Sönmez: Yasin Börü ve Fatıma'ya sahip çıkamadık!
İHH Yönetim Kurulu Üyesi Gülden Sönmez, işgal rejimi İsrail polisleri tarafından katledilen Fatıma Hacici ile Yasin Börü'nün durumuna Müslümanların sessizliğinin neden olduğunu belirtti.
İnsani Yardım Vakfı (İHH) Yönetim Kurulu Üyesi Gülden Sönmez, işgalci rejim İsrail polislerinin 16 yaşındaki Fatıma Hacici'yi katletmesini İLKHA'ya değerlendirdi.
Fatıma'nın katledilişini 6-7 Ekim Kobani bahaneli saldırılarda Yasin Börü ve arkadaşlarının katledilmesine benzeten Sönmez, bu katliamların herkesi üzdüğünü söyledi.
Fatıma ve Yasin Börü'nün, Müslümanların sessizliği nedeniyle katledildiğini belirten Sönmez, "Son dönemde özellikle Kudüs'te genç kızların, çocukların katledildiğine şahit olduk. Maalesef onlar tek tek aramızdan göçüp gidiyorlar. Fatıma'nın görüntüsüyle beraber çok fazla insanın vicdanını sızlatan bir manzara oldu ama biraz daha geriden bu olayların neden yaşandığını Müslümanların sorgulaması lazım. Bildiğiniz üzere İsrail yeni bir kanun devreye koydu. Bu kanunla beraber İsrail kolluk güçlerine, aynı zamanda Yahudi yerleşimcilere silah taşıma ve kullanma konusunda çok büyük bir haklılık verdi. Birçok yerde Filistinlinin katledildiğini göreceğiz. Bu kanun böyle bir ortamı oluşturdu. Aynı zamanda kanundan sonra Filistin mücadelesinde İslami hareketlere karşı liderlerine yönelik baskılar ve hapsetmeler gerçekleşti. Böylelikle Mescid-i Aksa, Kudüs ve orada yaşayan Müslümanlar her zamankinden daha zayıflar. Çünkü bu olan bitene bir taraftan İslam ülkesi ya da varsa dünyanın kalmış olan vicdanı tepki göstermiyor. Ben bunun çok büyük bir tehlike olduğunu düşünüyorum. Mescid-i Aksa'nın her zamankinden fazla savunmasız olduğunu düşünüyorum. Herkes bir reel politiktir tutturmuş gidiyor ve devletler de İsrail ile dostluk adına politikalar yürütüyorlar." dedi.
Müslüman genç kızların Mescid-i Aksa ve Kudüs kadar kutsal olduğunu dile getiren Sönmez, "Ben Fatıma'nın katliamını çok tehlikeli buluyorum. Mescid-i Aksa ve Kudüs kadar bir genç kız da kutsaldır ve bize bir mesuliyet yüklüyor. Sesimi kim duyuyorsa herkes bir şey yapsın, bir şeyler söylesin. Sadece sosyal medyada kızımızın katliam görüntülerini paylaşmak, onun için bir mücadele koymak anlamına gelmiyor." ifadelerini kullandı.
"Biz öldük mü ki Fatıma bu kadar sessiz gidiyor?"
Fatıma'nın katledilişini 6-7 Ekim Kobani bahaneli saldırılarda Yasin Börü ve arkadaşlarının katledilmesine benzeten Sönmez, sözlerine şöyle devam etti:
"Yasin Börü de Müslümanların bir çocuğu, Fatıma da Müslümanların bir çocuğu ve katlediliş şekilleri herkesi yakıyor. Sahip çıkamadık, sonradan bir kısım Müslümanlar uyanabildiler. O gün Diyarbakır'da binaya sığınmış birkaç gencin ve çocuğun haberini almış birisiyim. Aslında onlar katledilmeden önce haber almış birisiyim. Kime ulaşmak istediysem herkesin önüne bir engel çıktı ya da bize bir bahane ürettiler. Oysaki bu durum gücümüz nereye yetiyorsa gidip elinizle önlemeniz gereken bir katliam. İsrail'in işgal ettiği topraklar bizim, Diyarbakır bizim. Topraklarımız Selâhaddin Eyyubi'nin geçtiği, Selâhaddin Eyyubi'nin fethettiği topraklar. Bu topraklarda herkesin canı, malı, namusu emniyet içerisinde olsun diye İslam bu topraklarda hâkim olmak istiyor. Biz Fatıma'nın başına gelenin de Yasin'in başına gelenin de İslamsız bir hayatın ortasında savrulan Müslümanların sessizliği sebebiyle olduğunu düşünüyoruz. Umut ederim ki onların çağdaşı olan gençler her şeyiyle İslam'ın hâkim olduğu bir dünya kurarlar. Diyarbakır sokaklarında da Kudüs sokaklarında da ancak bu şekilde bizim çocuklarımız emniyet içerisinde olurlar. Ama bu değildir ki yetki ve etki sahibi olanlar da bugün kendilerini rahat hissetsinler. Bütün İslam liderlerine, bütün İslam devletlerine, cemaatlere, STK'lara söylüyorum. Gerçekten biz öldük mü ki Fatıma bu kadar sessiz gidiyor?"
"İnsan hakları, Batı dünyasından Irak'a bomba olarak gidiyor"
Batının yaşanan katliamlara karşı sessizliğine değinen Sönmez, "Batı, insanı 'Müslümanlar ve olmayanlar' olarak ayırmıştır. Biz Müslümanlar hak, hukuk, adalet çerçevesinde kendi anlayışımızla, inancımızla ayırmıyoruz ve kimden kime karşı ne zulüm olursa olsun karşılarında olduğumuzu söylüyoruz. Böyle bir pratikte ortaya koymaya çalışıyoruz. Her şeye rağmen adalet diyoruz. Batının ikiyüzlü insan anlayışını da biliyoruz. Suriye'de, Irak'ta, Türkiye'de nerede olursa olsun işlenen suçlara tamamen politik yaklaştığını, Batının menfaatleri ya da Siyonizm'in, emperyalizmin menfaatleri çerçevesinde baktığını biliyoruz. Aptal değiliz, anlıyoruz. Sebeplerini de kodlarını da iyi biliyoruz. Sözde insan hakları diyerek bizi kandırdıklarını düşünmesinler ama İslam dünyası da insan hakları beklemesin. İnsan hakları, Batı dünyasından Irak'a bomba olarak gidiyor. Demokrasi dediğiniz şey Mısır'da Muhammed Mursi'ye hapis veya Rabia Katliamı olarak gidiyor ya da bugün Suriye'ye işkence ve tecavüz olarak gidiyor." şeklinde konuştu.
"Batıdaki vicdan sahibi halklar Müslümanların sözünü ve eylemini bekliyorlar"
İnsanlığın, Müslümanların insan hakları ve adalet anlayışına ihtiyacı olduğuna vurgu yapan Sönmez, "Batının yöneticilerini ve akıl hocalarını ayrı bir kefeye, Batıdaki halkları ayrı bir kefeye koyalım. Bence Batıdaki vicdan sahibi halklar Müslümanların sözünü ve eylemini bekliyorlar. Batı halklarının da kendi yönetimlerine isyan ettiklerini görüyoruz ve şahit oluyoruz. Biraz daha İslam hukukunu anlatmamız, biraz daha zulme karşı yüksek ses çıkarmamız ve ne oluyorsa olsun bir Müslüman mazlum duruma düşüyorsa hangi cemaat hangi grup olursak olalım hep birlikte ses çıkarmamız gerekiyor." diye belirtti. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.