Susa şehidlerinin naaşlarını yıkayan bir şehit: Molla Hida Özdemir
Daha küçük yaşta ilim aşığı olan Molla Hida Özdemir, 26 Haziran 1992'de PKK tarafından katledilen Susa şehidlerini yıkadığı için 14 Temmuz 1992 tarihinde evine yapılan bir baskın sonucu şehid edildi.
Molla Hida Özdemir'in çocukluğu, gençliği, ilme olan sevdası, toplum içerisinde edindiği itibar saygı ve sevginin yanı sıra İslam düşmanlarının onu hazmedememesini aktaran ağabeyi Mehmet Özdemir, kardeşinin şehadet anını anlattı.
Aslen Diyarbakır'ın Kulp ilçesinden olup Silvan'ın Ormandışı (Çiçika) Mahallesi'nde büyüdüklerini belirten Özdemir, sonradan Silvan'a, Batman'a ve en son Diyarbakır'a yerleştiklerini söyledi.
Şehid Molla Hida'nın kardeşleri arasında farklı bir yapıya sahip olduğuna dikkati çeken Özdemir, "Daha çocukken sürekli ilimle meşgul olmak istiyor ısrarla 'okuyacağım' diyordu. Babam da biz de çalışıyorduk. Şehit Molla Hida daha 5-7 yaşındayken 'abi, baba bırakmıyor, işler de bitmiyor, müsaade edersen okuyayım' diyordu. Bir gün yanıma gelerek bir haftaya kadar Kayadere Mahallesi'nde (Ferhend) Molla Hamit'in yanına gidip eğitim alacağını söyledi." dedi.
Küçük yaşta medrese aşkıyla evden ayrıldı
Özdemir, "Babamın ısrarla Molla Hida'yı sorması üzerine medrese eğitimi almak için Kayadere'ye gittiğini söyleyince duruma karşı çıktı ve kardeşimi geri getirmek üzere beni görevlendirdi. Babamın kararına karşı çıkınca o da vazgeçmek zorunda kaldı. Bu şekilde Molla Hida, Kayadere'de bir yıl kaldıktan sonra Batman'ın Tilmerç Mahallesi'ndeki mollaların yanına gitti. Molla Hida orada ders vermeye başladığı dönemde çeşme başındaki bayanlar hakkında kötü konuşan öğrencilerle kavga etmiş, başından yaralanmıştı. Durumu öğrenen imam, bütün talebeleri medreseden kovmuş, Molla Hida orada kalmıştı." ifadelerini kullandı.
Özdemir, "Aradan 2 yıl geçtikten sonra Molla Hida, daha sonra rahatsızlandı ve Tilmerç'i terk etmek zorunda kaldıı. İkiztepe Mahallesi'ndeki medreseye yerleştikten birkaç yıl sonra askere gitti." diye konuştu.
Askerden geldikten sonra Molla Hida'nın Silvan'a taşındığını aktaran Özdemir, "Orada elektrik dükkânı açtı. Çevresinde yaklaşık 30-40 elektrikçi olmasına rağmen halk, sürekli güzel ahlakından dolayı onu çağırıyorlardı. Durmak nedir bilmezdi. Yanında çalışan işçiler, esnaf ve ev halkı ondan çok memnunlardı." şeklinde konuştu.
"O dönemde PKK fikrini taşıdığım için kardeşimle anlaşamıyorduk"
Özdemir, "Kardeşim Molla Hida bir vesileyle Batman'a geldiğinde beni PKK'lilerin düğününde görmüş ve bu durumdan oldukça rahatsız olmuştu. Hatta evime gitmiş, eşime durumu izah etmişti. Eve geldiğimde bana da bu konuda nasihat etmişti." diye belirtti.
Özdemir, "Bir gün Molla Enver Kılıçaslan'ın kardeşinin oğlunun Silvan'daki taziyesine PKK'li olarak gelmiştik. Taziye sonrası arkadaşımla beraber babamın evine gitmiş, orada Molla Hida ile tartışmıştık. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra Molla Hida Batman'a yanıma gelip birbirimizin kalbini kırdığımızı, seyyar satıcılık işini bırakarak kendi işyerinin yakınında dükkân açmamı istedi. Buradaki amacı beni yanına yakınlaştırmaktı." dedi.
Batman'da elektrik dükkânı açtıkları dönemlerde de halen PKK fikrini savunmakla beraber aynı zamanda namaz da kıldığının altını çizen Özdemir, arkadaşlarının bazı zamanlar kendisiyle alay ettiğini ve bundan dolayı zaman zaman onlarla tartıştığını aktardı.
