Tacikistan'daki İslâmî Hareketler

Tacikistan'daki İslâmî Hareketler
Strateji Düşünce ve Analiz Merkezi (SDAM) yaptığı çalışmayla, Tacikistan ile ilgili genel bilgilerin sunulduğu ve Tacikistan'da bulunan İslâmî Hareketlerin incelendiği raporunu kamuoyuyla paylaştı.

TACİKİSTAN'IN COĞRAFİ, EKONOMİK VE DEMOGRAFİK YAPISI

Asya ülkelerinden biri olan Tacikistan Cumhuriyeti'nin doğusunda Çin Halk Cumhuriyeti, güneyinde Afganistan, batı ve kuzeyinde Özbekistan ve Kırgızistan yer almaktadır. 143.100 km2 olan yüzölçümünün yarıdan fazlası 3.000 metreden yüksektedir. Ülkenin yüzölçümünün yaklaşık %2'si göllerle kaplıdır.

Ekonomisi tarıma ve hayvancılığa dayanan Tacikistan'ın tarım alanları genelde güneybatı ve kuzeydoğudaki akarsu vadilerinde toplandığından ekilebilir arazilerin büyük kısmı sulama potansiyeline sahiptir. Ülkenin dağlık yapısından dolayı ekili dikili alanlarının oranı ancak % 6 civarındadır ve buralarda başta pamuk olmak üzere pirinç, patates, üzüm, sebze, meyve tarımı ve ipek böcekçiliği yapılır; tahıl ekimi azdır. Çayır ve otlakların genişliği sebebiyle hayvancılık önemli bir geçim kaynağıdır; koyun, keçi ve sığır en çok yetiştirilen hayvanlardır. Tacikistan pamuğu, Türkmen pamuğu ile birlikte dünyadaki en kaliteli pamuktur. Toprakları tarıma elverişli Tacikistan su kaynakları açısından diğer Orta Asya ülkelerinden daha avantajlıdır.

Tacikistan'da madencilik, petrol çıkarma ve pamuk işleme başlıca sanayi kuruluşlarını meydana getirir. Ayrıca gıda işleme makineleri, kimyevi maddeler ve halıcılık, sanayide önemli yer tutar. Örme eşya üretimi, ipekli kumaş, halıcılık gibi hafif sanayi kollarının yanında güç transformatörleri ve kabloları, tarım aletleri üretimi gibi orta ve ağır sanayi kolları da vardır. Tacikistan'ın başlıca yer altı kaynaklarını gümüş, altın, uranyum (dünya uranyumunun %14'ü), tungsten, demir, çinko, kurşun, boksit, antimon, kalay ve cıva oluşturur. Ülkede tektonik yapı sebebiyle çok sayıda kaplıca bulunur.

Tacikistan ekonomisi 2008-2009 yıllarında yaşanan küresel ekonomik krizden olumsuz etkilenmiş, ancak 2010-2013 döneminde yıllık ortalama %7'nin üzerinde büyüme sergilemiştir. 2013 yılında da Tacikistan ekonomisi %8,1 oranında bir büyüme yakalamıştır. Söz konusu büyüme performansında, ihracatta yaşanan düşüşün dengelenmesinde ve iç talebin canlı tutulmasında yurtdışında yaşayan vatandaşların ülkeye döviz transferleri etkili olmuştur.

Halkın neredeyse tamamının okuryazar olduğu Tacikistan'da Sovyetler Birliği döneminden kalma eğitim politikaları uygulanmaktadır. Eğitim ücretsizdir, üniversiteler Rusça dilinde eğitim vermektedir.

TACİKİSTAN'IN SİYASİ VE İDARİ YAPISI

SSCB'nin dağılmasının ardından 1994 yılının Kasım ayında yapılan referandumla kabul edilen anayasaya göre Tacikistan başkanlık sistemiyle idare edilen demokratik bir ülkedir. Anayasa gereği yasama, yürütme ve yargı erkleri birbirinden bağımsızdır. Buna rağmen cumhurbaşkanı, genelkurmay başkanlığı, hükümet başkanlığı ve yüksek meclis başkanlığı görevlerini yürütmekte, üst düzey bütün hükümet ve yargı yöneticileri cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır.

1992 yılındaki iç çatışmaların artması üzerine Kasım ayında Hocent şehrinde toplanan Meclis, İmamali Rahman'ı Başkan olarak seçmiştir. Ülke halen 1 Mart 1937'de kabul edilen eski SSCB Anayasası ile yönetilmektedir. Bakanlar Kurulu yürütme organıdır. Yargıçlar, il, ilçe ve kırsal yönetimler ile belediyeler atama yoluyla işbaşına gelmektedirler. Ülke idari bakımdan beş bölgeye ayrılmıştır: Gorni-Badahşan Özerk Bölgesi, Hocent, Kurgan- Tepe, Kulyap ve Duşanbe illeri.

Devletin resmi dili Tacikçe (Farsça) olup, azınlıklara ana dillerinde konuşma hakkı tanınmıştır. Ülkenin toprak bütünlüğü, anayasanın yedinci maddesinde güvence altına alınmıştır. Anayasanın sekizinci maddesi ise, hiçbir dini inancın devlet tarafından uygulanmaması ve dini teşekküllerin devletten ayrı faaliyet göstermelerini öngörmüştür.

