Srebrenitsa katliamının 30'uncu yılı: Avrupa'nın ortasında soykırım
1995 yılının Temmuz ayında, Avrupa'nın göbeğinde, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından "güvenli bölge" ilan edilen Srebrenitsa'da işlenen katliam, modern tarihin en büyük insanlık suçlarından biri olarak hafızalara kazındı.
General Ratko Mladiç'in komutasındaki Sırp ordusu ve "Akrepler" isimli paramiliter milisler, 11 Temmuz günü BM'nin koruması altındaki kente girerek, sadece 11 gün içinde 8 binden fazla silahsız Boşnak erkek ve çocuğu sistematik şekilde katletti.
Bu katliam, yalnızca bir askeri operasyonun değil, aynı zamanda soğukkanlı bir etnik temizlik planının sonucuydu. Mladiç'in kameralara gülerek, "İntikam zamanı" dediği an, bu soykırımın yalnızca askeri değil, tarihsel ve kültürel bir hesaplaşma arayışıyla da bağlantılı olduğunu gösteriyordu.
BM ve Avrupa'nın sessizliği
Srebrenitsa, aynı zamanda Birleşmiş Milletlerin ve Batılı ülkelerin utanç verici suskunluğunun da sembolüdür.
O dönemde BM Barış Gücü'nün kontrolünde olan şehir, Hollandalı askerlerin sorumluluğundaydı. Ancak yüzlerce sivil yardım çığlıklarına rağmen, Hollandalı askerler tarafından Sırplara teslim edildi. Savaş suçlarına göz yumuldu, siviller kaderlerine terk edildi. Bu olay, BM'nin barışı koruma misyonlarının güvenilirliğini de derinden sarstı.
2002 yılında Hollanda hükûmeti, Srebrenitsa'daki başarısızlığı nedeniyle istifa etti. Ancak bu siyasi sorumluluk, adaletin tam anlamıyla tecelli etmesine yetmedi.
Savaşın üzerinden geçen 30 yıla rağmen yüzlerce kurban hâlâ kayıp; toplu mezarlardan her yıl yeni ceset parçaları çıkarılıyor.
Yargı süreci ve uluslararası hukukun sınavı
Katliamdan sorumlu olan General Ratko Mladiç, yıllarca saklandıktan sonra 2011'de yakalandı ve Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılandı. 2017 yılında "soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar"dan ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Uluslararası Adalet Divanı da 2007'de Srebrenitsa'daki olayları resmen “soykırım” olarak tanıdı. Ancak mahkeme, Sırbistan'ın soykırımdan doğrudan sorumlu tutulamayacağına hükmetti. Bu karar, katledilenlerin yakınlarında hayal kırıklığına yol açtı.
30 yıl sonra hâlâ açılan mezarlar
Srebrenitsa'da her yıl 11 Temmuz'da düzenlenen anma törenlerinde, kimliği yeni tespit edilen kurbanların cenazeleri toprağa veriliyor. Bu yıl da Potoçari Anıt Mezarlığı'na binlerce insan akın etti. Sessizlik içinde açılan mezarlarda, yıllar önce toprağa karışan çocuklar, babalar, kardeşler son yolculuklarına uğurlandı.
Bugün Srebrenitsa yalnızca bir şehir değil; insanlığın ihmali, uluslararası hukukun yetersizliği ve dünyanın vicdanına işlenmiş kara bir lekedir. Balkanlar'da din temelli nefretin nelere yol açabileceğinin trajik bir örneği olan bu katliam, hâlâ ders alınması gereken bir facia olarak önümüzde duruyor.
Unutulmaması gereken bir hakikat
Srebrenitsa, unutulmaya çalışıldıkça hatırlatılması gereken bir gerçekliktir. Her yeni toplu mezar, her teşhis edilen kurban, yalnızca geçmişin değil, bugün hâlâ yaşanmakta olan adaletsizliklerin de bir hatırlatıcısıdır.
30 yıl sonra bugün, Srebrenitsa bize şu soruyu yeniden sorduruyor: Dünya, yeni bir soykırımı durduracak cesarete sahip mi?
Kaynak:İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.