Siyer Vakfı Kurucusu Yıldırım: Rehavete yer yok, tekbirlerle Mescid-i Aksa'ya gireceğiz
Peygamber Sevdalıları Vakfı, "Hazreti Peygamberi Anlama ve Sünnetini Yaşama" etkinlikleri kapsamında her yıl gerçekleştirdiği Mevlid-i Nebi etkinliğini bu sene "Direniş Önderi Hazreti Muhammed" temasıyla gerçekleştirdi.
İstanbul'daki etkinlik de Bağcılar Meydanı'nda düzenlendi.
Yusuf Can İslam Hoca'nın Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan etkinlik Mevlid-i Şerif'in okunması ile devam etti.
Peygamber Sevdalılarının bu yılki mesajının okunmasının ardından Siyer Vakfı Kurucusu Muhammed Emin Yıldırım, bir konuşma gerçekleştirdi.
"Siz Hüseyin'lerin, Riyad'ların, Cumali'lerin, Hasan'ların, Aytaç'ların Selahaddin'lerin Şeyh Said'lerin Nurettin Zengi'lerin, Fatih Sultan Muhammed'in ve Alparslan'ın torunlarına da selam olsun." diyerek konuşmasına başlayan Yıldırım, direnişin konuşulduğu şu günlerde yüreklerinin Gazze ile dağlandığını söyledi.
"Direnişi terk ettik, önderimiz ve örneğimiz olan Muhammed Mustafa'nın rehberiyetinden vazgeçtik"
Tarih boyunca hiçbir zaman Allah ile savaşan hiçbir gücün galip gelmediğini vurgulayan Yıldırım, "Göreceksiniz siyonist çetelerin de yerle bir olduğu günlere Allah bizleri kavuşturacak. Nasıl ki Esed'in yıkıldığını gördükse, Gazze'de mücahid ve murabıtların da özgürce Gazze'de ve Mescid-i Aksa'da Ezan-ı Muhammedi'yi haykırdığı günlere ulaşacağız Allah'ın izniyle. Ama burada bir sorumluluğumuz var. Biz direnişi terk ettik, terk ettiğimiz için Allah bizi zillete mahkûm etti. Düşünebiliyor musunuz dünyada 2 milyar Müslüman olacak, dünyanın yüzde 20 küsürünü biz oluşturacağız, 57 tane halkı Müslüman olan ülke olacak ve bugün Gazze gözlerimizin önünde bir siyonist çete tarafından lokma lokma yenilecek. Bu neyin eseri biliyor musunuz? Direnişi terk ettik, önderimiz ve örneğimiz olan Muhammed Mustafa'nın rehberiyetinden vazgeçtik, örneğimiz yanlışlar olduğu için Allah bizi zillete mahkum etti. Onun için eğer biz burada bir direniş peygamberini ve önlerini anacaksak Gazze bizim için bir mektep ve medresedir, oradaki şehitler başımızın tacıdır ve muallimlerdir. Biz başka bir yerde değil örneğimizi ve önderimizi onlardan edinerek bu işin yol ve yöntemini bulacağız İnşallah." dedi.
"Direniş önderimiz Allah Resulü Efendimizdir"
Yıldırım, "Eğer direnişin önderini Allah Resulü Sallallahu Aleyhi Vesellem edindikse kim olursa olsun zalime karşı mazlumdan yana olmak zorundayız. Çünkü direniş önderimiz Allah Resulü Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimizdir. Başkaları hayatı ne kadar seviyorsa biz o kadar şehadeti sevmeliyiz. Çünkü bizim örneğimiz, önderimiz Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi Vesellem'dir. Başkaları mal biriktirmeyi, konforu, rahatı, rehaveti ne kadar severse sevsin biz Allah yolunda cihadı, infakı, feda olmayı istemek zorundayız. Çünkü biz direniş önderi olarak İki Cihan Serveri Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimizi edindik. O'nu edindikse başka bir yolumuz yok. Bütün bir meydanın fertleri olarak bir şeyi Ebu Ubeyde gibi cihana haykırmak için Tevhid ehliyiz, tehdit ehli değiliz. Ebu Ubeyde gibi şehadet parmağımızla dünyaya mesajlarımızı veririz. O mesajın en büyüğü de kelime-i tevhiddir.