Devletin yargı organı ise Anayasa Mahkemesi, Üst Mahkeme, Yüksek Ekonomi Mahkemesi, Savaş Mahkemesi, yerel mahkemeler ve şehir mahkemeleridir. Tacikistan, 1999 Anayasasından itibaren iki kamaralı bir yasama sistemine sahiptir. Meclis-i Namayandogan, 63 temsilciden oluşmakta olup, Temsilciler Meclisi olarak görev yapmaktadır. Meclis-i Namayandogan üyeleri genel ve serbest seçimlerle gizli oy prensibine göre 5 yıllığına seçilmektedir. Üyelerinin 22'si, ülke genelinde toplam oyların en az %5'ini alan partilerin oylarının oranına göre seçilmektedir. Meclis-i Namayandogan'ın başlıca yetki ve görevleri şunlardır:

-Devlet başkanının önerisi üzerine, merkezî seçim komitesinin oluşturulması, komite başkanının, yardımcısının atanması.

-Devlet borçlarının ödenmesi.

-Halkoyu kararının alınması.

-Mahkemelerin kurulması.

-Ekonomik ve toplumsal programların onaylanması.

-Devlet simgelerinin onaylanması.

-Uluslararası anlaşmaların onaylanması ya da onaylanmaması.

-Devlet ödüllerinin onaylanması.

-Devlet başkanının atadığı ulusal banka genel müdürünün ve yardımcısına ilişkin kararnamenin onaylanması.

-Askerî ve diplomatik rütbelerin ve özel unvanların verilmesi.

Bir diğeri ise Meclis-i Milli, 33 üyeden oluşmakta olup, üyelerin 25'i Gorno-Badakishtan bölgesinde yapılan gizli oylama ile seçilmekte, 8 üyesi ise doğrudan cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır. Temsilcilerin görev süresi 5 yıldır.

TACİKİSTAN'IN GENEL TARİHİ

Günümüz Tacikistan'ın temellerini atan kişi, Hahamaniş İmparatoru olan 1. Daryuş'tur.  MÖ 4. yüzyılda Makedonyalı İskender'in Hahamaniş İmparatorluğunu yıkmasından sonra bölge Grek Baktir Krallığı'nın egemenliğine girmiştir.

İslâmiyet, Tacikistan'a Muâviye b. Ebû Süfyân devrinde ulaşmıştır. Müslümanlar, Hicri 31'de (652) Herat'ı ve 32'de (653) Baktria'yı (Belh) alıp Ceyhun nehrine kadar vardılar. 86 (705) yılında Horasan'a vali tayin edilen Kuteybe b. Müslim döneminde fetih hareketleri hızlandı. 96'da (715) Kuteybe'nin öldürülmesinin ardından Fergana ve Siriderya havzası Müslümanların elinden çıktı.  Daha sonra Müslümanlarla Tükler arasındaki savaşlar gerçekleşti. 120'de (738) Haristan savaşını Müslümanların kazanmasıyla İslam bölgede güç kazandı. İslam'ın Türkistan'daki sınırları Çin'e kadar genişledi. Abbâsîler döneminde bölge halkının İslâmlaşması daha da hızlandı. Halife Me'mûn devrinde buranın valileri genelde İranlılar'dan seçildiği için İran nüfusu Mâverâünnehir'de etkili oldu. Sâmânîler döneminde de bu durum sürdü. Nitekim Kâşgarlı Mahmud bölgenin artık Acem ülkesi haline geldiğini söyler. Bölgedeki Türkler de Farsça konuşmaya başladılar.

Tacikistan Gazneliler gibi İslam devletlerinin hakimiyetlerinden sonra bir dönem Moğol istilasına uğradı,1860'tan sonra ise Rusya'nın eline geçti. Bölgedeki cihad hareketlerine rağmen Rusya, Sovyetler Birliği dağılıncaya kadar Tacikistan'ı elinde tuttu.

Sovyet Rusya, 1918 yılında Tacikistan'ın kuzey bölgelerine hâkim oldu, sonra 1921 yılında Buhara ve Tacikistan'ın başkenti Duşanbe'yi ele geçirdi. Özbekistan Cumhuriyeti'ne bağlı özerk bir cumhuriyet hâline getirilen Tacikistan, 1929 yılında Tacik Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne dönüştürüldü.

Sovyet Rusya'nın yıkılması üzerine Tacikistan Cumhuriyeti bağımsız bir devlet olmak için mücadele etmeye başladı. Bağımsızlığını kazanan Tacikistan Cumhuriyeti, 1991'de seçime gitti ve yapılan başkanlık seçimleri sonucunda Rahman Nabiyev % 58 oy alarak seçimi kazandı. Diğer partiler, Rahman Nabiyev'in seçimi hile ile kazandığı iddiasıyla sonuçları kabul etmeyerek seçimlerin yenilenmesini istediler ve bunun için Yüksek Seçim Kurulu'na itirazda bulundular. Yüksek Seçim Kurulu onların bu isteklerini reddetti ve seçimleri geçerli saydı. Bunun üzerine muhalif gruplar, Mart 1992'den itibaren yönetimin istifası isteğiyle gösteriler düzenlemeye başladılar. Zamanla gösteriler ülkenin her tarafına yayıldı ve 2 Eylül 1992'de Nabiyev görevinden istifa etmek zorunda kaldı.