"PKK, kardeşimin taziyesine gitmeme izin vermiyordu"
Kardeşinin son kez yanına gelip görüştükten sonra şehid edildiğine vurgu yapan Özdemir, "Ağabey olarak taziyesine katılmak istemiştim fakat içerisinde bulunduğum yapıdaki arkadaşlarım izin vermemiş, 'O, senin kardeşin değil' demişlerdi. Taziyeye katılma noktasında ısrar edince en aktif PKK mensubunun arabasıyla beni Silvan'a getirip partinin üç gün verdiğini belirttiler. Onlara 'tamam' deyip 20 gün kaldım. Silvan'daki arkadaşlar, cemaattekiler ve akrabalardan kimse benle konuşmuyor, hain gözüyle bakıyorlardı. Ben de hem üzülüyor hem de bir hatanın olduğu konusunda düşünüyordum." diye belirtti.
20 gün Silvan'da kaldıktan sonra Batman'a gittiğinde ektiği tütünlerin kuruduğunu ve PKK elemanı arkadaşının bir kez tek suladığını ve bu hadisenin ömründe bir dönüm noktası olduğunun altını çizen Özdemir şunları aktardı:
"Tütünü biçerken kız kardeşim ve yeğenim çarşaflı halleriyle bana yardıma geldiğini gören kıraathanedeki şahıslar, 'Mehmet, Silvan'dan geldikten sonra iki çarşaflı, erkek kardeşinin intikamını almak için onun evine girmiş' diye söylenti çıkardılar. Bu dedikoduları duyduğumda artık onlardan ayrıldım ve bir daha yanlarına gitmedim. Daha sonra Molla Hida'nın arkadaşı aracılığıyla İslam davasıyla tanıştım."
"Şehid Molla Hida'nın yolu cennettir onlarınki ise cehennemdir"
Kardeşi Molla Hida'nın şehadet anını aktaran Özdemir, "Eskiden lavabolar dışarıdaydı. Arkadaşlarının yardımıyla evin içinde lavabo yapmaya çalışan Molla Hida, arkadaşlarıyla yemek yedikleri esnada belediye arabasıyla evin önüne 17 kişilik bir grup getiriliyor. Gelenlerin PKK grubu olduğunu fark eden Molla Hida, kendini korumaya çalışırken evin bahçesinde şehid ediliyor. Susa olayından sonra mürted örgüt, akrabalarımız ve mahalle sakinleri onun öldürüleceğini söylüyorlardı ama bu şekilde olacağını onlar da bilmiyordu. Şehid Molla Hida'nın yolu cennettir onlarınki ise cehennemdir. Rabbim bize de şehitliği nasip etsin." ifadelerini kullandı.
Molla Hida'nın ahlakından bahseden Özdemir, "Komşuluk, borç ve alışveriş konularında hiç kimse ondan rahatsız olmadı. Başta anne ve babamız olmak üzere herkes ondan memnundu. Hamdolsun malıyla, canıyla, fedakarlığıyla şehit düştü. Katledilmesinin sebebi Susa olayında şehitleri yıkamaya kadar dayanıyor. Orada kendi aralarında 'bu şehit düşecek demişlerdi ve şehit düştü." diye konuştu.
"Tüm vakitlerini sürekli ibadet, nasihat ve sohbetlerle geçiriyordu"
Özdemir, "Şehadetine kadar babamla beraber yaşıyordu. Ne anne-babamız ne eşi ne de komşuları ondan rahatsız olmamıştı. Daima kitap okur, Kur'an'ın mealini yapar ve ne zaman yanına gitsek bize İslam'ı anlatırdı. Onun yolu gerçekten Allah'ın ve peygamberin yoluydu. Molla Hida ve arkadaşları evde vakitlerini sürekli ibadet, nasihat ve sohbetlerle geçiriyordu. Boş saatleri olmazdı. Köyden gelenler çoğu zaman onun dükkanına uğrar ve sohbetine katılırlardı. Bazen dükkâna gittiğimde oturacak yer dahi bulamıyordum. O güzel ahlakıyla seviliyordu. Kimseden korkmazdı, kimseden çekinmezdi. Şehit düştüğünde 25-30 yaşlarında, 2 erkek ve 2 kız olmak üzere 4 çocuk babasıydı." dedi.
Kardeşinin şehadetinden sonra İslam davasıyla tanıştığını ve onun kanının bereketiyle bugünlere kadar ayakta durabildiğini söyleyen Özdemir, şöyle konuştu:
"Onun şehadetiyle iftihar ediyoruz. Ben ve çocuklarım sağ olduğumuz müddetçe Allah'ın davası, Müslümanlar ve şehidimiz kanı için bu yoldayız. Allah kötü yollardan muhafaza etsin, ayaklarımızı sabit kılsın, Müslümanları fitne ve fesattan muhafaza eylesin. 70 yaşımla şehadete gitmeye hazırım, çocuklarım da hazırdır. Rabbim bizi kendi yolundan, Kur'an'ın izinden, Resulullah'ın sünnetinden ayırmasın." (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.