zaman onlarla da paylaştım, Batı ülkeleriyle paylaştım. Hepsi, ‘güzel, şöyledir böyledir’ diyor; ama uygulamaya gelince hiçbirisi bu noktada ‘hadi adımı atalım’ demiyor. Bu teklifimize kulak tıkayanlar, şimdi mülteci dalgalarının önünün kesmek için olmadık yöntemlerin arayışı içindeler. Aynı şekilde, Suriye’deki terör örgütlerine silah ve mühimmat desteği sağlanmaması konusunda bölgede faaliyet gösteren ülkeleri defalarca uyardık. Şimdi bu silahların bir kısmı ülkemize yöneltildi. Ama şundan emin olunuz, aynı silahların bir kısmı da, yarın onları veren ülkelere karşı kullanılmaya başlanacak, bunun da haberini şimdiden veriyorum. Niçin biliyor musunuz? Terörün karakteri böyledir; eninde sonunda akrep gibi, kendisini tutan eli de sokar. Bugün işine geldiği için terör örgütüyle kucak kucağa hareket edenler, yarın kendi kucaklarında patlayacak bombaların, silahların da müsebbibi olduklarını çok iyi bilmelidirler.”
“BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ÜSTESİNDEN GELECEĞİZ”
Kilis’te, Suriye’den atılan roketler yüzünden onlarca insanın hayatını kaybettiğine işaret eden cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Kilis’in herhangi bir Avrupa ülkesinden farkı yok. Bugün Kilis’e komşu olan terör örgütünün, yarın hangi Batı ülkesinin hangi şehrinde kime komşu olacağını tahmin etmek mümkün mü?” diye konuştu. Kilis’te bir yandan şehri daha güvenli hale getirecek tedbirleri alırken, bir yandan da Kilisli esnafın ve vatandaşların yanında olarak onların mağduriyetlerini giderecek çalışmalar yürüttüklerini ve aynı zamanda DAEŞ’le mücadeleyi kesintisiz bir şekilde devam ettirdiklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her iki örgütün de, ülkemize karşı rejimle ve bölgedeki diğer güçlerle işbirliği içinde olduğunu gayet iyi biliyoruz. Türkiye sadece PKK’yla, sadece DAEŞ’le değil, PYD’yle, YPG’yle, bunların hepsiyle, bu mücadelesini devam ettiriyor. Görünenle değil, görünmeyenle mücadele etmek işimizi zorlaştırıyor” sözlerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, “Buradan tüm dünya kamuoyuna sesleniyorum” dedi ve şu açıklamalarda bulundu: “DAEŞ bahanesiyle Suriye ve Irak’ta kurulan can pazarları, silah pazarları, kirli ittifaklar yarın dünyanın başına çok daha büyük sorunların musallat olmasının yolunu açıyor. Terör örgütlerine karşı ilkeli bir mücadele yöntemi üzerinde derhal anlaşılmazsa, gelecekte dünya herkes için güvenli bir yer olmaktan çıkacaktır. Bugün kendi konforları bozulmasın diye Suriye’de katledilen 600 bin masumu, denizlerde boğulan binlerce insanı, Kilis’e düşen roketleri görmezden gelenler için yarın çok geç olacaktır. Biz kendi işimizi kendimiz görmeye alışmış bir milletiz; Allah’ın izniyle bölücü terör örgütünün de üstesinden geleceğiz, DAEŞ terör örgütünün de üstesinden geleceğiz. Kilis’e düşen roketleri engellemek için bize yardımcı olunmazsa o meseleyi de biz çözeceğiz. Ama bu riyakârlık karşısında insanlık vicdanında açılan yaraları sarmaya tabi ki tek başımıza gücümüz yetmez. Yarın terör örgütlerinin küreselleşecek eylem tehditleriyle sadece biz başa çıkamayız. Bugünden ikaz görevimizi yerine getiriyoruz, buna rağmen Batı ve bölgede güç yarışı içinde olan ülkeler yine bildiklerin okurlarsa tarihe notumuzu düşmüş oluruz.”
“TÜN DÜNYAYI KÜRESEL İNSANİ KRİZLERİN ÇÖZÜMÜ İÇİN BİRLİKTE HAREKET ETMEYE DAVET EDİYORUM”
Konuşmasının son bölümünde önümüzdeki pazartesi ve Salı günü İstanbul’da gerçekleştirilecek Dünya İnsani Zirvesi’ne işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin dünyada huzura ve barışa her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulan bugünlerde insani yardım sisteminin geleceği bakımından tarihi bir öneme sahip olduğuna vurgu yaptı ve bu vesileyle tüm ülkeleri, küresel insani krizlerin çözümü için birlikte hareket etmeye davet etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini, İİT 3’üncü ‘Su’dan Sorumlu Bakanlar Toplantısı’nın Müslümanlar ve bütün insanlık için hayırlara vesile olması temennisiyle tamamladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, konferansa katılın İİT üye ülkelerin sudan sorumlu ilgili bakanları ile aile fotoğrafı çekimine katıldı.
Kaynak:HÜR24 Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.