  Rahman Nabiyev'in istifa etmesinden sonra tüm siyasi partilerin temsil edildiği bir Milli İttifak Hükümeti kuruldu. İslâmî Diriliş Partisinin de içinde bulunduğu Milli İttifak Hükümetinden rahatsız olan Rusya, kendisinden ayrılan diğer cumhuriyetlerin yardımıyla büyük bir askeri güçle Tacikistan'a kara harekâtı düzenledi ve iç savaşın da fitilini ateşlemiş oldu. Daha önce istifa ettiğini bildiren Rahman Nabiyev de Rus askerlerinin ve Sosyalist Halk Cephesi milislerinin desteğiyle Duşanbe'ye geri döndü.

Nabiyev, 7 Kasım 1992'de Rusya ile Tacikistan'a gönderilen askeri birliklerin ülkede konuşlandırılması konusunda bir anlaşma imzaladı. Nabiyev'in kısa bir süre devletin başında tutulmasından sonra İmamali Rahman cumhurbaşkanlığına getirildi. Nabiyev ise 11 Nisan 1993'te hayatını kaybetti. Tacikistan halkı komünistlerin yeniden yönetimi ele geçirmelerine ve Rus işgaline karşı çıktı. Devletin başına geçen İmamali Rahman hiçbir zaman unutulmayacak olan bir iç savaşın meydana gelmesine sebep oldu. Kurduğu hükümetin eliyle binlerce insanın ölmesine ve binlercesinin de Afganistan'a göç etmesine sebep oldu.

1992-1997 yılları arasında gerçekleşen iç savaş Tacikistan'ın gelişimini büyük ölçüde sekteye uğratmıştır. Bu savaştan geriye on binlerce ölü, on binlerce mülteci, yoksullaşmış bir halk, tahrip edilmiş alt ve üstyapılar kaldı. Tacikistan halkı o günlerde yaşanan acıların etkisini bugün hâlâ hissetmektedir.

Bağımsızlığın ilk on yılı kanlı bir hesaplaşma, ikinci on yılı da kimsenin hatırlamak dahi istemediği ilk on yılın yaralarını sarmaya çalışmakla geçmiştir. Bu travmaları tam anlamıyla atlatamayan halkın önemli bir kesimi, benzer olayların bir daha vukua gelmemesi için mevcut yönetime muhalefet etmekten çekinmektedir.

TACİKİSTAN-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

Türkiye, 16 Aralık 1991 tarihinde Tacikistan'ın bağımsızlığını tanımış, 1992'nin başında iki ülke arasında diplomatik ilişkiler kurulmuştur. Türkiye'nin Duşanbe Büyükelçiliği 4 Ağustos 1992 tarihinde, Tacikistan'ın Ankara Büyükelçiliği ise 16 Ekim 1995 tarihinde açılmıştır. Türkiye'nin Duşanbe Büyükelçiliği, Tacikistan'da 1992-1997 yıllarında yaşanan iç savaş sırasında da görevine devam etmiştir. Türkiye ile Tacikistan arasındaki ticari ilişkiler, Tacikistan'ın bağımsızlığından kısa bir süre önce kurulmuştur.

İki ülke arasında 8 Nisan 1993 tarihinde imzalanan “Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasında” her iki ülkenin birbirlerine en çok kayırılan ülke (MFN) statüsü tanıması, bankacılık alanında işbirliği, iki ülke kamu ve özel sektör temsilcilerinin karşılıklı olarak kendi ülkelerindeki fuar ve sergilere katılımının teşvik edilmesi ve iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri gözden geçirmek amacıyla bir Türk-Tacik Karma Ekonomik Komisyonu kurulması konuları yer almakta olup; tarım, hafif sanayi, madencilik, inşaat, ulaştırma, telekomünikasyon ve turizm sektörleri öncelikli işbirliği alanları olarak tespit edilmiştir.

Tacikistan Sovyetler Birliği'nden ayrılarak bağımsızlığını kazandıktan sonra yaşadığı iç savaş ve siyasi istikrarsızlık nedeniyle Türkiye dâhil olmak üzere yabancı ülkeler ile siyasi, ekonomik ve ticari ilişkilerini hemen oluşturamamıştır. Türkiye'nin Tacikistan ile olan ekonomik ve ticari ilişkileri diğer Orta Asya ülkelerine nazaran düşük seviyede seyretmiş, 2003 yılı sonrası ise hızlanmıştır. Ayrıca ülkenin coğrafi konumu nedeniyle ulaşımın güç olması ve bürokratik engeller de ekonomik ilişkilerin önündeki diğer engeller olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye ile Tacikistan arasındaki taşımacılık, üçüncü ülkeler üzerinden yapıldığından transit ülkelerde yaşanan sorunlar ticareti olumsuz etkilemektedir.

Tacikistan-Türkiye ilişkilerdeki en önemli olaylardan biri 2006 yılında Tacik Başkanı Rahman'ın Türkiye'yi ziyaretidir. Görüşmeler sonucunda iki ülke arasında ticari ve ekonomik ilişkiler ile turizm faaliyetlerinin gelişmesi için altı ayrı anlaşma imzalanmıştır. Böylelikle iki ülke arasında imzalanmış ve 1993 ve 2002 yıllarında yürürlüğe girmiş ‘‘Ticaret ve Ekonomik İş birliği Antlaşmalarının'' çerçeveleri genişlemiştir.

