Son beş yıl içinde evlilik yüzüğünüzü değiştirdiyseniz...
Eğer bu sorulardan en az birine ‘evet’ cevabı veriyorsanız acilen doktorunuza başvurunuz. Bu sorulara olumlu cevap veriyorsanız muhtemelen ‘akromegali’ yani ‘dev hastalığı’na yakalandınız demektir. Akromegalinin sinsi ilerleyişi nedeniyle hastalığın tanısı konulduğunda hastalık çoktan ilerlemiş olur.
Ufuk Üniversitesi’nden Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersin Erdoğan, dev hastalığının teşhis ve tedavi yöntemleri hakkında önemli bilgiler verdi:
6-10 YIL İÇİNDE ORTAYA ÇIKAR
“Akromegali, büyüme hormonunun aşırı salgılanmasına bağlı olarak ortaya çıkan klinik sendromdur.
Sinsi ilerlediği için hastalığın başlaması ile tanının konulması arasındaki süre 6 ila 10 yıl arasındadır. Hastaların çoğunda tanı konuluncaya kadar hipertansiyon, diyabet, obstruktif uyku apnesi, artritler ve kardiyovasküler hastalıklar ortaya çıkabilir.
Tedavi edilmeyen akromegali yaşam kalitesinin bozulmasına, kardiyovasküler ölümlerin artmasına neden olur. Genel olarak ölüm oranında 2-3 kat artışa neden olmaktadır. Aile hekimlerinin saklı klinik bulguların ortaya çıkarılmasındaki rolü önemlidir.
YAKINLARI FARKEDEMEZ
Yavaş bir şekilde hastanın görünüşünün değişmesi hasta ve yakınları tarafından sıklıkla fark edilmez. Hasta genellikle başka sebeplerden dolayı aile hekimine gider ve aile hekiminin bu tanıyı düşünmesi gerekir. Hastalardaki ana şikayet, yüzde değişme, el ve ayaklarda büyüme, görme bozukluğu, baş ağrısı, hipogonodal semptomlar ve artrit olarak özetlenebilir.
DİYABET VARSA...
Bazı klinik durumlar olduğunda şüphe artmalıdır. Örneğin diyabet veya glikoz toleransı olanlarda akromegali tespit edilme olasılığı beş kat artmaktadır. Tabi ki diyabetik hastaların çoğu akromegali değildir fakat akromegalik özellik olan diyabetli hastalar bu yönden değerlendirilmelidir.
Akromegali için sık görülen diğer hastalıklar da karpal tünel sendromu, obstrüktif uyku apnesi ve kolon polipleridir. Diş hekimleri de hastalarındaki diş ve çene problemlerinden dolayı tanı koyabilirler.
ÇOĞU TEDAVİ EDİLEBİLİYOR
Son zamanlarda yapılan tedaviler sayesinde bu hastalıklarının çoğu tedavi edilebilmektedir.
Halen uygulanan üç modalite tedavide kullanılmaktadır. Bunlar cerrahi, tıbbi ve radyoterapi olarak adlandırılabilir.
CERRAHİ, TEDAVİDEKİ İLK SEÇENEK OLMALIDIR
Cerrahi, tedavi tedavideki ilk seçenek olmalıdır. Mikroadenomlarda tecrübeli cerrahlar tarafında yapılan ameliyatlarda remisyon oranı yüzde 85’e kadar çıkmaktadır. En önemli nokta cerrahın tecrübesidir. Yılda en azından 50 transphenoidal cerrahi yapan beyin cerrahları tarafından hastanın ameliyat edilmesi uygun olur.
Bugün uygulanan yöntem ile ameliyat olan hastaların yüzde 90’ında hipofiz fonksiyonları normal kalmaktadır. Çok nadiren dev tümörlerin cerrahisinde açık cerrahi yapılır.
ÜÇÜNCÜ SEÇENEK: RADYOTERAPİ
Radyoterapi halen tedavi algoritmalarının içinde olsa bile, günümüzde tedavide üçüncü seçenek olarak elde tutulmaktadır. Tümörün hem cerrahi hem de tıbbi olarak kontrol edilemediği durumlarda etkinliği geçte başlasa tedavide kullanılır. Birçok endokrin uzmanı tedavinin etkinliğinin başlamasına kadar biyokimyasal etkinlik sağlamak için geçiş tedavisi olarak ilaca devam ederler.”
DEV HASTALIĞI’NIN BELİRTİLERİ
Başağrısı, düzensiz uyku, kalp yetmezliği, el ve ayaktaki yumuşak dokuda kalınlaşma, çenenin çıkıntılı olması, karpal tünel sendromu, diş aralıklarında genişleme, aşırı terleme, ciltte yağlanma, ciltte lekelenme polip olması, libido azalması, kısırlık, adet düzensizlikleri, memeden süt gelmesi, dil büyümesi, adem elması büyümesi, tükrük bezi genişlemesi, karaciğer büyümesi, dalak büyümesi, prostat.
Kaynak:HÜR24 Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.