"Elimizden ne geliyorsa asla geri durmamamız lazım"
"Bağcılar'ın meydanından Gazze'deki kardeşlerimize diyoruz ki, kim sizi terk ederse etsin Selahaddin'in torunları sizi terk etmeyecek." diyen Yıldırım, "Kim halen israilin arkasında durursa dursun, ticaret yapsın, petrol taşısın… Biz asla onların yanında durmayacağız. Onlarla savaşımız, mücadelemiz son güne kadar devam edecek ve nihayetinde gülen Ebu Ubeydeler, Muhammed Dayflar, Yahya Sinvarlar, Abdulaziz Rantisi'er, Şeyh Ahmet Yasinler olacak; bundan hiçbir endişeniz olmasın. Ne yapıyorsak daha fazlasını yapmamız, elimizden ne geliyorsa asla geri durmamamız lazım. Eğer Gazze'nin yiğit önderleri şehadet, mücadele, cihad ve izzet için 18-19 aydır her türlü şeylerini feda ettilerse bir Selahaddin'in ve Nureddin Zengi'nin torunları olarak daha fazlasını ortaya koymak zorundayız." diye ekledi.
Yıldırım, "Ne olursa olsun kapı kapı gezeceğiz. Bu memleketin her genci bizim gencimiz, asla ayırmayacağız, kayırmayacağız, sınıflandırmayacağız; mezhebine, meşrebine, menhecine bakmayacağız. La İlahe İllallah Muhammedun Resulullah diyen her Müslümanı kardeşimiz bileceğiz, bağrımıza basacağız, onlara şerefli bir hayatın örnekliğini göstereceğiz." diye konuştu.
"Herkese Kudüs'ün, Mescid-i Aksa'nın ve bu toprakların güzelliğini anlatacağız"
"Allah bize sadece bu dünyada yiyip içmemiz için mi nefes veriyor, sadece bu dünyada dünyalık biriktirmemiz için mi hayat hakkı veriyor, sadece bu dünyada çocuklarımıza, torunlarımıza mal biriktirmemiz için mi bize hayat veriyor?" diye soran Yıldırım, "Eğer böyle olursa, bu hayat şerefli bir hayat değil. Biz şerefli bir hayata talibiz, asla bizim örneğimiz yanlış insanlar olmayacak. Daha fazla gayret edip Gazze'nin o gözyaşlarını silmek için elimizden gelen her şeyi ortaya koyacağız. Herkese Kudüs'ün, Mescid-i Aksa'nın ve bu toprakların güzelliğini anlatacağız, hayatımızın sonuna kadar Allah bize ne kadar nefes vermişse, ne kadar hayat vermişse o hayatı ve o nefesi O'nun yolunda harcamak için gayret içerisinde olacağız. Ne olur morallerinizi bozmayın, ümitlerinizi asla yitirmeyin. İstikbal İslam'ındır ve şu istikbalde en gür seda İslam'ın sedası olacaktır." şeklinde konuştu.
"Hiçbir şekilde tembelliğe yer yok, rehavete yer yok"
Tüm sistemlerin iflas ettiği bir zaman dilimi yaşadıklarını anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Artık insanlık her şeyi denedi, denenmeyen tek bir sistem kaldı o da Allah'ın sistemi, Şeriat-ı Muhammediye'dir. O sistemden başka hiçbir sistem bu insanlığa huzur ve saadet getirmeyecektir. Öyleyse eğer öğreneceğiz Allah'ın kitabını, öğreneceğiz peygamberin sünnetini, öğreneceğiz sahabenin örnekliğini ve bütün bir dünyaya bunu göstereceğiz.
Ey Selahattin'in torunları, Nurettin Zengi'nin çocukları! Size bu kardeşiniz son söz olarak şunu söylüyor: Hiçbir şekilde tembelliğe yer yok, rehavete yer yok. Yakın bir zamanda -bakın göreceksiniz- Allah'ın izniyle yakın bir zamanda tekbirlerle Mescid-i Aksa'ya gireceğiz ve orada biz fetih namazını Allah'ın izniyle kılacağız. O ana kadar kenetlenelim, birbirimizle uğraşmayalım, asla cemaatçilik yapmayalım, hocacılık yapmayalım, meşrepçilik yapmayalım, mezhepçilik yapmayalım, Ümmet-i Muhammed gibi bizim bir üst etiketimiz var. O etiketimizin önüne, o ismimizin önüne hiçbir şeyi koymayalım. Gecemizi gündüzümüze katarak bu memleketi yeşertelim. Bu memleketin çocuklarına, gençlerine imanı sevdirelim. Allah'ın izniyle sonu Mescid-i Aksa'daki o fetih namazındadır ve sonu inşallah Şeyh Ahmet Yasinlerle, Muhammed Deyflerle, Yahya Sinvarlarla cennette buluşmaktır."
Kaynak:İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.