 

TACİKİSTAN'DAKİ İSLÂMÎ HAREKETLER

Tacikistan halkının büyük çoğunluğu Ehli Sünnet inancı ve pratiğine sahip halktan oluşmaktadır. Hatta bu anlamda Fıkıhta Ebu Hanife'ye ve Tasavvufta da Mevlana'ya sembolik bir anlam yüklendiği görülmektedir. Ülkenin küçük bir kesimi, İsmailî mezhebine mensuptur. Ama Tacikistan'da yöneticiler komünist olduklarından ve komünist kanunlarını uygulamaya çalıştıklarından,  İslâmî yaşam son yüzyılda halk arasında zayıflama göstermiştir. Tacikistan yönetimi İslâm'la ilgili çok sayıda yasak koymuştur. Devleti yöneten komünist hükümet, söz konusu yasakları, “İslâmî uygulamaların Tacik halkının örf ve adetleriyle bağdaşmaması ve kimlik teşhisinde sorunlarla karşılaşılması” gerekçesiyle meşru hâle getirmeye çalışarak İslâm'a karşı oluşunu örtmektedir. Yönetimin yasaklarından bazıları şunlardır:

30 yaşın altındaki kadınların İslâm'a göre başörtü takması yasaktır. (Polisler başörtülü birini görürse uyarıda bulunuyor veya başörtüsünü “Tacik örfü”ne göre takması için ikna etmeye çalışılmaktadır.)
Başörtüsü resmi olarak okullar ve üniversitelerde yasaklanmıştır.
18 yaşından küçüklerin ibadethaneye girmesi yasaktır. (Polis görürse ebeveynine ilk önce para cezası uygulamakta, ikincisinde ise hapis cezası vermektedir.)
Özellikle Arapça kitapların Tacikistan'a sokulması devlet kontrolüyle olmaktadır. Sınırda gümrük memurlarına verilen bir kitap listesi bulunmaktadır ve sınırdan geçirilecek herhangi bir kitabın adı bu listede yoksa ancak o zaman geçilmesine izin verilmektedir.
Devlet tarafından camilerin çoğu çeşitli bahanelerle kapatılmaktadır. Kapatılan camiler çay ocaklarına veya devlet dairelerine dönüştürülmektedir.
Devlet, hacca gitme yaşını 40 olarak belirlemiş olup, 40 yaş altı kişilerin hacca gitmesini yasaklamıştır.
Devlet tarafından, camiler ve medreseler sıkı denetim altında tutulmaktadır.
Tacikistan'da 18 yaşından küçük her çocuğun yabancı okullarda eğitim görmesi yasaklanmıştır.
50 yaşın altındaki erkeklerin sakal bırakması yasaklanmıştır. (Yolda polisler görürse, hemen orada kişinin sakalını kesebilmektedir.)
Dinî söylemlerin siyasette kullanılması Anayasa ile yasaklanmıştır. Ancak, İslâmî günler ülkede kutlanmaktadır.

1979 yılında gerçekleşen İran İslâmî Devrimi ve Afganistan'da Sovyet ordusuna karşı yürütülen cihat hareketinden etkilenen Tacik Müslümanları o yıllardan itibaren birtakım örgütlenmeler içine girmiştir. 80'lerden itibaren yapılan gayri resmi çalışmalarla Tacikistan'da birçok cami ve medrese faaliyete geçmiş, ülke genelinde yüzlerce noktada dinî eğitim verilmeye başlanmıştır. Bu süreçte bir taraftan da gözaltı ve tutuklamalar yaşanmıştır.

Tacikler arasında îşânlık geleneği yaygındır ve Nakşibendî tarikatı en yaygın tarikattır. Tacikistan Müslümanları arasında kendi fikirlerini yaymak için büyük bir uğraş veren Özbekistan İslâmî Diriliş Hareketi, Hizbü't-tahrîr, Selefiyye ve Cemâat-i Teblîğ gruplarının faaliyetleri yasaklanmış, 2009 yılında bu cemaatin bazı üyeleri tutuklanmıştır. Buna rağmen hükümet İslamî yapılarla baş edememektedir. Zira Tacikistan'da İslam köklü ve İslam Hareket, Sovyetler Birliği dağılmadan başlamıştır. Bunda Afgan mücahitlerle doğrudan bağlantı içinde olmalarının da etkisi olmuştur. Eski Sovyet Cumhuriyetleri içinde siyasi kimliğe sahip ve İslâm'ı devlete hâkim kılmayı amaçlayan ilk hareket Tacikistan'da başladı. Bu harekette öncülüğü İslâmî Diriliş Partisi yaptı.

Tacikistan Tebliğ Cemaati

Tebliğ Cemaati, Şeyh Muhammed İlyas tarafından 1920 yılında Hindistan'ın Mevat kasabasında kurulmuştur. İslâm'dan bir hayli uzaklaşmış olan Mevat halkı, Şeyh İlyas'ın çabalarıyla hızlı bir şekilde yeniden bilinçlenmiş, Mevdudî'nin ifadesiyle “sessiz ıslah devrimi” meyvelerini vererek Mevat'ı tebliğin merkezi yapmıştır. Daha sonra Tebliğ Cemaati, üyeleri aracılığıyla dünyanın dört bir yanına dağılmıştır. Uluslararası bir yapı olan cemaatin üyeleri arasında farklı akımlardan etkilenmiş kimseler de vardır. Onları bir araya getiren tek amaç, İslâm'ın tebliğ edilmesidir.

