Selman URUK

Selman URUK

Terör Ve Terörist!

Terör Ve Terörist!

Tarihin ortaya çıktığı coğrafyalarda binlerce yıl hüküm süren ve sürmekte olan İslâm medeniyetinin asil toplumları, bugün sonradan görme ve temelsiz Batı Medeniyetinin kendilerine dikte ettirdikleri kavramlarla hayatı, olay ve olguları anlamaya çalışmaktadırlar. Oysa tarih boyunca Müslüman toplumlar kendi özel kavramsallaştırmalarını kurmuş ve hatta bu kavramları bir medeniyet haline getirmiş, Batı’ya medeniyeti, barışı ve insanlığı öğreten de yine Müslümanlar olmuştur.

 

               Bugün yeryüzünde yedi milyar insanın yaşadığı söylenmektedir. Bu insanların en kötü ihtimalle bir buçuk milyarını Müslüman toplumlar oluşturmaktadır. Bu toplumların tarihsel ve kültürel mirasları ortada olmasına rağmen Batı ve ABD neredeyse bu Müslümanların tümünü “terör” kavramının içinde değerlendirmektedir. Onlara göre Müslüman coğrafyalarda yaşayan tüm insanlar “potansiyel bir teröristtir.” İran, Afganistan, Lübnan, Filistin, Pakistan, Çeçenistan, Bosna, Suriye, Irak ve hatta Türkiye… Evet, tüm bu ülkeler ve daha onlarca Müslüman ülke, içlerinde binlerce terörist barındıran birer terör yuvasıdırlar! Batılı kaynaklarda çok cılız bir tonda bunun aksi yönünde açıklamalar yapılıyor ise de bizler bugün itibariyle bu açıklamaların aslında birer bilgi sömürgeciliği olduğunu anlamış durumdayız.

 

              80’li yıllar boyunca Afganistan’da Müslüman mücahitlerin yanında Sovyetler Birliği’ne karşı savaşan kişi ve gruplar o zamanlar birer kahramandı. Fakat bu gruplar, sözgelimi, Körfez Savaşı nedeniyle ABD ve Batı güçlerine karşı savaşan bir konuma gelince bir anda terörist oluverdiler. Demek oluyor ki, Müslümanlar Sovyetlere karşı iken Mücahit, ABD ve onun yandaşlarına karşı iken terörist oluyorlar. İşte bilgi sömürgeciliği budur: kavram, olay ve olguları bize Batı ve ABD öğretiyor, hatta dayatıyor. Bugün biz ABD ve Batının terörist dediği kişilere terörist, kahraman dediği kişilere kahraman diyoruz. Batı sömürgeciliği bize kime terörist diyeceğimizi ve kime demeyeceğimizi dahi belirliyor: Usame Bin Ladin terörist ama Ariel Şaron ülkesine hizmet eden bir vatansever… Hamas terörist ama İsrail mazlum ve masum bir ülke… Hizbullah terörist ama Sırp kasap Miloseviç bir yurtsever… Taliban terörist ama ABD savaş uçakları ve füzeleri birer demokrasi aracı… Mavi Marmara aktivistleri terörist ama Irak’a atılan ve üzerlerinde ramazan hediyesi yazılı füzeler birer zararsız oyuncak… Saddam ve Iraklı insanlar terörist ama Ebu Gureyb ve Guantanamo hapishanelerindeki işkenceciler onur belgesi vermek lazım gelen birer masum görevli… ÖSO terörist ama YPG/PYD için savaşanlar barış güvercinleri. Ve binlerce örnek hafızamızda, unutmadık. Unutmayacağız.

 

               Bu kavramsallaştırmayı kim yapıyor, neden yapıyor durup düşünmek lazım. İslam medeniyeti kendi ilmi, kültürel, irfanî, insani rüştünü ispat etmiş yegâne medeniyettir. İslâm ve Müslümanlar hakkındaki terör ve terörist yakıştırmaları tamamen yalan ve safsatadır. Sömürgecilerin, sömürgelerini meşrulaştırmak için oynadıkları oyunun bir aşamasıdır sadece.  Asıl terörist, Irak’a, Afganistan’a ve Suriye’ye demokrasi getirecek diye oraları işgal eden ve oraları onlarca yıldır kardeş katlinin yapıldığı bir cehenneme çeviren ABD ve onun hizmetindeki enformatik sömürgecilerdir. Müslümanların, El Kaide’yi veya DEAŞ’ı yüceltmek gibi bir hevesleri ya da onların yöntemlerini onaylamak gibi bir niyetleri yok. Her şeyin gerçek bilgisi Allah’ın katındadır. Kişiler ve yaptıkları hakkındaki nihai kararı Allah verecek.

 

        Ama Müslümanların terörist olmadığı ve bu yakıştırmanın haçlı saldırganlığının bir aracı olduğu gerçeğini de Batı’nın ve onun uyutulmuş taklitçilerinin artık anlaması gerekiyor. Buna karşın bizim de kendi kavramlarımızı, kahramanlarımızı da artık kendimiz belirlememiz gerektiğini de anlamamız gerekiyor.

 

            Kaldı ki Müslümanların terörü ve teröristi savunmasına gerekte yoktur. Çünkü; Müslümanların tarihte ortaya koyduğu savaş hukuku ve uygulama biçimleri tarihin ve insanlığın gözü önünde emsalsiz bir güneş gibi durmaktadır. Ve günümüzde de İslam’ın savaş hukuku ve gayrimüslim hukuku ortadadır. Buna alternatif olmaya çalışan Avrupa hukuku da bizce malumdur. Tarihsel ve pratiksel birçok örnek göstermiştir ki Avrupa barış ve insanlık adına Müslümanların eline su dökemeyecek bir seviyededir.

 

Müslümanlar dünya barışının yegâne teminatıdır. Vesselam…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selman URUK Arşivi