Siyonist zindanlarda işkence: Uzuvların kesilmesi, tecavüz, askıya alma, elektrik verme, sıcak su dökme
Açıklamayı; Filistin Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyeti, Esir Kulübü ve Addameer İnsan Hakları Kurumu birlikte yaptı.
Açıklamada, işgal rejiminin cezaevleri ve askeri kamplarını adeta toplu işkence merkezlerine dönüştürdüğü, onlarca esirin bu süreçte şehit olduğu belirtildi. Kurumlar, saldırıların başladığı 7 Ekim 2023'ten bu yana elde edilen çok sayıda tanıklığın, tutuklamadan sorguya, cezaevinden hastaneye kadar her aşamada fiziksel ve psikolojik işkencenin sistematik biçimde uygulandığını ortaya koyduğunu aktardı.
Amaç artık sadece itiraf değil: Günlük rutine dönüşen işkence
Kurumların açıklamasına göre işkence artık sadece itiraf almak amacıyla değil, cezalandırma ve yıldırma aracı olarak her gün ve her yerde kullanılmakta. Kadınlar ve çocuklar da dâhil olmak üzere binlerce Filistinlinin esir alındığı bu süreçte, esirlere yönelik sistematik şiddet olağan hale getirildi.
İnsanlık dışı uygulamalar: Tırnak sökme, sıcak su dökme, uykusuz bırakma…
Tanıklıklarda şu yöntemlerin kullanıldığı kaydedildi: Şiddetli darp, askıya alma, elektrik verme, sıcak su dökme, tırnak sökme, yiyecek-içecekten mahrum bırakma, "disko sorgusu", mahkûmlara bez bağlatma, üzerlerine ve yiyeceklerine idrar yapılması. Bunlara ek olarak cinsel taciz, tecavüz, zorla çıplak bırakma gibi onur kırıcı yöntemler de belgelenmiş durumda.
"Sde Teyman" askeri kampı: Bir mezbaha
Kurumlar, özellikle Gazze'den alınan esirlerin tutulduğu "Sde Teyman" adlı askeri kampın adeta bir "cehennem"e dönüştüğünü, burada bazı esirlerin uyuşturulmadan uzuvlarının kesildiğini, ölümüne işkencelerin yaşandığını ve çok sayıda şehidin verildiğini vurguladı. Bu kampta yaşananlara dair ne medya ne de hukuk mekanizmalarının işlemekte olduğu belirtildi.
Açıklamada, "Ofer", "Mecdu", "Negev", "Celbua" gibi cezaevleriyle "Ramle"deki "Rekivvet" bölümünün de esirlere yönelik ağır hak ihlallerine sahne olduğu bildirildi. Esirlerin iletişimden mahrum bırakıldığı, kötü koşullarda bulaşıcı hastalıklara yakalanmalarına rağmen tedavi edilmedikleri ifade edildi.
Görüntüler suçun itirafı niteliğinde
İşgal ordusunun yayımladığı bazı görüntü ve videolarda, çıplak halde alaya alınan esirlerin teşhir edilmesi ve bu duruma siyonist yetkililer —özellikle Ben Gvir— tarafından övgüyle yaklaşılması, işkencenin bireysel değil devlet politikası olduğunun açık bir kanıtı olarak değerlendirildi.
Kurumlar, esirlerin avukat görüşmelerine götürülürken dahi hakarete ve saldırıya uğradıklarını, bazen saatlerce aşağılayıcı ortamlarda bekletildiklerini bildirdi.
Uluslararası topluma çağrı: Sessiz kalmayın!
Ortak açıklamada, bu sistematik işkence suçlarına karşı işgal rejiminin Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde yargılanması gerektiği vurgulandı. BM raporlarının suistimalleri belgelediği fakat henüz gerçek anlamda bir yaptırımın ortaya konmadığı hatırlatıldı.
Özellikle Uluslararası Adalet Divanı'nın, işgalin "hukuka aykırı" olduğu yönündeki son görüşüne atıfta bulunularak, esirler dosyasının bu bağlamda daha güçlü ele alınması çağrısı yapıldı.
Son verilere göre işgal zindanlarında 47'si kadın, 440'ı çocuk olmak üzere toplam 10 bin 400'den fazla Filistinli tutuluyor. Bunlardan 3 bin 500'den fazlası herhangi bir suçlama olmaksızın "idari tutuklu" statüsünde.
Gazze'den alınan 2 bin 214 esir ise "yasa dışı savaşçı" olarak sınıflandırılıyor. 7 Ekim'den bu yana işkence sonucu şehit düşen esir sayısı 72'ye ulaşmış durumda. Kaderi bilinmeyen onlarca esirin ise işgal kamplarında kayıp olduğu bildiriliyor.
Kaynak:İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.