Cemaat içinde daima üzerinde ittifak edilen meseleler işlenir, ihtilaflı meselelerden uzak durulur. Cemaat saflarında her kesimden insanı bulmak mümkündür. Cemaat üyeleri mütevazı bir hayat yaşamayı şiar edinmişlerdir. İslâm dinini insanlara anlatmak için dünyanın her tarafına seyahat ederler.

Tacikistan'da Tebliğ Cemaati “terör ve aşırılık yanlısı iddiasıyla” 2007 yılında yasaklanmıştır. Tebliğ Cemaati'nin birçok üyesi radikal örgütlerle irtibatlı oldukları ve anayasal düzeni şiddet kullanarak değiştirmeye teşebbüs suçlamalarıyla yargılanmakta ve hapse atılmaktadır.

İslâmî Diriliş Partisi

Kökleri 1973'e dayanan bir hareketin siyasi kanadıdır. Düşünsel bakımdan İhvan-ı Müslimin'e yakın durmaktadır. Lideri günümüzde Muhyeddin Kubrevî'dir.

Partinin köklerini Kârtekin Vadisi'nde neşet eden Cemiyü'ş-Şebâb-ı Nûrî (Nur Gençleri Cemiyeti) oluşturmaktadır. Kartekin kökeninden dolayı cemiyete Kartekinliler de denmektedir. Partinin iki önderi, Abdullah en-Nurî ve Muhammed Şerif Himmetzâde, eğitimini Hindistan'da almasından dolayı kendisine el-Hindî denen Şeyh Muhammed Rustemof'un talebeleridir. Şeyh Muhammed, 1970'li yıllarda eğitim gördüğü Hindistan'dan Tacikistan'a geçmiş, Duşanbe çevresinde tedrisata başlamış ancak komünist rejim tarafından tutuklanarak 15 yıl hapis cezası verilmiş ve cezası infaz edilirken 1989'da cezaevinde vefat etmiştir. Şeyh Muhammed'in vefatından sonra yerine talebesi 1947 Tuveyldere doğumlu, sonra pamuk üretiminin yaygın olduğu Vadi Vahş'te yerleşik Abdullah en-Nurî geçmiştir. Abdullah en-Nûri, 1970'li yıllarda özellikle mühendislik fakültesinden etrafında gençler toplamış, bunun üzerine tutuklanmış, 1988'de serbest bırakıldığında faaliyetlerine devam etmiştir.

İslamî Diriliş Partisi, Şeyh Muhammed'in medreselerinde yetişen öğrencilerin öncülüğünde Sovyetlerin çöküşünden sonra 26 Ekim 1991'de Tacikistan'ın farklı yerlerinden gelen 650 üyenin katılımıyla Vadi Vahş'te Muhammed Şerif Himmetzâde liderliğinde kurulmuştur.

1992 seçimlerinde Rahman Nebiyev'in Tacikistan Devlet Başkanı seçilmesinden sonra Diriliş Partisi de diğer siyasi partilerle birlikte gösteriler yapmış ama Rusya ve Özbekistan'ın da desteğiyle eski Sovyet kalıntısı rejim yıkılamamış; Rahman Nebiyev'in yerine İmamali Rahman geçtiği hâlde Diriliş Partisi'ne yönelik baskılar, Diriliş Partisi'nin silahlı mücadeleye başlamasıyla iç savaşa dönüşmüştür. Beş yıl süren iç savaşın ardından AB ve BM'nin gözetiminde Abdullah en-Nûrî ve Rahman arasındaki müzakereler barışla neticelenmiştir. Cemaatin bir kısmının karşı koymasına rağmen,

-Hükümetin partiyi resmi bir parti olarak kabul etmesi,

-Partinin mücahitlerinin orduya alınması

-Hükümet görevlerinin yüzde otuzunun partiye verilmesi

-Yurt dışındaki bütün parti mensuplarının ülkelerine dönmelerine izin verilmesi koşullarıyla taraflar arasında anlaşma sağlanmıştır.

Ancak Rahman, ABD'nin 2001 sonrasında İslam karşıtı mücadelesini fırsat bilerek yeniden İslam karşıtı mücadelesine başlamış; Mart 2009'da ise İslam karşıtlığını yasal bir formata büründürmüştür. Buna rağmen Diriliş Partisi yeniden silahlı mücadeleye dönme konusunda mensuplarından gelen çağrıyı reddetmiş, iç savaş sonrasında anlaşmaya gözlemci olarak katılan ülke ve uluslararası kuruluşları Rahman'a baskı yapmaya çağırmıştır. Ancak anlaşmaya gözlemci olarak katılan ülkelerin yanında AB ve BM de uluslararası sistemin desteklediği Rahman'a karşı harekete geçmemiştir.

Tacikistan'da Adalet Bakanlığı'na kayıtlı sekiz siyasal partiden birisi olan İslâmî Diriliş Partisi, mevcut bazı tabela partilerine karşın güçlü teşkilat ağı ve sağlam söylemi ile öne çıktı. Rejim tarafından yapılan tüm karalama kampanyalarına ve devlet gücünün hükümet lehine seferber edilmesine rağmen partinin 28 Şubat 2010 seçimlerinde yüzde 8,2 oranında oy almış olması, bu anlamda önemli bir gösterge olarak değerlendirildi.

