“Trump Mahkeme Krizinden Güçlenerek Çıkabilir”
ABD Başkanı Donald Trump için verilen yargılama iznini değerlendiren İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Sedat Aybar, “Trump önüne çıkartılan ve hukuki boyutuyla zayıf olan bu güçlüğü aşacak gibi duruyor. Trump’ın bu krizden güçlenerek çıkma hesapları yaptığını da göz ardı etmemek gerekiyor” dedi.
Dünya siyaseti ABD Başkanı Donald Trump hakkında verilen yargılama izni haberiyle bir anda karıştı. ABD’nin Maryland eyaleti yargıcı Peter Messitte’nin imzasını taşıyan yargılama izni, Trump’ın “yabancı ülkelerden hediye aldığı” iddiasıyla başlatılan dava sürecinin kısmen devam etmesi anlamına geliyor. Dava sonucunun Trump’ın azledilmesine kadar gidebileceği konuşuluyor.
Küresel dengeleri değiştirmeye aday gelişmeyi değerlendiren İstanbul Aydın Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi ve Finans Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sedat Aybar, davayı, ABD’nin “yerleşik idari yapısı”nın bir hamlesi olarak gördüğünü ifade etti.
“YERLEŞİK GÜÇLER TRUMP’LA UĞRAŞIYOR”
Trump’ın “Önce Amerika” sloganıyla Başkan olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Aybar, “Trump şimdi de ‘Önce Ben’ dediği gerekçesiyle yargılanacak. Başkan Trump’ı Yüce Divana götürecek hukuki süreç başlamış gibi görünüyor. Trump, kapalı kapılar ardında iş çeviren, kirli, elitist, yalan dolan ve aldatmacalarla Amerikan halkını aldatan, ahlaki çürümeye uğramış “idareyi” temizlemek vaadiyle iktidara yürümüştü. Ancak Trump’ı, krizler içinde bırakarak idare eden, yöneten kurnaz ve deneyimli bir Amerikan “idari” yapısı var. Bu “establishment” (yerleşik güçler) zaman zaman Demokratlarla, bazen de Cumhuriyetçilerle hem Kongre’de hem de başka alanlarda işine gelen herkesle birlikte hareket edebiliyor. Son hamleleri de bu oldu” diye konuştu.
“DAVA TRUMP’A RAKİPLERİYLE HESAPLAŞMA ZEMİNİ SAĞLAYABİLİR”
Trump’ın, önüne çıkartılan hukuki boyutuyla zayıf olan bu güçlüğü aşacak gibi göründüğünü, davanın içeriğinin ve gerekçesinin Demokrat Parti’nin ve muhalefetin alternatif üretmekte ne kadar zayıfladığının da göstergesi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Aybar, sürecin gelişimini şöyle özetledi: “Geçen senenin Haziran ayında, Columbia Eyaleti (DC) Savcısı Karl Racine ve Maryland Bölge Savcısı Brian Frosh’un Başkan Trump’ı kendi işyerlerinden ve yabancı hükümetlerden milyonlarca dolar kazanç sağladığı gerekçesiyle anayasanın yolsuzluk karşıtı maddeleriyle yargılayacaklarını duyurmuşlardı. Donald Trump’ı, Beyaz Eve yerleştikten sonra şirketleriyle bağlarını koparmayıp, oradan kendisine fayda sağlamaya devam etmekle suçluyor savcılar. Takip eden hukuki süreçte bu savcılar, bir Federal hakimin iznini sağlayarak Trump’ın yüce divanda yargılanmasının kararını çıkarttılar. Bu karar mahkeme açılıp açılmayacağının henüz birinci aşamasını oluşturuyor. Yani mahkeme açılmasını garantilemiyor. İzni veren hakim davanın reddedilmesi için Trump’ın avukatlarının ileri sürdükleri gerekçeleri inceleyeceğini ama kural olarak Maryland halkının Başkan’ın ne yaptığını bilme hakkına da saygı gösterdiğini açıkladı. Aynı hakim, bu davanın bir parçası olan ve Trump’ı kendi şirketlerinden ve Bloomberg’e göre 2.9 milyar dolarlık Trump Örgütünden yararlanmakla suçlayan kısmına yapılan itirazı dikkate alıp reddetmişti. Bu yüzden, mahkemeye izin verilmesinin Trump’a zorluk çıkartması beklenirken, bu Trump’a rakipleriyle hesaplaşma zemini de sağlayabilir.”
“DAVANIN SİYASİ BOYUTU SULANDIRILABİLİR”
“Amerikan Anayasasına göre başkanlar, “kendi çıkarlarını ülke çıkarlarından üstün” göremezler. Kongre’nin kararı olmadan yabancı devletlerden kendileri için yardım ve para alamazlar. Yurt içinde ise kendi ekonomik çıkarlarını uzlaştıracak ilişkiler içine giremezler” diyen Aybar, “Yani ABD Başkanları, ABD Anayasası’na göre ‘önce ben’ değil ‘önce ABD’ demeliler. Davayı açan savcılara göre Kongre’nin yapmadığı kavgayı hukuk sistemi içinde kendileri yaparak, Başkan’ın mali işlerinin ne merkezde olduğunu bilme hakkına sahip olan Maryland halkının bu hakkını korumak için Amerikan demokrasisindeki “checks and balances” (kuvvetler ayrılığı) mekanizmasının kendileri olduklarını iddia ediyorlar” diye konuştu.
ABD Başkanının, bu tür açılan davalarda yargılanabilmesi için bir federal hakimin izninin alınması gerektiğini hatırlatan Aybar, “En son yargılanmasına izin veren karara neden olana benzer iki ayrı dava daha açılmıştı Donald Trump’a karşı geçen sene. Bunlardan ilki New York eyaletindeki bir Federal mahkeme tarafından reddedilen, Washington’da Sorumluluk ve Etik Değerler için Yurttaşlar (Citizens for Responsibility and Ethics in Washington - CREW) isimli bir STK tarafından açılan davaydı. Diğeri ise Kongre’deki Demokrat Parti Senatörleri tarafından Connecticut Senatörü Richard Blumenthal önderliğinde açılmış ve reddedilmişti. Bu davanın siyasi bazı uzlaşmazlıklar nedeniyle açıldığı iddiası da yaygın. Trump’ın avukatları şirketlerinin yönetimini oğullarının idare ettiği bir vakfa devrettiğini açıklayan Başkan’ın avukatları Trump’ın şirketleriyle ilgili getirilerin neden sır olarak saklanması gerektiği üzerinden savunma yapacaklar. Bu çerçevede, Trump’a yöneltilen bir başka suçlama, oğullarından devrettiği şirketlerinin durumu ile ilgili bilgi aldığıyla ilgili. Anayasa bu tür bir bağlantının etik olmadığı üzerine kurgulanmış. Siyasi boyutunun öne çıkarılmış olması davayı kısa sürede sulandırılabilir. Aslında bu haliyle davanın kendisi de çok ilginç. Çünkü bu davanın açılması ve mahkeme süreci Donald Trump’a, Başkanlık koltuğuna oturduğundan bu yana kurulan ve özellikle kendisinin seçimi kazanmak için Ruslarla iş birliği yaptığı iddialarını inceleyen Kongredeki Özel Komiteler ve Robert Mueller gibi zamanında kendisiyle uğraşan özel danışman gibilerle istediği bir düzlemde çatışma başlatma imkanı da sağlayabilir. Böylece, Trump’ın bu krizden güçlenerek çıkma hesapları yaptığını da göz ardı etmemek gerekiyor” ifadeleriyle sözlerini noktaladı.
Kaynak:HÜR24 Haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.