Söz konusu seçimde Devlet başkanı İmamali Rahman'ın Demokratik Halk Partisi, parlamentodaki 63 sandalyeden 55'ini kazandı. İslâmî Diriliş Partisi ise sadece 2 sandalye kazandı ve her ne kadar 2 sandalye kazansa da 42.000 üyesi ile devlet başkanı İmam Ali Rahman'ın ve rejimin gözünü korkuttu. Bu seçimlerin sonucundan rahatsız olan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman; tek muhalif parti olan İslâmî Diriliş Parti'nin ilerleme göstermesinden korktu ve yaptıkları çalışmalarından da rahatsız oldu. Baskı ve korkutmalarla partiyi karalamaya başladı ve halkın nazarında terörist olarak gösterip, üyelerini delil olmaksızın cezaevine attı.

Orta Asya'da yasal olarak kurulmuş tek İslâmî siyasi parti olan İslami Diriliş Partisi, Tacikistan Yüksek Mahkemesi tarafından Eylül 2015'te yasa dışı olarak ilan edilip faaliyetleri yasaklanana kadar Tacikistan'da, 1994'ten beri cumhurbaşkanı olan İmamali Rahman yönetimine muhalif tek partiydi.

General Abduhalim Nazarzade'nin hükümet güçlerine düzenlediği silahlı saldırının ardından parti üyeleri söz konusu saldırı ve darbe girişimiyle bağlantılı oldukları gerekçesiyle gözaltına alınmıştı. İslâmî Diriliş Partisi'nin 13 önemli üyesi, “Nazarzade'nin suç ortağı oldukları ve Nazarzade ayaklanmasının düzenlenmesine katıldıkları” iddiası ile tutuklanarak gözaltına alındı. 17 Eylül'de Tacik Genel Savcılığı resmi bir bildiri yayınlayarak İslâmî Diriliş Partisi'ni “Nazarzade saldırısının elebaşısı” olmakla suçladı.

Tacikistan Hükümeti, sadece Tacikistan'ın değil, tüm Orta Asya'nı tek legal İslamî partisi olan partiyi “terörist grup” olarak ilan etmiştir. Ancak partinin genel başkanı Kubrevî, 4 Aralık 2011'de İstanbul'dan katıldığı el-Cezire kanalının canlı yayınında Batı'nın enerji hatlarının güvenliği, terörizm karşıtlığı, serbest ticaret ve insan hakları ile demokrasiyi Rusya ve Orta Asya ilişkilerinde öne çıkardığını kendilerinin de buna saygı duyduğunu fakat Büyük Devletlerin söz konusu insan hakları, serbest seçimler ve demokrasi olduğunda sözlerinin ardında durmadıklarını ifade etmiştir. Kubrevî, kendilerinin ABD, Rusya veya AB bütün Batı kuruluşları ile görüştüklerini, onlara sorunun İslamî olmak veya olmamak değil, aşırılık olduğunu ifade ettiklerini de konuşmasında yer vermiştir. Bu görüşler doğrultusunda değerlendirildiğinde partinin İhvan-ı Müslimin'e yakın “ılımlı” bir çizgiyi benimsediğini söylemek mümkündür.

Hizb-ut Tahrir

1953 yılında, Filistinli âlim Takiyyuddin en Nebhani tarafından Kudüs'te kurulan Hizb-ut Tahrir resmi faaliyetlere sahip olmayan İslamî bir siyasi partidir. Çalışmalarını yalnızca fikri ve siyasi sahada yürüten Hizb-ut Tahrir şiddet içeren bir eylem gerçekleştirmemiştir.

Orta Asya'nın tamamına yayılan fakat özellikle Fergana vadisi, Kırgızistan ve Tacikistan'da etkisini hissettiren örgüt hükümet tarafından “terörist” olarak tanınıp tehdit olarak görülmektedir. Hizb-ut Tahrir Tacikistan ve diğer Orta Asya ülkelerinde yasaklı bir harekettir. Hizb-ut Tahrir üyeleri yakalanmakta ve hapse atılmaktadır.

İran'a Yakın Hareketler

Farsçanın konuşulduğu Tacikistan'da İran, elçiliği üzerinden kültürel bir çevre oluşturmaya çalışmış, bazı eğitim kurumları açmış; Tacikistan hükümeti diğer İslamî hizmetleri yasaklarken İran'ın bu faaliyetlerine göz yummuştur. Ancak Tacikistan Hükümeti, Temmuz 2017'de İran elçiliğinin yanında, İran'a ait eğitim kurumlarını da kapatmış, İran Devrimi'nin öncülerinin kitaplarını da diğer İslamî kitaplar gibi yasaklamıştır.

İslamî Diriliş Partisi lideri Muhyeddin Kubrevî'nin 2016'da Tahran'da ağırlanması ve Ali Hamaney ile görüşmesi, Tacikistan hükümetinin İran'a karşı tutumunun değişmesinin nedenleri arasında görülmektedir.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Tacikistan devleti nüfusu az olan ülkelerden biridir. Yönetilmesi diğer küçük devletler gibi kolay olması gerekirken aksine çok zordur. Çünkü bağımsızlığını kazanmasından bu yana 26 yıl geçmesine rağmen halen Rusya'nın etkisinden tam anlamıyla kurtulduğu söylenemez. Rusya'nın şu an Tacikistan'da birçok üssü bulunmakta ve günden güne Tacikistan'daki asker sayısını artırmaktadır. Rusya'nın Tacikistan ekonomisi üzerinde de büyük bir etkisi bulunmaktadır. Çünkü Tacikistan'da bulunan önemli fabrikaların bir kısmı Rusların elindedir. 

Rusya'dan ayrılmasından sonra Tacik Müslümanları komünist devlet kurulmaması için mücadele etmeye başladılar ve mücadeleyi kazanmaya yakın olmalarına rağmen iç savaşın daha fazla uzamaması ve halkın daha fazla mağdur olmaması için Cumhurbaşkanı İmamali Rahman ile barış antlaşması yapmayı kabul ettiler.

İlk dönemlerde antlaşma kurallarına riayet eden İmamali Rahman daha sonra kendisine güçlü bir muhalefet olarak gördüğü İslâmî Diriliş Partisi'nin çalışmalarından ve partinin halk nazarında gittikçe büyümesinden rahatsız oldu. Sadece İmamali Rahman rahatsız olmaz, ayrıca Rusya ve diğer komünist cumhuriyetler de rahatsız olmaya başladılar. Çünkü komünist cumhuriyetler ve Rusya, Müslümanların Tacikistan'da başarılı olmasının etkilerinin, kendi ülkelerinde yaşayan Müslüman gruplara etki yapacağını ve onların da başarılı olmak için daha fazla mücadeleye girişecekleri düşündüklerinden dolayı İslâmî Diriliş Partisi'nin önünü kapatmaya ve onları halkın gözünde terörist olarak göstermeye başladılar ve sonunda kapatıp üyelerinin birçoğunu da haksız bir şekilde hapsettiler. İslâmî Diriliş Partisi üyelerinin sesini dünyaya duyurmaya çalışan aktivistlerin dahi gözaltına alınmaları yönetimin baskıcı yaklaşımlarına örnektir.

  Tacik Müslümanları, bağımsızlığın ilk yıllarından bu yana süren zulüm ve yasaklarla baskılanmışlardır. Bu baskılanma Müslümanların bir kesimini bir anlamda pasifize edip siyasi alanın dışında faaliyet yürütmeye sevk etmiş olsa bile bu Müslümanlar, İmamali Rahman yönetiminin baskılarından kurtulamamaktadır. Ülkeyi kalkındırma ve özgürlük ile adaleti sağlama noktasında başarılı bir profil ortaya koyamayan hükümet, İslâm'ın emir ve yasaklarına zıt şeyleri halka dayatmakta; kendisine muhalif gördüğü kesimleri “terörist” ilan etmektedir. Tacik yönetimi bir taraftan halkın en temel ve anayasal hak taleplerini engellerken diğer taraftan Müslümanca yaşama mücadelesi verenleri “radikal olmak ve teröre destek vermekle” itham etmektedir. Bu tavrıyla yönetim uluslararası kamuoyunda meşruiyet sağlamaya çalışarak günü kurtarmakta fakat orta vadede yerel ve bölgesel barışı bozacak adımlar atmaktadır.

Tacikistan'da İslamî çalışmalar, komünizmin baskısına rağmen mecrasını bulup ülkenin iktidar adayı olacak konuma çıkabilmiştir. Ancak komünizm sonrasının evrensel İslam karşıtlığı karşısında sorunlar yaşamaktadır. Komünizmle mücadele etmeyi bilen Müslümanlar, ABD destekli İslam karşıtlığı konusunda nasıl bir yöntem belirlemeleri gerektiği konusunda netliğe ulaşmamışlar ve henüz kendilerini başarıya götürecek yolu bulamamışlardır.

tacikistan.jpg

Tacikistan Kronolojisi

8. Yüzyıl- Tacikler farklı bir etnik grup olarak ortaya çıkıyor ve Arapların fetihleriyle Tacikistan İslâm'la tanışmaya başlıyor.

9/10. Yüzyıl- İran Samani hanedanı Orta Asya'yı kontrol altına alıyor ve Bağdat'ın halifesi ile ittifak halinde Buhara'yı Müslüman kültürün merkezi olarak geliştiriyor.

13. Yüzyıl- Cengiz Han, Tacikistan'ı ve Moğol İmparatorluğu'nun bir parçası haline gelen Orta Asya'yı fetheder.

14. Yüzyıl- Tacikistan, Türk hükümdarı Tamerlane'nin imparatorluğunun bir parçası haline geldi.

1860-1900- Tacikistan bölünmüştü, kuzeyinde Rus Çarlık idaresi altındaydı; güney ise Buhara Emirliği idaresinde kaldı.

1917-18- Bolşevik devrimi

1924- Sovyetler tarafından kurulan Tacik TÖSSC, Özbek Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin bir parçası haline geldi.

1929 - Tacik TÖSSC, SSC statüsüne yükseldi ve Özbek SSC'sinden ayrıldı ve Özbek SSC'den Khujand bölgesini geri aldı.

1930 - Tarımın kolektifleştirilmesi, yaygın direnişe rağmen tamamlandı.

1960 - Tacikistan, Sovyetler Birliği'ndeki üçüncü en büyük pamuk üreten cumhuriyeti olur; ağır sanayiler ve özellikle alüminyum tanıtıldı.

1970 - İslâmî etkinin artması, yerli olmayan uluslara karşı ayaklanma.

1978 - Rus karşıtı isyanlara yaklaşık  olarak 13.000 kişi katılıyor.

1989 - Tacikçe resmi devlet dili ilan edildi; Rastokhez Halk Cephesi kuruldu.

1990 – Olağanüstü hâl ilan edildi ve demokrasiyi protesto etmek için başkent Duşanbe'ye yaklaşık 5.000 Sovyet birliğinin gönderilmesi ve Ermeni mültecilerinin Duşanbe'ye yerleştirileceği yönündeki söylentiler.

Sovyetler Birliği, Tacikistan'ı Sovyetler Birliği'nden bağımsız olarak ilan eder; komünist lider Rahman Nabiyev, Tacikistan'ın ilk cumhurbaşkanlığı seçimini % 57 oyla kazandı.

Tacikistan aralık ayında Sovyetler Birliği'nin çöküşünü takiben Bağımsız Devletler Topluluğu'na katıldı.

1992 -  Nabiyev'in istifa etmesi üzerine yerine yanlısı bir komünist olan İmamali Rahman'ın görevi devralması.

1993 - Hükümet yeniden denetim kurdu, siyasi muhalefeti bastırdı ve katı medya kontrolleri uyguladı; Yüksek Mahkeme, tüm muhalefet partilerini yasaklayarak Tacikistan Komünist Partisini tek yasal parti olarak kaldı.

1994 - Hükümet ve isyancılar arasında ateşkes kabul edildi; İmamali Rahman muhalefetle müzakere etme isteğini açıkladı; referandum, cumhurbaşkanlığını yeniden yapılandıran anayasa taslağını onaylıyor; İmamali Rahman, uluslararası gözlemcilerin sandığı sandıkta cumhurbaşkanını ne özgür, ne de adil olarak seçti.

1995 - İmamali Rahman taraftarları parlamento seçimleri kazandı;

1996 - İslâmcı isyancılar Güneybatı Tacikistan'daki kasabaları ele geçirdi; BM desteğiyle hükümet ve asiler arasındaki ateşkes yürürlüğe girdi.

1997 - Hükümet ve isyancı United Tacikistan Muhalefeti (UTO) barış anlaşması imzaladı;

1999 - İmamali Rahman ikinci dönem, % 96 oy alarak tekrardan  seçimi kazanır.

2000 - Ulusal Uzlaştırma Komisyonunun son toplantısı düzenlendi ve Mart ayında iki bölgeli parlamento kuruldu; Yeni bir ulusal para birimi, somoni, tanıtıldı;

2001 Eylül - Tacikistan, ABD'ye yönelik 11 Eylül saldırılarının ardından kurulan ABD liderliğindeki terörle mücadele koalisyonuna destek verdi.

2003 Haziran - Referandum oylamasının yapılması;

2003 Temmuz - Yüksek Mahkeme, muhalif parti olan İslâmî Yeniden Doğuş Partisi genel sekreter yardımcısı Shamsiddin Shamsiddinov'u cinayet suçundan 16 yıl hapse mahkum etti.

2006 Kasım - İmamali Rahman, uluslararası gözlemcilerin özgür ya da adil olmadığını söylediği seçimi, üçüncü kez kazandı

2007 Mart - İmamali Rahman, yeni doğan çocukların artık Rusça şeklindeki soyadlarına göre kaydolmamalarını emretti ve ilk uygulamayı da kendisinden başlattı.

2008 Nisan - Uluslararası Para Fonu (IMF), Tacikistan'ın yanlış verileri sunduğunu tespit etmesinin ardından 47 milyon dolarlık kredinin geri dönüşünü emretti.

2008 Temmuz - Rusya, Tacikistan'ın 240 milyon doların üzerindeki borcunu, Sovyet tasarımı bir uzay izleme istasyonunun devreye girmesi karşılığı kabul etti.

2009 Ocak - ABD ordusu ile Tacik topraklarında askeri olmayan malzemelerin Afganistan'a taşınmasına izin veren anlaşma imzalandı.

2011 Ocak - Tacikistan, Çin ile yüzyıllık bir sınır anlaşmazlığına bazı topraklardan vazgeçmeyi kabul ederek yerleşti.

2013 Kasım –İmamali Rahman, seçimleri kazanmasıyla görev süresini yedi yıl daha uzattı. Ana muhalefet partisi yasaklandı.

2015 Eylül - Sekiz polis memuru, başkent Duşanbe ve çevresinde bir hükümet binasına ve polis devletine saldırdıktan sonra öldürüldü. Hükümet, silahlı kişilere bir bakan yardımcısı tarafından yönetildiğini açıkladı.

Hükümet, ülkenin önde gelen muhalefet partisi Tacikistan İslâmî Diriliş Partisini, onlarca insanın ölümüne yol açan silahlı protestolara teşvik etmekle suçladı.

Çalışmaya PDF Formatında Ulaşmak İçin Tıklayınız

SDAM/Mahmut KARAEL/ * Osmangazi Üniversitesi, Temel İslâm Bilimleri Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Öğrencisi, [email protected]

 

Kaynak:DOĞRUHABER

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.